Tanrı, Noah ve oğullarını mübarek kıldı ve onlara “Verimli olun ve çoğalın” dedi. “Yeryüzünün tüm vahşi hayvanları ile göklerin tüm kuşlarında, toprakta hareket edecek olan her canlıda ve denizin tüm balıklarında size yönelik bir çekinme ve dehşet duygusu olacak. [Tüm hayvanlar] Elinize verildiler. “Hareketli her canlı size yiyecek olacaktır. [Artık] Size her şeyi, tıpkı yeşillik ve bitkiler gibi verdim. Ancak yine de bir hayvanın etini, o hala hayattayken yiyemezsiniz.
Tanrı’nın Noah ve oğullarına verdiği ikinci vaat “Verimli olun ve çoğalın” sözlerindedir. Bu vaat, Tanrı’nın Adam’a verdiği “Verimli olun ve çoğalın” (Yaratılış 1:28) buyruğu değildir, bunu tekrar etmeye gerek yoktur. Bu, Tanrı’nın Noah’a ve oğullarına verimli olup çoğalmaları için vermiş olduğu bir kutsamadır.22
Üçüncü vaati ise şudur: Tanrı, Adam’ı yarattığında ona tüm hayvanların üzerinde güç vermişti. Adam günah işledikten sonra, hayvanlar insanın otoritesine karşı isyan etmiş ve ona artık itaat etmemişti. Bu durum o kadar kötüye gitmişti ki, toprağı sürmek bile imkansızdı; çünkü; öküz çiftçiye itaat etmiyordu.
Noah doğduğunda, insan hayvanlar üzerindeki önceki üstünlüğüne yeniden kavuştu. Bu nedenle onun hakkında “Bu, bizi işimizden ferahlatacak” (Yaratılış 5:29) denmiştir. Tufan’dan önce, insanlar o kadar kötü olmuşlardı ki, insanlar bu üstünlüğü yeniden kaybetmişlerdi ve vahşi hayvanlardan korkuyorlardı. Bu korku nedeniyle, Noah gemiye girerken insanlar ona saldırdığında, aslanlar gemiyi sarmış ve onları korkutup uzaklaştırmıştı.23
Tufan’dan sonra Tanrı, Noah’ı kutsayarak tüm hayvanların ondan korkmasını sağladı. [Tora’daki kelime kullanımı, hayvanlardaki insan korkusunun bir zamanlar var olduğuna işaret etmektedir.] Tora kelime kelime, “Senin korkun ve senin dehşetin (מוֹרַאֲכֶם וחִתְּחֶם) tüm vahşi hayvanların üzerinde olacak” demektedir. Bu, korku ve dehşetin daha önce insana ait olduğuna – daha önce tüm hayvanlara korku ve dehşet salma gücüne sahip olduğuna işaret eder. Tanrı, insanlığın Tufan’dan önce sahip olduğu bu gücün Noah ve oğullarına tekrar verileceğini söylemektedir. Eğer yeni bir şey olsaydı, Tanrı basitçe, “senin” kelimesini kullanmadan “Korku ve dehşet (מוֹרָא וְחִתָּה) tüm vahşi hayvanların üzerinde olacak” diyebilirdi.24
Bu nedenle, insan yaşadığı sürece, tüm yaratıklar ondan korkar ve onu görünce kaçarlar. Yeni doğmuş çocukların karşısında bile korku içindedirler. Ama, bir insan öldüğünde, en büyük dev bile hayvanlara korku vermez; fareler gözlerini sakince kemirir. [Burada, “dehşet” kelimesi için kullanılan İbranice kelime hita (חִתָּה), “yaşamak” anlamına gelen haya (חָיָה) kökü ile ilişkilidir. İnsanın korku salması, onun canlı olmasına bağlıdır.]25
Geleneğimizden bildiğimiz üzere aslan bile insandan korkar. Eğer, iki insan bir aslan ile karşılaşırsa, aslan onlardan kaçacak ve saldırmaya cesaret edemeyecektir. Tanrı, “tüm vahşi hayvanlarda size yönelik bir çekinme ve dehşet duygusu olacak” dediğinde bu, Tanrı’nın bir kutsamasıydı. Bu, aslan gibi büyük etçil hayvanları da kapsıyordu.26
Bu çok şaşırtıcı bulunabilir, çünkü; aslanların insanlara saldırıp hatta onları yemiş olduğu kayıtlı çok sayıda olay vardır. Böyle durumlarda o kişi, cezası ölüm olan bir günah işlemiştir. Tanıkları olmadığı için mahkemeler bu cezayı uygulayamamıştır, ama Tanrı suçlunun cezasız kalmasına izin vermez. Tanrı’nın cezayı hakedenleri cezalandırmak için çok sayıda elçisi vardır; [birçok durumda, bu aracılar vahşi hayvanlardır.]
Vahşi bir hayvanın bir insana saldırmasından önce, öncelikle o kişinin hayvana bir hayvan gibi görünmesi gereklidir. Ancak bundan sonra ona saldırmaya cesaret edebilir. Eğer ona bir insan gibi görünürse, insanoğlundan korkusunun büyüklüğü nedeniyle ondan kaçacaktır. [Bu nedenle, vahşi hayvanlar sadece kendisini tutkularına kaptırmış, bir hayvan gibi davranan kişiye saldıracaktır.]
