Yaratılış 22:8

Avraam “Kendisi’ne korbanlık kuzuyu Tanrı sağlayacaktır, oğlum” dedi. İkisi birlikte devam ettiler.

Avraam cevabını çok dikkatli seçti. Sanki şöyle diyordu: “Tanrı, yakmalık sunu için bir kuzu sağlayacak… ve bu kuzu oğlum olacak.”
Bazı yorumculara göre Avraam’ın sözleri şöyleydi: “Tanrı, yakmalık sunu için bir kuzu sağlayacak. Ama eğer bir kuzu bulunmazsa, yakmalık sunu oğlum olacak.”

Yitshak kaderinin ne olduğunu yavaş yavaş anlamaya başlıyordu; buna rağmen metin, “ikisi birlikte yürüdüler” der. Tutumları hiç değişmedi.⁶²


Başka bir görüşe göre Yitshak genç olduğu için Avraam’dan çok daha hızlı yürüyebiliyordu. Avraam onu yavaşlatmak için odunu Yitshak’a yükledi. Böylece “ikisi birlikte yürüdüler.”⁶³

Tora burada ikisinin arasındaki tuhaf bir diyaloğu aktarır:
“Yitshak, babası Avraam’a hitap ederek dedi ki: ‘Babacığım…’ Avraam da ‘Buradayım, oğlum’ dedi.”


Bu diyalog şu şekilde açıklanır:

Daha önce de belirtildiği gibi, bazı dedikoducular Yitshak’ın aslında Avimeleh’in gayrimeşru çocuğu olduğunu söylüyorlardı. Yitshak bu söylentilerin farkındaydı; şimdi babasının kendisini kurban etmeye hazırlandığını anlayınca içi ezildi. İçinden şöyle dedi:


“Artık insanlar bu dedikodunun doğru olduğuna inanacak. Eğer gerçekten Avraam’ın oğlu olsaydım, babam beni nasıl kendi elleriyle öldürmeye hazırlanabilirdi? İnsanlar ‘Eğer Yitshak gerçekten Avraam’ın oğlu olsaydı, onu kurban etmeye nasıl yüreği dayanırdı? Gerçek bir baba böyle bir şeyi yapamaz,’ diyecekler.”

Yitshak bu yüzden, “Babacığım…” diyerek konuştu. “İnsanların senin benim babam olduğunu bilmesini istiyorum. Ama sen planladığını yaparsan kimse inanmayacak. Eğer Tanrı’nın isteği buysa, beni öldürmen umurumda değil. Ama bu olay insanların iftiralarını kanıt gibi kullanmasına yol açacak; kendi ellerinle beni öldürürken bunu görecekler.”

Avraam yanıtladı: “Buradayım, oğlum. Tam aksine, bu kurban senin meşru oğlum olduğunu kanıtlayacak. Eğer sen Avimeleh’in gayrimeşru çocuğu olsaydın, seni Tanrı’ya sunu olarak getirmeye nasıl cesaret ederdim? Üzerinde en ufak bir kusur olan bir koyun bile kurban olmaya uygun değilken, meşruiyeti tartışmalı birini nasıl sunu yapabilirim? İnsanlar bunun Tanrı’nın buyruğu olduğunu bilecek; böylece tüm dünya senin benim oğlum olduğunu anlayacak.”

Avraam bu nedenle “Buradayım, oğlum” dedi. Bu ifade, Tanrı’nın ona ilk kez Yitshak’ı kurban etmesini söylediği zamanki ifadenin aynısıydı. Avraam “buradayım” diyerek hem Tanrı’nın buyruğunu yerine getirdiğini hem de tüm dünyanın Yitshak’ın “oğlum” olduğunu bilmesini ima ediyordu.⁶⁴

Yolda ilerlerken aniden yaşlı bir adamla karşılaştılar. Bu adam aslında kılık değiştirmiş Satan’dı. Avraam’a sordu:


“Beyefendi, nereye gidiyorsunuz?”
“İbadet etmeye,” dedi Avraam.
“Yanında neden odun ve bir kesim bıçağı götürüyorsun?”
“Orada bir iki gün kalabiliriz. Yemek hazırlamak gerekirse yanımızda bulunsun diye bunları alıyoruz.”⁶⁵
“Beni aptal mı sanıyorsun?” diye çıkıştı yaşlı adam. “Ne yaptığını bilmediğimi mi düşünüyorsun? Ah, seni yaşlı budala! Yüz yaşında sana verilen oğlunu şimdi öldüreceksin öyle mi? Tanrı’nın sana böyle bir şey buyurduğunu sanıyorsun, ha! Buna inanma. Tanrı insana böyle akıl almaz şeyler söylemez. Belki sadece rüyanda böyle bir buyruk duydun. Rüya yüzünden tek oğlunu feda edecek kadar aptal mısın? Yarın rüyanda Tanrı’nın sana ‘Göle atla!’ dediğini görürsen, hemen atlayacak mısın? Rüya yüzünden sevgili oğlunu öldürme.


“İyice düşün. ‘Peygamberlik gördüm,’ diyorsun. Belki yanıldın. Kim bilir asıl mesaj neydi? Peygamberlik bir rüya gibidir; her zaman anlamı net değildir.


“Sen Tanrı’nın sana açıkça buyurduğunu ve uyanıkken söylediğini söylüyorsun, ama biraz aklın varsa bunu umursama. Bir dost birine hediye verirse onu geri alamaz. Tanrı sana bir oğul verdi, ama onu öldürmeye zorlamaya hakkı yok.
“Üstelik çocuğu öldürürsen, masum birini öldürdüğün için Tanrı seni cezalandırır. Eğer bu gerçekten sadece bir rüyaysa, sen bir katilden başka bir şey olmayacaksın!”

