Yaratılış 9:5-7

“Diğer yandan; kendi yaşamınızın kanının hesabını soracağım. [Ayrıca bu tipte bir] Hesabı her vahşi hayvanın elinden soracağım. [Her bir] insan hayatının hesabını, insanın elinden – [hatta] insanın kendi kardeşinin [bile] elinden soracağım. İnsan kanı döken kişinin kanı, [yine] insan tarafından dökülecektir, çünkü Tanrı, insanı Kendi görüntüsünde yapmıştır. “Ve şimdi; verimli olun ve çoğalın; yeryüzünde kaynayın ve kalabalıklaşın”

 

Tanrı’nın Noah’a beşinci vaati hayvanlarla olan ilişkisi ile ilgiliydi. Tufan’dan önce, insanların hayvanlar için meşru hedef olması, insanları öldürüp, yiyebilmeleri uygundu. Tufan’dan sonra, hayvanlara insanlara zarar vermemeleri emredildi. Artık, bir hayvan bir insanı ısırır veya öldürürse, cezalandırılabilir. Tanrı bu nedenle, “Hesabı her vahşi hayvanın elinden soracağım” demiştir.32

 

Bu ayette başka bir işaret de vardır. Bir kişi, tanıklar olmadan bir kişiyi öldürürse, mahkeme ceza veremez. Bununla beraber, cinayet işleyen kişi Tanrı’nın onu serbest bırarakacağını sanmamalıdır. Tanrı’nın tam tamına intikam almak için çeşitli yolları vardır. Tanrı’nın “Hesabı her vahşi hayvanın elinden soracağım” dediğinde kastettiği budur. Her vahşi hayvanın eli ile hesap soracaktır. Vahşi hayvanlar da katili cezalandırmada Tanrı’nın aracıları olarak davranabilirler.33

 

Noah gemiyi terk ettiğinde, Tanrı önemli bir nedenle ona beş vaat vermiştir. Noah ve çocukları gemiyi terk ettiklerinde tüm dünyanın yıkıldığını gördüler. Issız ve boştu, hiçbir şey ayakta kalmamıştı ve bu afet üzerinde gezerken ağlamaya başladılar. Onlar da Tufan süresince ıstırap çekmişler ve birçok arkadaşlarını ve akrabalarını katbetmişlerdi. Başlıca üç endişeleri vardı:34

 

Birincisi, sadece Noah ve ailesi hayatta kaldığı için, vahşi hayvanlardan çok korkuyorlardı. Hayvanların sayısı çok fazlaydı ve saldırmaya müsait durumdaydılar.

 

İkincisi, yiyecekleri olmamasından korkuyorlardı. Yeryüzü tümüyle boştu, ne bir bitki veya ağaç Tufan’da hayatta kalabilmişti. Noah, dünyayı yeniden doldurmak için her türden tohumu gemiye almış olsa da, büyümeleri için zaman gerekliydi. Hayatta kalanlar, bu nedenle açlıktan ölme tehlikesi içerisindeydi. Eğer ölmek zorundaysalar, açlıktan ölmektense, Tufan’da ölmeleri daha iyi olurdu.

 

Üçüncüsü, kardeşler arasındaki çekişmeden endişe duyuyorlardı. Kayin’in Evel’i öldürmesi gibi, birinin diğerini öldürmesinden korkuyorlardı, çünkü; kanun ve düzene saygı duymalarını sağlayacak bir otorite yoktu.

 

Bu nedenle, hayatta kalanların tümü, çocuk sahibi olmamaya karar verdiler. Tanrı, onlara bu üç şey hakkında endişe duymamalarını, tümü ile ilgilenildiğini söyledi.

 

Kaybettikleri arkadaşları ve akrabaları için yas tuttular ve Tanrı onlara verimli olup çoğalmalarını, birçok erkek ve kız çocuğa sahip olmalarını söyledi. O zaman onlar arasına karışacaklar ve geçmişi unutacaklardı. Ayrıca, çocuklar büyüyüp, Tufan’da ölen kişilerden daha iyi insanlar olacaktı.

