Tanrı ona [ Avraam’a ] Mamre Düzlüğü’nde göründü. [Avraam] Günün sıcak vaktinde, çadırının girişinde oturmaktaydı.
VaYera
VaYera Peraşası
Şimdi, VaYera Peraşası’ndan bahsedeceğiz. Tora’da bu peraşa altı bölüme ayrılmıştır.
YARATILIŞ 18. BÖLÜM
BÖLÜM 1
Leh Leha Peraşası’nın 6. Bölümü’nde Avraam’ın sünnet ile ilgili olarak üç arkadaşı Aner, Eşkol ve Mamre’ye nasıl danıştığından bahsetmiştik. Her biri ona farklı tavsiyede bulunurken, yalnızca Mamre ona Tanrı’nın emrine harfiyen uymasını söylemişti. Bu nedenle, Tanrı Avraam’a Mamre Düzlüğü’nde göründü.1
Bu, “günün sıcak vaktinde”, yaklaşık olarak sabah saat on civarında gerçekleşti.2
Tora, ayrıca Avraam’ın “çadırının girişinde oturmakta” olduğunu belirtir. Bu ifade gereksiz gibi görülebilir; çadırın girişinde veya oturma odasında oturuyor olması ne fark ederdi?
Ve Tora niçin bize zamanı söylemeye gerek duyuyor? Tora sadece “Tanrı, Avraam’a göründü” diyebilirdi. Tora niçin Avraam’ın isminden bahsetmeden sadece “Tanrı, ona göründü” demektedir?
Bu ayetteki kelimelerin seçimi, Tanrı’nın emirlerini yerine getirmenin ne kadar büyük olduğunu bize öğretir. Bu, insanı arıtır, düzeltir ve onu yeni bir kişi yapar. Avraam, kendini yaşlılık döneminde sünnet etmişti ve bu Tanrı’nın gözünde çok değerliydi.
Bu zamana dek, Tanrı ona konuştuğunda, Avraam yüzüstü yere kapanmıştı. İlahi Olan’ın huzurunda ayakta duramamıştı.
Ayrıca, peygamberliğin bir şartı da, alıcının ayrılmış bir alanda bulunması, böylece zihninin vahyi almaya uygun olmasıdır. Sevinç ve dinginlik hali içinde olmalı ve zihni diğer tüm düşüncelerden uzak olmalıdır. Sadece o zaman peygamberliğe uygundur. Kişi kederli veya keyifsiz ise İlahi Kutsallık onda bulunamaz.
Ancak Avraam öyle yüksek bir seviyeye erişmişti ki bu şartlar olmadan da peygamberliği alabiliyordu. Çadırının girişinde oturuyor, insan sürekli olarak yanından geçiyor, içeri giriyor veya dışarı çıkıyordu. Dünyanın sessiz ve zihnin dingin olduğu sabahın erken saati veya gece geç saat değildi, ama günün ortasında, herkesin etrafta olduğu bir zamandı. Yine de Tanrı ona göründü – çünkü, sünnet emrini yerine getirmişti.
Tora bu nedenle şöyle der, “Tanrı ona göründü.” Sadece Avraam’a değil, Tanrı’nın emrini yerine getirmiş olan o adama. Sonuç olarak, oturuyor olmasına, çadırının girişinde olmasına, günün ortasında olmasına, zihni dingin durumda olmamasına rağmen Tanrı ona göründü. Tüm parlaklığı içinde İlahi Kutsiyet’e bakabildi ve yüzüstü düşmedi.
Bu ayrıca Avraam’ın azizliği hakkında da bize bir şey öğretir. Sünnet işlemi çok acı verici olsa da, bunu büyük sevinç içerisinde gerçekleştirdi. Bu sevincinin sonucu olarak, İlahi Kutsiyet Kendisini ona gösterdi.3
Tüm bu bahiste, Tanrı’nın Kendisi’ni Avraam’a gösterme nedenine veya Tanrı’nın ona bir şey söylediğine dair bir ifade yoktur. Açıktır ki, Tanrı nedensiz olarak ona görünmeyecektir.
Bu olay, 12 Tişri [2048] tarihinde (M.Ö. 8 Ekim 1714) gerçekleşti. [Avraam, Yom Kippur’da, 10 Tişri’de sünnet olduğu için] bu gün, sünnetinden sonraki üçüncü gündü. Genellikle bir kişi sünnet olduğunda, yangının en fazla olduğu bu gündür. Avraam 99 yaşında olduğu için, bu onun için kesinlikle geçerliydi. Acı ve yangı nedeniyle çok ıstırap çektiği açıktır.
