Yaratılış 1:8

Tanrı göğe “Gökyüzü” adını verdi; akşam oldu ve sabah oldu; ikinci bir gün.

 

Filozoflar ve diğer bilginler arasında kaç tane gök olduğuna dair farklı görüşler vardır. Talmud’da iki tane görüş ile karşılaşırız: Rav Yehuda iki tane göğün olduğunu savunurken, Reş Lakiş yedi tane gök olduğunu savunur.10

 

İkinci görüş genel olarak kabul görür. Yedi gök aşağıdaki gibidir:11

 

İlk göğün adı Vilon’dur. İçlerinde en parlak olan budur ve dünyayı aydınlatır. Geceleri kapanır ve dünya karanlığa gömülür. Bazı kişiler tersini belirtir, gece açıktır ve gündüz kapalıdır. Her gün Şema söylemeden önce ilk berahada, bu gök ile ilgili olarak, “İyiliğiyle yaradılışı her gün devamlı olarak yeniler”deriz.

 

İkinci göğe Rakya denir. Güneş, ay, yıldızlar ve gezegenleri içerir. Bu konu hakkında 4.Bölüm’de geniş olarak bahsedilecektir.

 

Üçüncü göğe Şehakim denir. Gelecek Dünya’da doğru kişiler için mannanın hazırlandığı yer burasıdır. Ayrıca, sıkıntılı zamanlarında insanlara yardım etmek için merhametin kaynağı burasıdır.

 

Dördüncü göğün adı Zevul’dur. Burada, Yukarı Yeruşalayim ve yersel Tapınak’ın karşılığı olan göksel Tapınak yer alır. Mikael, meleklerin en büyüğü, İsrail’in koruyucu meleğidir. Onun burada, ruhları fiziksel dünyayı terk ettiğinde, doğru kişilerin ruhlarını sunduğu bir sunağı bulunur.

 

Beşinci göğe Maon denir. Burada tüm gece Tanrı’ya övgüler söyleyen çok sayıda melek bulunur. Gündüz sessiz kalırlar, böylece İsrail’in duaları duyulur.

 

Keduşa

 

Gökte, meleklerin her birinin kendileri için belirlenmiş zamanda Tanrı’ya övgüler söyledikleri üç gruptan oluşan on nöbet süresi vardır.12

 

Sabah, tüm yıldızlar, gezegenler ve melekler kendi doğasına göre övgüler söyler. Gökyüzü aydınlandığında, gökler de övgüler söylemeye başlar.

 

Bu üç grup melek de Tanrı’ya şarkı söyler. İlk grup, “Kutsal” der, ikinci grup, “Kutsal, Kutsal” der, üçüncü grup, “Kutsal, Kutsal, Kutsaldır Orduların Tanrı’sı”13 der.

 

Bu, İsrail’in meleklerden daha çok sevildiğinin bir işaretidir. Bir Yahudi, Tanrı’yı her zaman övebilirken, melekler bunu günde bir kez yapabilir. Bazı melekler övgü şarkılarını haftada bir, bazıları ayda bir, bazıları yılda bir, bazıları yedi yılda bir, bazıları Jübile dönemi olan elli yılda bir söyleyebilir.

 

Bizim başka bir avantajımız da, Tanrı’nın ismini iki kelimeden sonra söyleyebilmemizdir, “Dinle İsrael! Aşem Tanrımız’dır; Aşem ‘Bir’dir.” Öte yandan melekler, Tanrı’nın ismini üç kelime söylemeden söyleyemezler, “Kutsal, Kutsal, Kutsaldır Orduların Tanrısı.”

 

İsrail, burada, aşağı dünyada övgüler söylemeden, melekler yukarıda övgüler söyleyemezler.