 

Vahşi hayvanlardan korkuyorlardı. Tanrı onlara, hayvanlara insan korkusunun verileceği ve insanlardan korkacaklarına hükmettiği bilgisini verdi.

 

Yiyecek yokluğundan endişe ediyorlardı. Tanrı onlara tüm canlıları öldürüp onların etlerini yiyebileceklerini söyledi.

 

Üçüncü endişeleri cinayet olasılığı ile ilgiliydi. Tanrı, Kendisi’nin cinayet işleyeni cezalandıracağını söyledi: “[Her bir] insan hayatının hesabını, insanın elinden – [hatta] insanın kendi kardeşinin [bile] elinden soracağım.” Tanrı, “Kendim cinayet işleyeni cezalandıracağım ve kimse onu Benim elimden kurtaramaz” dedi.

 

Noah, bunu duyduğunda, kafası rahatladı.

 

 

İntihar

 

Tanrı sonra Noah’a iki buyruk verdi. Birincisi intihar ile ilgiliydi.

 

Bazen, insan kendini bulamadığı için büyük bir bunalıma girebilir. Diğerleri hastalık ve zayıflık nedeniyle büyük acı çekebilir. Büyük ıstırap çekerken, kurtuluşu ölümde ararlar. Şartlar dayanılmaz hale geldiğine ölmeleri için dua eden insanları görürüz. Dünya ile işlerinin bitmesinden çok hiçbir şeyi istemezler.

 

Bu nedenle Tanrı, mahkemelerin cinayete tanıklık edecek şahitler olmadığı sürece bir kişiye ölüm cezası vermemesini emretmiştir. Bir kişi mahkemede suç işlediğini itiraf etse, bu bir cinayet bile olsa, ona ne ölüm cezası ne de fiziksel bir ceza verilebilir. Bu durum, işlemiş olduğu günahın aklanması için kendisinin cezalandırılmasını istese bile geçerlidir.

 

Bu kural mantıklı görünmeyebilir, çünkü çoğu vakada, “Bir şeyi itiraf etmek, yüz tanık kadar iyidir.”35 Ama buradaki kaygı, o kişinin yalan söylüyor olabileceğidir. İşleri ters gitmiş ve tüm parasını kaybetmiş olabilir; bu nedenle bunalıma girmiş ve ölmek istiyor olabilir. Bu itirafı, mahkemenin ona ölüm cezası vermesi ve böylece ıstırabına bir son vermesi için kullanıyor olabilir.36

 

İnsanların intihar ettiği birçok olay görüyoruz. Bazıları kendisini çatıdan atıyor, bazılarını kendini boğuyor. O kadar yılmış oluyorlar ki dünyadan vazgeçiyorlar.

 

İntihar, üç biçimde kayba yol açar:

 

Birincisi, bu dünyayı kaybeder. Tanrı çok merhamet sahibidir ve sürekli olarak her bir insan için mucizeler yaratır. Tüm sorunların en iyi çaresi çoğunlukla sabırdır. İntihar hiçbir sorunu çözmez. Bir kişi yaşadığı sürece, her gün yeni bir umut getirir.

 

İkincisi, intihar gelecek dünyayı kaybettirir. İntihar, çok ciddi bir cezayı getirir. Ruhu hiçbir yerde huzur bulmasına izin verilmeden dolaşır, çünkü; zamanından önce dünyayı terk etmiştir. Bu nedenle, intihar eden kişinin Gelecek Dünya’da payı yoktur.

 

Tanrı şöyle dedi, “kendi yaşamınızın kanının hesabını soracağım.” [Bu sözün İbranicesi

וְאַ֨ךְ אֶת־דִּמְכֶ֤ם לְנַפְשֹֽׁתֵיכֶם֙ אֶדְר֔שׁ şu biçimde de okunabilir, “Ruhlarınızdan, kanınızın hesabını soracağım.” İntihar eden kişi öldükten sonra bile, Tanrı o kişinin ruhundan hesap soracak anlamına gelir.]37

 

Sanhedrin zamanında, ölüm cezasını gerektiren belirli günahlar vardı. Bir kişi böyle bir günahı işlese bile, günahının aklanması için kendi canını alması yasaktır. Bu da intihar sayılır. Gerçek tövbe, çok ağlama, Tanrı’dan günahını affetmesi için yalvarmayı içerir. Tanrı’nın huzurunda günahını itiraf etmeli ve o günahı bir daha tekrarlamayacağını üstlenmelidir. İntihar sorunlara yardımcı olmaz, fakat sadece o kişinin her şeyi kaybetmesini sağlar.38

 

[İntihar eden kişinin üçüncü kaybı, o kişi için yas tutulmaz.] Bu kadar büyük bir günah işlemiş olduğu için, bilginler yas tutma ile ilgili olağan kuralların o kişi için geçerli olmadığına karar vermiştir.

