Yaratılış 3:10-12

“Bahçede sesini duydum… ve korktum; çünkü çıplaktım. Bu yüzden gizlendim”. “Sana çıplak olduğunu kim söyledi? Yoksa yememeni emrettiğim ağacın meyvesinden mi yedin?” “Yanıma verdiğin kadın – yediğim şeyi ağaçtan bana o verdi”.

 

Şimdi bu kısmı derinlemesine inceleyeceğiz.

 

İlk olarak anlamaya çalışacağımız şey Yılan’ın sözleri olmalıdır. Yılan, “Tanrı gerçekten bahçenin hiçbir ağacından yiyemeyeceğinizi mi söyledi?” diye sorduğunda, apaçık yalan söylüyordu. Bu açıkça Tanrı’nın söylemiş olduğu değildi. Yılan, Tanrı’nın sözlerini çarpıttığında nasıl olur da Adam ile Hava Yılan’a inanıp bu kadar kolay kandırılmıştır? Daha önce de söylediğimiz gibi; Adam çok zekiydi, nasıl olur da bu kadar açık bir yalana inanıp kandırılabilir?

 

Aynı zamanda anlaması zor olan şeylerden biri de, kadının Tanrı’nın ağaca dokunmayı yasaklamış olduğunu neden söylemiş olduğudur. Tanrı onlara hiçbir zaman ağaca dokunmamalarını emretmemişti. Kadının bu ifadeyi kullanması için bir nedeninin var olduğunu söylesek bile, nasıl olur da daha sonra Yılan, “Nasıl dokunduğunda ölmediysen, yediğinde de ölmeyeceksin?” dediğinde bunu bir kanıt olarak kabul etmiştir? Eğer ağaca dokunmaya ilişkin bu emri kendi ilave etmişse, nasıl bunu daha sonra ondan yemeye ilişkin bir kanıt olarak kabul etmiştir?

 

Başka bir zorluk, Tanrı’nın “ondan yediğin gün, kesinlikle öleceksin” (Yaratılış 2:17) demiş olduğu gerçeğinden kaynaklanır. [Hemen öleceklerini değil, o gün içerisinde öleceklerini söylemiştir.] O zaman neden kadın hemen harekete geçmiştir? En azından bir diğer güne kadar bekleyebilirdi. Eğer ağaca dokunduğunda zarar görmediyse, bunu ondan yediği zaman da zarar görmeyeceğinin kanıtı olarak görebilirdi ve sonra yiyebilirdi. Ama, Tanrı ondan yedikleri anda hemen öleceklerini söylemediği için, o halde ondan yemenin zararlı olmadığına dair bir kanıt da yoktu. Bu, günün onuncu saatiydi (yaklaşık 4:00 p.m.) ve günün bitmesine hala çok zaman vardı.

 

Yine bir diğer zorluk Yılan’ın amacı ile ilgilidir. Daha önce bahsettiğimiz gibi amacı, Adam’ı öldürüp Hava ile evlenmekti. Eğer durum bu ise, neden Hava’yı meyveyi yemesi için kandırmıştır? Eğer Hava ölseydi, amacına ulaşamayacaktı.

 

Ayrıca Adam’ın cevabını anlamak da gereklidir, “Yanıma verdiğin kadın – yediğim şeyi ağaçtan bana o verdi.” Savunması günahın kendisinden de kötüydü. Eğer Tanrı kendisine ağaçtan yememesi için emir verdiyse, karısının tavsiyesini dinlemesinin nasıl bir bahanesi olabilirdi?

 

Şimdi tüm bu zorlukları çözümleyeceğiz.

 

Aslında, Yılan Hava’yı dindarlık ile kandırmıştır. Bilgi Ağacı yasak olduğu için, günah işlemeye yaklaşmamak için gerekli önlemleri almaları gerektiğini söylemiştir. Bu yüzden en iyi tavsiye, Bilgi Ağacı’ndan yeme durumuna gelmemek için, bahçedeki bütün ağaçları yasak kabul etmekti.

 

Bu yüzden Hava’ya şöyle demiştir, “Tanrı gerçekten bahçenin hiçbir ağacından yiyemeyeceğinizi mi söyledi?” Aslında demek istediği, “Tanrı sana bahçedeki tüm ağaçlardan yiyebileceğini söylemiş olsa bile, benim tavsiyem hiçbir ağacın hiçbir meyvesini yememendir, böylece günah işlememiş olursun.” O zaman bu kısmın anlamı şudur: “Tanrı, Adam’a Bilgi Ağacı’ndan yemekten sakınmasını söylemiş olsa da, benim tavsiyem, bahçedeki tüm ağaçlardan yememendir.”

