BÖLÜM 4
Tanrı “Gökyüzü kubbesinde, gündüz ve geceyi birbirinden ayırmak için ışık kaynakları olsun” dedi. “Birer işaret olacaklar; bayramları, günleri ve yılları belirleyeceklerdir. Ayrıca gökyüzü kubbesinde, yeryüzünü aydınlatmak için birer ışık kaynağı olacaklardır”; ve öyle oldu. Tanrı [böylece] iki büyük ışık kaynağını – gündüzün etkin olması için büyük ışık kaynağını, geceleyin etkin olması için de küçük ışık kaynağını – ve [ayrıca] yıldızları yaptı. Tanrı onları, yeryüzünü aydınlatmaları için gökyüzü kubbesine yerleştirdi. [Bunu ayrıca] Gündüz ve geceye egemen olmaları ve ışıkla karanlığı birbirinden ayırmaları için [yaptı]; Tanrı bunun iyi olduğunu gördü. Akşam oldu ve sabah oldu; dördüncü bir gün.
Yaratılış’ın altı günü boyunca, ışık ve karanlık birlikte gündüz ve gece olarak görev yaptılar.1
Başka bir görüşe göre, orijinal ışık, ilk üç gün boyunca görev yaptı, dördüncü gün, bu ışıktan bir parça ayrılarak Güneş ve Ay’ın yaratılışında kullanıldı.2 Bu Kutsal Metin’deki şu kelimeler ile ima edilir, “Yehi Meorot” [Yehi tekildir, Meorot çoğuldur]. Bu ifade, kelimenin tam karşılığı olarak “O, ışıklar olsun” demektir. Buradaki “O”, ilk gün yaratılmış olan ışığı kastetmektedir.
Ramban (Rabbi Moşe ben Nahman: 1194-1270), ilk gün yaratılan ışığın, ilksel unsurların ışığı olduğunu yazmaktadır.İkinci gün, gökkubbe yaratıldığında, gökkubbe bu ışığı dünyadan ayırmıştı ve böylece üçüncü gün kuru toprak oluştuğunda, yeryüzü tam bir karanlık içerisindeydi. Sonra, dördüncü gün, Tanrı orijinal ışıktan bir parçanın Dünya’yı aydınlatması için Güneş ve Ay’ı oluşturmasını emretti. Buna ayette şu şekilde işaret edilir, “gökyüzü kubbesinde, yeryüzünü aydınlatmak için birer ışık kaynağı olacaklardır.” Bu ifade, ışığın ilk günde yaratıldığını, ancak; Dünya üzerinde dördüncü güne dek parlayamadığını gösterir.
Güneş ve Ay, günün ilk üç saatinde belirli bir zaman içinde asılı kaldı.3
Bazıları, yaratılışın ilk gününün, Adar ayının 23.gününden önceki akşam olduğunu söyler [insan, altıncı günde yaratıldığına göre, bu gün Nisan ayının ilk gününe karşılık gelir]. Öyleyse, Güneş ve Ay, Adar ayının 26.günü yaratılmıştır.4
Güneş ve Ay büyüklük ve parlaklıkta eşit olarak yaratılmıştır, Kutsal Metin’in belirttiği gibi, “Tanri iki büyük ışık yaptı.” Yirmibir yıldan kısa bir süre bu durumda kaldılar.5 Başka bir görüşe göre yirmidört saat eşit kaldılar.6
Sonra, Güneş ve Ay arasında çekişme oldu. Ay şikayet ederek, “İki kral, aynı taç ile hüküm süremez” dedi. Tanrı öfkelendi ve Ay’ı daha küçük yaptı. Güneş, bu çekişmeye katılmadığı için büyütüldü.7 Adam tarafından bir dereceye kadar eski haline döndürülmesi için dua edilene dek, Ay görünür değildi.8
Her ay, Ay hiçbir şey görünmeyene dek küçülmeye devam eder. Sonra, Ay yeniden görünür olduğunda molad (yeniden doğuş) gelir. Ay, yedi veya sekiz saat görünmez kalır.9
Ay, ışık geçirmez ve karanlık bir yapıya sahiptir ve kendisinden kaynaklanan bir ışığı yoktur. Bu nedenle, Şema duasından önce Şabat duasında, “[Tanrı] gördü ve Ay’ın şeklini düzeltti” deriz. Kelime seçimi onun ışıksız bir “biçim” olduğunu ima eder.10
Işığı geçirmeyen bir metal parçası bile bir alev ışığını yansıtabilir. Ay da benzer şekilde Güneş ışığını yansıtır.
Ay, Güneş’e bir Ay ayının son günü ve bir sonraki ayın ilk günü en yakın konumda olur. Güneş, Ay’ın tam üstünde, Dünya da Ay’ın tam altında olduğu zamanlarda Ay görünmez. Ama, Güneş’ten uzaklaştığında bir kenarı aydınlanır ve o kenarı görünür olur. Ay ayının onbeşinci gününde, Ay ve Güneş, Dünya’nın iki karşıt yanında bulunurlar ve bu tarihte Ay, dolunay olarak görülür. Güneş ve Ay aynı tarafta olduğunda Ay, Güneş’in ışığını engeller ve görünmez.
Ay ayının onbeşinci gününde, Dünya, Ay ile Güneş’in arasındayken ve Ay görünür durumdayken, Güneş ışığı Dünya tarafından engellenmez, çünkü; Dünya tam olarak Güneş ve Ay arasında değildir.
Ay, Güneş’ten gelen tüm ışığı yansıtmaz. Eğer yansıtsaydı, gece de gündüz kadar aydınlık olurdu.
