Efron, Het oğullarının arasında oturmaktaydı. Hiti [ulusundan] Efron, Het oğullarının huzurunda Avraam’a, şehir kapısına gelen herkesin duyabileceği şekilde cevap verdi: “Hayır; efendim, beni dinle. Sana araziyi verdim. İçindeki mağarayı da sana verdim. Onu sana yurttaşlarımın gözü önünde verdim. Ölmüş yakınını göm”.
Bazıları, Efron’un o anda vali olarak atandığını söyler. Avraam’a gösterilen saygıdan dolayı bu onur o an verildi. Büyük bir şahsiyet olan Avraam’ın sıradan biriyle muhatap olması uygun görülmemişti.
Bu, “Efron, Het halkının arasında oturuyordu” ifadesinde ima edilir. Tora’da “oturuyordu” anlamındaki yoshev (יֹשֵׁב) kelimesi Vav harfi olmadan yazılır. Böylece geçmiş zaman formu yashav (יָשַׁב) olarak da okunabilir. Bu kip, ilk kez gerçekleşen bir duruma işaret eder.⁸⁵ Yani Efron’un otorite koltuğuna oturma hakkı tam da o anda verilmişti.
Vekiller, Avraam’ın mesajını Efron’a ilettiler; o ise şöyle yanıtladı: “Bu mağarayı parayla satın alman doğru olmaz. Tarlayı ve mağarayı sana hediye ediyorum. Halkımın huzurunda sana hediye olarak veriyorum. Sen bu kadar büyük bir adamsın; mezar olarak sadece bir mağaraya sahip olup çevresindeki tarlaların başkalarına ait olması uygun düşmez. Bu nedenle, tarlayı da mağarayla birlikte sana hediye etmek istiyorum.”⁸⁶
Avraam önemli bir şahsiyet olduğu ve Hitit dilini iyi bilmediği için tercüman aracılığıyla konuşuyordu. Bu yüzden her cümlede “dedi” (lemor, לֵאמֹר) ifadesi eklenir. Avraam sözünü tercümana iletiyor, o da Hititlere söylüyordu. Cevaplar da tercüman aracılığıyla veriliyordu.⁸⁷
Bu, Avraam’ın ticari zekâsını gösterir. Mağarayı çok istemesine rağmen onu doğrudan satın almak istediğini söylemedi. Eğer öyle yapsaydı, diğerleri mağaranın değerli olduğunu düşünecek ve kendileri satın alacaktı. Kullanmasalar bile, değerli olduğunu varsayarak Avraam’a satmayacaklardı.
Bu yüzden, Sara ölmüş ve bir an önce gömülmesi gerekmesine rağmen, onlardan mağarayı satmalarını istemedi. İlk başta sadece “Aranızda bana bir mezar yeri verin” (23:4) dedi. “Sizden ölümümden sonra bile ayrılmak istemiyorum. Bu nedenle ölümü sizin mezarlarınızın arasına gömmek istiyorum,” dedi.
Açıkçası, Avraam Sara’yı ahlaksız Hititlerin arasına gömmek istemiyordu. Ancak hem Efron’a hem de diğer Hititlere karşı ilk sözleri tarafsızdı. Onların, “Sen aramızda Tanrı’nın bir prensisin. Ölünü, mezarlarımızın en iyisine göm” (23:6) demelerini bekledi. Ancak o zaman Avraam mağarayı satın almak istediğini dile getirmek için uygun zamanı gördü. Bunu, diğer sözleri arasına sanki onun için pek önemli değilmiş gibi ekledi. Böylece, mağarayı ne kadar çok istediğini anlamadılar.⁸⁸
Eğer Efron mağarada Avraam’ın gördüğünü görseydi, onu dünyadaki tüm paralar karşılığında bile satmazdı. Ama Efron mağarayı hiç kullanmayacağı için, ona değersiz göründü. Böyle şeyler ancak en yüksek seviyedekilere gökten ifşa edilirdi.
Efron mağarayı incelediğinde, (Adem’in oraya gömüldüğüne dair) hiçbir iz görmedi. Sadece derin ve karanlık bir mağara gördü. Bu yüzden Avraam yalnızca mağarayı almak isterken, Efron tarlayla birlikte mağarayı vermeye razı oldu. Ona göre bu, değersiz bir yerdi.
Bir geleneğe göre, Efron mağaraya her girmeye çalıştığında, onu öldürmeye hazır görünen bir adam görürdü.⁸⁹
Hava göçtüğünde Adem onu Makpela Mağarası’na gömdü. Mağaraya girince Aden Bahçesi’ndekiyle aynı kokuya sahip bir esans hissetti. Adem mağarayı genişletmek istedi, fakat göksel bir ses onu uyardı.
Adem öldüğünde, oğlu Şet onu oraya gömdü. Şet’in ölümüyle birlikte mağaranın sırrı Avraam’ın zamanına kadar titizlikle korundu. [Bir geleneğe göre,] Avraam meleklerin şu ilahiyi söylediğini duydu: “Bu, Adem ve Havva’nın gömüldüğü yer. Burası Avraam, Yitshak ve Yaakov’un da gömüleceği yerdir.” Birçok kişi mağarayı bilip oraya gömülmek istedi, ancak melekler izin vermedi. İnsanlar oraya birini gömmeye çalıştığında, mağaradan ateş çıkarak onları uzaklaştırdı.⁹⁰