Yaratılış 2:5

hiçbir yabani çalılık henüz yeryüzünde değildi ve hiçbir yabani bitki henüz bitmemişti. Çünkü Tanrı henüz yeryüzüne yağmur yağdırmamıştı ve toprağı işleyecek insan yoktu.

 

Üçüncü günde Tanrı’nın yeryüzüne her çeşit ağaç ve bitkiyi çıkarmasını buyurduğunu açıklamıştık. Burada, Kutsal Metin bize ağaçların ve bitkilerin üçüncü günde tamamen çıkmadığı bilgisini vermektedir. Bunun yerine, [altıncı güne kadar] toprağın içinde kaldılar. Ortaya çıkamadılar, çünkü; Tanrı “yeryüzüne yağmur yağdırmamıştı.” Yağmur olmadan, toprağın bitkileri üretme gücü yoktur.13

 

Yağmur

Ne zaman yukarıdan bir damla yağmur düşse, derinlerden iki damla onu karşılamaya çıkar diye öğretilir. İkisi aracılığı ile, her şey büyür.

 

Rabbi Eliezer’e göre, bulutlar suyu okyanuslardan alır; doymuş hale gelince, bunu yağmur olarak bırakırlar. Deniz suyu tuzlu olmasına ve sulama için kullanılamamasına rağmen, buharlaşıp bulutların bir parçası haline geldiğinde, tuzu geride bırakır.

 

Okyanuslarda yolculuk yapan gemiciler, deniz suyunu tuzdan arındırıp, içme suyu yapmak için aynı yöntemi uygular. Suyu bir kapta kaynatıp, başka bir kapta yoğuşmasını sağlarlar. Tuz ilk kapta kalır ve damıtılmış su artık içilebilir durumdadır.14

 

Bu nedenle, başka su yoksa, deniz suyu elleri ritüelik yıkama için kullanılabilir [bu suyun normalde  içilebilir olması şart olduğu halde]. Tuzdan arındırılabilir olduğu için kullanılabilir.15

 

Bunun sebebi, deniz suyunun başlangıçta tatlı olmasıdır. Kuyu suyu, deniz suyu ile aynı kaynaktan gelmesine rağmen bu nedenle tatlıdır. Deniz suyunun tuzlu olmasının nedeni, akarsuların denize taşıdığı maddelerdir. Bu durum, içine kül atılınca acılaşan yıkama suyuna benzer.16

 

Aristoteles’in iddiasına göre, bu maddeler suya taşınınca, Güneş bunların çözünmesini sağlar ve suyu tuzlu yaparlar. Bu nedenle, aynı deniz içerisinde farklı tuzluluk oranları bulunabilir. Bu maddelerin kaynağına daha yakın olan sular daha tuzludur.17 Filistin’deki bir denizin suyu öyle tuzludur ki içinde hiçbir canlı yaşamaz [bu nedenle adı Ölüdeniz’dir].

 

Su orijinal olarak tatlı olduğu için, deniz suyundan tuzu ayırarak onu tatlı yapmak mümkündür.

 

Bazıları biraz değişik bir örnek verir. Biri deniz suyu ile dolu olan testinin üzerine bir sünger koyarsa, sünger zamanla ıslanır. Eğer süngeri alıp sıkarsa, süngerden çıkan su tatlı olur, çünkü; yalnızca saf su buharlaşıp, sünger tarafından emilebilir. Tuz sudan ağır olduğu içini buharlaşamaz. Benzer biçimde, yalnızca tatlı su denizden bulutlara yükselebilir.18

 

Rabbi Yeoşua’ya göre, bulutlar suyu havadan ve gökyüzünden alır ve sonra yağmur olarak bırakır.

 

Su bulutlarda olduğu sürece, su mikroskobik damlalardan oluşur. Bu nedenle bu damlacıkların birleşmemesi büyük bir mucizedir. Bu çok önemlidir, çünkü, eğer birleşselerdi, yağmur bulutlardan bir seferde akacak, yeryüzünü sel basacaktı.