 

İntihar eden kişi için ne yas tutar, ne onun için bir cenaze töreni düzenler ne de ondan övgüyle bahsederiz.39 Bunlar ölen kişinin onuruna yapılır; ancak bu kişi bu onuru haketmez, çünkü; kendi canını almıştır. Ancak, yaşayan kişilerin yararına olan kurallar yerine getirilmelidir.

 

Bir ağaca çıktıktan sonra düşüp ölen kişinin intihar ettiği düşünülmemelidir. Her zaman kaza sonucu düşme ihtimali vardır. Bir kişi asılmış, yanmış veya evinde göğsünde bir kılıç ile bulunursa, intihar etmiş olarak kabul edilmez. Aynı durum, işlemiş olduğu bir suç nedeniyle yetkililer tarafından ölüm cezasına çarptırılmış olması durumunda da geçerlidir.

 

O halde, ne intihar olarak kabul edilir? Bir kişiye bu olumsuz konum ancak o kişi öfke ile “Bu ağaca intihar etme amacıyla çıkıyorum” veya benzeri şekilde haykırması durumunda verilir. Hemen ağaca tırmanır, kendini aşağı atar ve öldürürse, bu durumda intihar etmiş sayılır. Bu durum, isteyerek kendini aşağı atıyor görünmese bile geçerlidir. Amacını ifade etmiş olduğu için, bunu yerine getirmiş olduğu kabul edilir.

 

Bir kişi bir günah işler ve Yahudi mahkemeleri tarafından toplum dışına çıkarılır ve bağışlanmaya çalışmadan ölürse, intihar eden kişi ile aynı konuma sahiptir. Toplum dışı bırakılmış durumda ölmüş (niduy), bağışlamaya çabalamadan Yahudi yasası otoritesine saygısızlık etmiştir. Bu kişiye intihar etmiş bir kişi gibi davranılır; onun için yas tutulmaz ve övgüyle bahsedilmez.

 

Bir kişi toplum dışı bırakılmış durumda ölürse, taşlanmaya da layıktır. Gelenek, mahkemenin muhafızlarını göndererek ölmüş kişinin tabutuna büyük bir taş yerleştirmeleridir. Bu, o kişinin Tora’ya saygısızlık yapmış olması nedeniyle taşlanmaya layık olduğunun bir işaretidir. Bu kişi, kendi canını almış bir kişi gibi kabul edilir.

 

Para ile ilgili konularda yukarıdaki geçerli değildir. Bir Yahudi mahkemesi bir kişinin para ödemesi gerektiğini buyurur ve o kişi de bunu reddederse, o kişi toplum dışı bırakılabilir. Ama bu kişi toplum dışı durumdayken ölürse, yukarıda bahsedilen cezalar uygulanmaz. Ölmüş olduğu için, zararı ödeyecek paraya artık sahip değildir.

 

 

Tehlikeden Sakınmak

 

Bu buyruk intiharı yasakladığı gibi, her kişiye tehlikeden sakınması zorunluluğu da getirir. Bu, birçok kural içerir ve birçok kişi bunların farkında olmadığı için, en önemli olanlarından bahsedeceğim.

 

  1. Gece boyunca üstü açık bırakılmış yiyecekleri yemekten, şarap, süt veya balı içmekten sakınmalıdır.40 Bu nedenle tıpası açılmış şişede bulunan şarap üzerine Kiduş yapmayız. Bir kişi böyle bir şarabı kullanırsa, o kişinin Kiduş’u boşa söylenmiş bir kutsama olur.41

 

  1. Isırılmış veya dişlenmiş gibi görünen meyveleri yemekten sakınmalıdır. Zehirli tükürüğe sahip bir hayvan tarafından ısırılmış olabilir.

