Arazi ve içindeki mağara, böylece Het oğullarından [satın alınıp], Avraam için tartışılmaz mülk olarak, mezarlık arsası şeklinde onaylanmış oldu.
Burada geçen ifade (וַיָּקָם הַשָּׂדֶה וְהַמְּעָרָה) “Tarla ve mağara yükseltildi” olarak da çevrilebilir.¹⁰¹ Tarla ve mağara Avraam’ın mülkü olunca kutsal ve yüceltilmiş hale geldi.
Tora, “Tarla ve mağara… Hititlerin elinden Avraam’a geçti” diyerek, satışın yalnızca Efron’un elinde olmadığını vurgular. Hititler, yabancılara mezar yeri satmama konusunda bir anlaşma yapmışlardı. Bir kişi yalnızca ticaret amacıyla gelip yerleşmediği sürece, ona mezar yeri satmak istemiyorlardı.
Bu nedenle yalnızca Efron’un satışı yeterli değildi; şehir meclisinin onayı gerekiyordu. Satışı onaylayan Hititlerdi ve mülkiyeti resmen onlar Avraam’a devrettiler.¹⁰²
Başka bir görüşe göre, bu tarla hükümdar ailesi için ayrılmıştı ve yöneticinin izni olmadan satılamazdı.¹⁰³
Tora bu olayı ayrıntılı anlatır, çünkü bu sayede Tanrı’nın Avraam’a verdiği “Adını yücelteceğim” (12:2) vaadinin gerçekleştiğini görürüz. Buradaki insanlar ona “Tanrı’nın prensi” (23:6) diyorlardı. Ayrıca Efron vali olmasına rağmen, Avraam’a hep “efendim” diye hitap etti; Avraam ise ona bu unvanı kullanmadı. Bu, Avraam’ın saygınlığını gösterir.¹⁰⁴
Bu bölüm ayrıca Atalarımızın ve Annelerimizin nerede gömülü olduğunu öğretir.¹⁰⁵ İsrail diyarında yaşayan insanları sürekli hatırlamalıyız; çünkü atalarımız orada gömülüdür. Leh Leha bölümünde de anlatıldığı gibi, Kutsal Topraklar’daki yoksullara önem vermek gerekir. Eğer Yahudiler orada yaşamazsa, uluslar eski mezarları kazar, orada gömülü olan azizlerin ve bilginlerin mezarları yok olur. Oradaki eski sinagoglara ve Tora parşömenlerine de sahip çıkmalıyız. Tüm tarihimiz bu topraklarla bağlantılıdır; bu nedenle herkes gücü yettiğince Kutsal Toprakları desteklemelidir.¹⁰⁶