 

Bunun üzerine, kadın şöyle karşılık verdi, “Herhangi bir ağaçtan yememek için böyle bir tedbire ihtiyacım yok. Yasak meyveyi yememe konusunda çok dikkatliyim. Dikkatsizlikle meyvesini yemeyeyim diye, yasak ağaca dokunmamak konusunda bile dikkatliyim. Ona dokunmaktan kaçınmak etkili bir tedbirdir. Diğer ağaçlardan yemekten kaçınmak zorunda değiliz.”121

 

Bu sırada Yılan, yasak meyveyi yediğinde Hava’nın ölmeyeceğini sanıyordu. Adam’a bu meyveyi yememesi emri verildiğinde, Hava henüz yaratılmamıştı. Kadınlar genelde önce eşlerinin yemeği tatmalarına izin verip, sonra kendileri yedikleri için, Yılan da Hava’nın önce Adam’ın tatmasına izin vereceğini sanıyordu. Adam yediği anda gelip Hava’nın aynısını yapmasına engel olacaktı.122

 

[Hava, yılanın kendisini arzuladığını ve Adam’ı öldürmek istediğinden şüphelenmişti) ama emin değildi. Yılan “Tanrı gibi olacaksın, iyiyi ve kötüyü bileceksin,” dediğinde aslında niyetinin kendi yararına olabileceğini hissetti. Ama yine de, yılanın Adam’ın ölmesi için yasak meyveyi önce Adam’a kendisinin vermesini istediğinden şüphelendi.

 

Hava, karar veremediği için, Yılan’a kendilerinin ağaca dokunmalarının bile yasak olduğunu söyledi. Dokunmayı sınama amaçlı kullanmaya karar verdiğinde, kendine şöyle dedi, “Eğer yılan bana ağaca dokunmamı söylerse, amacının kötü olduğuyla ilgili daha fazla endişe duymayacağım. Ağaca dokunmanın bir zararı olmadığı için bunu denemenin bir zararı yoktu. Ama eğer amacı kötüyse, bunun Adam’ı öldüreceğini düşünerek, ağaca dokunması için önce Adam ile konuşacaktı.” Tanrı’nın buyruğuna dahil olmadığı halde, bu amaçla Hava, ağaca dokunma fikrini ilave etmişti.

 

Bu sebeple, Yılan onu ağaca doğru ittiğinde, Hava, yılanın niyetinin iyi olduğunu düşünmüştü. Kendine şöyle dedi, “Ağaçtan yememi istiyor, böylece iyi ile kötüyü bileceğim. Eğer niyeti meyveyi eşime vermem ve onu öldürmek olsaydı, beni neden ağaca doğru itip tehlikeye atsın?”123

 

Bazı kişiler, Adam’ın hatasının eşini kendisinden daha az zeki sanması ve bu nedenle yasak elmayı büyük ihtimalle yiyeceğini düşünmesi olduğunu söyler. Bu yüzden, Tanrı sadece yasak elmayı yemeyi yasaklamış olsa da, Adam, Hava’ya bu emirden bahsederken dokunmanın da yasak olduğunu bu buyruğa eklemişti. Hava ağaca dokunup ölmediğini görünce, Yılan’ın doğruyu söylediğini düşündü ve meyveyi yemeye karar verdi.124

 

Yine de, bu karardan sonra bile Hava meyveyi yemeye cesaret edemedi. Kendine şöyle söyledi, “Tanrı yememeyi söyledi, Yılan ise yememi söyledi. İkisinin ortasını bulacağım ve meyvenin kabuğunun bir parçasını yiyeceğim.” Kabuğu tadıp güzel olduğunu anlayınca, meyvenin kendisini de yedi.125

 

Bu Tora’da şu şekilde ima edilmiştir, “Ve Kadın ağacın yemeye uygun olduğunu gördü.” Meyveyi tatmadan, açıktır ki meyveyi yemenin güzel olacağını bilemezdi. Bu yüzden, görüyoruz ki önce kabuğunu tatmış; güzel olduğunu gördükten sonra, meyvenin kendisini yemiştir.