 

Bazı kişiler, meleklerin bir kezden fazla övgü söyleyemeyeceğini belirtir. Her gün Tanrı, yeni melekler yaratır, övgüler söylerler ve sonra yaratılmış oldukları yere, gece ve gündüz akan Dinur Nehri’ne dönerler.14

 

Tüm melekler övgülerine aynı anda başlamalıdır. Biri daha önce veya daha sonra başlarsa, hemen yanar.15

 

Büyük başmelekler Gabriel ve Mikael asla değişmez. Tanrı’ya her gün övgü söylerler.

Başka bir görüşe göre melekler her gün yaratılmaz, pek çok sayıda melek vardır ve her gün farklı bir grup övgüler söyler.16 Böylece, her zaman yeni melekler övgülerini ilk kez söyler ve her biri belirlenmiş zamanını beklemektedir.

 

Bunların tümü, İsrail’in meleklerden daha önemli olduğunu öğretir. Bu nedenle, bir kişi Tanrı’dan korkmalı ve önünde titremelidir, çünkü; bir kişi günah işlediğinde Tanrı’yı onurlandırmaz ve cezalandırılmayı hak eder. Bu kadar önemli olduğumuz için, buyruklarını ihlal etmemek konusunda dikkatli olmalıyız.

 

Ayrıca, biz de melekler gibi Keduşa söylemeliyiz. İlgili yasalar şunlardır:

 

Hazan, Amida’nın ikinci berahasından sonra Keduşa söyler:17

 

Seni kutsamak ve yüceltmek istiyoruz, tıpkı Sana üç defa “kutsal” diyen kutsal Serafimlerin gizemli nefis fısıltısıyla. Peygamberin aracılığıyla Kutsal Kitap’ta yazılı olduğu gibi “Biri diğerine seslenip şöyle diyor:

 

“Kutsal, kutsal, kutsaldır Orduların Tanrısı, görkemi tüm yeryüzünü doldurur.” (Yeşaya 6:3)

 

Yüzlerini onlara doğru dönerek Tanrı’yı övüyorlar ve şöyle diyorlar:

 

“Kutsal olsun Tanrı’nın görkemi, bulunduğu yerde” (Hezekiel 3:12).

 

Senin Kutsal Metinlerinde şöyle yazılıdır:

 

“Tanrı sonsuza dek hüküm sürecek; Ey Sion, Tanrı’n sonsuza dek tüm kuşaklar boyunca hüküm sürecek,Tanrı’yı övün” (Mezmurlar 146:10).

 

Hazan, bu sözleri tüm topluluk için söylemek zorunda olduğu için, kimse onunla birlikte bunları söyleyemez.

 

Keduşa söylenirken, bir kişi, kendisinin dışında bir minyan var olsa dahi çalışamaz.18

 

Keduşa söylendiğinde, herkes ayağa kalkmalıdır. Hazan, “Biri diğerine seslenip şöyle diyor,” dediğinde topluluk, “Kutsal, kutsal, kutsaldır Orduların Tanrısı, görkemi tüm yeryüzünü doldurur.” der.

 

Birçok insan burada, özellikle bayramlar ve diğer kutlamalarda hata yapmaktadır. Hazan, uzun uzun ilahi söylerken, onunla birlikte söylerler. Oysa, Hazan ilahi söylerken tamamen sessiz olunmalıdır.

 

Keduşa söylenirken ayakları birleştirmek güzel bir davranıştır. Melekler de tek ayakları varmış gibi görünecek şekilde böyle yaparlar.

 

Aynı zamanda, bu sözler söylenirken, bir kişi gözlerini ve kendisini ayak parmakları üzerinde yukarı kaldırmalıdır. Bazı kişilerin yaptığı gibi dans etmemeli veya zıplamamalıdır. Kendimizi hafifçe yukarı kaldırırız ki, ölüm dışında Tanrı’ya gerçekten ulaşamayacağımızı gösteririz.

 

Gelenek, kişinin kendini ayak parmakları üzerinde, üç dünyayı; yeryüzü, astronomik ve melekler dünyasını sembolize edecek biçimde üç kez kaldırmasıdır.