Işık sağlamasının yanı sıra Güneş, enerji ve bitkilerin büyümesini sağlar. Ay, geceleri dalgaların gel-git yapmasını ve kaynakların akmasını sağlar. Ayrıca, soğuk ve nemli tüm şeylere kuvvet verir.11
Ay Berahaları
Ay, her ay yenilenir ve bu harika olay için her ay Tanrı’ya teşekkür etmemiz gerekir. Ay yenilendiğinde bu nedenle bir beraha söylemek gereklidir. Ay, gördüğümüz diğer gezegenler ve yıldızlardan farklıdır, çünkü; Ay’ın her ay nasıl yenilendiğini ve dolayısıyla Tanrı’nın büyüklüğünü görebiliriz. Yeni Ay’ı görmek, İlahi Mevcudiyet’i karşılamak gibidir.12
Aslında, Şeeheyanu berahasını söylemeli, Tanrı’ya “bizi yaşatan, ayakta tutan ve bu zamana ulaştırdığı için” teşekkür etmeyiz, ancak; bu beraha aynı amaç için otuz günde birden fazla kez söylenemez. Ay’ın döngüsü yirmi dokuz gün olduğu için bu berahayı söyleyemeyiz.13
Kör bir kişi de Ay berahasını söyleyebilir.14 Ay’ı göremese de, bu beraha, evrendeki düzen için Tanrı’ya teşekkür etmek için düzenlenmiştir ve bu kör bir kişiye de fayda sağlar. Bu durum, Şema duasından önce “ışığı biçimlendiren ve karanlığı yaratan” Tanrı’ya teşekkür etmek için kör bir kişi tarafından da söylenen berahaya benzer.
Buna karşıt görüşte olanlar da vardır,15 o halde kör bir kişinin bu dini törene önderlik yapmaması en iyisidir.16
Ay berahasını topluluk ile söylemek en iyisidir, çünkü; “Kralın görkemi halkının çokluğundandır” (Süleyman’ın Özdeyişleri 14:28).17 Bir kişi oruç tutuyorsa bile bu berahayı minyan ile söylemelidir. Eğer bir minyan bulunamıyorsa, kendi başına söyleyebilir.18
Bir kişi, tamamen karanlık olan dek bu berahayı söylememelidir. Ay o zaman pırıl pırıl parlar ve ışığından tat alır.19
Berahayı söylerken Ay’ın bulutlar tarafından kapatılmamış olduğuna veya başka bir şey tarafından engellenmediğine emin olunmalıdır. Hafif bir pus varsa beraha söylenebilir. Berahaya başladıktan sonra Ay bulutlar tarafından kapatılırsa, berahayı tamamlar, çünkü; berahaya başladığında Ay görünür durumdadır. Eğer az sonra bulutların Ay’ı kapatacağı belli ise, o halde berahaya başlanmamalıdır.
Bu berahayı Cumartesi gecesi, rahat ve mutluyken ve üzerinde Şabat giysileri varken söylemek tercih edilir. Bu berahayı Cumartesi gecesi söylemek aynı zamanda başarı için bereketli bir vakittir.20
Ay, Cumartesi gecesi bulutlar ile kaplı ise ve beraha söylenemiyorsa, bu o ayın başarılı geçmeyeceğinin bir işaretidir. Bu durumda kişi, eylemlerini ve bir günahın bundan sorumlu olup olmadığını gözden geçirmelidir. Tüm ay boyunca bu berahayı söylemek mümkün olmazsa, bazı kişiler bunun bir orucu gerektirdiğini, çünkü; bunun tüm İsrail için olumsuz bir işaret olduğunu söyler.21
Eğer ayın ilk on günü içerisinde Cumartesi gecesi varsa, kişi berahayı söylemek için o geceye kadar beklemelidir. Eğer ayın onuncü gününden sonra geliyorsa, bu durumda Cumartesi gecesini beklememelidir, çünkü; gökyüzü artarda iki, üç gece bulutlu olabilir ve beraha söyleme olanağı tamamen kaçırılabilir.
Bir kişi, hafta arasında dahi bu berahayı söylerse, güzel kıyafetler giymesi uygundur. En azından Şabat giysilerini giymelidir.22 Uygun kıyafetler gitmeden bu berahayı söylememesi gerektiği kesindir, çünkü; bahsedilmiş olduğu gibi, bu olay İlahi Mevcudiyet’i karşılamak gibidir.
Bu berahanın ne zaman söylenmesi gerektiğine dair bilginlerimiz arasında farklı görüşler vardır.23 Bazıları moladın ilk günü (Yeni Ay görünür görünmez) söylenmesi gerektiğini, bazıları ise moladdan sonra üç gün beklenmesi gerektiğini söyler. Bazı kişiler ise moladdan sonra yedi gün beklenmesi gerektiğini söyler ve genellikle kabul edilen gelenek budur.
Eğer, yedinci günden önce Cumartesi gecesi geliyorsa, bu durumda berahanın iki nedenle söylenmesi gereklidir. Birincisi, bu berahayı Cumartesi gecesi söylemek daha önce belirtilen nedenler ile en iyisidir. İkincisi, bu gecede genellikle çok kişi uygun durumda olur ve bu “Kral’ın görkemidir.” Hafta içinde herkes kendi işlerine dalar. Bu nedenle Ay berahasını Cumartesi gece söylemek, yedinci günden önce bile olsa, gelenektir. Ancak, Cumartesi gecesi, moladdan üç gün geçmeden geliyorsa, bu durumda yedinci güne kadar beklenmelidir.
