Yaratılış 7:2-3

Her temiz hayvandan kendine, erkek ve eşi olmak üzere yedişer çift al. Temiz olmayan hayvanlardan ise, erkek ve eşi olmak üzere iki tane al. Gökyüzünün kuşlarından da erkek ve dişi olmak üzere yedişer çift al. Tüm yeryüzü üzerinde soyları [bu sayede] yaşasın.

 

Sadece “temiz değil” demek yerine, Tanrı, “tüm temiz olmayan hayvanlardan” demektedir. [İbranice’de ilave kelime daha belirgindir: sadece Temeah (טְמֵאָה) demek yerine Tora, aşer lo tehorah hi

( אֲ֠שֶׁ֠ר לֹ֣א טְהֹרָ֥ה הִ֛וא) demektedir.]

 

Tora burada, bize uygunsuz hiçbir söz söylememeyi öğretmektedir. Burada kastedilen müstehcen konuşma değildir; bu konu açıktır ve bunu ima etmeye gerek yoktur. Ancak, bir kişi konuştuğunda söylediği her sözün uygunsuz olmamasına dikkat etmelidir.

 

Tanrı’nın dahi küçümseyici bir söz söylememe konusunda dikkatli olduğunu görürüz. Bu hayvanları “temiz değil” olarak nitelemek yerine, “tüm temiz olmayan hayvanlardan” demekte, küçümseyici bir söz söylememek için ilave üç kelime kullanmaktadır.41

 

Elbette Tora birçok yerde “temiz değil” kelimesini kullanmaktadır, ama burada [Tanrı bu hayvanlar hakkında ilk kez konuşmaktadır.] Tora bize söylediğimiz her kelimede dikkatli olmayı öğretmek için daha uzun bir ifade kullanmaktadır. Başka bir yerde, Tora’nın uygunsuz bir ifade kullanmamak için ilave on kelime kullandığı örneği aktaracağız.

 

Bir kişin karakteri konuşma tarzından bellidir. Talmud, iki öğrencinin zor bir metni analiz ettiğini aktarır. Biri şöyle der, “Bir domuz gibi yorgunum!” Diğer öğrenci, “ ‘Bir küçük çocuk gibi yorgunum’ demeyi tercih ederim” der. İlk öğrencinin söylemek istediği, son derece zor bir metni kusursuz biçimde anlayabilmek için o metni incelemekten dolayı bitkin düştüğüydü. Ama benzetme olarak bir domuzu kullandığı için, öğretmeni onun bir daha konuşmasını yasakladı. Öğretmeni ayrıca temiz olmayan bir hayvanı anmaktan kaçınan bir kişinin büyün bir bilgin olacağını ve sözlerinin gerçek olacağını belirtti.42

 

Talmud buna benzer başka bir hikaye anlatır. Kutsal Tapınak (Bet Amikdaş) zamanında bir kişi günah işlediğinde Tapınak’ta bir korban sunardı. Korbanının kısımları koenler tarafından yenirdi. Eğer korban büyükse, ondan güzel bir yemek yaparlardı; eğer küçükse her biri küçük bir pay alırdı.

 

Üç koen bir akşam oturmuş, yedikleri korbanları konuşuyorlardı. Biri, “Ben bir bezelye kadar yedim” dedi. İkincisi, “Benim payım zeytin kadardı” dedi. Üçüncüsü, “Benimki bir kertenkele kuyruğu gibiydi” dedi. Üçüncünün böyle kaba bir ifade kullanması üzerine bilginler, gerçekten onun kalıtsal olan koenler ailesine ait olup olmadığını incelediler. Öyle olmadığını keşfettiler.43

 

NOTLAR:

  1. Pesahim, Bölüm 1.
  2. Aynı adlı eserde. (Ki Tetse üzerine açıklamaya bakınız)
  3. Aynı adlı eserde.