Yaratılış 12:9

Avram, sürekli güneye giderek yoluna devam etti.

Avram sonra, Kutsal Topraklar’ın güneyine, miras olarak alması kararlaştırılmış olan Moriya Dağı ve Yeruşalayim’e doğru göç etmeye başladı. Nereye gittiyse orada yaklaşık bir ay kaldı ve başka bir şehre gitti. Yeruşalayim’e gelinceye kadar devam etti.80

Avram bir peygamber olmasına rağmen, Kutsal Topraklar’a gelinceye dek Tanrı’yı tecrübe etmedi veya O’na ait bir vizyon görmedi. Tanrı onunla konuştuğunda bir tür İlahi ilhamdan (Ruah Akodeş) fazlası değildi. Ancak Avram, Kutsal Topraklar’a girip bir mizbeah inşa ettiğinde, Tanrı ona göründü ve Tanrı’ya ait açık bir vizyon görebildi. Bu nedenle şöyle yazılmıştır, “Kendisine görünen Tanrı’ya, orada bir mizbeah inşa etti.” (Yaratılış 12:7).81

Avram bu deneyimden fazlasıyla manevi güven kazandı. Sonra, herkesin duyması için Tanrı’nın varlığını yüksek sesle ilan etti. Tora ayeti şöyle bitirir, “Tanrı’yı İsmi’yle çağırdı” (Yaratılış 12:8).

Paro

O zamanda Mısır’da, Paro olarak bilinen yeni bir kral vardı. Kral olması şöyle gerçekleşmişti:

Babil’de Rekion adında biri vardı. Çok zeki, tüm bilimlerde bilgili, son derece yakışıklı ama aynı zamanda çok yoksuldu. Mısır kralı Osberos’un gözüne girmeyi umuduyla onun huzuruna çıkmayı talep etmek için kısmetini aramaya gitti. Kral, onun bir geçim aracı bulmasına yardımcı olabilirdi.

Rekion başkente gelip sordu, “Kral ne zaman yargılama yapıyor? Ne zaman dinleyicileri oluyor?” İnsanlar şöyle cevapladı, “Kral kendisini sarayda tutuyor, kimse girip onu göremez. Saraydan yılda bir kez ayrılıyor ve özel bir odada mahkemeyi topluyor. O günde, onun huzuruna çıkan her kimse yargılıyor. Bundan sonra, onun yanında dinleyicilerin bulunması mümkün değil.”

Rekion, bunu duyunca o kadar üzüldü ki ölmek istedi. Babil’den Mısır’a o kadar yolu boş yere gelmişti. O gece aç ve acı bir huzursuzluk içinde uyuyakaldı.

Sabah uyandığında, Rekion pazarda birçok kişinin sebzeler sattığını gördü. Bu şekilde geçimini sağlayabileceğini anladı. Birkaç gün ıspanak sattı. Köylülerin dillerini bilmiyordu ve bu nedenle seyyar satıcılığını onların bilmediği bir dille yaptı. Onunla alay edilince, satış yapmaya çalışmayı bıraktı. Dil bilmeden asla başarılı olamayacağını anladı.

Yine de eve dönmek istemedi. Kendi kendine, “Babil’den Mısır’a gitmek için bu kadar çok şeyi yaşadıktan sonra Kral’ı görmeden eve dönmeyeceğim” dedi. Tüm gece, Kral ile birlikte dinleyicilerin karşısına çıkana dek geçimini nasıl sağlayabileceğinin yollarını düşündü. Birkaç kişiyi kendisinin takipçisi olmaya ikna edebileceğini kafasına koydu. Üstün zekasıyla insanları etkileyebiliyordu ve uzun süre geçmeden otuz kişiden oluşan takipçiye ulaştı.

Takipçilerinin çoğu silah kullanmayı bilen kıdemli askerlerdi. Mısırlıların ölülerini gömdüğü Ölüler Şehri’nde faaliyet göstermeye karar verdiler. Rekion, adamlarına ikiyüz altın ücret ödemeyen kimsenin ölüsünü gömmesine izin vermemelerini söyledi. Sekiz ay boyunca bu fidyeyi toplayarak büyük miktarda para biriktirdiler. Rekion, evler ve köleler satın aldı ve ona katılması için birçok insan kiraladı.

Ölülerini gömme ayrıcalığı için ödeme yapmak zorunda kalan insanlar son derece rahatsız olmuşlardı ama bunun hakkında hiçbir şey yapamadılar. Rekion onlara bu “vergiyi” Kral’ın emriyle topladıklarını söyledi.

Yıl sonunda, Kral geleneği olduğu üzere vatandaşlarını yargılamak için saraydan çıktı. Tüm Mısır liderleri biraraya gelip Kral’ın huzuruna geldi. Şikayet ederek, “Vatandaşlarınıza nasıl böyle eziyet edebilirsiniz? Vergi ödemeden ölülerimizi gömmemize izin vermiyorsunuz. Ne babalarımızın zamanında, ne de daha önceki kralların zamanında buna benzer bir şey yapılmadı. Yaşayanlardan vergi alabilirsiniz, ama ölülerden vergi almayın! Majesteleri buna katlanılamayacağını anlayabilir. Anlayamamış olabilirsiniz ama tüm krallığınızın morali bozuluyor.”

Kral, “Böyle bir şeye kim cüret edebilir? Öldürülmeyi hak ediyor” dedi. Kral, kızgın bir şekilde liderin ona getirilmesini emretti.

Rekion, bin tane genci alıp onları güzelce giydirdi. Her birine Kral’a verilmek üzere bir at ve hediyeler verdi ve onları saraya gönderdi. Sonra Rekion’un kendisi birçok takipçisi ve hizmetkarları ile birlikte ortaya çıktı. Kıymetli koşu takımları ile süslenmiş çok pahalı bir ata biniyordu. En güzel hediyeleri taşıyarak Kral’ın önünde eğildi.

Oradaki herkes serveti, görünüşü ve Kral’a getirmiş olduğu hediyeler nedeniyle hayretler içerisindeydi. Kral’ın kendisi de genç adamdan çok etkilenmişti.

Kral onu oturmaya davet etti ve Rekion büyük bir bilgelikle konuştu. Herkes ondan etkilendi ve özellikle Kral ona karşı güçlü çekim hissetti. Kral, “Rekion olarak çağrılmayacaksın. [Rekion (רֵקִיוֹן) ismi boşluğu-rekanut (רֵיקָנוּת) çağrıştırmaktadır.] Bunun yerine adın Paro olacak. [Paro (פַּרְעֹה) ismi fidyeyi-pera’on (פֵּרָעוֹן) çağrıştırmaktadır]” dedi.

İşte o günde Kral, Rekion’u (artık Paro’yu) vekili yaptı. Kral’ın saraydan ayrılıp vatandaşlarını şahsen yargıladığı tek gün dışında tüm krallıktan sorumlu olacaktı. Sonunda, görecek olduğumuz gibi, Rekion’un (Paro) kendisi kral oldu. Bundan sonra, Mısır kralının Paro olarak bilinmesi gelenek oldu.82

NOTLAR:

80. Raşi.

81. Ramban.

82. Sefer AYaşar.