Bu nedenle Tanrı, onu ziyaret için Kendisi’ni gösterdi. Tanrı böylece bizden yapmamızı istediği şeyi, hastaları ziyaret etmeyi gerçekleştiriyordu.4
Hastaları Ziyaret Etmek
Tanrı bize hastaları ziyaret etmemizi emretmiştir. İbranice’de, bu kurala “Bikur Holim” denir.
Normalde, bir kişi bir emri yerine getirdiğinde, o işe bir beraha ile başlar. Hastaları ziyaret etmek bu kadar önemli bir davranış olduğuna göre, onun öncesinde neden bir beraha söylemediğimiz merak edilebilir. Bunun nedeni, bu emri yerine getirirken tüm kontrole sahip olmamamızdır. Hastayı ziyarete gidebiliriz, fakat o bizi görmek istemeyebilir [ve söylenmiş olan beraha boş yere söylenmiş olabilir.] Bilginler, bu nedenle bu emri yerine getirmeden önce söylenmesi gereken bir beraha düzenlememiştir. Beraha, o emri yerine getiren kişinin tam kontrole sahip olduğu emirler için söylenir.5
Diğer neden de, bir berahanın yalnızca Yahudiler tarafından yerine getirilen kurallar için söylenmesidir. Genellikle Yahudi olmayan kişiler tarafından da yerine getirilen iyi eylemler için beraha söylenmez. Yahudi olmayan kişiler hastaları ile ilgilenmek konusunda çok dikkatlidir, bu nedenle bir beraha söylemeyiz.6
Bu kural çok değerlidir. Her sabah dualarımızda, hastaları ziyaret etmeyi “meyvelerini bu dünyada göreceğimiz, esas ödüle ise Gelecek Dünya’da hak kazanacağımız” eylemlerden biri sayan Mişna’yı söyleriz.7 Hastaları ziyaret eden bir kişi ölümden sonraki cezadan kurtulur, Kötü Dürtü’den ve ıstıraptan korunur.8
Hastaları ziyaret etmek çok erdemli bir davranıştır. Tora şöyle der, “Ama siz – Tanrınız Aşem’e yapışık kalanlar – bugün hepiniz hayattasınız” (Yasa’nın Tekrarı 4:4). Açıktır ki, bir kişinin İlahi Kutsiyet’e kelimenin tam karşılığı ile “yapışması” mümkün değildir. Bu ayetin anlamı Tanrı’nın emirlerine yapışmamız gerektiğidir. Ayrıca, O’nu taklit etmeye çabalamamız ve O’nun güzel yollarından öğrenmemiz gerektiği anlamına gelir.
Tanrı, hastaları ziyaret eder. Bunun mükemmel örneği, Avraam sünnet sonrası ortaya çıkan etkiler nedeniyle ıstırap çekerken, Tanrı’nın Avraam’ı ziyaret ettiği bu ayettedir. [Tanrı’yı taklit etmeliyiz ve hastaları ziyaret etmeliyiz.]9
Bu bize ayrıca bir kişinin mevkisi ne kadar önemli olursa olsun, mevki olarak düşük kişileri ziyaret etmesi gerektiğini öğretir. İyi davranışlarda bulunurken, statüye dikkat edilmez. Burada bu durum kesinlikle geçerlidir. Bir kişiyi ıstırap çekerken gördüğünüzde ve onun için dua ettiğinizde, dualarınız karşılık bulur ve o kişiye kelimenin tam karşılığı olarak yaşam verirsiniz.
Bir hastayı ıstırap çekerken gördüğünüzde, onun ihtiyaçları ile ilgilenmeye çalışmalısınız. Gerekiyorsa, yerleri süpürmeli ve evi temizlemelisiniz. Bu, kuralın önemli bir parçasıdır. Ortam kirli ise, hastalık daha ciddi hale gelir çünkü; toz sağlığa zarar verebilir. Bu nedenle evi temizlemek çok önemlidir.10
Bir kişi hasta ziyaretine gittiğinde, hastanın iyileşmesi için dua etmezse, emri yerine getirmemiştir.
