Yaratılış 1:31

Tanrı yapmış olduğu her şeyi gördü; ve işte – çok iyiydi. Akşam oldu ve sabah oldu; altıncı gün.

 

Tora şimdi, Tanrı yarattığı her şeyin iyi olduğunu gördü fikrini yeniden belirtmektedir. “Tanrı iyi olduğunu gördü” ifadesi neredeyse her gün için kullanılmış olsa da, burada bu ifade tekrar edilmektedir. Bunun nedeni, yaratılış içerisinde zararlı olma potansiyeli taşıyan birçok şeyin var olmasıdır. Bir kişi komşusunun evini yakarsa, bu durumda ateş zarar vericidir. Aynısı, birisi suda boğulursa veya bir tarlayı sel basarsa geçerlidir. Bununla birlikte, ateş ve su, çoğunlukla insan için yararlıdır ve aynı durum yaratılıştaki her şey için geçerlidir.

 

Tora, Tanrı’nın yaratılışın “çok iyi” olduğunu gördü demektedir. Yaratılıştaki bazı öğeler zaman zaman zararlı olabilse de, bu istisnai bir durumdur. Çoğu durumda yararlıdırlar.253

 

Bu ifadenin kullanılmasının başka bir nedeni, insanın bu günde yaratılmış olmasıdır. O, yaratılışın zirvesidir: her şey, sadece onun için yaratılmıştır. Tora, bu nedenle, onun “çok iyi” olduğunu söylemektedir. İbranice’de “çok” kelimesinin orijinali Me’od (מאד) kelimesidir ve bu kelimenin harflerini tekrar düzenlersek “insan”anlamına gelen Adam (אדמ) kelimesine ulaşırız. Bu bize yaratılışın zirvesinin insan olduğunu öğretir.254

 

Bu ifade, insanın üzerinde güç sahibi olan iki meleği de ima eder. Birincisi, insana iyi olanı yapması ve sonsuz yaşamı kazanması için tavsiyede bulunur ve Yaşam Meleği olarak adlandırılır. İkincisi, onu günaha götürecek olan kötü arzuları uyandırır ve Ölüm Meleği olarak adlandırılır. Yaşam Meleği ile ilgili olarak, buna İyi Dürtü (Yetzer Tov) da denir, Tora şöyle der, “ve işte – iyiydi.” Buna ilave edilen “çok” kelimesi Ölüm Meleği’ni ima eder, buna Kötü Dürtü (Yetzer HaRa) da denir. Bu meleğin bu kelime ile işaret edilmesinin nedeni, iki melek içerisinde daha güçlü olan olmasıdır.255

 

Bu noktada şu konuda itiraz gelebilir. Daha önce, 2.Bölüm’de, “çok iyiydi” ifadesinin ikinci günde kullanılmadığını, çünkü cehennem ve çekişmenin o günde yaratıldığını öğreten çeşitli kaynaklardan alıntı yapmıştık. O halde, Ölüm Meleği’nin “çok iyi” ifadesinde ima edildiğini nasıl söyleyebiliriz?

 

Gerçekten, Ölüm Meleği her insana kesin ölümü getirdiği için, insan sonunun mezar olduğunu bilir. İnsanın Tanrı önünde tövbe etmesini sağlayan itki, ölüm korkusu ve ölümün ötesidir. Bu nedenle uygun olarak “çok iyi” olarak adlandırılmıştır.256 (20. Bölüm’de bu soruya başka bir yanıt vereceğiz.)

 

Kötü Dürtü insanı günaha teşvik ettiğinde bile, amacının insanın iyiliği olduğu açık olmalıdır. Kötü Dürtü de Tanrı tarafından yaratılmış ve Tanrı’nın hizmetkarı olduğu için, Kötü Dürtü, Tanrı’ya kesinlikle isyan edemez. Bir hizmetkar, zalim bir efendisi olsa da, itaatsizlik etmeye korkar. Buradaki mantık merak edilebilir. [Kötü Dürtü’nün bile Tanrı gibi iyi bir efendiye isyan etmeyeceği kesindir.] Tanrı, insanın iyi olanı yapmasını ve buyruklarını yerine getirmesini istediğine göre, niçin insan ile güreşen ve onun günah işlemesine çalışan bir melek yaratmıştır?

 

Kötü Dürtü’nin de görevini yaparak, Tanrı’nın isteğini yerine getirdiği açıktır. Zohar şu kıssayı anlatır:257

 

Bir kralın çok sevdiği bir oğlu vardı. Kral, oğluna eşi dışında başka bir kadınla birlikte olmamasını, aksi halde kraliyet sarayından atılacağını buyurdu. Oğul, hemen babasının emrine uymayı kabul etti. Bir süre sonra, Kral oğlunun kendisine buyrulduğu gibi davranıp davranmadığı konusunda emin olmak istedi.

 

Sarayın yakınında güzel bir fahişe yaşıyordu. Kral, kadını çağırıp, ona ayartıcı biçimde giyinmesini ve Prens’i kendisiyle günah işlemesi için ayartmasını buyurdu. Kadın, tüm hilelerini kullanacak, Kral da bu şekilde oğlunun kadına ilgi gösterip göstermeyeceğini görecekti. Prens, ayartıya direnince, Kral son derece mutlu oldu. Oğlunu ödüllendirip, onu eskisinden bile daha çok sevdi ve ona birçok değerli ödüller verdi. Tüm bunlardan sorumlu olan kişi fahişeydi.

 

Aynısı burada da geçerlidir. Eğer Ölüm Meleği, insanı günah işlemesi için ayartan Kötü Dürtü olmasaydı, insan iyi olanı yapmış olduğu için herhangi bir ödülü haketmeyecekti. Bu nedenle, bilginlerimiz şöyle demiştir, “Kötü Dürtü ile karşılaşmayana ne mutlu, Kötü Dürtü ile karşılaşana ne mutlu.” Bu ifade kendi kendisiyle çelişmez. “Kötü Dürtü ile karşılaşana ne mutlu,” dediklerinde, günah işlemesi için ayartılmak üzere olan, bu dürtüsü ile güreşen ve bu mücadeleden zaferle ayrılan kişiden bahsetmektedirler. Eğer bir kişi zayıf ve kolayca ayartılabilir ise, o halde, “Kötü Dürtü ile karşılaşmayana ne mutludur.”

 

Kötü Dürtü’nin insanları öldürmek istediğini düşünmeyin, o bunu yapmaktan hiçbir yarar sağlamaz. İnsanı ayartarak Yaratıcı’nın isteğini yerine getirir, fakat insan günahlarından dolayı ölürse, bundan keder duyar. Gerçekten aydınlanmış bir kişi, Kötü Dürtü’ye teşekkür eder, çünkü; kişinin nihai ödülünden sorumlu olan odur.258

 

Yom Kippur’da yapılan itiraflarda bir söz vardır, “Kötü Dürtü ile Sen’in önünde işlediğimiz günahlar için.” Mantıksal olarak bunu anlamak zor olabilir. Bu itiraf içinde, günahlar alfabetik sıra ile, Alef’ten Tav’a söylenir ve tümü Kötü Dürtü’yü görünür biçimde içerir. O halde, niçin Kötü Dürtü’ye özel olarak atıf yapan ayrı bir satır bulunur? Buradan, yanlış biçimde, diğer günahların bu Dürtü’yü içermediği gibi bir sonuç çıkabilir. Bu sonuç apaçık biçimde yanlıştır, çünkü Kötü Dürtü olmazsa, günah da olmayacaktır.259

 

Bu satırın anlamı şudur: Bir kişi, masum olan komşusu hakkında günah işlemiş gibi kötü düşünürse, kendisi günah işlemiş kabul edilir. Talmud bu nedenle şöyle der, “Masum kişiden kuşku duyan kişinin kendisi cezalandırılır.”260

 

Bir kişi ne zaman günah işlese, Kötü Dürtü’yü suçladığı ve “Benim günah işlememe neden olan Kötü Dürtü’dür. Kötü Dürtü benim iyi olanı yapmamı engelledi, çünkü; Kötü Dürtü benimle güreşti ve benim günah işlememi sağladı” dediği bilinir. Ama, bir kişi her şey hakkında Kötü Dürtü’yü suçladığında, yalan söylemektedir, çünkü; Kötü Dürtü hepimizin iyi Yahudiler olmamızı istemektedir. Bizi ayartmaya çalışmasının tek nedeni, onun üstesinden gelmemiz ve Gelecek Dünya’da ödülü almamızdır.

 

Talmud, Amida’sını şu dua ile bitiren bir bilgini aktarmaktadır, “Evren’in Hakimi: Senin İsteğini yerine getirmek istediğimiz Senin önünde açıktır ve bilinmektedir, fakat; “hamurumuzdaki maya” bizi engellerken ne yapabiliriz?”261 [Bu “maya” Kötü Dürtü’dür.]