 

Yağmur yağdığında, gök gürültüsü ve şimşek aynı anda üretilir. Şimşeğin daha önce görülmesinin nedeni, ışığın hızının sesin hızından fazla olmasıdır.19

 

Yağmurun Yararları

Yağmur, dünyanın yaşam sıvısıdır ve onsuz hiçbir şey hayatta kalamaz. Ama biraz düşününce yağmurun başka yararları da açığa çıkar.

 

  1. Yağmur, yeryüzünün kendisine fayda sağlar. Örneğin, bir gemi denizde olsa bile, gemiciler geminin ahşaplarına su döker ki kurumasın. Eğer yağmur olmazsa, yeryüzünü oluşturan madde de benzer biçimde bozulurdu.
  2. Yağmur, kutsama, refah ve işlerin zenginleşmesini getirir. Kuraklık döneminde ekonomi durgunlaşır çünkü; insanların başka kaygıları olur.
  3. Bol yağmur olduğunda insanların kendi arasındaki sevgi ve arkadaşlığının artması ile dünya kazanır. Sebepsiz nefret azalır. Yağmur olmadığı zaman, insanlar yeterli yiyecek bulma endişeleri ile birbirleriyle çekişir. Benzer biçimde, oruç günlerinde insanlar işlerine birbirleriyle konuşmadan işleriyle ilgilenirler.

 

Rabbi Yeoşua’nın Yahudi olmayan bir arkadaşı bir keresinde ona şöyle demişti, “Bu kadar iyi arkadaş olduğumuza göre, bir gün bunu beraber kutlasak güzel olmaz mıydı? Tüm yıl boyunca böyle bir gün bulamadım. Yahudiler mutluyken biz mutsuzuz, ya da tam tersi.”

 

Rabbi Yeoşua şöyle yanıtladı, “Herkesin mutlu olduğu bir gün vardır. Bu, ihtiyaç duyulduğunda yağmurun yağdığı gündür.”

 

  1. Yağmur, bedene sağlık getirir. Hava sıcak ve kuru olduğunda, insanlar hastalanır ve birçok yiyecek zararlıdır. Ama yağmur yağdığında hava temiz ve insanlar sağlıklıdır. Balıklar bile yağmurdan fayda görür, yağmur mevsiminde daha çabuk büyürler.

 

Bir keresinde, Akka’da büyük bir balık yakalandı. Üçyüz libre ağırlığında görünüyordu ama aslında ikiyüz libre ağırlığındaydı. Bu kurak mevsimde gerçekleşmişti. Benzer bir balık yağmur mevsiminde yakalandı, ağırlığı ikiyüz libre görünüyordu ama üçyüz libre ağırlığındaydı, çünkü; yağmur suyu balık tarafından özümsenmişti.

 

  1. Beşinci fayda; yağmur, insanların tövbe etmesini ve günahtan sakınmasını sağlar. Bir kişi gerçekten zekiyse, Tanrı’nın yağmurdaki mucizelerini görür. O yatağında uyurken, Tanrı onun yiyeceklerinin düzgün bir şekilde büyümesini gözetir. Yağmur yoksunluğu günaha sevk eder, çünkü; sefalet insanı doğru yoldan uzaklaştırabilir.

 

Yağmur Duaları

Yağmur birçok yarar getirdiği için, uygun zamanda Tanrı’yı kutsama yükümlülüğümüz vardır. İlgili birkaç kural şunlardır:

 

Şemini Atzeret’te Musaf duasında Amida’ya şu sözleri ekleriz, “Maşiv ARuah U’Morid AGeşem:”21

 

Rüzgar estirir ve yağmur yağdırır.

 

Bu, Amida’nın ikinci berahasında söylenir, “Sonsuza dek güçlüsün Tanrı.” Bu beraha, ölülerin diriltilmesine, mümkün olan en büyük mucizeye işaret eder. Yağmurun buraya dahil edilmesinin nedeni eşit derecede büyük bir mucizeyi içermesidir.