Cumartesi gecesi moladdan sonraki yedinci gün ise, tam olarak yedi gün dolmamış olsa da, bir sonraki geceyi beklemeye gerek yoktur. Bazı kişiler, tam yedi gün dolana dek beklenmesi gerektiğine işaret etse de, burada bir istisna uygulanabilir.24
Ay berahası ayın onbeşinci gününe dek söylenebilir. Onbeşinci günden sonra söylenemez ve eğer söylenirse anlamsızdır. Ay küçülmeye başlamıştır ve beraha sadece Ay büyürken söylenmelidir.
Molad, Pazar günü öğleden sonra gelirse, bir kişi bu berahayı iki hafta sonraki Pazartesi gecesi söyleyemez. Bu konu, moladdan tam olarak onbeş gün geçmemiş olsa da geçerlidir.25 Benzer şekilde, Pazar gecesi molad ise, o günden iki hafta sonraki Pazartesi gecesi bu berahayı söyleyemez.26
Bunun nedeni konusunda bilginler arasında görüş ayrılığı vardır. Bazıları molad saatinden itibaren onbeş gün sayılacağını söylerken, bazıları moladın gerçekleştiği günün günbatımından itibaren sayılması gerektiğini söyler. Beraha ile ilgili şüphe varsa, beraha söylenmez.
Av ayında, Tişa B’Av’dan önce bu beraha söylenmemelidir. Bu dönem yas dönemidir ve Ay berahası sadece o kişi mutlu ve içi rahatken söylenmelidir.27 Aynı nedenle, bazıları Tişa B’Av’dan hemen sonra bu berahanın söylenmemesi gerektiğini, çünkü; insanlar hala oruç nedeniyle rahatsız olduğunu söyler. Buna rağmen, genel adet, bu berahayı oruç biter bitmez söylemektir.28 Öncelikle ayakkabılar giyilmelidir, çünkü; Ay berahasının çıplak ayakla veya oruç günlerinde giyilen özel ayakkabılarla söylenmesi uygun değildir.29
Benzer biçimde, Tişri ayında, Yom Kippur’dan önce bu beraha söylenmemelidir, çünkü; insanlar günahları nedeniyle mutsuz durumdadır. En iyisi, Yom Kippur’dan hem sonra, insanlar mutluyken, Tanrı’nın kendilerini affettikleri kesinken söylemektir.30
Bu beraha, sonrasında söyleyecek zaman varsa, yedi yas günü (şiva) boyunca söylenmemelidir. Ancak, yas günleri sonrasında söyleyecek zaman yoksa, yas günlerinde söylenebilir.31
Bu beraha, Cuma gecesinde veya bir bayramdan önceki akşamda, bir sonraki gece Cumartesi gecesi olsa bile söylenemez, çünkü; genel kural şudur, “bir bayram sevinci diğer bayram sevincine karıştırılmaz.”32 Bir kişi Şabat’ta ve diğer bayramlarda çok sevinç duymalıdır.
Ay, bulutlar nedeniyle daha önceden görünmemeye başlamışsa, bu kural nedeniyle buyruğun yerine getirilmesi kaçırılmamalıdır.33 Uzun zaman önce, bir keresinde, Sukot bayramının ilk gününe dek Ay görülmemişti. Bilginler, bayram olsa da o gece bu berahayı söylemeye karar verdiler. Sukot’un ilk gecesinden sonra moladdan onaltı gün geçmiş olacaktı ve berahayı kimse söyleyemecekti.
Bu berahayı söylerken bir çatı altında değil, açık gökyüzü altında durmalıdır,34 çünkü; bir kişi Kral’ı karşılarken bunu dışarıda yapar. Ancak, o kişi hastaysa veya Yahudi olmayan kişiler arasında yaşıyorsa, bu berahayı evinde söyleyebilir. Ay’ı açıkça görebileceği bir pencereden bakabilir.35 Pencere camı buz tutmuş veya renkli ise veya Ay’ı sadece bir aynadaki yansımasından görebiliyorsa bu beraha söylenemez.
Bir kişi, üçüncü Şabat yemeğini uzatır ve Ay Berahası’nı söyleyen bir topluluk ile karşılaşırsa, akşam duasını söylememiş olsa bile, onlarla beraber berahayı söylemelidir.36
Berahayı söylerken Ay’a sürekli bakılmamalıdır.37 Berahanın başlangıcında başını kaldırıp kısa bir süre bakmalı, sonra gözlerini aşağı indirmelidir. Amida söylerken olduğu gibi ayaklarını birleştirmelidir.38
Ay berahası ve ilgili okumalar şu şekildedir:
Tanrı’yı övün. Gökyüzünden Tanrı’yı övün, O’nu yükseklerden övün. Tüm melekleri Tanrı’yı övün, tüm orduları O’nu övün. O’nu övün güneş ve ay, O’nu övün ışık veren yıldızlar. O’nu övün göklerin göğü ve göklerin üzerindeki sular. Hepsi Tanrı’nın ısmi’ni övsünler çünkü O’nun emriyle yaratıldılar. O, sonsuza dek dünya varolduğu sürece onların varolmasını sağlıyor. O’nun emri bu ve değiştirile-mez.39
Kutsalsın Sen,Tanrı’mız, Evren’in Kralı, sözüyle gökler ve ağzının soluğuyla gökyüzündeki tüm cisimler yaratıldı. Onlara bir buyruk ve vakit vermiştir, belirlenmiş görevlerini değiştirmezler. Efendilerinin isteğini mutluluk ve sevinçle yerine getirirler.40 O, gerçek İş Yapan’dır ve yaptığı işler gerçektir. Ay’a güzelliğin tacı olarak, rahimden çıktıklarından beri taşınanlar için yenilenmesini söyledi.41 Onlar da gelecekte Ay gibi yenilenecek, Krallığının görkemi için Yaratıcılarına teşekkür edecekler. Kutsalsın Sen, Tanrımız, ayları Yenileyen.