 

Bu aynı zamanda, insan zihninin Tanrı’nın yüceliğini kavrayamacağını öğretir. Bu nedenle, kendimizi yukarı kaldırır ve hemen kendimizi alçaltırız.19

 

Bir kişi henüz Keduşa söylemişken, kendini Keduşa söylemekte olan bir topluluk içerisinde bulursa, onlarla birlikte söylemelidir. Söylenme sayısı ile ilgili bir sınırlama yoktur. Her zaman şu karşılık verilir, “Kutsal, kutsal, kutsaldır Orduların Tanrısı, görkemi tüm yeryüzünü doldurur.”

 

Bir kişi dualarını tamamlar ve Hazan, Amida’nın tekrarına başladığında oradan ayrılmak isterse, Keduşa’nın bitişine kadar beklemelidir. Bazı kişilerin yaptığı gibi hemen terk etmemeli, HaEl HaKadoş (“Kutsal Tanrı”) berahasına Amen diyene kadar beklemelidir. Amida’nın ilk üç berahası tek beraha kabul edilir ve kişi bir duanın ortasında bırakıp gitmemelidir.20

 

Keduşa, en az on kişinin bir arada bulunup, bir minyanı oluşturmadıkça söylenemez.21 On kişi bir arada olduğunda, İlahi Mevcudiyet onların arasındadır.

 

Hazan, Keduşa söylemeye başladıktan sonra birkaç kişi giderse, minyanın çoğunluğu yani altı kişi kalıncaya dek Keduşa’yı tamamlayabilir.22 Bir kere başladıktan sonra, artık bir minyanın bulunması şart değildir. Yine de, Keduşa okunurken bırakıp gidenlerin günahı büyüktür ve onlarla ilgili yazıldığı gibi, “Rab’bi terk edenler mahvolacaklar” (Yeşaya 1:28).

 

Benzer şekilde, Hazan, Amida’ya başladığında on kişi var olduğu sürece, Amida’ya başladıktan sonra birçok kişi gitse de, Hazan, Keduşa’yı ve Amida’nın kalanını, Yarım Kadiş’i, U’Bha LeTziyon (“Sion’a gelecek”) ve Tam Kadiş’i tamamlayabilir.

 

Bir kişi, melekleri taklit etmeye layık olduğu için Keduşa’yı sevinç içerisinde söylemelidir.23

 

Bir zamanlar Babil’de (Irak) Tora çalışmadığı için tövbe eden ama yine bilgisizliği yüzünden kendini kötü hisseden bir adam vardı. Bir gün Keduşa’ya geldiğinde, “Kutsal, Kutsal, Kutsal,” kısmını çok yüksek sesle söyledi. İnsanlar ona neden sesini bu kadar yükselttiğini sorduğunda, “Kutsal Kitap’ı veya Mişna’yı bilmeye layık değilim. Ama, şimdi sesimi yükseltebilirim ve bu benim ruhumu yeniliyor” dedi.

 

Bir ya da iki yıl içerisinde, bu kişi Kutsal Topraklar’a göç etti ve orada Sultan’ın bir memuru olarak görevlendirildi. Kutsal Topraklar’daki tüm kalelerden sorumlu yapıldı ve kendisine büyük bir toprak verildi. Orada, Kolonya adında bir şehir kurdu ve bu şehir ona, çocuklarına, çocuklarının çocuklarına tüm kuşaklar boyunca ait kaldı.

 

Konu ile ilgili karşıt örnek olarak, bir adam oğluyla sinagogda oturuyordu. Topluluk, Hazan okuduktan sonra karşılığını okurken, adamın oğlu boş gevezelik yapıyordu. İnsanlar adama, “Oğluna bir şey söyle ya da O’nu düzeltmeye çalış,” dediğinde adam, “Ne yapabilirim? O sadece bir çocuk” dedi. Çocuk, Sukot Bayramı’nda sekiz gün boyunca topluluğu rahatsız etti, ancak; babası hiçbir şey söylemedi.

 

Bu olaydan uzun süre geçmeden bu adam, eşi ve evinden onbeş kişi vefat etti. Sadece iki oğlu hayatta kaldı. Biri engelli ve kör oldu; diğeri ahmak ve kötü huyluydu.

