Yaratılış 1:12,13

Yeryüzü; bitkiler, kendi türlerinde tohum üreten otlar ve kendi türlerine göre tohum içeren meyveler üreten ağaçlar çıkardı; Tanrı bunun iyi olduğunu gördü. Akşam oldu ve sabah oldu; üçüncü bir gün.

 

Verilen buyruk ile sonuç arasında iki fark vardı. Birincisi, yeryüzüne farklı türdeki bitkileri ayırması emredilmediği halde, her ağacın kendi türüne uyduğunu görüp, türlerin ayrılmasının Tanrı’nın isteği olduğunu görmüştü. Yeryüzü, böyle yapması zorunlu olmadığı halde, daha küçük bitkileri ayırdı.27 [Tanrı’nın bitkilerle ilgili olarak vermiş olduğu buyrukta, “kendi türüne göre” ifadesi yer almaz, daha sonra büyümelerinin ardından bu ifade kullanılmıştır.]

 

İkincisi, bir an için, yeryüzü Tanrı’nın isteğinin tersine davranmıştır. Tanrı, yeryüzüne “meyve ağaçları” üretmesini buyurmuştu, yani; ağacın gövdesinin tadı, meyvesinin tadı ile aynı olacaktı. Ancak, yeryüzü günah işledi, bu nedenle ağacın gövdesi yenemez oldu. Daha sonra Adam günah işlediğinde, yeryüzü bu nedenle lanetlenmiştir.

 

Tanrı’nın buyruğuna tam olarak uyulmadığı halde, ayet “öyle oldu” demektedir. Ağaçlar ilk kez yaratıldıklarında, toprağın içinde kaldılar ve bu süre içerisinde gövdeleri meyveleri ile aynı tada sahipti. Yerden çıktıktan sonra, gövdeleri tadını kaybetti.28

 

Bazı kişiler, Eden Bahçesi’ndeki Bilgi Ağacı’nın gövdesinin meyvesi ile yanı tada sahip olduğunu söylerler. Bu nedenle, buna uygun olarak Tora “öyle oldu” diye belirtmektedir.29

 

Buradan, bir kişinin, “Birçok günah işlemiş olsam da, kendimi sağlama aldım, çünkü; benim için gerekli olduğundan çok daha fazla yardımda bulundum ve iyi işler yaptım. Yaptığım iyilikler nedeniyle kötülüklerimin önemsenmemesi gerekir” dememesi gerektiğini öğreniyoruz. Gerçekte işler bu şekilde yürümez. Tanrı kesinlikle iyi işleri ödüllendirir, ancak aynı zamanda, her günah için de ayrı bir ceza vardır. Bu ikisi değiş tokuş edilemez.

 

Bu, Tanrı’nın“[kimseye] özel ilgi göstermeyen ve rüşvet almayan” olduğu ayetinin (Yasanın Tekrarı 10:17) anlamıdır. Bu ayeti nasıl anlayabiliriz? Tüm dünya Tanrı’ya ait olduğuna göre, bir insan Tanrı’ya nasıl rüşvet verebilir? Bunun cevabı, Tanrı’nın iyi işleri, bir kişinin kötü işlerini eksiltmesini sağlayacak rüşvet olarak kabul etmemesidir. O, iyi işleri ayrı ödüllendirir, kötü işleri ayrı cezalandırır. Günahları hükümsüz kılacak olan tek şey, hakiki tövbedir: Tanrı’nın önünde günahını itiraf etmek, gerçekten pişman olmak ve bu günahı tekrarlamayacağına kesin olarak karar vermek. Bu tövbe, Tanrı tarafından hemen kabul edilir.

 

Ayet, “Tanrı bunun iyi olduğunu gördü” ile sona ermektedir.Bunu anlamak biraz zordur, çünkü; Tanrı’nın ancak yaptıktan sonra onun iyi olduğunu gördüğünü ima eder. Bunu söylemek ise mümkün değildir, çünkü; Tanrı geleceği bilir ve yapılmadan önce olayları görür.

 

Kutsal Metin bize bir kişinin bu peraşayı okurken “Niçin bu bugün yaratıldı da başka bir gün yaratılmadı? Bu, niçin diğerinden farklı?” gibi sorular sormasının yasak olduğunu öğretir. Bu tür sorulara dalan kişi, sadece kendi aklını karıştırır. Tora’yı çalışmak ve yerine getirilmesi gerekenleri bilmek daha iyidir.

 

Bu nedenle Tora, “Tanrı bunun iyi olduğunu gördü” diye belirtmektedir. Buradaki amaç, Tanrı’nın olmasını istediği yolun bu olduğudur.30 Bunun ötesini bilemeyiz.

NOTLAR:

  1. Hulin, Bölüm 3
  2. Alşih.
  3. [R. Avraham ben Moşe Heilperin,] Ahavat Tzion (Lublin, 1639).
  4. Zohar Hadaş 12a. Karşılaştır. Ramban