Üç kez:
Bizim için ve tüm İsrail için iyi bir işaret olsun.
Üç kez:
Kutsaldır seni Biçimlendiren, Kutsaldır seni Yapan, Kutsaldır senin Sahibin, Kutsaldır senin Yaratan.
İbranice’de bu dört işaret, Yotzreh, Oseh, Koneh, Boreh, (יוֹצְרֵךְ עוֹשֵׂךְ קוֹנֵךְ בּוֹרְאֵךְ) kelimelerinin baş harfleri Yaakov (יעקב) kelimesini oluşturur. Bu, Yaakov’un faziletinin bizi desteklediğini gösterir.
Sonra kişi ayak parmakları üzerinde kendini kaldırır ve şöyle der:
Sana doğru kendimizi kaldırıp [ey Ay] sana dokunamadığımız gibi, diğer kişiler kötülük yapmak için bize uzandıklarında bize dokunamasınlar. Bizim üzerimizde güçleri asla olmasın.
“Korku ve dehşet düşsün üzerlerine Büyük Gücün karşısında, dona kalsınlar taş gibi” (Mısır’dan Çıkış 15:16).
“Dona kalsınlar taş gibi Büyük Gücün karşısında korku ve dehşet düşsün üzerlerine.”
Bunların tümü üç kez söylenir. Bu da üç kez söylenir:
David, İsrail’in Kralı, yaşayan ve sonsuza dek kalan.43
Amen, Amen, Amen. Daima, daima, daima.
Ey Tanrı, temiz bir yürek yarat, doğru bir ruh yenile içimde.(Mezmurlar 51:12)
Daha sonra şu söylenir:
Sevgilimin sesi! Dağların üzerinden sekerek, tepelerin üzerinden sıçrayarak geliyor. Sevgilim ceylana benzer, sanki bir geyik yavrusu. Bakın, duvarımızın ardında duruyor, pencerelerden bakıyor, kafeslerden seyrediyor. (Ezgiler Ezgisi 2:8, 9)
Mezmur 121
Bir Basamak şarkısı. Gözlerimi dağlara doğru kaldırıyorum: Yardımım nereden gelecek? Yardımım Tanrı’dan gökyüzünün ve yeryüzünün Yaratıcı’sından gelir. O, ayağının sendelemesini engelleyecek, Koruyucun uyumaz. Bak, ısrael’in Koruyucusu ne uyuklar ne de uyur. Tanrı, Senin Koruyucu’ndur, Tanrı, sağında koruyucu gölgendir. Gündüz güneş, gece seni ay çarpmayacak. Tanrı, seni tüm kötülüklerden koruyacak, O, senin ruhunu koruyacak. Tanrı, gidiş gelişlerini şimdiden sonsuza dek koruyacaktır.
Mezmur 150
Tanrı’ya övgüler sunun! Kutsal yerde Tanrı’ya övgüler sunun. Gücünü gösteren göklerde övgüler sunun O’na. Övgüler sunun O’na güçlü işleri için. Övgüler sunun O’na eşsiz büyüklüğüne yaraşır biçimde. Boru çalarak O’na övgüler sunun. Çenkle ve lirle O’na övgüler sunun. Tef ve dansla O’na övgüler sunun. Saz ve neyle O’na övgüler sunun. Zillerle O’na övgüler sunun. Çınlayan zillerle O’na övgüler sunun. Bütün canlı varlıklar Tanrı’ya övgüler sunsun. Tanrı’ya övgüler sunun!
“Kim bu, Sevgilisine yaslanarak çölden çıkan?” (Ezgiler Ezgisi 8:5)
Mezmur 67
Orkestra şefine. Enstrümantal müzik ile bir mezmur, bir şarkı. Tanrı bize iyilik göstersin ve bizi kutsasın ve yüzünü bizim için aydınlatsın, Sela. Böylece Senin yolun yeryüzünde bilinsin ve kurtarışın diğer ulusların arasında (bilinsin.) Sana teşekkür edeceğim Tanrı’m, tüm halklar Sana teşekkür edecek. Uluslar, halkları adilce yargıladığında sevinecek ve şarkı söyleyecek, Sela. Halklar Sana teşekkür edecek, tüm halklar Sana teşekkür edecek. Toprak ürün vermiş olacak, Tanrı, Tanrı’mız bizi kutsamış olacak. Tanrı bizi kutsasın ve dünyanın her ucundan Tanrı’dan korksunlar.
Rabbi İşmael’in okulu şöyle öğretti, “İsrail, göklerdeki Babamız’ı sadece ayda bir kez karşılamaya layık olursa, bu yeterli olacaktır.” Abaya dedi ki, “[Ay berahası] bu nedenle ayakta söylenmelidir.”44
Bir minyan varsa, Ay berahasını takiben Kadiş söylenir.
Ay berahasından sonra kıyafetleri sallamak geleneği vardır. Daha sonra insanlar birbirlerini “Barış seninle olsun. Barış seninle olsun” (Şalom Alehem, Şalom Alehem) diyerek selamlar. Bu dini ritüel “Korku ve dehşet düşsün üzerlerine” ayetini içerdiği için, bu ayeti söylemenin kişisel nefret içermediğini göstermek için insanlar birbirlerini selamlar.45
Her ay bu duaya katılmaya dikkat edilmelidir, çünkü; çok önemlidir.