 

Bundan herkesin ders alması lazımdır. Biri, çocuğunu sinagoga götürdüğünde, ona Amen demeyi ve Şema söylemeyi öğretmeli, odada koşuşturmasına ve rahatsızlık vermesine izin vermemelidir. Çocuklarını şımartıp, çocuklarının kıyafetlerinin gösterişini yapmak amacıyla sinagoga getirmemeli böylece duaların düzenini bozmamalıdır.

 

Çocuklar çok küçükse, onları sinagoga getirmek yanlıştır, çünkü; dua edenleri rahatsız edebilir ve duaları dinlemelerini engelleyebilir.24 Çoğu zaman, Hazan, Amida’nın tekrarını okurken, bebek ağlamaya başlar ve ebeveynlerinin onu kucaklayıp susturması gerekir.

 

Eğer çocuk, ailesinin sözlerini dinleyecek kadar büyümüşse, ebeveynleri onun yanına oturmalı ve ona Amen diyerek karşılık vermeyi öğretmelidir. Bu şartlarda, ebeveynlerin çocuklarını sinagoga getirmelerinin karşılığında büyük ödül vardır. Annesinin çocuğunu giydirmesi bile övgüye layık bir davranış olur, çünkü; bu davranış çocuğun Yahudiliğin geleneklerini çocukluğundan itibaren öğrenmesini sağlar.25

 

Altıncı göğe Makhon denir. Ateşten kapılara sahip birçok odası vardır.26 Bu odalarda, bulut ve çiğ belaları, kasırga ve tornado gibi rüzgarlar bulunur. Üzerine döküldüklerinde ağaçları ve bitkileri öldüren zehirli sular vardır.

 

Kral David, bu güçlü etkenlerin gökten indirilerek, yerin derinliklerine konması için dua etti. Bu büyük bir iyiliktir, çünkü; gökte kalsalardı, insanlar günah işlediğinde dünya ıstırap çekecekti. Göğün kapıları açılacak, bu etkenler Büyük Tufan, Babil Kulesi zamanında ve Sodom şehrine olduğu gibi dünyayı saracaktı. Tanrı’nın öfkeli olduğunda bunları yerin derinliklerinden çıkarması için çaba göstermesine gerek olmamasına rağmen, O Merhametli bir Baba’dır ve bu O’na öfkesini yatıştıması için bir vesile verir.27

 

Bu öğreti, hakiki doğru bir insanın sahip olmayı isteyebileceği seviyeleri bize gösterir. Gökte olan bir şey, ölümlü bir insanın duaları ile yerin derinliklerine indirilmiştir.

 

Yedinci göğe Aravot denir. Yaşam, barış, kutsama ve başarıyı içerir. Burada fiziksel dünyadaki yolculuklarını tamamlamış doğru kişilerin veya henüz doğmamış olanların ruhları da bulunur. Ayrıca, aracılığı ile ölülerin diriltilecek olduğu çiğ de buradadır.28 Bu büyük bir umuttur.

 

Bu gökte iki oda vardır. Birinde, dünyaya inmek için hazırlanmış ruhlar bulunur. Bedenlerinin sonunda bürüneceği biçimde bulunmaktadırlar. İkinci odada ise daha önce dünyada var olmuş ve Tanrı’nın buyruklarını yerine getirmiş ruhlar bulunur.29

 

Yeryüzünden gökyüzüne mesafenin beşyüz mil olduğunu görürüz.30 Bu aynı zamanda, her göğün kalınlığıdır ve bir gökten diğerine olan mesafedir. Bu göklerin üzerinde, Hezekiel Kitabı’nda ayrıntılı olarak anlatılan Hayot adlı dört melek bulunur.

 

Bu meleklerin üzerinde, diğer tüm gökkubbeleri aydınlatan gökkubbe bulunur.31 Bu gökkubbenin üzerindekini sorgulama yetkimiz yoktur.