Ne mutlu o kişiye ki, hasta olduklarında yoksullar ile ilgilenir. Bazı kişiler, hasta olanlar kişiler konusunda bilgilendirilmeyi görev olarak üstlenmişlerdir ki onlara ihtiyaçları olan bal, tavuk diğer şeyleri gönderebilsinler.
İbranice’de, varlıklı bir kişiye gevir (גְבִיר) denir. [Bu kelime, GBYR, gomel hasadim (iyi eylemler yapan kişi), beişan (alçakgönüllü), yaşar (doğru) ve rahaman (merhametli) teriminin bir akronimi olarak okunabilir.
Gerçek bir gevir olmak için – gerçekten varlıklı olmak için – bir kişinin şu dört karaktere sahip olması gereklidir:
İlk olarak, kişinin iyi eylemler yapan bir kişi (gomel hasadim) olması gereklidir. Bunun anlamı şudur, diğer kişilere karşı nazik davranmalıdır.
İkincisi, alçakgönüllü (beişan) olmalıdır. Bir kişi birçok hayırsever eylemler yapıyor olsa da, kendisini önemli olarak görmemelidir. Bunun yerine, yeterince yapamadığını düşünmeli, hiçbir şey yapmayan biri gibi mahcup olmalıdır. Yoksullara tepeden bakmamak konusunda alçakgönüllü olmalı, onlara bağırmamalı, onların kendilerini dilenci gibi hissetmelerini sağlamamalıdır. Onlara karşı daima hoş biçimde konuşmalıdır.
Üçüncüsü, doğru bir kişi (yaşar) olmalıdır. Tüm işleri dürüst olmalı, eğri işler yapmayı istememelidir bile.
Son olarak, merhametli (rahaman) olmalıdır. Herkese karşı sevecen olmalıdır.
Ancak bu kişi bir gevir olarak adlandırılabilir. Bir kişi bu karakterlere sahip değilse, ne kadar zengin olursa olsun, bir gevir değildir.11
Açıktır ki, yoksullar ile ilgilenmek şarttır. Kendilerini besleyemezler ve hastalığa çok yatkınlardır. Sağlıklı olduklarında, her şeye dayanabilirler ama hasta olduklarında iyi besine ve ilaçlara ihtiyaçları vardır. İhtiyaçları özellikle kış mevsiminde, soğuk onları zayıflatıp, dirençlerini kırdığında ciddidir. Bu kişilere kömür ve odun getiren kişi büyük liyakata sahiptir.
Bir kişi bir yoksul kişi ile ilgilendiğinde, sadece bir kişiye yaşam verdiğini düşünmemelidir. Yoksul olan kişi ailesinin geçimini sağlayan bir kişi ise ve çalışamazsa, tüm ev halkı açlıktan ölebilir. Bu durum, o kişi yabancı veya şehir dışına çıkmış ve onunla ilgilenecek kimse yoksa özellikle geçerlidir. Her şehrin önderi, yabancı ve hasta kişilerle en iyi şekilde ilgilenecek kişiler görevlendirmelidir.
Bir kişi hastaysa, bu haberi alır almaz akrabaları onu ziyaret etmelidir. Diğer kişiler ise ilk üç gün ziyarete gitmemelidir. Bu açıdan, yakın arkadaşlar akraba sayılır. Eğer hastalığı ciddi ise, bu tür ayrımlar yapılmaz, herkes hastayı ilk gün ziyaret etmelidir.12
Bir kişi hastayı mümkün olduğunca sık ziyaret ederek, hastanın durumu hakkında bilgi alarak, bu emri yerine getirmiş olur. Genel olarak ne kadar çok ziyaret, o kadar iyidir. Elbette, hastayı yormamaya veya çok fazla ziyaret ile sıkmamaya dikkat etmelidir.
Hastayı sabah erken saatte (saat 9:00’dan önce gibi) ziyaret etmemelidir, çünkü hasta gevşemiş durumdadır ve belirtileri daha az ciddidir. Hastayı görüp, onu görece iyi durumda gören ziyaretçi, onun için dua etmeyebilir. Benzer biçimde, hastayı akşam saatlerinde ziyaret etmemelidir, çünkü belirtiler daha kötüleşmiştir, ziyaretçi umudunu yitirip, dua etmeyebilir. En iyi zaman öğle vakitleridir.