 

Bu, daha önce söylemiş olduğumuzla çelişmez. Bilgin, Kötü Dürtü’nün bizim Tanrı’dan korkan kişiler olmamızı istemediğini söylememektedir, fakat onun bizim iyiyi yapmaktan alıkoyduğunu söylemektedir. Onun amacı, onun üstesinden gelmemiz ve ödülü almamızdır. Kötü Dürtü, onu yendiğimiz ve Tanrı tarafından ödüllendirildiğimiz zaman bundan en büyük memnuniyeti duyar.262

 

Kötü Dürtü’den kuşkulanıp, onun günah işlememizin tek nedeni olduğunu ileri sürdüğümüz için, Tanrı’nın önünde kuşkumuzun günahını itiraf ederiz. “Kötü Dürtü ile Sen’in önünde işlediğimiz günahlar için” dememizin nedeni budur. Burada, Kötü Dürtü’yü onun bizim günah işlememizi istediğini ileri sürerek yanlış biçimde suçladığımızı itiraf ederiz, gerçekte; bu kadar kolay ayartıldığımız için hata bizimdir. Gerçekten istediğimizde, Kötü Dürtü’ye direnme gücüne sahip olduğumuza şüphe yoktur.

 

Bu, “iyi oldu” ifadesinin altıncı günde insanın yaratılışı ile ilgili olarak niçin kullanılmadığını açıklamaktadır. Bu ifade, insan dışındaki yaratılış içerisindeki tüm öğeler ile bağlantılı olarak kullanılmaktadır. Ama, 11. Bölüm’de açıklayacak olduğumuz gibi, insanın özgür iradesi vardır. Bu nedenle, insan yaratıldığında, onu “iyi” olarak nitelendirmek uygun değildir. İnsan, sadece iyi bir yaşam sürüp, öldüktan sonra iyi olarak nitelenebilir.263

 

Eğer insan kusursuz olarak doğsaydı, insanla diğer hayvanlar arasında fark olmayacaktı. Ama, Tanrı insanın zeka sahibi olmadan doğmasını planlamıştır. İnsan, büyüdükçe kendi zihnini geliştirmekten sorumludur; kazandığı iyi nitelikler diğer hayvanlar gibi doğuştan gelen nitelikler değildir. Bir hayvan büyüdüğünde yavru olduğu zamankinden farklı değildir. Öte yandan insan, kendi iyi nitelikleri için mücadele etmelidir, bu nedenle bu nitelikler gerçekten kendisinindir.264

 

Tüm dünya, başka bir sebeple değil, yalnızca buyruklar yerine getirilsin diye yaratılmıştır. Tanrı tüm yaratılış ile ilgili açık bir koşul yapmıştır: Eğer İsrael, Tora ve buyruklarını kabul ederse, her şey iyi ve güzeldir. Ancak etmezse, dünya başlangıçta olduğu gibi “şekilsiz ve boş” haline dönecektir.265

 

Yaratılışın her bir günü için benzer bir koşul oluşturulmuştur.266

 

Birinci gün, Tanrı göğü yarattığında, Eliyah hala yaşıyorken göğe girmesine izin vermesi koşulunu koydu. Işığı yarattığında, Mısır’dan Çıkış’tan önce üç gün karanlık olması koşulunu koydu.

 

İkinci gün, daha önce anlatıldığı gibi, yukarıdaki sular ile aşağıdaki suları birbirinden ayıran gökyüzü yaratıldı. Bu zamanda Tanrı, suyun ritüelik açıdan kirli olanları temizlemesi koşunu koydu.

 

Üçüncü gün, suların biraraya toplandığını ve kuru toprağın görünür hale geldiğini gördü. Burada da, Tanrı suya, Mısır’dan Çıkış’ta İsraillilerin geçmesine izin vermesi koşulunu koydu. Su tamamen kurudu ve böylece İsrail kaymadan, kuru zemin üzerinde denizi geçebildi. Ama Mısırlılar geçmeye çalışınca, su geriye döndü ve onları boğdu. Benzer biçimde, Moşe zamanında toprağın “ağzını” açması ve Korah ile takipçilerini yutması koşulu kondu.

 

Güneş, ay ve yıldızlar dördüncü günde yaratıldı. Tanrı, Yeoşua’nın büyük savaşı sırasında Güneş’in durması ve batmaması koşulunu koydu. Benzer biçimde, Hakimler Kitabı’nda belirtildiği gibi (5:20) yıldızların Sisera’ya karşı savaşmaları koşulu kondu.

 

Beşinci günde, kuşlar ve balıklar yaratıldığında, Tanrı onlarla, Eliyah, Kral Ahav’dan kaçtığında kargaların Eliyah’ı besleyeceği anlaşmasını yaptı. Balıkları yaratırken de, Yona’nın yutulacağı, kıyıya sağlıklı ve bütün olarak bırakılacağı şartını koydu.

 

Adam, altıncı günde yaratıldığında, Tanrı, Adam’ın soyundan gelen bir kadının Eliyah sıkıntıdayken onu besleyeceği şartını koydu. [Bu nedenle şöyle yazılmıştır, “Orada sana yiyecek sağlaması için dul bir kadına buyruk verdim” (1 Krallar 17:9). Bu, söz konusu kadına yaratılışın başlangıcında buyruk verildiğini ima eder.]

 

Genel olarak, daha sonra gerçekleşecek olan her şey, bu yaratılış günlerinde buyurulmuştur. Daha sonra Tanrı, bu olayların uygun zamanda gerçekleşmesini emretmiştir.

 

Yedi Oda

 

Fiziksel dünyada yaratılmış her şeye ilave olarak, Tanrı gökte yedi ruhsal oda yaratmıştır. Bunlar, daha önce anlatılmış olan yedi göğe paraleldir.267

 

İlk oda [Safirden Duvarcılık] (Livnat HaSafir) olarak adlandırılır].268 Büyük melek [Tahariel adındaki] yönetimindedir ve her iki yanında bir tane olmak üzere iki tane melek bulunur. Büyük melek, odanın girişinde durur, yanında çok büyük sayıda ateşten melekler ve her meleğin üzerinde gözler, her birinin elinde yanan asa vardır.

 

Bir ruh bu dünyayı terk ettiğinde, onun bu meleğin önünden geçmesi gerekir. Eğer bu ruh, günah ile lekelenmiş değilse, başkanlık eden melek Oda’nın kapısını açar ve onu içeri alır. Eğer ruh, günah ile kirlenmiş ve çıplak ise, iyi eylemler ile giyinmiş değilse, büyük bir meleğin binlerce zararlı meleğe başkanlık ettiği Oda’nın diğer tarafına sürülür. Ruhu yakalarlar, onu sertçe döverler ve onu yargılama yeri olan cehenneme götürürler.

 

Bu kutsal meleğin başka bir görevi duayı gözetmektir. Her dua, bu Oda’dan geçer. Eğer bir birey minyan ile dua ederse, kapı açılır ve duası hemen kabul edilir. Dünya’daki her sinagog duasını tamamlayana dek dua burada tutulur. Sonra Melek, bu duaları toplar ve onları Mahpela Mağarası’na [Atalar’ın gömüldüğü yer] getirir. Oradan dualar Tanrı’ya yükselir.269

 

Eğer dua bireysel olarak yapılırsa, bu dua Oda’nın kapılarının dışında tutulur. Başkan Melek, bu duanın Tanrı’nın önüne getirilmeye layık olacak biçimde uygun duygu ile söylenip söylenmediğini kontrol eder. Eğer uygun ise memnuniyetle kabul edilir.270

 

Eğer uygun değilse, geçersiz dualardan sorumlu [Sahadiel adındaki] bir meleğin bulunduğu dünyalar arasındaki gökkubbeye dökülür. Bunlar duygu olmadan, dudaklar ile ama kalpsiz söylenmiş, dua sırasında sigara içen veya boş gevezelikte bulunan kişilerin, Hazan okurken sohbet edip, dinlemeyip, Amen diyenlerin dualarıdır. Bu tür dualar, bu zararlı meleğin bulunduğu etkinlik alanına girerler.

 

Bu melek sabır gösterir ve kişinin tövbe edip etmeyeceğini görmek için bekler. Bir kişi, bir yoksulun hayır istediği gibi dua etmeye karar vermeli, her kelimeye duygusunu katmalı, başka hiçbir şey düşünmemelidir. Bir kişi bu şekilde karar verirse, melek o kişinin dualarını diğer iyi dualarla bir araya getirir ve Tanrı’nın huzuruna getirir.

 

Bir kişi inatçılık ederse, duaları sadece alışkanlıktan ibaret olur ve bu kişinin asıl düşüncesi duayı mümkün olduğunca çabuk bitirmektir. [Sahadiel] daha sonra yükselir ve Tanrı’nın huzurunda o kişinin tüm günahlarını söyler ve o kişiye büyük zarar verir.