 

Sabah veya akşam, Şema söylendiğinde tüm konsantrasyon ile söylenmelidir.

 

Dinle İsrael! Aşem Tanrımız’dır; Aşem ‘Bir’dir.

 

“Bir” anlamındaki “Ehad” (אֶחָד) kelimesi söylenirken, her heceye dikkat edilmelidir. İlk heceyi (אֶחָ) “Eh”  söylerken, Tanrı’nın gökte ve yerde mutlak Bir olduğunu düşünülmelidir.32

 

İkinci heceyi “Ehad” kelimesinin “ad” hecesini söylerken , Dalet (ד) harfinin numerik değerinin dört olduğunu düşünmelidir. Bu, dört şekilde yapılan ölüm cezasını simgeler: taşlayarak, yakarak, başını keserek, boğarak.33 Bir Yahudi’ye başka bir dine geçmesi, aksi takdirde; taşlanacağı, yakılacağı, başı kesileceği, ve/veya boğulacağı söylenirse, “Öldürün beni, yabancı bir tanrıya tapmayacağım” demelidir. Bir kişi Şema söylediğinde, böyle bir imkan olduğu takdirde, bunu yerine getireceğine kesin karar vermelidir. Bu her Yahudi için önemli bir ilkedir.

 

Bir kişi buna konsantre olursa, Tanrı, o kişiyi Tanrı’nın isteğini ihlal etmektense, şehit olmayı tercih etmiş gibi sayar. Tanrı, iyi niyeti daima iyi eylem olarak kabul eder.34

 

Cehennem ateşi de ikinci gün yaratılmıştır.35 Midraş, cehennemin evrenden önce yaratıldığını öğretse de, bu onun haznelerini, odalarını kasteder. Ateşi ikinci güne kadar yaratılmamıştır.

 

Melekler de ikinci gün yaratılmıştır.36 Başka bir görüşe göre, beşinci gün, Perşembe günü yaratılmışlardır.37 Bazı kişiler, kalıcı koruyucu meleklerin ikinci günde, geçici meleklerin beşinci gün yaratıldığını söyler.38 Ölüm Meleği’nin ikinci gün yaratıldığını söyleyen de bir görüş vardır.39

 

Yaratılış konusunu okuyan kişi, ikinci gün dışındaki günlerde “iyi oldu” ifadesinin bulunduğunu görür. İkinci günde ise “iyi oldu” ifadesi bulunmaz.

 

Bunun bir nedeni, evrenin sularının bu günde ayrılması, ancak; yeryüzü üzerindeki suların son haline henüz ulaşmamış olmasıdır.40 Kısaca açıklanacak olduğu gibi, üçüncü günde, kuru topraktan ayrılana dek düzensiz halde kalmışlardır. Henüz suların yaratılması tamamlanmamış olduğu için “iyi oldu” demek uygun değildir.

 

Bu bize, bir insann iyi bir işe başladığında, o işi tamamlayana dek çalışması gerektiğini öğretir. Tamamlanmadığı sürece, geriye yapılmamış çok az iş bile kalsa, tamamlanmış sayılmaz. Başka bir kişi gelir ve kalan işi tamamlarsa, tüm başarının itibarını o kişi alır.

 

“İyi oldu” ifadesinin ikinci günde kullanılmamış olmasının başka bir nedeni, gök ve yeryüzünü gözeten koruyucu meleklerin bu günde yaratılmış olmasıdır. Bu olay bize, Tanrı’nın doğrudan buyruğu olmadan, hiçbir şeyin melekler tarafından tamamlanamayacağını öğretir.

 

“İyi oldu” ifadesinin ikinci günde kullanılmamış olmasının başka bir nedeni, cehennemin ikinci günde yaratılmış olmasıdır.41

 

Başka bir neden, bu suların Büyük Tufan zamanında günahkarları cezalandırmak için ayrılmış olmasıdır.42

 

Başka bir neden, göklerin henüz tamamlanmamış olması, yıldızların henüz yaratılmamış olmasıdır.43

 

Tüm bu nedenlerle, Tora “iyi oldu” ifadesini ikinci günde kullanmaz. Ama, üçüncü günde bu ifade iki kez, hem bir önceki gün, hem de üçüncü günün kendisi için iki kez söylenir.