Hasta ziyaretinde oturulmalıdır. Ama hastanın başına yakın oturulmamalıdır, çünkü İlahi Kutsiyet oradadır. Ayağı yanında da oturulmamalı, hastanın yanında oturulmalıdır. Bu ziyaret esnasında, sinagoga giderken giyildiği gibi güzel kıyafetler giyilmelidir.13
Hastanın yanında, herhangi bir dilde dua edilebilir. İlahi Kutsiyet orada olduğu için, sadece İbranice değil, herhangi bir dil uygundur. Başka bir yerde ise, hasta için sadece İbranice dua edilmelidir. Melekler, sadece İbranice dua ile bağlanır ve başka bir dilde söylenirse, onu yükseklere getirmezler.14
Elbette, melekler her dili anlar. MiKetz Peraşası’nda bir meleğin Yosef’e tüm yetmiş dili öğrettiğini göreceğiz. Ama diğer dillerde söylenen dualara aldırmazlar.15
Bir kişi bir hasta için dua ettiğinde, hastayı tüm İsrael’in hastalarına dahil etmelidir. Şöyle der, “Tanrı, onu İsrael’in diğer hastaları ile birlikte iyileştirsin.” Çok sayıdaki kişinin liyakatı dolayısıyla böyle bir dua kabul edilir.
Eğer hastanın hayati tehlikesi varsa, zihni henüz açık iken, kimseye borcu olup olmadığı veya iade etmesi gereken bir şeyi olup olmadığı sorulur. Şahsi iş meseleleri ile ilgilenmeli ve ölümden korkmamalıdır. Ateş hakkında konuşmakla ağız yanmaz. Bir kişi ölümünden önce tüm şahsi iş meseleleri ile ilgilenmelidir, böylece ölüm sonrasında rahat edecektir. Bu dünyadan ayrılırken arkasında borçlar bırakırsa, insanlar ona ah ederek şöyle der, “Bu kişiye yazıklar olsun. İnsanları dolandırıp, geri ödemeden vefat etti.”16
Hastanın yanındakiler, hastanın Tanrı’nın huzurunda günahlarını itiraf etmesini, işlemiş olabileceği günahları için tövbe etmesini ve Tanrı’nın affetmesini istemesini kendisine hatırlatmalıdır. Eğer hasta kişi bir kadınsa, özellikle üç konu için (nida, hala ekmeği (hamur bağışı) ve Şabat mumlarını yakmak konularında eğer bunlardan birini ihmal etmişse günahlarını itiraf etmelidir.17
Hasta, eğer Tanrı kendisini iyileştirirse, bir daha günah işlemeyeceğini, Yahudi uygulamalarını bir daha ihmal etmeyeceğini üstlenmelidir. İtiraftan önce, çok sayıdaki kişinin günahlarını itiraf ettiği ve ölmediği kendisine anlatılmalıdır. Böyle bir zamanda itiraf eden kişinin Gelecek Dünya’da payı vardır.18
Hasta aşağıdaki duayı söylemelidir:19
Tanrı, Tanrı’mız ve atalarımın Tanrısı, yaşam ve ölüm Sen’in elindedir. Beni tamamen iyileştir. Ama öleceksem, ölümüm işlemiş olduğum tüm günahlar için kefaret olsun. Bana Cennet’te bir pay ver ve dürüstler için ayrılmış Gelecek Dünya’ya layık olmamı sağla. Peygamberlerin tüm sözlerine, özellikle peygamberlerin en büyüğü, bize nasıl davranacağımızı öğreten Tora’yı oluşturan Moşe’nin sözlerine inanıyorum. Tanrı’nın dilediği zamanda Maşiah’ını göndereceğine ve sonrasında ölüleri dirilteceğine inanıyorum.
Hastaya tamamen bilinçli haldeyken hatırlatmak çok önemlidir. Bunu yapan bir ziyaretçi, hastaya büyük bir iyilik yapan bir iyilik habercisi kabul edilir.20 Bazı kişiler bunu yapmaya tereddüt eder, çünkü; hastanın kendisini bırakacağından korkar. Bu çekingenlik hastaya iyilik yapmak değildir. Eğer günahlarını itiraf etmeden ölürse, bu durum artık düzeltilemez. Hasta ıstırap çekerken, dindar biri bile olsa, bunu unutmaya eğilimlidir. Bu nedenle, ona hatırlatan kişi ona büyük bir iyilik yapmış olur.