Bir Yahudi bir zamanlar ıssız bir yolda yolculuk ediyordu. Onu öldürmek isteyen bir soyguncu önünü kesti. Yahudi, ölmeden önce son bir dua etmeyi istedi. Uygun zamanda olduğu için, büyük duygularla Ay berahasını söylemeye başladı. Tanrı bir mucize yaparak, güçlü bir rüzgar estirdi, Yahudi’yi onu öldürmek isteyen kişiden uzaklara uçurdu ve hayatını kurtardı.46
Bilginlerimiz, bu berahayı duygulu söyleyen kişinin o ay ölmeyeceğini öğretirler. Bu nedenle, bu berahayı uygun biçimde söylemeye dikkat edilmelidir.
Eğer berahayı söyleyecek olan kişi İbranice bilmiyor veya hasta olup evinden ayrılamadığı için diğer kişilerin berahayı söylemesini duyamıyorsa, berahayı anladığı herhangi bir dilde söyleyebilir. [Yazar, burada tüm ritüelin Ladino tercümesini verir.]
Şimdi, berahadaki birkaç önemli noktayı açıklayacağız.
Beraha şöyle der, “belirlenmiş görevlerini değiştirmezler.” Ay, tüm hallerinden 29 gün, 12 saat, 44 dakika ve 3 saniyede geçer (793 halakim). Bu döngüsü bir saniye bile değişmez.47 Bu durum Güneş ve diğer gezegenler için de geçerlidir.
Tanrı daha sonra “gerçek İş Yapan’dır ve yaptığı işler gerçektir” olarak adlandırılır. Bu nedenle, Tanrı’nın Ay’ı yakınması nedeniyle küçültmesinin adil olduğunu söyleriz.48
Sonra, İsrail’in “gelecekte [Ay gibi] yenileneceğini” söyleriz. Bu nedenle İsrail, takvimini Ay’a dayandırmıştır.49
Tanrı, işleri iyi yapmıştır, çünkü; Güneş, Ay’ın kusurunu, Ay’da Güneş’in kusurunu görmez. Hiçbirinin kusuru yıldızlar ve gezegenler tarafından görülmez.
Ay Takvimi
Ay döngüsünü 29 gün, 12 saat, 44 dakika ve 3 saniyede (793 halakim) tamamlar.50 Bu süre her ay tam olarak aynıdır.
Bir Ay yılı, on iki Ay ayından oluşur. 354 gün, 8 saat, 48 dakika ve 40 saniyedir (876 halakim). Bir artık yıl, onüç aydan oluşur ve 383 gün, 21 saat, 32 dakika ve 43 saniyedir (589 halakim).
İbrani zaman ölçümünde, bir saat 1080 halakimden oluşur. Bu sayının seçilmesinin nedeni iki, üç, dört, beş ve on sayısına bölünebilmesidir.
Ay’ın hallerini hesaplayarak, bir kişi bayramlar ve mevsimlerin zamanını belirleyebilir.
Oniki İbrani ayı şunlardır: Nisan, İyar, Sivan, Tamuz, Av, Elul, Tişri, Heşvan (veya Mar-heşvan), Kislev, Tevet, Şevat, Adar.
Tişri ayı her zaman otuz gündür. Tevet ayı her zaman yirmidokuz gündür. Otuz günden oluşan aya “tam” (maleh) denir. Yirmidokuz günden oluşan aya “eksik” (hasar) denir.51
Tevet ayından sonra aylar değişir. Tevet 29 gün, Şevat 30 gün, Adar 29 gün, Nisan 30 gün, İyar 29 gün, Sivan 30 gün, Tamuz 29 gün, Av 30 gün, Elul 29 gün sürer.
Artık yılda iki tane Adar ayı bulunur. İlk Adar ayı 30 gün, ikinci Adar ayı 29 gün sürer.
Kalan iki ay, Heşvan ve Kislev ayları her zaman aynı değildir. Bazı yıllarda her iki ay da 30 gün sürer, bazı yıllarda her ikisi de 29 gün sürer, bazı yıllarda ise Heşvan 29 gün, Kislev 30 gün sürer.
Bazı ayların 29, bazı ayların ise 30 gün sürmesinin nedeni, bir Ay ayının yaklaşık 29 1/2 gün sürmesidir. Ancak, Roş Hodeş’i (Yeni Ay) günün ortası olarak sabitlemek mümkün olmadığı için, yarım gün bir önceki aya, yarım gün ise bir sonraki aya ilave edilir. Tora “tam bir ay” (Çölde Sayım 11:20) der. Bu bize bir ayın saatlerden değil, sadece tam günlerden oluştuğunu öğretir.52
Bu nedenle, bir Ay ayını bazı saatleri hariç tutarak 29 gün yaparız. Bazen, bir Ay ayını bazı saatleri ekleyerek 30 gün yaparız, çünkü; sadece tam günler sayılır, saatler değil.
Eğer bir Ay ayı tam olarak 29 1/2 gün olsaydı, tüm yıl boyunca bazı ayları 29, bazılarını 30 yapardık. Ancak bir Ay ayı 29 1/2 günden 44 dakika büyüktür. Birkaç ay sonra bu fark üst üste eklenerek saatler ve günlere dönüşür. Bu farkı gidermek için ayların uzunluğu ayarlanmak zorunda olduğu için, tüm yıllar aynı değildir. Bazı yıllarda ayların çoğunluğu 29 gündür, bazı yıllarda ise çoğunluğu 30 gündür.
Roş Hodeş
Her ayın başlangıcı bir küçük bayramdır ve Roş Hodeş olarak adlandırılır. [Sözlük karşılığı olarak “ayın başı” demektir ama çoğunlukla “Yeni Ay” olarak tercüme edilir, çünkü; bu zamanda gerçekleşir.]