Eğer bir kişi iyi işler yapar ve yoksula merhamet ederse, asla insan aurasını kaybetmeyecektir. Hiçbir hayvan zarar vermek için ona yaklaşamayacaktır.27
Adam’ın tüm yaşayan canlılar üzerinde yetkisinin başka bir büyük faydası vardır. Tanrı bu nedenle ona “Denizin balıklarına, gökyüzünün kuşlarına ve yeryüzü üzerinde hareket eden tüm hayvanlara hükmedin” (Yaratılış 1:28) demişti. Tanrı, Adam’a “Eğer uygun şekilde davranırsan, yaşayan tüm canlılara egemen olabilirsin. Davranmazsan, onlar sana egemen olacaktır” diyordu.
[Burada, egemen olmak kelimesi İbranice redu (רְדוּ) kelimesidir. Bu kelimenin genellikle “egemen olmak” veya “hükmetmek” anlamındaki radah (רָדָה) kökünden geldiği şeklinde anlaşılır. Ancak, aynı zamanda “alçalmak” anlamındaki yarad (יָרַד) kökünden gelebilir.] Bu ifade bu nedenle her iki yan anlamı içerir: “Eğer uygun davranırsan, egemen olup hükmedeceksin. Eğer davranmazsan alçalacaksın ve tüm hayvanların önünde küçük düşmüş olacaksın.” Tufan’dan önce yaşamış olan tüm insanlar çok kötü olduğu için, çok alçaltılmışlardı.28
Tanrı, Noah’a yeryüzünün vahşi hayvanlarına korku salacağı sözünü verdiyse de, Noah’ın onlar üzerinde tam bir gücü yoktu. Bu üstünlük, Kral Şlemo dönemine dek insanlara geri dönmedi. Zekası ile büyük, küçük tüm yaratıkları kontrol etme yöntemleri buldu. Diğer herkes ise ondan öğrendi. (Bakınız 1 Krallar 5:13).
Dördüncü vaati et yemek ile ilgilidir. Yukarıda, Bereşit peraşasında Tanrı’nın Adam’a nasıl et yeme izni vermediğinden bahsetmiştik. Adam, hiçbir canlının etini yememiş, bu davranış biçimi ilk on nesil boyunca, Adam’dan Noah’a kadar devam etmiştir. Hiçbir canlıyı etini yemek amacıyla öldürme yetkisine sahip değillerdi; bu nedenle sadece vejeteryan yiyecekleri yemişlerdir.
Noah gemiyi terk ettiğinde, Tanrı ona hayvanlar, kuşlar ve balıkları yeme amacıyla öldürme ve etlerini yeme izni vermiştir. Bu zamanda Tanrı, Noah’a bir hayvan hayattayken etini yememesini de emretmiştir. Tanrı, Noah’a, “bir hayvanın etini, o hala hayattayken yiyemezsiniz” dedi. Yaşayan bir hayvanın bir parçası kesilirse, onu yemek yasaktır. Benzer biçimde, [Yahudi olmayan bir kişinin de] yaşayan bir canlının kanını içmesi yasaktır.29
Bu konu ile ilgili bir zorluk var görünebilir. Yukarıda, Bereşit peraşasında, yedi evrensel buyruktan birinin Tanrı’nın Adam’a yaşayan bir canlının etini yemesini yasaklaması olduğunu görmüştük. Tanrı niçin bu buyruğu Noah’a tekrarlamak zorundadır?
Noah’ın zamanına dek, her türlü eti yemek yasaktı. Şimdi Tanrı, Noah’a hayvanları öldürme ve etlerini yeme izni verdiği için, hayatta olan bir hayvanın da etini yemeye izin verildiği düşünülebilir. Bu nedenle, bu yasak tekrar edilmeliydi.30
Adam’a niçin et yemesine izin verilmediği ama Noah’a izin verildiği konusunda önemli bir ders vardır. İlk on nesil boyunca, hayvanlar insanlardan hiçbir şekide faydalanmamıştı, bu nedenle insanların onları öldürmesi ve yemeleri uygun değildi. Ama, sadece Noah’ın değeri nedeniyle Tanrı her türden bir çiftin tufandan kaçmasına izin verdiği için, onlar üzerinde hakkı vardı. Eğer onun için bu yapılmasaydı, tüm hayvan türlerinin soyu tükenecekti. Onları kurtarmış olduğu için, Noah’a onları öldürme ve yeme izni verildi.31
NOTLAR:
- Bereşit Rabba 34.
- Yalkut Reuveni.
- Bereşit Rabba; Raşi.
- Adı geçen eserde.
- Şabat 151b.
- Zohar, Yalkut Reuveni.
- Raşi, Bereşit’in sonu.
- Sanhedrin, Bölüm 1; Raşi. Bu, Bereşit üzerine Ralbag’ın açıklamasına zıttır.
- Mizrahi.
- Ramban, Bereşit; Bahya, Acharey Moth. Karşılaştır. Abarbanel R’eh.