 

İkinci günde, hem gökler pıhtılaştığı hem de melekler yaratıldığı için, ikinci günün iyi sayılması mantıklıdır.44 Ancak, gök ve melekler yaratılıştaki en önemli şeyler değillerdir. İnsanlar iyi ve dindar olduklarında, fiziksel dünya Tanrı’nın gözünde en değerlidir. Bu durumda meleklerden ve dünyanın kalanından daha önemlidirler.

 

Bu durum, ikinci günde melekler ve gökler yaratılmış olsa da “iyi oldu” ifadesinin kullanılmamış olması ile gösterilir, çünkü; yeryüzü hala su ile kaplıdır ve henüz su yüzüne çıkmamıştır. İnsanın üzerinde yaşayacağı yeryüzü, henüz görünürde olmadığı için, bu henüz iyi sayılmazdı. Tüm dünya, melekler de dahil olmak üzere, İsrail’in hatrına yaratılmıştır ki Yahudiler Tora’nın buyruklarını yerine getirebilsin.

 

Bu nedenle, üçüncü günde, kuru toprak göründüğünde “iyi oldu” ifadesi iki kez yer alır. Fiziksel dünyanın tüm amacı Gelecek Dünya’ya erişmeyi mümkün kılmasıdır. Her bir gün, Gelecek Dünya’da ihtiyacımız olarak erzaklarımızı toplayabiliriz, çünkü; orada buyrukları yerine getiremeyeceğiz ve iyi eylemler yapamayacağız. [Üzerinde insanın Tora’nın buyruklarını yerine getirebileceği kuru toprak  ortaya çıktığında, bu hem bu dünya hem de Gelecek Dünya için iyiydi, bu nedenle bu ifade iki kez söylenmiştir.]

 

Bu bir insanın deniz veya çöl yolculuğuna çıkmadan önce hazırlık yapmasına benzer. Gerekli erzakları yanına alma konusunda dikkatli olmalıdır, çünkü; elindekiler tükenirse, ona acıyacak kimse olmayacaktır.

 

Tüm bunlardan anlaşıldığı gibi, Tanrı’nın gözünde doğru kişiler meleklerden daha değerlidir.

 

İkinci günde, “iyi oldu” ifadesinin yer almamasının başka bir nedeni, bu günde çatışmanın yaratılmış olmasıdır.45 Tüm sular bir aradayken, Tanrı’nın emri ile iki gruba ayrılmışlardır. Biri gökte, diğeri derinliklerdeydi.

 

Hemen aralarında bir çatışma doğdu, çünkü; iki grup da yükseklerde yer almak istedi.

 

Aşağıdaki sular ağlayarak, “Yazıklar olsun bize, Yaratıcımız’dan ayrıldık” dedi. Zorla ayrıldılar ve derinliklere indiklerinde kaçmak ve yerlerini terk etmek istediler. Sonunda Tanrı onları azarlayıp oldukları yerde kalmalarını söyledi.

 

Tanrı onlara Kendi onuru için ayrıldıkları için iki ayrıcalık sağlayacağını söyledi. Yaratılıştaki her şey Tanrı’ya övgüler söylemek zorundadır; Tanrı’nın verdiği ilk ayrıcalık, yukarıdaki suların aşağıdaki sulardan sonra övgü sunacağını buyurmasıydı.

 

İkinci ayrıcalık, aşağıdaki suların Tapınak hizmetinde kullanılacak olmasıydı. Ayrıca, bu sular, uygun yerde açıklanacağı gibi, tüm korbanlarda kullanılacak olan tuzu verecekti. Sonuç olarak, aşağıdaki sular derinliklerde kalmayı kabul etti.