Talmud, Rabbi Yohanan ben Zakay’ın bir keresinde hasta olduğunu ve öğrencilerinin onu ziyarete geldiğini aktarır. Onları görünce ağlamaya başlar. Öğrencileri nedenini sorar ve bunun üzerine rabbi yanıtlar, “Beni ölümlü bir kralın huzuruna getirselerdi, bugün buradadır, yarın ise mezardadır. Bana öfkelenirse, bu yalnızca geçicidir. Beni öldürürse, bu kalıcı bir ölüm değildir. Sözlerle veya rüşvetle onun dostluğunu kazanabilirim. Ama yine de ağlardım.
Ama şimdi, Tanrı’nın, Kralların Kralı’nın huzuruna getiriliyorum. O sonsuzlukta yaşar ve eğer bana öfkelenirse bu ebedi bir tehlikedir. Eğer beni hapse atarsa, bu ebedi bir hapistir. Beni öldürürse, bu ebedi bir ölümdür. Sözlerle veya rüşvetle O’nun dostluğunu kazanmanın yolu yoktur.
Sadece bu değil, önümde iki yol var: biri cehenneme bir cennete gidiyor. Hangisine alınacağımı biliyorum. Neden ağlamayayım?”
“Efendimiz” diye yanıtladılar, “bizim için hayır dua et.”
Şöyle dedi, “İnsandan korktuğunuz kadar Tanrı’dan korkasınız.”
“Bundan daha fazlası yok mu?” diye şaşırarak sordular.
“Keşke bunu yapabilseniz, yeterli olacaktır” dedi. “Bir kişi günah işlediğinde, sadece insanların onu görmesinden korkar.”
Ölmek üzereyken şöyle dedi, “Evdeki kapların tümünü dışarı çıkarın ki, ölü bedenim onları kirletemesin. Ayrıca bir taht hazırlayın, çünkü; Yehuda Kralı Hezekiya’nın geldiğini görüyorum” dedi.21
Rabbi Eliezer hasta olduğunda, öğrencileri onu ziyarete geldi ve “Efendimiz, bize yaşam yollarını öğret ki, Gelecek Dünya’ya layık olalım” dediler.
“Çalışma arkadaşlarınızın onuru ile ilgilenin. İbadet ettiğinizde, kimin huzurunda olduğunuzu bilin. Çocuklarınızı salt ezberden uzak tutun, onları Tora bilginlerinin dizleri arasına oturtun. Bunlar ile Gelecek Dünya’daki yaşama layık olacaksınız” dedi.22
Biri hasta olduğunda, şehrin en önde gelen Tora bilginine gidip, hasta için ondan dua etmesini istemek iyidir.23
Talmud, Rabban Gamaliel’in oğlunun ciddi derecede hasta olduğunu ve en iyi iki öğrencisini Rabbi Hanina ben Dosa’ya oğlu için dua etmesi için gönderdiğini aktarır. Onların geldiğini görünce üst kata çıkar ve hasta oğul için dua eder. Aşağı indiğinde, onları şu sözlerle karşılar, “Dönün. Çocuğun ateşi çoktan düştü.”
Şaşırarak, “Sen peygamber misin?” diye haykırdılar.
Aziz kişi gülümsedi. “Hayır” diye karşılık verdi. “Ne peygamberim ne de bir peygamberin öğrencisi. Ama geleneğe göre akıcı biçimde dua edersem, kabul edildiğini bilirim. Eğer edemezsem, reddedildiğini bilirim.”
Öğrenciler, tam zamanı kaydeder ve olayı Rabban Gamaliel’e aktarır. “İbadet sırasında,” diye yanıtlar, “ne daha erken ne daha sonra. Tam o zamanda, çocuğun ateşi düştü ve su içmek istedi.”24
Başka bir olayda, Rabbi Hanina ben Dosa, Rabbi Yohanan ben Zakay’ın öğretmenliğinde çalışmaya gider. Rabbi Yohanan’ın oğlu ciddi derecede hasta olur, ve Rabbi Hanina’dan oğlunun iyileşmesi için dua etmesini ister. Rabbi Hanina başını dizleri arasına alır (karşılaştır: 1 Krallar 18:42) ve çocuk için dua eder ve çocuk hemen iyileşir.
Rabbi Yohanan şöyle der,” ben Zakay bile tüm gün başını dizleri arasına alsa, duaları kabul edilmezdi.”
“Rabbi Hanina senden büyük mü?” diye karısı sorar.