Eğer ay 30 gün sürüyorsa, Roş Hodeş iki gün kutlanır, önceki ayın otuzuncu günü ve yeni ayın ilk günü. Eğer ay 29 gün sürüyorsa, Roş Hodeş bir gün kutlanır.53
Bir kişi, komşusundan borç alır ve borcunu Roş Hodeş’te ödeyeceğine yemin ederse, borcunu bu iki günün birincisinde ödemelidir.54 İlk gün bir önceki aya ait olsa da, bu ilk gün Roş Hodeş olarak adlandırıldığı için, o günü ödeme yapmadan geçiremez. O gün ödeme yapmaması yeminini ihlal etme ile sonuçlanabilir ki bu, ciddi bir günahtır.
Eğer yemin etmediyse, Roş Hodeş’te ödeyeceğine dair sözlü taahhüt verdiyse bile ikinci günü bekleyebilir.55 Eğer taahhüt, sözleşme olarak yazılırsa, bunun bir yemin olduğu yazılmamış olsa bile bu bir yemin sayılır. Bu durumda, ödemenin Roş Hodeş’in ilk günü yapılması gereklidir.56
Aynı yasa, bir kişi bir şeyi “Nisan ayının sonunda” getireceğine yemin etmesi durumunda da geçerlidir. İyar ayında (Nisan ayından sonraki ay) iki gün Roş Hodeş olduğu için, İyar ayının Roş Hodeş’inin ilk gününde ödemesi gerektiğini iddia edemez. Roş Hodeş’in ilk günü bir önceki aya ait olduğu halde, yaygın olarak “Nisan ayının sonu” olarak bilinmez.57 Bir ant veya yemin durumunda yaygın kullanım takip edilmelidir, yani ödeme 29 Nisan’da, günbatımından önce [Roş Hodeş’in ilk günü] yapılmalıdır.
Bir kişinin “o ay boyunca” bir şeyi yapmayacağını söyleyerek ant içmesi (neder) durumunda da aynısı geçerlidir. Bu şeyi gelecek ayın Roş Hodeş’inin ilk günü yapabilir,58 Roş Hodeş’in ilk günü bir önceki aya ait olsa da, “ayın başı” olarak adlandırıldığı için, yeni aya ait sayılır [bir ant söz konusu olduğunda]. Benzer biçimde, bir kişi “Roş Hodeş’ten önce” bir işi yapmaya ant içerse, bunu ilk günden önce yapmalıdır.
Bir kişi, Roş Hodeş’in ilk günü, bir işi “o ay içerisinde” yapmayacağına ant içerse, o günden itibaren o işi yapamaz.
Yedi Çember
Her birinin kendisine ait döngüye sahip yedi gökcismi bulunur. Sıraları şudur:59
İlk küre, yeryüzüne en yakın olan, Ay’dır. Daha önce bahsedildiği gibi, kendisinden yansıyan ışık ile parlar.
İkinci kürenin adı Merkür’dür. İbranicede “Kohav” denir ve kelime anlamı olarak “yıldız” demektir. Bazı kişiler bunun nedeninin yıldızların kaderine hükmetmesi olduğunu söyler.60
Üçüncü kürenin adı Venüs’tür (Nogah).
Dördüncü küre Güneş’tir, tam bir döngüsünü bir yılda tamamlar.
Beşinci küre Mars’tır (Ma’adim).
Altıncı küre Jüpiter’dir (Tzedek).
Yedinci güre Satürn’dür (Şabatay).
Güneş
Yaz ayları boyunca Güneş kuzeydedir ve yeryüzünü ısıtır. Bu nedenle yaz günleri uzundur.61 Bazı yerlerde [kutuplara yakın bölgelerde] gündüzler altı ay sürer ve Güneş hiç batmaz.
Kış ayları boyunca Güneş güneydedir ve yeryüzünün soğumasına neden olur. Bu nedenle kış günleri kısadır. Bazı yerlerde, gece altı ay sürerken, diğer yerlerde kış mevsimi boyunca bir veya iki saat gün ışığı görülür.62
Tan yeri ışığından Güneş’in doğuşuna dek, ortalama bir insan beş mil yürüyebilir. Güneş’in batışından, yıldızlar görünene dek yine bir kişi beş mil yürüyebilir. Rabbi Yehuda’ya göre bir kişi bu süre içerisinde dört mil yürüyebilir.63 [Bir kişi 18 dakikada yaklaşık bir mil yürüyebilir.]
Eski bilginler arasında bir yılın uzunluğu konusunda farklı görüşler vardı. Yahudi bilginler bir yılın uzunluğunun 365 1/4 gün yani 365 gün altı saat olduğunu savundular. Bu nedenle güneş yılı, ay yılından 10 gün, 22 saat, 11 dakika ve 20 saniye (204 halakim) daha uzundur.
Eski Yunan astronomlara göre güneş yılı biraz daha kısadır, 365 gün, 5 saat, 55 dakika ve 27 saniyedir (997 halakim). Onlara göre, güneş yılı, ay yılından 10 gün, 22 saat, 2 dakika ve bir saniye (121 halakim) daha uzundur.64
Her yılda dört mevsim vardır: Nisan (ilkbahar), Tamuz (yaz), Tişri (sonbahar), Tevet (kış). Her bir mevsimin uzunluğu 90 gün 7 1/2 saattir.65
Artık Yıl
Yaklaşık olarak her üç yılda bir, ay yılına bir ay ilave edilir ve bu yıla artık yıl denir. İlave ay, iki tane Adar ayı yaparak sağlanır. Güneş yılı, ay yılından yaklaşık on gün uzundur. Bu fazla günler bir aylık süreye ulaşırsa, ilave bir ayın eklenmesi gerekir. Böylece ay yılı güneş yılı ile uyumlu kalmaya devam eder.66
Güneş yılının ay yılından nasıl yaklaşık olarak onbir gün uzun olduğunu görmek için, Tamuz ayının ilk günü Güneş’in doğduğu yeri gösteren duvara bir çizgi çizin. Ertesi yıl, Güneş aynı yere Tamuz ayının onbirinci gününe kadar gelmeyecektir. Bu tam 365 gün sonradır.