 

Bazıları, Adam ve Hava’nın hatasının, Tanrı’nın asıl niyetinin iyiyi ve kötüyü bilmelerini engellemek olmadığını düşünmek olduğunu söyler. Bilgi Ağacı’nın yasaklanmış olmasının amacı bu olamazdı, çünkü; Tanrı yaratmış olduklarından iyiyi saklamazdı. Eğer gözlerinin açılmasını istemeseydi, ilk başta bu ağacı yaratmazdı.

 

Tanrı’nın bu ağaçtan yemelerini yasaklamasının nedeninin o ağaca dokunmamaları için olduğunu düşündüler. Ağaç, bahçenin ortasında, İlahi Mevcudiyet’in bulunduğu kutsal bir yerdeydi. Daha sonra Kutsalların Kutsalı’na girmenin yasaklanacağı gibi, bu yere yaklaşmanın da yasaklanmış olması mantıklıydı.126

 

Bu varsayıma göre, eğer bu ağaçtan bir meyve düşerse, bu meyve yenebilirdi. Bu meyvenin yasak olmasının tek nedeni bu ağaca dokunulmasının yasak olması olduğu için, yasak sadece yemek amacıyla meyveyi ağaçtan koparmayı kapsıyordu. Tanrı, “ondan yediğin gün, kesinlikle öleceksin” dediğinde amacı, kutsal bir şeye dokundukları için ölecek olmalarıydı.

 

Bunu Hava’nın sözlerinde, “Fakat bahçenin ortasındaki ağacın meyvesinden ise; Tanrı ‘ondan yemeyin ve ona dokunmayın [bile]; yoksa ölürsünüz’ dedi” dediğinde de görüyoruz. Ağacı “bahçenin ortasında” olarak tarif etmesinin amacı, asıl yasağın nedeninin kutsal bir yer olan “bahçenin ortasında” olması olduğunu vurgulamak içindi. Bu nedenle ona dokunulmamalıydı bile.

 

Bu ayrıca Adam’ın “Yanıma verdiğin kadın – yediğim şeyi ağaçtan bana o verdi” özrünün nedeni de açıklamaktadır. Demek istediği, “Yemek için meyveyi ben kendim koparmadım. Onu bana veren O’ydu.” Bunun yasak olmadığı düşünmüştü.

 

Rabbi Moşe Maimonides bir keresinde şu soruyu sormuştu: Bu anlatımdan, sanki bu meyveden yemeden önce iyiyi ve kötüyü bilmiyorlarmış gibi anlaşılmaktadır. Onu yedikten sonra Tora, “Gözleri açıldı” demektedir. Ancak, onların günah işledikten sonra, günah işlemeden önceye göre bir üstünlüğe kavuştıklarını nasıl söyleyebiliriz?127

 

Maimonides bunu şöyle yanıtladı: bu öncül yanlıştır. Adam ve Hava’nın ahmak ve aptal olduğunu söylersek, Tanrı onlara Bilgi Ağacı’ndan yememelerini nasıl emredebilir? Böyle bir buyruk, zekadan yoksun kişiler için geçerli değildir. Eğer bir buyruk verildiyse, bunun içeriklerini anlayabilecek zekaya sahip olmaları gerekirdi.

 

Gerçekten, yasak meyvenin zeka ile ilgisi yoktur. Onu yemeden önce sadece iyiye eğilimleri vardı. Çıplak olduklarının farkında değillerdi, çünkü; şehvet duygularına sahip değillerdi. Ancak günah işledikten sonra, kötü dürtü onlara verildi. Et ve kan oldukları için, sonra fiziksel arzuların ardına çekildiler, yeme, içme ve benzeri şeylere kapıldılar. Sonra şehvet duygularına sahip oldular be bu nedenle çıplak olmaktan utandılar. Buna uygun olarak, bu günah Adam’ın daha önce sahip olduğu bir üstünlüğü kaybetmesine neden oldu.

NOTLAR:

  1. Kesef Nivhar. Bak Ş’nei Luhot HaBrit, sayfa 20.
  2. Imrey Noam.
  3. Kli Yakar.
  4. Avot DeRabbi Natan, Bölüm 1.
  5. Tzeror HaMor.
  6. Toledot Yitshak.
  7. More Nevuhim; Bahya.