 

Maşiv ARuah’ı topluluk söylemeden önce söylemek yanlıştır. Bu nedenle, bir kişi hastaysa veya başka bir nedenle tek başına dua etmesi gerekirse topluluğun onu söylediğinden emin olmadığı sürece Şemini Atzeret’te Musaf duasını söylemez.

 

Bunun nedeni, yaz mevsimi boyunca Maşiv ARuah yerine, “Çiyin düşmesini sağlarsın” anlamına gelen, Morid Atal dememizdir. Sözleri değiştirip Maşiv ARuah dediğimizde, tüm topluluk da aynı sözleri söylemelidir. Bazılarının bir sözü söylerken diğerlerinin başka bir söz söylemesi uygun değildir.

 

Bu nedenle, başlamak için uygun olmasına rağmen, Şemini Atzeret’ten önceki gün akşam duasında Maşiv ARuah söylemeye başlamayız. Çünkü birçok kişi akşamları sinagoga gelmez, Musaf duasına kadar bekleriz. Ayrıca, Maşiv ARuah sabah (Şahrit) Amidası’nda ilk olarak söylenmez, böylece insanlar topluluğun önceki gece bunu söylemeye başladığını düşünmez. [Şahrit’e kadar söylenmediğini görünce, Musaf’ta ilk kez söylendiğini anlarlar.]

Bir kişi Maşiv ARuah yerine yanlışlıkla Morid Atal derse, berahayı tekrarlamasına gerek yoktur. Hiçbirini söylemezse, bu nerede farkettiğine bağlıdır. Eğer üçüncü berahadan (“Kutsal Tanrı”) sonra atladığını farkederse, Amida’yı baştan başlayarak tekrar etmelidir. Eğer üçüncü berahaya başlamamışsa, Maşiv ARuah’a kadar geri gitmeli ve oradan devam etmelidir.

 

[Çeviren’in notu: Bu Sefarad geleneğidir. Aşkenaz Yahudileri Morid Atal’ı Amida’ya eklemezler. Bu nedenle, Maşiv ARuah’ı söylemeyi unuturlarsa ve üçüncü berahanın başlangıcına dek bunu hatırlamazlarsa, Amida’yı tekrar etmeleri gerekir.]

 

Amida’nın dokuzuncu berahasında “Bizim için kutsa”, Tal U’Matar’ı eklemeye başlarız:22

 

Ve kutsama olarak çiy ve yağmur yağdır.

 

Maşiv ARuah’ı söylediğimizde, Tanrı’ya yağmur verdiği için teşekkür ederiz, bu berahada ise, bize yağmur bağışlaması için dua ederiz.

 

Tal U’Matar ile ilgili olarak, Kutsal Topraklar’da yaşayan ile başka yerde yaşayanlar arasında fark vardır. Kutsal Topraklar’da, insanlar yağmura çok bağımlıdır, çünkü; bu yerde yüksek dağlar vardır [ve nehirler ile sulanamaz]. Bu nedenle, Tal U’Matar’ı söylemeye, yağmur için dua etmeye Heşvan ayının 7.gününde başlarlar. Başka topraklarda, insanlar bu duayı söylemeye Rav Ada’nın Tişre mevsiminden altmış gün sonrasına kadar başlamazlar [4 Aralık civarı (Çeviren)].

 

Tal U’Matar’ı söylemeye akşam duasında (Maariv) başlarız. Maşiv ARuah’tan farklı olarak, bunu herkes aynı zamanda söylemeye başlamaz.23

 

Bir kişi Tal U’Matar’ı söylemeyi unutursa, bu berahayı tekrar etmelidir. Bu beraha bittikten sonra, ama onaltıncı berahadan (“Sesimizi duy”) önce hatırlarsa, bunu bu berahaya ekleyebilir, çünkü; kişi tüm ihtiyaçlarını burada isteyebilir. Eğer sona kadar hatırlamaz ama Amida’yı bitirmeden önce hatırlarsa, geri dönüp, Amida’yı dokuzuncu berahadan “Bizi Kutsa” itibaren tekrar etmelidir.