Şimdi, onüç Ay ayını içeren artık yıl ile ilgili tüm yasalardan bahsedeceğiz.
Öncelikle, niçin başka bir ay değil de, Adar ayı ikiye çıkmaktadır? Bu, Kutsal Metinler’e dayanmaktadır, “on ikinci ay olan Adar ayının” (Ester 3:13).67 Bu Adar ayının daima on ikinci ay olması gerektiğini gösterir. Aylar sayılmaya Tora’ya göre birinci ay olan Nisan ayından (Mısır’dan Çıkış 12:2) başlanır. Adar dışında başka bir ay iki tane olursa, Adar ayı onüçüncü ay olur. Bu nedenle iki tane olması gereken ay, Adar ayı olmalıdır.
Bazı kişiler bunu şu ayete dayandırır, “Bahar ayını tutun, Tanrınız bahar ayında sizi Mısır’dan çıkardı” (Yasanın Tekrarı 16:1). Bu, Nisan ayının [Mısır’dan Çıkış’ın gerçekleşmiş olduğu] daima baharda olması gerektiğini gösterir.68 Adar ayının sonunda bahar mevsiminin gelmeyeceği belli ise, Adar ayı takvime eklenir, böylece Nisan ayı her zaman baharda gelir.
İçinde iki tane Adar ayı bulunduran bir artık yıl içerisinde bir borç kağıdı veya sözleşme yazarken, ilk Adar ayı içinde, ilk olduğunu ayrıca belirtmeye gerek duymadan sadece “Adar” yazılır.69 İkinci Adar ayı içinde ise, özellikle “Adar II” (Adar Şeni) olduğunu yazılmalıdır.
Bunun nedeni şudur, Kutsal Topraklar’daki bilginler ayları yeni ayı gören şahitler aracılığıyla tespit ediyordu. İkinci Adar ayının eklenip eklenmeyeceğini ayın ortasından sonrasına dek bilemeyebiliyorlardı. Dolayısıyla ikinci Adar ayının eklenip eklenmeyeceği henüz bilinmediği için, belgelere sadece “Adar” yazılıyordu. Daha fazlasını yazmak için neden yoktu.70 Her Yahudi,Tapınağın yeniden yapılacağını ümit etmektedir ve yeni ayın bu şekilde tespit edilmesi yeniden tesis edilecektir, bu nedenle; hala bu şekilde yazmaktayız. Böylece, gelecekte bunun nasıl doğru biçimde yapacağımızı biliyoruz.
Bir kişi bir işi “Roş Hodeş Adar”a dek yapmayacağına ant içerse, buradaki niyetin ilk Adar ayı olduğu kabul edilir ve bundan sonra o işi yapmasına izin verilir.71 Rabbi Moşe’ye [Maimonides] göre, bu kişi artık yıl içerisinde olduğunu bilerek ant içerse, hangi Adar ayı olduğunu belirtmeden “Adar” dese bile, o işi ikinci Adar ayına dek yapmamalıdır. İlave olarak, o işi “Adar ayınının sonuna dek” yapmayacağına ant içerse, ikinci adar ayının sonuna kadar beklemesi gerektiği konusunda herkes hemfikirdir. Eğer “Adar ayının onbeşine kadar” veya “Adar ayının yirmisine kadar” derse, niyetinin ilk Adar ayı olduğu kabul edilir.72
Başka bir durumdan bahsedelim. Reuben adlı bir kişinin iki kişiden borç aldığını, bunların artık yılda yazılmış olduklarını, birinci borç kağıdında hangi Adar ayı olduğu belirtilmeden sadece Adar ayı yazdığını, ikinci borç kağıdında ise “Adar II” yazdığını varsayalım. Eğer Reuben’in ikisini birden ödemeye yeterli parası yoksa, ilk olarak Adar olduğu belirtilmemiş olan borcu ödemesi gerekir, çünkü; onun önce yazılmış olduğu kabul edilir. Önce o yazıldığı için, önce onun ödenmesi gerekir.73
Eğer iki borç kağıdında da hangi Adar ayı olduğu yazılmamış ise, erken tarihli olan borç daha önce ödenir.
Bu durum, ilk borç kağıdı hangi Adar ayı olduğunu belirtmiyor ve ikinci kağıt Adar I tarihli olarak yazılmış ise de geçerlidir.74 Başka bir görüşe göre, bu son durumda paranın eşit olarak bölüştürülmesi gerekir.75
Eğer borç kağıdında, “Adar ayının sonunda” yazıyorsa ve artık yılda ise, bilginler arasında iki görüş vardır. Bazı bilginler borcun Adar II’nin sonuna, bazı bilginler ise Adar I’in sonuna kadar olduğunu savunurlar.76 Eğer not bunun bir ant olduğunu gösteriyorsa, tüm bilginler borcun Adar I ayında ödenmesi konusunda hemfikirdir.77
Eğer Adar II ayında borç para alınırsa ve borç kağıdında hangi Adar ayı olduğu belirtilmemişse, bu durumda borç kağıdı geçersizdir.78 Hangi Adar ayı olduğu belirtmemiş Adar ayı tanımı, Adar I ayını, birinci Adar ayını gösterir. Bu nedenle borç kağıdı geçmiş tarihlidir ve borç geri alınamaz.