 

Bunun çaresi olarak, bir kişi Sidur’dan (dua kitabı) dua etmelidir. Eğer bir kişi duayı içinden okursa, zihninin başka konulara kayması çok kolaydır. Dudakları kelimeleri söylemeye devam etse de, sözlere dikkat etmez, dünyadaki her şey hakkında düşünür. Bazen şehvetli düşünceler bile dua sırasında kişinin aklına gelebilir. Ancak, eğer sidurdan okur ve gözlerini hiç kaldırmazsa, konu dışı düşüncelere sahip olmayacağı güvence altındadır. Duygu ile dua etmek için tüm çabayı gösterdiğinde, Tanrı ona kesinlikle merhamet edecek ve onu Kötü Dürtü’den kurtaracaktır.271

 

Büyük usta Kabalist, Rabbi Yitshak Luria (Ari: 1534-1572), tüm dualarını, tüm çocukların ezbere bildiği yemek sonrası teşekkür duasını bile kitaptan okurdu.

 

Başka bir çözüm, bir duvara dönüp dua etmektir. Bu, rahatsız edici düşünceleri engeller, çünkü; zihnin yoğunlaşabileceği dua sözleri dışında başka bir şey yoktur.

 

Bazı insanlar anlaşılır biçimde okuyamaz veya hiç duygu olmadan çabuk çabuk okurlar, fakat duaya liderlik yapmak isterler. Bu, bir kişinin gemicilik hakkında hiçbir şey bilmeyip, kaptan olmak istemesine benzer. Yaptığı tek iş, büyük bir günah olan birçok insanı tehlikeye atmaktır.

 

Bir kişi, sinagogda gereksiz sohbette bulunursa, kırk gün oruç tutarak aklanmalıdır (yukarıda açıklandığı biçimde]. Bunun nedeni, kırk günde verilmiş olan Tora’ya saygısızlık yapmış olmasıdır.272

 

Bu Oda’nın ana girişinin üzerinde, tövbe edenleri kabul etmek üzere her gün üç kez açılan bir kapı bulunur. Ayrıca, bu kapıdan dua ederken ağlayanların girmesine izin verilir. Tüm diğer kapılar kapalıyken bile bu kapı açık kalır. Bir kişi kalbi ve ruhu ile, gözyaşları içinde dua eder ve Tanrı’ya onun günahlarını affetmesi için yalvarırsa, dualarının kabul edileceği ve gözyaşlarının bu kapı üzerinde iz birakacağı garanti edilir.

 

Çok daha değerli olan gözyaşları da vardır. Bu gözyaşları, bir bilgin veya azizin ölümü için veya Kutsal Tapınak’ın (Bet Amikdaş) yıkılması nedeniyle dökülen gözyaşlarıdır. Bu gözyaşları asla kurumaz ve bu Oda’yı gözeten meleklerin huzurunda tüm zamanlar için kayıt altına alınır.

 

İkinci Oda’ya [Göğün Özü (Etzem HaŞamayim) adı verilir.]273 Üç tane kapısı vardır, bunların iki tanesi kapalıdır, bir tanesi açıktır. [Açık olan kapıyı gözeten] meleğe [Orpeneyel adı verilir ve ayrıca] üç yönden, güney, kuzey ve doğudan sorumludur. Onun gözetimi altında, kapalı iki kapıda, iki melek bulunur.

 

Kutsal Tapınak zamanında, Sanhedrin’in (Yüksek Mahkeme) ölüm cezası vermek gücü vardı. Bir kişi bu mahkeme tarafından ölüm cezasına çarpıtılırsa, bu kişinin ruhu bu Oda’ya yükselir ve başkanlık eden melek tarafından karşılanır. Aynı durum, bir kişi Yahudi olmayanlar tarafından öldürülürse de geçerlidir.

Bir kişi Yahudi olmayanlar tarafından öldürülürse, o kişinin görüntüsü [meleğin] cüppesine işlenir ve melek de bunu en yüksek göğe getirir. Orada, bu kişi Büyük Kitap’a kaydedilir.

 

Eğer, Yahudi mahkelemerince ölüme mahkum edildiyse, açık kapıyı gözleyen melek onun ruhunu karşılar. Daha sonra bu ruhu tüm Oda çevresinde yönlendirir ve Tora’yı tutanlara verilen iyi ödüllerin gösterildiği iki kapalı kapının önüne getirir. Ruh, Tora’yı tutmadığı için büyük kıskançlık ve keder duyar.

 

Melek, sonra doğu kapısını açar, ruhu teselli eder ve girmesine izin verir. Orada hoşça karşılanır, çünkü mahkeme tarafından ölüme mahkum edildiğinde günahlarının karşılığını ödemiştir.

 

Bu Oda’da, Tanrı’nın huzurunda bulunan kişiler için hazırlanmış birçok giysiler vardır. Bir kişi ne zaman buyrukları art niyeti olmadan iyi niyetler ile yerine getirirse, bu Oda’nın yöneticileri tarafından o ruh için güzel bir giysi hazırlanır. Öldüğünde, ruhu bu Oda’ya gelir. Onun giysisini yapan melek ruhun geldiğini görür, giysiyi alır ve bu ruha Dinur Nehri’ne kadar eşlik eder.274

 

Her ruh, bu nehre girip kendisini arındırmalıdır, çünkü; günah işlememiş bir kişi yoktur.

 

Bazı ruhlar bu ateşten nehirde yanar. Sabah saatlerinde güney rüzgarı esene dek, bu nehirden çıkamazlar. Bu, tüm ruhların yenilendiği, Tanrı’ya övgüler söylediği ve yerlerine döndüğü vakittir. Bu şekilde, 2. Bölüm’de bahsedildiği gibi, ruhlar melekler gibi davranır.

 

Eğer bu ruh, kusursuz biçimde saf ise, nehirden derhal çıkabilir. Sonra giysisi giydirilir ve göklere, tüm meleklerin en büyüğü olan, İsrael’i gözeten Mihael’in etkinlik alanına getirilir. Mihael, bu ruhu Tanrı’ya korban olarak [göklerdeki sunakta] sunar. Sonra ruh, yüksek statüye kavuşur ve bu kutsal yerde kalıcı kalmasına izin verilir.

 

Bu Oda’nın yöneticileri, kendisine Tora’yı öğreten kişiye saygısızlık eden kişiyi hem bu dünyada hem de diğerinde cezalandırma yetkisine sahiptir. Bir kişi, başka birinden tek bir şey dahi öğrense, onu onurlandırmak zorundadır. Talmud bilginlerini kendileri için çalıştıranları da cezalandırırlar. Ayrıntıları ile açıklanacak olduğu gibi, bu ciddi bir günahtır.275

 

Üçüncü oda, [Parlaklık (Nogah) adı verilir] diğer iki odadan daha parlaktır. Her yönde bir tane olmak üzere dört kapısı vardır ve herbirinde bir melek görevlidir.

 

İlk kapı güneydedir. [Malkiel] adındaki bir melek burada görevlidir, gökteki Mahkeme’den gönderilen her hükmü kabul etmeye ve dünyayı bu hükme göre yargılamak üzere hazır biçimde bekler. Biri sağında, biri solunda olmak üzere iki yazıcı yanında durur. Yazılı emir elinde olduğu sürece, bu hükmün gökte iptal edilmesi umudu vardır. Ama yazılı emir bu Oda’dan ayrılır ayrılmaz ilk Oda’nın başkanı olan meleğe verilir ve artık değiştirilemez. Bunun nedeni, Cehennem Prensi [Sangadiel adı verilir], dünyada intikam almak için bu yazılı emri elinden almak üzere fazlasıyla baskı yapar

 

Bu nedenle, yazılı emrin üçüncü Oda’da bekletilmesi gökte kararlaştırılmıştır. Melek [Malkiel] onu alır, dikkatlice inceler ve dünya için bir savunma arar. İki yazıcısı [Şamşiel ve Kamuel], dünyanın layık olduğunu kabul ederse, bu kararı değiştirme ve bunu ödüle çevirme yetkisine sahiptir.

 

İkinci kapı, doğuda yer alır ve bu kapı yaşam ve ölümün kaynağıdır. Gökte verilen her karar burada mühürlenir ve gönderilir. Bu kararlar önce, bu kararları dikkatlice inceleyen, kendi anlayışlarına göre bunlara ekleme çıkarma yapan, ilk kapıyı gözeten meleklere gelir. Sonra, bu Oda’da hizmet eden meleklerden biri [Gazriel] yazılı emri alır ve ikinci kapının gözetmenine [Azriel adındadır] verir.

 

Ona yardımcı olan iki melek [Sanuriel ve Ediel] iki yanında durur. Sağ tarafındaki melek yaşam meleği, sol tarafındaki ise ölüm meleğidir. Her biri elinde bir mühür tutar, biri yaşam, diğeri ölüm mührüdür.