O dönemin en büyük bilgini olan Rabbi Yohanan şöyle yanıtlar,”Hayır. Ama o Kral’ın hizmetkarlarından biridir, ben ise Kral’ın saray mensuplarından biriyim.” Bir hizmetkar, randevuya ihtiyacı olmadan içeri girer ve çıkar.25
Bir hastanın durumu çok ciddiyse, hastanın ismini değiştirmek gelenektir.26 Bu, göklerde verilen kararı iptal edebilir.27 Bir önceki peraşada gördüğümüz gibi, Avram’ın çocuğu olmayacak hükmü, ismi Avraam’a değiştirildiğinde kaldırıldı. Eğer kişi çok hasta ise, bu iş Şabat’ta bile yapılabilir.28
Bir kişinin bir hastayı ve yas tutanları ziyaret etmesi gerekiyorsa, önce hastayı ziyaret etmeli ve hastayı rahatlatmak için ne mümkünse yapmalıdır.29
Genel olarak, bu emir kişinin bedeni, parası ve canı ile yerine getirilmelidir.30
Kişi bedeni ile, hastanın ihtiyacı olan her türlü tıbbi yardımı sağlamalı ve evi temizlemelidir. Ayrıca yatak takımını değiştirmek çok önemlidir, çünkü; kirli bir yatakta yatmak çok zararlıdır. Yatak minderi ters çevrilmeli, çünkü; bir kişi uzun süre üzerinde yatarsa yatak çok sert ve rahatsız edici olabilir. Hasta yatalak ise, bu konu özellikle önemlidir, çünkü sürekli bir yerde yatmak komplikasyonlara yol açabilir.
Rabbi Akiva’nın öğrencilerinden biri bir keresinde hasta olur ve kimse onu ziyarete gelmez. Büyük Rabbi Akiva’nın kendisi oraya bir süpürge ile gider ve evi süpürür. Yatak takımını değiştirir ve temizler. Öğrencisi ona, “Efendim, beni yaşama döndürdünüz. Kirli bir odada yatarken, ölü bir adam gibiydim” der.
Rabbi Akiva oradan ayrılıp, akademiye döner ve şöyle ilan eder, “Hastayı ziyaret etmekten sakınan kişi, cinayet işlemiş gibidir.”31
Kişi, aynı zamanda canı ile hastaya yardım etmelidir. Tüm kalbi ve tüm ruhu ile şöyle dua etmelidir, “Evrenin Efendisi, Tanrı, (hastanın ismi)’ni İsrael’in diğer hastaları ile birlikte tam olarak iyileştirsin.”
Bir kişi, parası ile de yardım edebilir. Hastaya bir ihtiyacı olup olmadığını sormalı ve imkanına göre yerine getirmelidir. Hasta normalde bağış kabul etmese bile, hastayken çok miktarda harcaması olabilir ve bunları karşılayamayabilir. Basit ihtiyaçların karşılanmaması, hayatını tehlikeye atabilir.
Açıktır ki, bir kişi tüm gününü hasta ziyareti ile geçiremez, kendi işlerine de gitmelilerdir. Bu durum çok sayıda hastanın olduğu büyük şehirlerde özellikle geçerlidir. Ama gerçekten dindar bir kişi için her şey kolaydır. Hastalar ile ilgilenen bir kişinin masraflarına katkıda bulunabilir. Böylece emri uygun biçimde yerine getirmiş olur ve Tanrı bunu memnuniyetle kabul eder.
“Gomel” berahası
Ciddi derecede hasta olan bir kişi iyileştiğinde, bu durum Hananya, Mişael ve Azarya’nın ateşli fırından kurtulmasından büyük bir mucizedir.32 Dünyevi ateş söndürülebilir, ama hastalık göksel ateşten gelir ve insan tarafından söndürülemez. Bu nedenle iyileştiğinde Tanrı’ya şükretmelidir.
Bir kişinin, kadın veya erkek, Tanrı’ya usule uygun olarak şükretmesi gereken dört durum öğretilir. Bunlar, (1) denizi geçtiğinde (2) çölü geçtiğinde (3) ciddi hastalık geçirip iyileştiğinde (4) yanlış bir hükümle atıldığı hapisten çıktığında.34
Bu dört durum, “yaşam” anlamına gelen akrostiş kelime Hayyim (חַיִים) ile gösterilebilir: Holeh (חוֹלֶה hasta adam), Yam (יָם deniz), Yesurim (יְסוּרִים cezalar) ve Midbar (מִדְבָּר )çöl ).