Avraam yaşlı adamın gözlerinin içine bakarak, “Pis yaratık, defol! Kim olduğunu biliyorum. Sözlerine kulak vermeyeceğim. Kalbim Tanrı’ya bağlı ve tüm argümanlarının boş olduğunu biliyorum. Tanrı’yı biliyorum; bana bundan çok daha zor bir şey buyursa bile, boyun eğmek zorundayım,” dedi.⁶⁶

Satan Avraam’ı ikna edemeyeceğini anlayınca bu kez genç bir delikanlı kılığına girerek Yitshak’a yaklaştı. Tekrar sordu:


“Nereye gidiyorsun?”
“Bir akademiye kaydolmaya,” dedi Yitshak.
“Babanın seni insan kurbanı olarak sunacağını bilmiyor musun?”
“Şüpheleniyordum. Eğer Tanrı’nın isteği buysa, hazırım,” dedi Yitshak.⁶⁷

Genç adam alay ederek, “Görüyorum ki baban gibi aziz olmak istiyorsun. Ölümden korkmuyorsun,” dedi. Sonra ciddileşti:


“Peki ya annen? Ona hiç acımıyor musun? Bu acıyı ona yaşatmayı mı düşünüyorsun? Hayatı boyunca çekti, tek umudu bir gün kendisi için dua edecek bir oğul sahibi olmaktı. Kaç günler oruç tuttu, Tanrı’ya yakardı. Sonunda, doksan yaşında bir oğul sahibi oldu.
“Buna mı azizlik diyorsun? Anneni öldürmek mi? Yaptığından sonra yaşayamaz. Onun için bu ölümcül olacak.
“Yişmael’in seninle ‘savaş oyunu’ oynamaya kalkıştığını hatırla. Annenin ne kadar endişelendiğini hatırla. Babana Yişmael’i evden kovdurttu, mallarını sana bırakacağına yemin ettirdi. Eğer baban seni öldürürse, bütün malları kim alacak biliyor musun? Tabii ki Yişmael! Bu bile seni bu çılgınlıktan vazgeçirmeye yeter. Annenin ne hissedeceğini düşünebiliyor musun? Önce oğlunu kaybedecek, sonra da en büyük düşmanı onun yerine geçecek! Onu bir köle gibi kovdurmuştu, şimdi yerini o alacak. Bu acıyı hayal bile edemezsin!”⁶⁹

Bu sözler Yitshak’ı bir an için etkiledi. Biraz cesareti kırıldı ve babasına acıması için yalvarmaya başladı:
“Benim için pek endişelenmiyorum. Ama Yişmael… Mirası alacağını çoktan iddia etti bile. O kadar kötü biri ki, onun senin varisin olmasına nasıl izin verirsin? Sen bana Tanrı’nın ‘Sara’nın sana söylediği her şeyi yap’ dediğini, bu yüzden Hagar ve Yişmael’i evden kovduğunu söylemiştin. O zaman Tanrı’nın fikrini değiştirmeyeceği açıktı. Bu buyrukları verdikten sonra neden şimdi böyle bir şey istesin?
“Acele etme baba. Tanrı’ya bir daha sor. Onun isteği bu mu, emin ol. Eğer öyleyse ben hazırım ve boyun eğmeye istekliyim.”

Avraam sabırla cevap verdi:


“Seninle konuşan ‘delikanlı’ Satan’ın ta kendisiydi. Tek amacı seni günaha sokmak. Ona hiç kulak verme; Tanrı seni bolca ödüllendirecek. Eğer peygamberliğimde en ufak bir şüphem olsaydı, seni böyle bir sınava sokar mıydım? Senin gibi harika bir oğlum olacak mı sanıyorsun? Tanrı’nın sözü bana net ve tartışmasız ulaştı; O’nun isteğini büyük bir sevinçle yerine getirmeliyiz.”

Yol, dağların arasındaki dar bir geçide ulaşıyordu. Satan bu kez bir plan yaptı; geçitte oturup kendini azgın bir nehir kılığına soktu. Avraam suya girdi, beline kadar yükseldi. Bunun bir dere olduğunu sanıp Yitshak’ı çağırdı, elinden tuttu. Birkaç adım attılar, su boğazlarına kadar yükseldi. Avraam şaşkınlıkla etrafına bakındı:


“Buradan defalarca geçtim, burada hiç nehir yoktu. Önce yağmurdan biriken su sandım. Ama bu kadar derin olamazdı. Bu Satan’ın işi; Tanrı’nın buyruğunu yerine getirmemi engellemeye çalışıyor,” dedi.

Yitshak’a döndü: “Korkma oğlum. Eminim burada su yok, sadece sağlam toprak var.” Yürümeye devam ettiler; su ağızlarına kadar yükseldi. Avraam gözlerini göğe kaldırınca Satan’ın kaçtığını gördü; su anında kayboldu.⁷⁰

Satan bu kez Sara’ya gitti ve sordu:


“Kocan nerede?”
“Bir yolculuğa çıktı,” dedi Sara, “yanına oğlunu da aldı.”
“Oğlunu yanından hiç ayırmazdın. Böyle uzun bir yolculuğa nasıl izin verdin?”
“Bir akademiye gitti. Uzak değil.”
Satan soğuk bir gülümsemeyle, “Oğlunu bir daha göremeyeceksin,” dedi.
Sara, “Eğer bu Tanrı’nın iradesiyse, öyle olsun,” diye karşılık verdi.⁷¹