 

Bu ikinci kapı, Şabat ve ayın başlangıcı (Roş Hodeş) dışında kapalı kalır.Bu günlerde dünyaya yaşam bağışlamak için açıktır. Yom Kippur’da, Yahudi halkı sinagoglarda Tanrı’ya dua edip, yardım dilerken bu kapı öğleden sonra duasından (Minha) sonra kapalı kalır. Öğleden sonra duasından sonra, kapı açılır ve başkanlık eden melek iki yanında iki yazıcısı ile birlikte oturur. Ellerinde, dünyadaki herkes ile ilgili kararlar bulunur ve sonra bunlar yaşam veya ölüm olarak mühürlenir.

 

Üçüncü kapı kuzeydedir. Her kişinin günahları için yargılanmak üzere yönlendirildiği yer burasıdır. Bunlar yoksulluk, hastalık ve ölüm dışındaki diğer dertlerdir. Kapı kapandığı zaman, bu birey için olumsuz bir işarettir, çünkü onu açmanın bir yolu yoktur. Tek çare, tam bir tövbe ve bol gözyaşlı dualardır.

 

Büyük melek [Kaptziel] bu kapıyı yönetir, cezayı hakeden bir kişinin önünde bu kapıyı kapatma yetkisi vardır. O kişi tamamen tövbe etmeden duasının bu sınırı geçmesine izin vermez.

 

Eğer, bir kişinin küçük çocuklarının ölmesi kararı verilirse, yardımcılarından birine [İriel adındaki] görev verir, bu melek de yanına gelir ve şunu ilan eder, “Bu kişi hakkında bir karar verilmiştir, işlemiş olduğu günahın cezası küçük çocuklarının ölmesidir.”

 

Çocuk, Ay’ın lekesinden yaratılan, Tüketim (Askarah) adındaki güçlü kötü bir kuvvet tarafından öldürülür. Çocuğa bir hemşire gibi görünerek, çocuk ölene dek onu boğazlar.

 

Bu çocuğun ruhu bu kapının yöneticisi melek tarafından alınır, onunla yükselir ve dördüncü Oda’nın yönetici meleğine bu çocuğun ruhunu verir. Bu ruhu kendi etkinlik alanında tutar ve her Şabat ve Yeni Ay’da çocuğu Kutsal Olan’ın huzuruna getirir ve Tanrı onu kutsar. Tanrı, hiç günah işlememiş olan bu çocuklara baktığında, dünyaya merhamet eder.

 

Bir erkek çocuğu onüç yaşına gelmeden önce [veya bir kız oniki yaşına gelmeden önce] ölürse, ruhu bu meleğe verilir ve bu çocuklar ebeveynelerinin günahları nedeniyle ölürler. Bu yaştan yirmi yaşına dek ölüm, daha ölümcül kuvvet [Agirison adında] sebebiyle gelir. Ama, yirmi yaşından sonra, Ölüm Meleği tarafından alınır.

 

Dördüncü kapı batıdadır ve burada tüm hastalıklar için tedaviler ve çareler yönlendirilir. Bu kapının yöneticisi melek [Padiel] aracılığı ile hastalar tedavi olur. Istırap çeken insanların dualarını alan ve “bin melekten biri, savunucu melek”tir (İyov 33:23), insan adına konuşup onu hastalıktan kurtarmaya çalışır.

 

Bu duaları Tanrı’nın huzuruna getiren ve insanı savunmak için konuşan bu melektir. O kişinin yapmış olduğu tüm iyilikleri hatırlatır. İnsanlar hakkında sadece olumlu konuşur. Hiçbir insan hakkında kötü bir şey söylemez.

 

Bu Oda’da, saf bir Kuvvet [Zahariel adında] vardır. Eğer bir kişinin Gelecek Dünya’da payı varsa, bu Kuvvet o kişinin ruhunu güzel bir ışıma ile süsler. Sonuç olarak, ruh diğer Odalar’dan geçebilir ve kimse onu durdurmaya kalkmaz.

 

Bir ruh göklere yükselmeden önce, Tora’nın yazılması için kullanılan Alef’ten Tav’a yirmiiki harf ile yazılır. Sonra, daha önce bahsedildiği gibi Dinur Nehri’ne girer ve burada bu harfler yirmiiki ışık olarak yenilenir.

 

Bu Kuvvet’i saran dört meleğin [Hadariel, Yehadriel, Ahadorya ve Asimon] her birinin sekiz kanadı vardır. Bunlar, göklerdeki tüm ordulara başkanlık eder. Gökte her bir ulusu gözeten melekler de çatışmadığı sürece dünyada bir savaş olamaz. Bu melekler aynı zamanda Tora çalışan insanların incinmemesi ile de görevlidir, bununla ilgili olarak yzaılmış olduğu gibi, “[Tanrı] meleklerine buyruk verecek, Gideceğin her yerde seni korusunlar diye. Elleri üzerinde taşıyacaklar seni, ayağın bir taşa çarpmasın diye” (Mezmurlar 91:11,12). Bu ayet, bu meleklerin Tora çalışan kişileri, tüm zararlı kuvvetlerin gücünden koruduğunu gösterir.

 

Bu Oda’nın ortasında, özel ve çok yüksek bir yer vardır. Dört yöne açılan dört kapısı vardır ve her kapıyı on melek gözetir. Bir büyük melek [Ahadriel] her kapıdaki melekleri gözetir.

 

Bu büyük meleklerin görevi, cezası [otuzdokuz] kırbaç olan günahı işleyen ruhları cezalandırmaktır. Ateşten asaları ile hazır dururlar ve ruhu cezalandırmak için bu Oda’dan çıkarlar. Bu ruh, günah işlediği için, dışlanma durumu içerisindedir ve gökte karar verilmiş olan cezasını alana dek Oda’ya giremez.

 

Bu melekler, ağzını kötü konuşmalardan sakınmayan kişiyi yasaklamak ve dışlamak için hazırdır. Bu, dudaklarını kötü konuşma ve yalan yere veya gereksiz yere yemin ederek kirletenleri de kapsar. Böyle bir insan, bu melekler tarafından dışlandığı için, bu kişinin duaları kırk gün boyunca kabul edilmez.

 

Her gün, tüm göklerde, dünyadaki herkesin huzurunda yüksek sesle bir ilan duyurulur. Şöyle der, “Bu kişiye dikkat edin. İşlemiş olduğu günah nedeniyle, dışlanma durumu içerisindedir.”

 

Geceleyin, böyle bir ruh göğe olan olağan yolculuğunu yaptığında, tüm kapıları kapalı bulur. Kendini bir yerden diğerine savurur, ancak dışlanma durumu içerisinde olduğu için, hiçbiri onu kabul etmez. Bu kişi tövbe ederse, dışlanma durumundan kurtarılır ve duaları bir kez daha kabul edilir.

 

Bu yerde, görevleri komşularına kötü öğüt verenleri cezalandırmak olan başka melekler vardır. Bu öğüt herhangi bir zarara yol açmasa da bu geçerlidir, çünkü; öğüdün kendisi zararlıdır. Bu melekler, kötü öğüdün sözlerini alır, onları göklere kaldırır ve bu öğüdü alıcı tarafından kabul edilemez yaparak, öğüdün etkisini ortadan kaldırırlar.

 

Ayrıca iyi eylemleri gözeten [dört] melek vardır, [adları İgael, İriya, İriel, Yahirael’dir].

 

Bu melekler, iyi olanı yapmak için büyük istek duyan, ancak; onu tamamlaması engellenen insanları gözetir. Bu melekler ayrıca, yoksulları güzel sözlerle teselli eden, ancak; onlara yardım edemeyen, onların yoksulluklarını görünce kederlenen kişileri gözetir. İlave olarak, iyi eylemler yaparak etrafta dolaşan ve ölü bir kişinin ihtiyaçları ile ilgilenen kişiler de dahildir, çünkü; bu gerçek bir iyiliktir [iyiliği alan kişi bunu asla ödeyemez] ve bu son derece önemlidir.

 

Bu meleklerden bazıları, yanlış olanı yapmayı planlayan ancak planlarını gerçekleştirmeyenleri gözetir. Bu kişiler günah işlemeye hazır, fakat son anda, kötü dürtülerinin üstesinden gelip, öyle davranmaktan kendini alıkoyan kişilerdir.

 

Kendi Tora çalışmalarına ilave olarak, bunu çocuklarına öğretmeye çabalayan kişiler de böyle özel bir takdire dahil olan kişilerdir.