 

Gökyüzü bulutluyken, bir kişi gökgürültüsü duyar veya şimşek görürse, şu beraha söylenir:24

 

Kutsalsın Sen Tanrı’mız Evrenin Kralı, kuvveti ve gücü dünyayı dolduran.

 

Bulutlar dağılmadığı sürece, yanız bir beraha söyleyerek sorumluluktan muaf olur. Ancak bulutlar dağılırsa, kişi gökgürültüsünü ikinci kez duyar veya şimşeği görürse, berahayı tekrarlamak zorundadır. Bunu bir günde on kez yapması gerekirse de geçerlidir.

 

Bir kişi başka bir Yahudi ile ortak olarak bir araziye sahipse ve yağmur yokluğundan dolayı mutsuzlar ise, yağmur geldiğinde bu berahayı söylemelidirler:25

 

Kutsalsın Sen Tanrı’mız Evrenin Kralı İyi Olan ve iyilik yapan.

 

Eğer arazinin tek sahibi varsa, söylemesi gereken Şeeheyanu berahasıdır.

 

Kutsalsın Sen Tanrı’mız Evrenin Kralı, bizi yaşatan, ayaktan tutan ve bu zamana ulaştırdığın için.

 

Bir kişi Nil nehrini suları alçalmış iken görür ve sonra sel döneminde görürse, Şeeheyanu berahasını söylemelidir [Nil nehri de yağmur gibi toprağı sular]. Bu, bir kişi bir araziye sahip olmasa da geçerlidir. Ayrıca, Nil nehrinin sularının sulama sistemine akarken görürse de Şeeheyanu berahasını söylemelidir.26

 

Yağmurun kolayca geldiğini anlamak önemlidir. Eğer liyakat yoksa yağmur yoktur.

 

Bu nedenle Tora şöyle der, “Tanrı henüz yeryüzüne yağmur yağdırmamıştı ve toprağı işleyecek insan yoktu.” Toprağı sürecek ve ekecek insan olmadığı için yağmur olmadığını söyleyemeyiz, çünkü; bitkiler ilk kez büyüdüğünde, bu Tanrı’nın emri nedeniyle olmuştu. Ama bunun anlamı, yağmura ihtiyaç duyacak ve bunun için dua edecek insanın olmadığıdır. Böyle bir dua olana dek, Tanrı yağmur göndermedi.27

 

Bu her zaman doğrudur. Yağmurun yokluğu, insanların günah işlediğine ve dualarının yanıtlanmasına layık olan bir insanın olmadığına dair bir işarettir.

 

Bu nedenle, tüm bitkiler ve ağaçlar üçüncü günde yaratılmış olmasına rağmen, toprağın içinde kaldılar. Adam yaratılana dek ortaya çıkmadılar. Adam merhamet için yalvardı, ancak bundan sonra Tanrı yağmur gönderdi ve bitkilerin filizlenmesini sağladı.28

 

Tanrı bunu, doğru kişilerin dualarının O’nun için değerli olduğunu öğretmek için yaptı. Bilginlerimiz, gurur günahı nedeniyle yağmurun alıkoyulduğunu öğretirler.29

NOTLAR:

  1. Raşi.
  2. Karşılaştır. Teşuvot Radbaz 294, (Magen Avraam 160:12’de alıntılanmıştır].
  3. Adı geçen eserde.
  4. Yafeh Toar, sayfa 92.
  5. Abarbanel, sayfa 14.
  6. Yafeh Toar, İbn Ezra’dan alıntı.
  7. Binah Leltim 1.
  8. Bereşit Rabba.
  9. Orah Hayim 114.
  10. Adı geçen eserde.
  11. Magen Avraam 114.
  12. Orah Hayim 226.
  13. Adı geçen eserde.221
  14. Keneset HaGedolah, Magen Avraam, aynı yerde.
  15. Raşi.
  16. Bu, Ramban ve Abarbanel tarafından sorulan soruları cevaplamaktadır. Bak: Taanit, Bölüm 1.
  17. Bereşit Rabba.