 

  1. Et ve balığı birlikte yemek yasaktır. Bu durum, bu ikisi ayrı ayrı pişirilse bile geçerlidir. Bir kişi balıktan sonra et yemek isterse veya tersi, ellerini yıkamalı, şarap veya benzerine batırılmış bir ekmek yiyerek ağzını temizlemelidir. Ayrıca et içeren bir fırında pişirilen balığı yememelidir, çünkü; buharları birbirine karışır. Bunların tümü tehlikeli kabul edilir.42

 

  1. Kesilmeden önce ölmekte olan bir hayvanın etini yemek yasaktır. Eğer hayvan bacaklarını kaybetmişse, onun etini yemek de tehlikelidir.

 

  1. Devrilebilme ihtimaline karşın eğik bir duvarın yanında yürümek yasaktır.43

 

  1. Mevsimler değiştiğinde su içmek yasaktır. Dört mevsim vardır: sonbahar (Tişri), kış (Tevet), ilkbahar (Nisan), yaz (Tamuz). Mevsimler değişimini ilan etmek gelenektir, böylece insanlar bunun farkına varır.

 

  1. Bir bayramdan önce kan akıtmak yasaktır. Bu özellikle Şavuot’tan önce geçerlidir. Şavuot, Pazar gününe denk gelirse, Cuma günü bile kan akıtmak yasaktır, çünkü bu, Şavuot’a yakın kabul edilir.

 

  1. Yenebilir meyve veren ağacı kesmek yasaktır. Rabbi Hanina, vaktinden önce bir incir ağacını kestiği için oğlunun öldüğünü söylemiştir.44

 

  1. Herhangi bir hayvanın kabini yemek yasaktır.

 

  1. Bir cenaze kafilesini takip eden kadınlarla karşılaşmak yasaktır; bu son derece tehlikelidir. Bir kişi böyle bir kafileden dönerken, tabutu takip eden kadınlarla karşılaşmamak için evine başka bir yoldan gitmelidir. Ölüm meleği [kadınlar kafilenin genellikle en arkasında oldukları için] onları takip eder; onlarla karşılaşmak erken ölüme neden olabilir. Bir kişi bu nedenle bu kadınlara doğru yürümemeli, ama onların önünde yürümelidir. Biri bu kadınlarla karşılaşırsa, yüzünü çevirmelidir.45

Bir kişi tehlike olduğunu biliyorsa, cenaze için evini terk etmemelidir. Bu, ölü kişiye herhangi bir yarar getirmediği gibi, yaşayanlara da zarar getirir.

 

Genel olarak, bir kişi tüm tehlikelerden sakınmalıdır. Eğer yaralanmışsa, kendine kasten zarar vermiş kabul edilir. Eğer yaralanmadan kaçarsa, mucizelerin karşılıksız olarak verilmediğini anlamalıdır. Eğer kaçışı bir mucize içeriyorsa, bu mucize o kişinin değerinin karşılığında sayılır. Örneğin, bir kişi denizdeki bir fırtınadan kaçarsa, bu mucizenin karşılığı olarak gelecek ödüllerinin çoğunu kaybedebilir. Aynısı diğer pek çok durum için geçerlidir.

 

NOTLAR:

  1. Raşi. Karşılaştır. Ramban; Teşuvot Raşba 114.
  2. Ralbag; Abarbanel.
  3. Abarbanel, sayfa 46.
  4. [Gittin 40b, Kidduşin 65b, Bava Metzia 3b.]
  5. Yad, Sanhedrin 18.
  6. Yad, Rotzeah 2.
  7. Yafeh Toar, Toledot, sayfa 388.
  8. Yoreh Deah 345.
  9. Adı geçen eserde. 116.
  10. Orah Hayim 272.
  11. Yoreh Deah, aynı yerde; Keneset HaGedolah.
  12. Bava Kama 91.
  13. Naggid U’Metzaveh.
  14. Berahot, Bölüm 7; Zohar, VaYahel.