 

Böyle bir takdir, hastaları ziyaret edip, yardım edip edemeyeceğine bakanlara da bağışlanır. Ölümcül hasta olan bir kişiyi ziyaret ettiklerinde, o kişinin Tanrı’nın huzurunda günahlarını itiraf etmesi için kendilerini sorumlu tutarlar. Hasta kişinin tüm yapmış olduklarını hatırlamasına yardımcı olur ki her şey için tövbe etsin ve günahla lekeli biçimde ölmesin. Hasta ziyaretinin ana amaçlarından biri budur ve daha sonra açıklayacak olduğumuz gibi, bu o kişiye büyük yarar sağlar.276

 

Bununla ilgili olarak, şöyle yazılmıştır, “Ne mutlu o kişiye ki, düşkünlere bakar; kötü günde Tanrı onu kurtaracaktır” (Mezmurlar 41:2). Bu ayet, hastayı ziyaret eden kişiden ve kötü sağlık durumu nedeniyle düşkün olanlardan bahsetmektedir. Hasta ziyaretinde, hastaya nasıl itiraf ve tövbe edeceğini açıklamalıdır. Bunu yaparsa, “kötü günde”, dünya aleyhinde kararlar varken, tüm sorunlardan “Tanrı onu kurtaracaktır.” Yukarıda bahsedilen melekler bu işle görevlidir ve böyle her kişiyi ödüllendirir.

 

Dördüncü Oda, [Erdem olarak adlandırılır (Zehut)], hepsinin en önemlisidir, çünkü; Tanrı’nın büyüklüğü dünyada bunun aracılığı ile bilinir. Tora’nın buyruklarını yerine getirenler için hazırlanmıştır ve içinde iyi veya kötü olsun tüm yargılamalar yapılır.

 

Bu Oda, öncekilerden farklıdır. Her biri diğerinin içerisinde dört oda ve dört kapı içerir.

 

Bu Oda’nın kapısındaki melek [Sansanyah olarak adlandırılır] gökteki Mahkeme tarafından verilen kararları almak için hazırlanmıştır. [Sansanyah] tüm kararlar hakkında yıkım meleklerini bilgilendirir, çünkü; tüm belalardan o sorumludur. Tüm göklerde kararı ilan eden duyuru yaplılır.

 

Kuşlar, gökyüzünde yükseklerde uçtuğunda, bu tür kararların farkına varabilirler ve bunları yeryüzündeki kuşlara söylerler. Gece ruhları ayrıca bu şeyleri rüyalarda açığa vurur ve dünyaya gelen kötülüğü o kişiye söyler.Eğer karar, bir ulusu, dünyanın düzenini etkiliyorsa veya kuraklık ise, yönetim bunun farkına varana dek birçok yerde duyurulur.

 

İkinci kapıda, görevi her bireyin erdemlerini bir araya toplamak olan [Dahariel adında] bir melek vardır. Bir kişinin erdemleri günahlarından daha ağır basarsa, bu melek o kişiye büyük ödül bahşedebilir. Bir kişi hasta yatağındaysa, bu melek onun kayıt defterini alır, o kişi için kaydedilmiş herhangi bir erdemi arar; çünkü; her iyi eylemi bu kitapta kayıtlıdır. Eğer o kişinin yaşamasına karar verilmiş ise, bu karar meleğin sağ tarafından ilan edilir ve tümü bilgilendirilir ki hiçbiri ona zarar vermesin.

 

Üçüncü kapıda, görevi her bireyin günahlarını ve yanlışlarını bir araya toplamak ve bunları bir terazi üzerine koymak olan [Gadiel adında] bir melek vardır. Birçok melek, hem iyi hem kötü melekler, hareket etmeye hazır biçimde terazinin üzerinde iki tarafta durur. Eğer erdem tarafı daha ağırsa, sol taraftaki melekler kötü kararı alır ve saklar, böylece hasta olduğunda onu günahlarından korurlar. Ama yükümlülükler tarafı daha ağır basarsa, kötü melekler o kişiye saldırır, o kişiyi hasta eder ve öldürür. Sonra onun ruhunu alıp, ruhunu cezalandırabilirler.

 

Doğruluk Terazisi dördüncü kapıda durur. Son derece hassas bir terazi olup, erdem ve yükümlülükleri tartmak için kullanılır. Bu iki meleğin yetkisi altında yapılır, biri [Hariel adında] erdemlerden sorumludur, diğeri [Gedudiel adında] günahları denetler.

 

Ayrıca [Tumiel adında] insanların dularındaki istek ve dileklerini gözeten bir büyük melek vardır. Bu dileklere para, sağlık ve çocuklar için yapılan dilekler dahildir. Bu melek, bu dilekleri alır ve Oda’da kırk gün tutar.

 

Her kırk günde bir, tüm bu dilekleri alır ve gökteki Mahkeme’deki yetmişiki meleğin huzuruna getirir. Her bir dilek dikkatlice incelenir ve dilekte bulunan kişinin bu isteğinin bağışlanmasına layık olup olmadığı araştırılır. Eğer layıksa, dilek oniki gözetmene verilir ve her biri başkanlık yapan meleğin huzuruna gelir ki bu melek onu onaylayabilsin.

 

Bu meleğin yönetiminde iş yapan dört yardımcı [Sarafel, Barakiel, Karişiel ve Kadumiyah] vardır. Her biri dünyanın bir çeyreğinden sorumludur. Bunlar ayrıca Şabat’ı tutan kişileri gözetir. Onlar dürüsttür, asla insanlarla alay etmez veya yapmaya güçleri olsa da onlara ıstırap vermezler.

 

Tüm hafta boyunca, Dinur Nehri akkor halinde ateş akıntısı gibi yanar, fakat Şabat geldiğinde dinginleşir. Bu vakitte, yukarıda bahsedilen melek Oda’nın ortasına gelir ve Şabat’tan zevk alan dünyadaki tüm Yahudiler için özel bir yerde masalar düzenler. Binlerce diğer melek, bu masaları çevreler, fakat başkanlık eden melek onların üzerinde bekler, çünkü gelenek budur.

 

Tüm masalar güzelce düzenlenmiştir ve başkan melek her birini kaldırır ve şöyle der, “Bu, Şabat’ı ruhu sevinç içerisinde alan kişinin masasıdır. Kutsansın bu kişi.” Oradaki tüm melekler “Amen” der.

 

Bir kişi Şabat’ta üç öğün yemek yemeğe çalışmalıdır: Birincisi Cuma akşamında, ikincisi Şabat’ta öğleden sonra duasından önce, üçüncüsü de bu duadan sonra. Bir kişi böyle yaparsa, daha büyük bir kutsama alır ve tüm melekler onu överek şöyle der, “Bu kişi Şabat’ta zevk alma emrini yerine getirmede kusursuzdu.”

 

Ama bir kişi Şabat’ta yapması gerektiği gibi zevk almazsa, bu büyük melek binlerden oluşan topluluk ile o kişinin masasını ters çevirir, bir kenara atar. Bu, Bela (Nega) adı verilen bir yere yerleştirilir. Bu ismin nedeni Nega kelimesinin harflerinin (נגע) zevk anlamındaki Oneg (ענג) kelimesinin tersi oluşudur.

 

Böyle bir kişiye, tüm melekler şu ayeti söyler, “Laneti sevdi, ve onun başına geldi; kutsamadan hoşlanmadı, ve kendisinden uzak kalsın” (Mezmurlar 109:17). Bu kişi laneti istediği için, ona lanet gelir; ve [Şabat] kutsamasını istemediği için de kutsama ondan uzak kalır.

 

Şabat’ta ve bayramlarda zevk alan kişi öldükten sonra, bu melekler gelir ve o kişiyi büyük saygı ile karşılar. Ateş nehrinde yanmasına izin vermezler.

 

Beşinci Oda [Sevgi (Ahava) adındadır.] Daha önce bahsedildiği gibi, diğer dört Oda’yı aydınlatan ışık buradan kaynaklanır. Bu Oda’nın bir kapısı vardır ve onun yanında, Yahudiler’e kötülük yapmaya çalışan kişilerin Yahudiler’in üzerinde gücü olmasın diye Tanrı’nın huzurunda İsrail adına konuşan büyük melek [Sanigoriah] durur.

 

Bu Oda’da, [Suriah adında] bir Kuvvet vardır ve bu kuvvetin dört rengi vardır: beyaz, siyah, yeşil ve kırmızı. O’nun yönetimi altında, tüm kapıları gözeten birçok melek vardır. Tüm anahtarlar onun elindedir ve tüm kapıları açan ve kilitleyen odur. Tüm sırlar ona verilmiştir. Her gün üç kez, tüm melekler bu Oda’ya gelir ve o onları besler.

 

Bu Oda’da doğacak olan tüm ruhlar ve gelecekteki beden biçimleri vardır. Dünya yaratıldığından beri, bu ruhlar mekanı hiç boş kalmamıştır. Tüm ruhlar tükendiğinde, Mesih gelecektir.

 

Dünya’da kıtlık olması kararı alındığında, bu Kuvvet, Tanrı’nın büyüklüğüne inanan tüm iyi Yahudiler’in beslenmesinden sorumludur. O tümünü besler ki açlıktan ölmesinler. Diğerleri ile ilgili olarak, ister aşırı derece yesinler ister açlıktan ölsünler, hiç ilgisi yoktur.

