Yaratılış 18:24-25

“Belki şehir içinde elli dürüst insan vardır. İçindeki bu elli dürüst insan uğruna [söz konusu] yeri bağışlamayıp [yine de] yok edecek misin? Böylesi bir hareketi Sana yakıştırmak bile saygısızlık olur! Dürüstü kötüyle birlikte öldürmek?! [Bu gerçekleştiği takdirde] Dürüstlerle kötüler aynıymış gibi görünecek. Bunu Sana yakıştırmak saygısızlıktır! Tüm dünyanın Yargıcı dürüst yargı gerçekleştirmeyecek mi?”

Avraam, Tanrı’nın bireylere dikkat etmeden tüm Sedom bölgesini yargılamak istediğini anladı. Bunu kabul etmesi güç bularak, “Dürüstü de kötüyle birlikte ortadan mı kaldıracaksın? Bu şehirlerdeki iyiyi ve kötüyü tartmak istiyorsun ve kötülük iyilikten fazla tartarsa hepsini yok edeceksin. Bunu kabul etmek çok zor. Bin tane kötü ve bin tane dürüst kişi olduğunu varsay, fakat kötülerin kötü davranışları dürüstlerin iyi davranışlarına ağır mı geliyor? İyi ve kötü davranışlar sayılar ile ölçülmez ama ağırlıkları ile ölçülür. Bazen tek bir kötü eylem çok, çok sayıdaki iyi eylemlere ağır gelebilir. Dürüst kişiler neden kötü kişiler yüzünden cezalandırılsın? Günahları onlar işlemedi. Eğer sadece elli dürüst kişi varsa, sadece yıkımdan kaçmakla kalmamalılar, fakat tüm şehir onların hatrına bağışlanmalıdır.”137

Avraam’ın “Böylesi bir hareketi Sana yakıştırmak bile saygısızlık olur! Dürüstü kötüyle birlikte öldürmek?!” dediğinde kastettiği budur. Kötü kişilerin sayısı dürüst kişilerin sayısı ile aynı olsa bile, dürüst kişiler kötü kişiler yüzünden öldürülmemelidir. Kötü kişilerin sayısı dürüst kişilerin sayısından fazla bile olsa, Sen’in kötülerle birlikte dürüst kişileri öldürmen düşünülemez. Günahları ve iyi eylemleri tartmasan ve sadece insanları saysan bile bu hala adil değildir. Dürüst, kötüyle birlikte öldürülmeli mi? Nasıl olur da sadece insanları sayar ve her bir bireyi tek tek yargılamazsın? 50,000 dürüst kişi olabilir. Sadace sayıları kötü kişilerin sayısından az diye onları öldürmek korkunç bir şey olacaktır. İnsanlar Sen’in masumları öldürdüğünü söyleyecektir.

Bu nedenle her bir kişiyi tek tek yargılaman için Sana yalvarıyorum. Eğer [beş şehrin her birinde] on dürüst kişi varsa, onların hatrına hükmünü iptal et.

Şimdiye kadar, insanlar Tufan neslinin neden yok edildiğini ve Kule’nin yapıcılarının neden dağıtıldığını sordu. Aralarında onları koruyacak birkaç yüz dürüst kişi yok muydu? Veya on kişi bile? Şimdi insanlar aynı soruyu soracak. Dürüst kişilerin değerinin neden bu şehirleri koruyamadığını soracaklar. Eğer elli dürüst kişi – her şehirde on kişi – varsa, değerleri ile diğerlerini koruyabilmelidir. Eğer değilse, en azından kendilerini yıkımdan kurtarabilmelilerdir. Yeryüzünün Yargıcı adil olmayan bir şekilde mi davranacak? Kesinlikle hayır!

Bunun yanında, bu yıkımı Sen gerçekleştirirsen, bu Senin İsmi’ne büyük bir saygısızlık ve hürmetsizlik (hilul haŞem) ile sonuçlanacak. Birçok kişi inanmıyor ve “Yargıç yok ve adalet yok. Dürüst kişilerin kimsenin umrunda olmadığını görüyoruz” diyecekler.

Eğer her şehirde on dürüst kişi varsa, onların değeri komşularını korumalı. Eğer bir şehirde sadece dokuz dürüst kişi varsa, Ben onlara katılacağım ve onuncu kişi olacağım.138

Nimrod’un beni ateşli fırına attığı ve benim Sen’in İsmi’ni kutsamak için memnuniyetle gittiğim zamanı hatırla. Sen’in tutsakları kurtarma emrini yerine getirmek ve Lot ve adamlarını kurtarmak için dört krala karşı savaştığımda hayatımı vermeye istekli olduğum zamanı hatırla. Bu eylemlerin değeri Sedom halkını korusun.

Benim bu şekilde konuşmam ve Sen’in yargını sorgulamam yakışıksız olabilir. Senin hükmünün adil olduğu konusunda şüphe yoktur. Ama benimle aynı türdeki insanları korumak için Sen’inle bu şekilde konuşmak için kendimi tehlikeye atmaya hazırım. Beni Nimrod’dan ve dört kraldan kurtarmanın nedeninin burada olup Sedom halkını korumam için olduğundan eminim. Ben kendim böyle bir tehlikeden kurtarılmaya layık değildim. Bu kadar cesur bir şekilde konuşmamın tek nedeni budur.” 139

NOTLAR:

137. [Rabbi Baruh ben Baruh ibn Yadaya,] Kehilat Yaakov (Venedik, 1598). Sayfa 205. Karşılaştır. Bet Elohim, sayfa 12.

138. Yafeh Toar, sayfa 287.

139. Aynı adlı eserde.