 

Suyun nasıl olur da ağladığını anlamak zordur. Ancak, yaratılıştaki her şeyin üzerinde bir yönetici meleğinin olduğunu bilmek gerekir.46 Böyle her biri farklı bir kavram ile görevli, yetmiş melek vardır.

 

İkinci günde bir çekişme vardı; iyi bir nedenle de olsa, çekişme Tanrı’nın gözünde çirkindir. Bu nedenle “iyi oldu” ifadesi kullanılmamıştır.

 

Bu bize, bir insanın çekişmeden ve nedensiz nefretten ne kadar uzak durması gerektiğini öğretir. Bir kişi, daima diğer insanlar arasında barışı ve kendisi için olduğu kadar başkaları için de iyi olanı sağlamaya çalışmalıdır. Birlik, Yahudilik içerisindeki en önemli ilkelerden biridir. Herkes iyi niyetle birlik oluşturursa, bu hepimize kazanç getirir.

 

Bu bize, aynı zamanda, dünyada iki tane tanrının olduğu gibi sahte bir inanca sahip kişilerin önemli bir cezayı hakettiğini gösterir.47 İkinci günde, “iyi oldu” ifadesinin yer almıyor oluşunun bir nedeni şudur; tek Tanrı’ya inananlar ikilikte iyilik görmez. Yahudiliğin en önemli ilkelerinden biri, Tanrı’nın birliğine olan inancımızdır. Bu nedenle her gün şöyle deriz, “Dinle İsrael! Aşem Tanrımız’dır; Aşem ‘Bir’dir.”

 

İkinci gün olan, Pazartesi gününde, “iyi oldu” ifadesinin yer almıyor oluşu nedeniyle, bu günde yeni bir işe başlamamak gelenektir.48 Bugün çeyiz düzülmez veya yeni bir ticari işe başlanmaz. Bilginlerimiz bize, hiçbir yeni işe başlamamamızı tavsiye ederler, çünkü; çatışma ve cehennem bu günde yaratılmıştır.49 Bu günün zararlı yönleri vardır ve bunların dikkate alınması gereklidir.

NOTLAR:

10. Hagiga 12b; Bahya; Zohar Hadaş. Karşılaştır Yalkut
11. Hagiga aynı yerde; Zohar Rakya
12. Zohar Hadaş 8d, 16b.
13. Hulin, Bölüm 7
14. Bereşit Rabba, VaYişlah; Zohar Hadaş 11c.
15. [R. Avraham ben Yehezkiya Hazkuni] Ştey Yadot (Amsterdam, 1726), s. 100.
16. Yafeh Toar, VaYişlah, 444
17. Orah Hayim 155
18. Magen Avraham yerinde.
19. Levuş, adı geçen eserde
20. Orah Hayim 55
21. Adı geçen eserde.
22. Karşılaştır. Orah Hayim 177
23. Yalkut, Leh Leha
24. Magen Avraham 689:11.
25. Hagiha, Bölüm 1.
26. Adı geçen eserde. 12b.
27. Yazar’ın kendi analizi. Peraşa Derakim’e bakınız.
28. Hagiga 12b.
29. Zohar Hadaş 11a.
30. Hagiga 13a.
31. Adı geçen eserde; Zohar, Bereşit 85b.
32. Zohar Hadaş 11a; Bet Yosef, Orah Hayim 81
33. [R. Yaakov Tzemah,] Naggid U’Metzavah (İstanbul, 1726).
34. Zohar, Balak.
35. Pesakim 54; Zohar Hadaş 5a.
36. Targum Yonatan
37. Yalkut; Bahya, VaYetze.
38. Zohar, Bereşit 46b.
39. Bereşit Rabba; Zohar 46a.
40. Zohar Hadaş 5a.
41. Zohar Hadaş 11a.
42. Pesakim, Bölüm 4; Yalkut.
43. Ralbag.
44. Bahya.
45. Bereşit Rabba.
46. Yazar’ın kendi analizi
47. Zohar Hadaş.
48. Bahya.
49. Toledot Yitzhak.