 

Bu Oda’da, görevleri İsrael ile göksel Babası arasında sevgi oluşturmak olan iki büyük melek daha bulunur. Böyle bir sevgi varsa, bu Oda iyilik, sevgi ve merhamet ile doludur. Bu melekler ayrıca, Şema’yı duygu ile söyleyen ve böylece göklerin boyunduruğunu sevgi ile kabul eden ve diğer insanlar için iyi olanı yapmaktan zevk alanlar ile ilgilidirler. Bu kişilerin iyi eylemlerinin karşılığında bolca ödüllendirilmeleri ile ilgilidirler. Bir kişi başka biri için iyi bir davranışta bulunursa, bu melekler göklere yükselir, bunu anlatır ve bu kişi için iyi olanı amaçlar.

 

Altıncı Oda, [İstek (Ratzon) adındadır.] Altı tane kapısı vardır, bunların dört tanesi dört yönde, bir tanesi üstte, bir tanesi alttadır. Bunlara “İstek Kapıları” adı verilir.

 

Bu Oda’ya başkanlık yapan melek [Raziel] en büyük ve en önemli olan melektir. Tüm İlahi sırlar ona verilmiştir. Doğuda, tüm iyileştirmelerden sorumlu [Rafael] vardır. Tanrı’nın buyruğu aracılığı ile, tüm hastalara şifa gönderir.

 

Buradaki tüm melekler, çocuk doğururken çığlık atan annelerin seslerini almakla görevlendirilmişlerdir. Bu çok tehlikeli bir zamandır, çünkü; birçok kuvvet kadının ölümüne neden olabilir. Ama bu melek, her kadının eylemlerini o kadının belgesine göre bilir ve eğer kadın iyi biri ise, onun sesi bu meleğin huzuruna getirilir ve onu alır.

 

Bu Oda’da gerçekleşen hiçbir şey bilinmez, diğer Odalar’daki melekler bile orada ne gerçekleştiğini bilmezler. Ama kapı açıldığında; bu, dünyaya iyinin gelmek üzere olduğuna dair bir işarettir.

 

En kusursuz biçimde ve en yüce ideallere dayanmadığı sürece hiçbir dua bu Oda’ya giremez. Moşe’nin ruhunun dünyadan alındıktan sonra yükseldiği yer burasıdır.

 

Burada ayrıca, sekinci günde sünnet edilen çocukların kanını alan melekler [Halhaliel ve Karsapyahel] vardır. Bu kanları bu Oda’ya yerleştirirler ve İlahi öfke zamanında, Tanrı bu kanlara bakar ve Kendi yapıtına merhamet eder.

 

Bu Oda’da, okulda Tora çalışan çocukların seslerini gözeten melekler [Şahniel, Azuziah, Yehudiah ve Azriel] vardır. Bu çocukların ağızlarından çıkan nefesler temiz, saf ve günahsızdır. Bu melekler bu nefesi alır, tüm evreni ayakta tuttuğu göğe getirir. Bu, Tanrı’nın gözünde en değerli olandır.

 

Yedinci Oda, Kutsalların Kutsalı (Kodeş HaKadaşim) olarak adlandırılır ve tümünün en mükemmelidir. Tüm gözlerden gizlenmiş ve mühürlenmiştir. Dünyadan ayrıldıktan sonra kutsal ruhlar bu Oda’ya gelir, burada [İlahi Mevcudiyet’in] ışıması altında zevk alırlar. Burada, Mesih’in gelişine [ve ölülerin dirilişine] kadar kalırlar.

 

“Diğer” Odalar

 

Yedi kutsal Oda’ya paralel olarak, Tanrı, Diğer Taraf’ta yedi Oda düzenlemiştir.

 

Bu nedenle Cehennem’n yedi ismi olduğunu görürüz: Çukur (Bor), Yıkım (Şahet), Sessizlik (Dumah), Bataklık (Tyt HaYaven),277 Mezarlık (Şeol), Ölüm Gölgesi (Tzalmavet),278 ve Aşağı Dünya (Eretz Tahtiyit).279 [Bunlar yedi Diğer Odalar’dır.]

 

Kötü Dürtü de yedi isme sahiptir: Kötü (Ra), Kirlilik (Tuma), Düşman (Soneh), Taş (Evven), Engel (Mihşol), Sünnetsiz (Arel) ve Engerek Yılanı (Tzefoni).280

 

Tanrı, kötüleri lekelemek, onları yargılamak ve dünyada oldukları süre içerisinde iyi yolu izlemedikleri için cezalandırmak amacıyla bu yedi temiz olmayan Oda’yı yaratmıştır. Tanrı şunu buyurmuştur: “Kendini arıtmak ve Tora’yı tutmak isteyen her kişiye, Bana hizmet edebileceği bu yol boyunca Benim tarafımdan yardım edilecektir. Ama bir kişi dünyada kendini lekelerse, temiz olmayan Kuvvetler onu karşılayacaktır. İnsan izlemek istediği yol boyunca takip edilir.”

 

İlk Oda’ya Çukur (Bor) denir. Çevresi düz duvarla çevrili, tutacak yeri olmayan karanlık bir çukur gibidir. Bir kişiye buraya girme cezası verilirse, temiz olmayan Kuvvetler gelir, onu çevreler ve onu aşağı iter. Tutup kendisini kurtarması için hiçbir şey çıkıntı yapmaz.

 

Dumah adındaki bir melek bu Oda’dan sorumludur. Yukarıda bahsedildiği gibi, ruhların geçek zorunda olduğu kutsal Oda’nın yanında oturur. Dumah, bir ruhun kutsal Oda’ya kabul edilmediğini görünce, onu bu bölgeye getirir.

 

Onun altında, milyonlarca melekten sorumlu başka bir Kuvvet [Patut adında] vardır. Görevi insanları günah işlemeleri için ayartmaktır ve insanların gözleri önüne güzel görüntüler getirir, çünkü; insana günaha götüren gözleridir. Aynı Kuvvet, o kişi bu Çukur’a getirildiğinde yanında durur ve günah işlemesine yol açan gözlerini çıkarır.

 

Sonra ruh, beden ile birlikte yargılanır. Bu Oda’ya getirilen kişi, aslında temiz olmayan Kuvvetler olan yılanlar ve akreplerle sarılır, bunların iğneleri onun canını yakar ve çok ıstırap verir. Daha sonra yargılanmaya getirilir.

 

Bu Oda içinde [Gamgima adı verilen], tüm odanın hakimi olan başka bir Kuvvet vardır. Rengi bir gül gibi kırmızıdır. Daha önce bahsedildiği gibi, bir dua kutsal Odalara girmeye layık değilse, bu Kuvvet onu alır, göklere getirir ve şöyle der, “Bu kişinin duası ne kadar kötü görün.” Aynı zamanda, o kişinin tüm günahlarını hatırlatır.

 

Bu Kuvvet’in ayrıca birçok yardımcısı vardır, onların görevi insanların ne söylediğini dikkatle incelemektir. Bir kişi ahlaksızca konuşur veya komşusu hakkında kötü niyetli konuşursa, onlar bu kişiyi kendi bölgelerine getirmeye hazırlanır. O günden sonra, o kişinin dualarını ve kutsallıkla ilgili sözlerini dahi bu bölgeye getirebilirler, çünkü; ağzı kötülük ile lekelenmiştir ve kötülük kutsallık ile karışmıştır. Yazıklar olsun hem bu dünyada hem de diğer dünyada , kutsal sözleri lekeleyen kişiye.

 

Bu Kuvvet’in üzerinde, [Safsirita adında] başka bir Kuvvet bulunur. Bu Kuvvet’in görevi, her ahlaksız ve kötü sözü toplamaktır. Özellikle bir insanın öfkeyle kendini kaybedip, sinirle bir şeyi fırlatmasını bekler. Bir kişi bu şekilde davranırsa, bu Kuvvet, öfkeli anda fırlatılan nesneyi alır ve şöyle der, “Bu kişi bana bunu korban olarak sundu.” O kişinin payına bu eylem putperestlik olarak kabul edilir.

 

Sonra, tüm göklerde bir duyuru ilan edilir, “Diğer Taraf’a tapan bu kişiye yazıklar olsun.” Başka bir ses sonra duyurur, “Benim sesimi dinleyenlere yazıklar olsun.”

 

Bu [en alt] Oda’ya giren kişi orayı terk edemez.

 

İkinci Oda’ya Yıkım (Şahet) adı verilir. Bu Oda, ilk Oda’dan daha karanlıktır. Üç tane kapısı vardır.