Açıktır ki, benzer usule uygun şükürler, bir kişi ne zaman tehlikeli bir durumdan kurtulsa yapılmalıdır, örneğin, bir duvar üzerine yıkıldığında veya evdeyken onu öldürebilecek hırsızlar evine girdiğinde.
Bu zamanlarda şu beraha söylenir:
Kutsalsın Sen Tanrı’mız, Evrenin Kralı, haketmeyenlere iyilik veren, bana her iyiliği veren.
Bu berahayı bunlardan ikisi Tora bilgini olan on kişi önünde söylemek iyidir. Bu nedenle, sinagogda Tora çıkarıldığında söylenmelidir.35
Bu berahayı söylemeden üç gün geçirilmemelidir. Yani, bir kişi Pazartesi günü denizaşırı yolculuktan geldiyse, bu berahayı söylemek için Perşembe gününü beklememelidir. Onu üç gün içerisinde söylemelidir.36
Tora, Avraam’ın “günün sıcak vaktinde” oturduğunu aktarır. Avraam, yangı nedeniyle ıstırap çekiyor olduğu için, Tanrı ona yardım etmek için bir şey yaptı. Havayı çok sıcak yaptı. Soğuk hava böyle yangılar için zarar verici olabilir ve enfeksiyon kapmasına yol açabilir. Bu sıcak diğer kişilere rahatsızlık verse de, Tanrı, “Büyük bir aziz ıstırap çekerken, diğerlerinin rahat olması doğru değil” dedi.37
Benzer biçimde Talmud, büyük aziz Rabbi Hanina ben Dosa’nın eve bir çuval tuz getirdiğini aktarır. Ülkede kuraklık vardır ama birden yağmur yağmaya başlar. Rabbi şöyle der, “Dünya’nın Efendisi, tüm dünya mutlu olsun ama Hanina üzgün mü olsun?” Yağmur birden durur. Eve geldiğinde, “Tüm dünya üzgün, Hanina mutlu mu olsun?” der. Yağmur tekrar yağmaya başlar.38
NOTLAR:
- Raşi; Zohar, sayfa 98.
- Bahya.
- Alşih; Toledot Yitshak; Tzeror HaMor.
- Bava Metzia, Bölüm 7.
- Teşuvot Raşba 18.
- [Benyamin Ze’ev ben Matityah, Şe’elot U’Teşuvot] Benyamin Ze’ev (Venedik, 1539).
- Şabat, sayfa 127. [Karşılaştır. Peah 1:1]
- Nedarim, sayfa 40.
- Yoreh Deah 335.
- Ramban, Torath HaAdam
- Ş’nei Luhot Ha’Brit.
- Yoreh Deah, aynı yerde.
- Reya Mehemna, Zohar, Pinhas.
- [Şabat, Bölüm 1]
- Bahya, Noah.
- Ş’nei Luhot Ha’Brit.
- Zohar, Pekudey.
- Yoreh Deah 338.
- Rabbenu Yeruhem [ben Meşulam, Toledot Adam VeHava] (Venedik, 1553), 228.
- Keneset HaGedolah.
- Berahot, sayfa 28.
- Aynı adlı eserde.
- Yoreh Deah 335:10 Hagah’ta
- Berahot, sayfa 34.
- Aynı adlı eserde.
- [Yazar, bu törene Metzla’in (מצלאין) adını verir. Bakınız Konstantinopolis, 1730 basımı, sayfa 97b, satır 46. Muhtemelen Aramice Tzala (צלא) kelimesinden gelir ve “dua etmek” anlamına gelir. Bu kelime İbranice veya Aramice sözlüklerde bulunmaz. Terim, Ezra 6:10 ayetinden alınmış olabilir.
- Yoreh Deah aynı yerde, Hagah’ta.
- Orah Hayim 288.
- Bet Hadaş.
- Ş’nei Luhot Ha’Brit.
- Nedarim.
- Bakınız Daniel 3. Bölüm. Ayrıca bakınız Daniel 1:7.
- Keneset HaGedolah.
- Orah Hayim 219. Karşılaştır. Keneset HaGedolah.
- Yad.
- Keneset HaGedolah.
- Bava Metzia, Bölüm 7; Yafeh Toar, sayfa 278.
- Taanit, sayfa 26.