 

İlk kapıda, yıkım ile görevli milyonlarca melekten sorumlu [Astirya adlı] bir gözetmen bulunur. Spermlerini yere akıtarak, homoseksüel ilişkiye girerek veya elleri ile mastürbasyon yaparak kendi ruhlarını bozan kişilerin tümü üzerinde gücü vardır. Bu kişiler, İlahi Mevcudiyet’in huzuruna asla gelemezler. Bunun yerine, bu kişilerin ruhları yıkım melekleri tarafından karşılanır ve bu kişilerin ruhlarını kirletirler. Sonra ruh, aralarında yargılanmak üzere getirilir.

 

İkinci kapıda, yıkım ile görevli diğer meleklerden sorumlu [Taskifa adlı] başka bir gözetmen bulunur. Ensest veya hayvanlarla ilişkiye girme günahını işleyen kişiler üzerinde gücü vardır.

 

Üçüncü kapıda, [Sangadiel adında] başka bir gözetmen bulunur. Sünnet antlaşmasının Yahudi olmayan bir kadına girmesine izin veren veya zina yapan tüm kişilerin üzerinde gücü vardır.

 

Üçüncü Oda, hepsinin en karanlığıdır ve Sessizlik (Dumah) adındadır. Dört tane kapısı vardır.

 

Birinci kapıda, gökten gelen her kötü kararı alma görevine sahip [Sakpurtia adında] bir gözetmen bulunur. Sonra, silahlarını alır ve bunlari sinagog kapısına yerleştirir. Kötü bir karar olduğunda, yolun ortasında durur ve yolda yalnız seyahat eden herkese zarar verir. Bu nedenle, bela zamanında kimse yalnız seyahat etmemelidir.

 

İkinci kapıda, ilk iki Oda’ya başkanlık eden [Sangadiel adında] bir gözetmen bulunur. Gökte karar verileni tamamlar.

 

Üçüncü kapıda, insanları hakettiği biçimde cezalandırmak için tüm acılar, hastalıklar ve ateşten sorumlu [Angadrion adında] bir gözetmen bulunur.

 

Dördüncü kapıda, küçük çocukların ölmesine yol açan Tüketim (Askarah) adında bir gözetmen bulunur. Yirmi yaşına dek, genç insanların öldüren O’dur.

 

Bir bilgine hakaret edildiğini duyup, onun için ayağa kalkmayan kişileri cezalandırmak ile görevli, [Öfke (Af) ve Gazap (Hemah) adlı] iki farklı Kuvvet daha vardır. Kim bilginlere karşı harekette bulunursa, kutsal Tora’ya karşı hareket etmiş olur. Bunu duyan ve karşı çıkmayan dışlanmayı hak etmiştir.

 

Bu Kuvvetler, Tora’nın sadece bir tarih kaydı olduğunu söyleyerek Tora ile ve Talmud’un öğretileri ile alay edenleri de cezalandırır. Bu Kuvvetler’in başka bir görevi de, etrafta dolaşıp iyi işler yapanların işlerini zorlaştırmaktır. Bu, bir kişinin bu Kuvvetler’i yenebilmek için ne kadar çok çabalaması gerektiğini gösterir.

 

İnsanların kötü niyetle konuşması için ayartan ve sonra bu sözleri dünyaya ölüm getirmek için kullanan başka Kuvvetler vardır. Bir kişi komşusuna iftira atarsa, bu Kuvvetler, bu Oda’daki yılanların derisini yüzer ve onların çığlığı bu kişinin günahlarını hatırlatan Büyük Yılan’ı uyandırır.

 

Dördüncü Oda, Bataklık (Tyt HaYaven) adındadır. Başkalarının günah işlemesine yol açanlar buraya getirilir ve bu kişiler Roş Aşana’da ölçülüp tartılırlar. Bu günde, kimin yaşayacağına ve kimin öleceğine karar verilir.

 

Bu Oda’da, Tora çalışmak ve sinagoga gitmek isteyenleri ayartmaya çalışıp, “Bundan ne zevk alıyorsun? Güzel kadınlar bulup, keyfine bakmak senin için daha iyi olur” diyen [Yabancı tanrı (El Nehar) adında bir kötü Kuvvet bulunur. Bir insan bu tavsiyeyi dinlerse, bu Kuvvet o kişiyi Gelecek Dünya’da kirletebilir. Bu Kuvvet, o kişinin bir parçası olur ve duaları artık kabul edilmez, feryat eder ama yanıtlanmaz.

 

Bu Oda’da, iftiracıların ve kötü niyetli dedikoducuların cezalandırıldığı Cüzam Hastalığı (Nega Tzaraat) adı verilen bir yer vardır. Bu, onların üçüncü Oda’da maruz kaldıkları her cezanın üzerinde ve ötesindedir.

 

Burası aynı zamanda Şabat’ı karşılamayan ve bayramları onurlandırmayan kişilerin cezalandırıldığı yerdir. Bir kişinin çocuk sahibi olmayacağı, yoksullaştırılacağı veya zamanından önce öleceği kararları buradan çıkar.

 

Burada ayrıca, kendine lanet eden kişinin üzerinde güce sahip ordulardan sorumlu [Arirya adında] bir kötü kuvvet vardır. Bu durum, şu sözleri söyleyenler ile ilgilidir, “Yalan söylüyorsam, Tanrı beni devirsin,” veya “Tanrı beni denize atsın.” Bu tür sözler zehirlidir ve sözlü olarak ifade edildiğinde, onların gerçek olduğunu gören bu Kuvvet tarafından alınırlar.

 

Beşinci Oda, Mezarlık (Şeol) adındadır ve bir kapıya sahiptir. Görevi, çatışma ve çekişmeler ile birlikte cinayet ve savaşları canlandırmak olan [Nefret (Eivah) adında] bir Kuvvet bu kapıya gözetmenlik yapmaktadır. Dünyada kıtlık olması kararlaştırıldığında, bu Oda’nın melekleri etrafta dolaşarak, insanları açlıktan ölmeleri için zayıflatırlar. Yiyeceği olan ondan yer, fakat ondan beslenemezler.

 

Bir kişi, kıtlık zamanında yoksullara hayırda bulunarak onları beslerse, bu erdem bu kötü meleklerin dünyadan kovulmalarını sağlar.

 

Yahudi olmayanlar birbirine yardım edip, ihtiyacı olanları desteklerken, Yahudiler bunları yapmazsa, bu kuvvetler çok güçlü olur ve acımasız şiddetle dünyayı kasıp kavurma fırsatına sahip olurlar. Yahudiler’e şöyle derler, “Niçin diğer uluslardan kötü olmak zorundasınız? Nasıl siz yoksullara merhamet göstermiyor ve onların açlıktan ölmesine izin veriyorsanız, biz de size merhamet göstermeyeceğiz.” Sonra, gökten inen tüm iyilik ve cömertlik melekler tarafından alınır ve Yahudi olmayanlara paylaştırılır.

 

Burada, görevi, henüz olgunlaşmamış ağacın meyvesinden yiyenleri cezalandırmak olan, Arlah (sünnetsiz) adında bir çift Kuvvet bulunur. Bu, Tora’da açıklandığı gibi (Levililer 19:23), ilk üç meyve verme yılında ağaçta büyüyendir. Bunlar ayrıca, çocuklarını gerekli vakitte sünnet ettirmeyen kişileri cezalandırır. Ayrıca, kutsal antlaşmayı [sünnetin, cinsel uygunsuz davranışlar ile] kirleten kişiler de cezalandırılır.

 

Bu Oda’nın ortasında, buyrukları ihlal edenleri cezalandıran bir kötü Kuvvet vardır. Bu Kuvvet, onların gök ve yer arasındaki bölgede kalmalarını sağlar.

 

Altıncı Oda’nın Ölüm (Mavet), Kötü (Ra), Ölüm Gölgesi (Tzalmavet) ve Karanlık (Ofel) adında dört kapısı vardır. Burada, zina ve gayrimeşru cinsel ilişki günahlarının tümü ve bu tür eylemlere götüren düşünceler kaydedilir. Bu oda aydınlıktır, iyi düzenlenmiştir ve bir saray olarak nitelendirilebilir. Burada, daha önce bahsedilen tüm Odalar’ı gözeten bir kötü Kuvvet vardır.

 

Burada ayrıca, karşı cinsten çekici birini gördüğünde, ahmakları günah işlemesi için ayartan bir cin bulunur. O, sonra bu yere yükselir ve onları ihbar eder. Bu Oda içinde kalmaz, fakat ileri geri, dünyamızdan ve dünyamıza gider gelir.

 

Böyle bir günahkar ölüm zamanı geldiğinde, bu cin, elinde üç damla acı ilaç içeren bir kılıç ile, bir ateş şeklinde görünür. İlk damla günahkarın ağzına konduğunda, bu damla o kişinin bedenine girer ve tüm organlarını parçalar. Sonra, o kişinin ruhu yerinden ayrılır ve dinlenmesine izin verilmez. Ağzı [yabancı bir partneri öpmüş olan], bu günahın sonucu olarak acı olur.

 

Sonra ağzına, yüzünü çürüten ve yeşile dönmesine yol açan ikinci bir damla konur. Ruhu, kokuya tahammül edemediği için bedenden kaçar.

 

Eğer bu kişi, bu cinin kötü tavsiyesini dinlerse, bu cinin, ruhu kendi bölgesine getirme ve kutsal Oda’ya girmesine izin vermeme yetkisi vardır. Bu, yasak bir öpücük olmasa da veya gayrimeşru cinsel ilişki gerçekleşmemiş olsa da geçerlidir.

 

Bu Oda’da, kişinin saçlarını düzenlemesi ve kendini yakışıklı yapması için ayartan kötü Kuvvetler vardır. Sonra kendisine aynada bakmaya ve kendi iyi görünümünden etkilenmeye yönlendirilir. Bu Kuvvet, o kişiyi baştan çıkartır ve şöyle der, “Gençliğinin ve kuvvetinin zirvesindesin. Şimdi, kendi arzularını tatmin etme zamanıdır. Neden bekliyorsun? Yaşlılık zamanını mı? Şimdi, keyfine bakma zamanıdır.”

 

İyi Dürtü, bir erkeğe onüç yaşından önce [kadına oniki yaşından önce] gelmez. Bu zamana dek, Kötü Dürtü o kişiyi pençeleri ile kavrar. Sonra, olgunluğa eriştikten sonra bile, Kötü Dürtü o kişiyi ayartır ve şöyle der, “Beni dinle. Seni doğduğun zamandan beri tanıyorum.”

 

Yedinci Oda’da tüm temiz olmayan ruhlar bulunur. Bir kişi günah işlediğinde, bu ruhlardan biri aşağı iner ve o kişiye kendini bağlar. [Odalar’ın en yükseği budur] ve tüm yönlerde dört kapısı vardır ve bu kapılardan kutsal Odalar’dan gelen hafif ışık parlar.

 

Bu kapılardan Yahudi olmayan doğru kişiler girer. Bu kişiler Yahudiler’e doğru davranan ve onlara zarar vermeyenlerdir. Bu nedenle onlar ölümden sonra dinlenmeye layıktırlar.

 

Ayrıca bu Oda içerisinde, ana Oda’ya açılan altı kapılı ayrı bir mekan vardır. Bu yer, Yahudiler’e kötü davranmayan, fakat onları sürekli gözeten diğer ulusların yöneticileri için ayrılmıştır. İsrael’e yapmış oldukları iyilik için, ödüle layıktırlar ve bu nedenle, kutsal Odalar’dan gelen ışık ile aydınlanan bu özel yere sahiptirler.

 

Bu Odalar’daki, ateşler, asalar ve giysiler gibi birçok şey, fiziksel karşılıklarına benzer gibi görünebilir, ama bunların aynı olduklarını düşünmeyin. Fiziksel dünyadaki hiçbir şey manevi dünyadaki hiçbir şeye benzeyemez. Tüm ruhsal alem, fiziksel göze görünmeyen bir ışığı içerir.

 

İnsan zihni, ruhsal dünyadaki veya Gelecek Dünya’daki iyiyi kavrayamaz. Bu dünyadaki en büyük zevk, Gelecek Dünya’dakinin milyonda biri bile olamaz. Benzer biçimde, bu dünyadaki en büyük ıstırap, ruhun cezalandırılması ile karşılaştırıldığında hiçbir şey gibidir.

 

İnsan, et ve kandan oluştuğu için, zihni iyiyi kavrayamaz. Ona benzer hiçbir şeyi tecrübe etmediği için, ne onun büyüklüğünü hayal edebilir, ne de isteklerine teslim olmuş kişiler için ayrılmış cezaların şiddetini kavrayabilir. Eski bilginlerimiz, bu nedenle, Gelecek Dünya’daki iyiyi ve kötüyü tarif edebilmek için bugünkü dünyamızdan benzetmeler kullanmışlardır. Bu, bir dereceye kadar, bu tür şeyleri anlaşılabilir yapabilir.

 

Gerçekte, bir kişinin Tora’daki bir emri yerine getirmesi nedeniyle Gelecek Dünya’da elde edeceği iyilik, bu dünyada var olan tüm iyiliklerden daha fazladır. Aynısı kötülerin günahları için cezalandırıldığı kötülük için de geçerlidir. Kitabımda bunları tarif etmemin sebebi, insanları buyrukları yerine getirmeleri ve günahtan uzak tutmak için isteklendirmektir. İnsanların iyi olduğunu ve onları bundan alıkoyan tek şeyin “hamurdaki maya” olduğunu biliyorum.

 

Tanrı’nın dünyada yaratılmış olan her şeyi meydana getirmesinin nedeni, dünyayı O’nun buyruklarını yerine getiren ve emirlerini ihlal etmeyen insanlarla doldurmak istemesiydi. Bu nedenle, Yahudiler’in ödüllerini alacağı yedi kutsallık Odası ve kötülerin cezalandırıldığı paralel yedi Diğer Taraf Odalar’ını yapmıştır.281

 

Altı gün boyunca yaratılan her şey, gündüz zamanında yaratılmıştır. Gece hiçbir şey yaratılmamıştır. Bu nedenle, evren ve içindeki her şey, yetmişiki saatte yaratılmıştır.282 Bir kişi günah işlediğinde, üç gün ve üç gece, toplamda yetmişiki saat oruç tutmalıdır. Bunun nedeni, işlemiş olduğu günah nedeniyle dünyayı yozlaştırmış olmasıdır.

 

[İbranice’de Şavuah kelimesi hem yemin, hem de hafta anlamına gelir. Hafta, yaratılışın yedi günüdür.] Bir kişi yalan yere yemin ettiğinde, yeri ve göğü yok etmiş ve onları ilk halleri olan “şekilsiz ve boş” durumuna döndürmüş gibidir.283

 

Yaratılış bahsi şu kelimelerle sona erer, “Akşam oldu ve sabah oldu; altıncı gün.” İbranice’de “altıncı gün” burada Yom Aşişi’dir (יום הששי); belirlilik edatının kullanıldığı tek yerdir. Diğer günler, Yom Şeni ve Yom Şlişi belirlilik edatı kullanılmadan verilmiştir, bu nedenle, “bir ikinci gün” ve “bir üçüncü gün” diye tercüme edilebilirler.

 

[Belirlilik edatı He (ה) harfi ile gösterilir ve numerik değeri beştir.] Bu durum, bizim Tora’nın Beş Kitabı’ndaki buyrukları yerine getirdiğimiz için dünyanın devam ettiğini işaret eder. Bu Beş Kitap, Yaratılış (Bereşit), Mısır’dan Çıkış (Şemot), Levililer (VaYikra), Çölde Sayım (BaMidbar) ve Yasa’nın Tekrarı (Devarim)’dir. Bunların değeri sayesinde, dünya devam eder.

NOTLAR:

  1. Adı geçen eserde.Toledot Yitshak.
  2. Ramban; [R.Avraham Seva HaSefardi,] Tzeror HaMor (Venedik, 1502).
  3. Bereşit Rabba; Zohar, Yitro, Mişpatim.
  4. Zohar, Teruma.
  5. Adı geçen eserde.Sayfa 163.
  6. Zohar, Ş’lah.
  7. Yazar’ın kendi görüşü.
  8. Yoma
  9. Berahot, Bölüm 2.
  10. Yazar’ın kendi görüşü.
  11. Toledot Yitshak.
  12. [R. Yoşia Pinto,] Kesef Nivhar (Şam, 1605).
  13. Bereşit Rabba; Zohar 1:89a, 2:63a. [Bu ifadedeki belirlilik edatından çıkarılmıştır, bölümün sonuna bakınız.]
  14. Zohar 2:198b.
  15. Zohar, Pekudey 245a
  16. Mısır’dan Çıkış 24:10. 273 numaralı nota bakınız.
  17. Yalkut Reuveni.
  18. Aynı yerde.
  19. Yazar’ın kendi görüşü.
  20. Şevet Mussar.
  21. 268 numaralı nota bakınız.
  22. [Aramice’de bu sözlük anlamı olarak, “Ateş Nehri” demektir. Bakınız Daniel 7:10.]
  23. Leh Leha’daki açıklamaya bakınız.
  24. VaYera’daki açıklamaya bakınız.
  25. Mezmurlar 40:3’e bakınız.
  26. Mezmurlar 23.4’e bakınız.
  27. Zohar, Pekudey 263a. Karşılaştır. Sukka 52a.
  28. Zohar, Aynı yerde. Karşılaştır. Sukka 52a.
  29. Bakınız [Metz’li R.Gerşon Aşkenazi,] Tiferet HaGerşoni (Frankfurt am Mein, 1699)
  30. Zohar 2:116.
  31. Avoda Zara, Bölüm 1.