Eğer Reuben, Simeon’a “bir yıl için” ev veya dükkan kiralar ve sonra o yılın bir artık yıl olduğu anlaşılırsa, Simeon fazladan bir ay kazanmış olur, çünkü; anlaşma bir tam yıl içindir.79
Ancak, sözleşmede Reuben’in aylık 100 dolar, yıllık 1200 dolar olarak kiraladığı yazıyorsa, fazladan ayda kiralanan yer Reuben’e, ilk sahibine geri döner.
Bunun nedeni, bu kelimelerin bir dereceye kadar belirsizlik içermesidir. “Aylık 100 dolar” ifadesi Simeon’un fazla ay için ayrıca ödeme yapması anlamına gelirken, “yıllık 1200 dolar” ifadesi ise ayrıca ödeme yapmamasını gösterir. Asıl sahibi, mülkiyet hakkına sahip olduğu için Simeon’un fazla ay için ödeme yapması gerekir. Eğer fazla ayda kiralanan yeri zaten kullanmış ise, Reuben fazladan ay için kirasını talep edebilir.
Ancak, bir kişi çocukları için öğretmen tutar ve “ Çocuklarıma öğretmen karşılığında aylık 100 dolar, yıllık 1200 dolar ödeyeceğim” derse, öğretmen de çocuklarına fazladan ayda öğretmenlik yaparsa, öğretmene fazla ay için ödeme yapmak zorunda değildir. Öğretmenin bir mülkiyete sahip olduğu söylenemez, bu nedenle ilave ücret alamaz.
Tüm bu durumlar için, “aylık 120 dolar, yıllık 1200 dolar” denmesi ile, sırasını değiştirerek “yıllık 1200 dolar, aylık 120 dolar” denmesi arasında bir fark yoktur.
Anne ve babanın ölüm yıldönümlerini [Yarzayt] tutmak iyi bir adettir. Bazı kişiler bu günde oruç tutarlar.80 Bu gün, anne ve baba ölümünden sonraki başka bir günde gömülmüş olsa da, onların ölüm gününden itibaren hesaplanır. Eğer anne veya baba bir tane Adar ayının olduğu yılda ölürse, Yarzayt artık yıl içinde Adar II ayında anılır. Başka bir görüşe göre Yarzayt, Adar I ayında anılmalıdır, bu nedenle bazı kişilerin her iki ayda da Yarzayt anma gelenekleri vardır.
Eğer anne veya baba bir artık yıl içinde ölürse, ilk veya ikinci Adar ayı da olsa, Yarzayt öldüğü ayda anılır.
Reuben, Simeon’dan önce doğsa da, Simeon’un Bar Mitsva’sının Reuben’den daha önce yapılması olasılığı vardır. Reuben’in bir artık yıl içinde 29 Adar I tarihinde doğduğunu, Simeon’un ise 1 Adar II tarihinde doğduğunu varsayalım. Bu durumda Reuben, Simeon’dan daha yaşlıdır. Her ikisinin de onüçüncü yaşlarına ulaştıkları yılın bir artık yıl olmadığını varsayalım. Bir tane Adar ayı olduğu için, Simeon 1 Adar günü Bar Mitsva olurken, Reuben dört hafta sonra 29 Adar günü Bar Mitsva olur.81
Eğer onüçüncü doğum günleri de bir artık yıla denk gelirse, bu durumda Reuben daha önce Bar Mitsva olur.82 Bu durumda da, Simeon’un daha önce Bar Mitsva olmasını belirten başka bir görüş vardır.
Eğer bir çocuk, artık yıl olmayan sıradan bir yılda Adar ayında doğar ve onüçüncü doğumgünü artık yıla denk gelirse, Adar II ayında Bar Mitsva olur.
Güneş Berahası
Her 28 yılda bir, Güneş döngüsünü tamamlar ve yaratılışın dördüncü gününde gökyüzünde bulunduğu yere geri döner. Bahar mevsiminin başlangıcı (Tekufat Nisan) o zaman Salı gecesinin başlangıcına denk gelir. O Çarşamba sabahı, Güneş göründüğünde aşağıdaki berahayı söylemeliyiz:83
Kutsalsın Sen Tanrı’mız, Evrenin Kralı, yaratılışı yapan.
Bu beraha Güneş doğarken söylenmelidir.84 Daha öncesinde insanlara bunu hatırlatmak için duyuru yapılmalıdır. Gündüzün üçüncü saatinden sonra (yaklaşık 09:00) bu berahayı artık söyleyemeyiz, çünkü; Güneş orijinal yerinden ayrılmıştır.85
Bu berahanın son olarak 5489 (1729) yılında söylenmesi gerekiyordu, ancak söyleyemedik, çünkü; çok geç olana dek gökyüzü bulutlarla kaplıydı ve Güneş’i göremedik. [Çeviren’in notu: Yakın zamanlarda bu beraha en son 1953 yılında söylendi. Tekrar 1981 ve 2009 yıllarında söylenecektir.]
Eğer gökyüzü artarda üç gün boyunca bulutlu kalırsa, Güneş, Ay ve yıldızların hiçbiri bu zaman aralığında görünmezse, bazı kişiler gökyüzü açıldığında bir berahanın söylenmesi gerektiğini söyler.86 Bazı kişiler bu fikirde değildir ve genel adet beraha söylememektir.87
Astrolojik Etkiler
Gezegenler, çeşitli astrolojik etkiler uygular.88
Satürn, cinayet, yoksulluk, şehirlerin ve krallıkların yıkımı, hastalık ve ölümü etkiler.
Jüpiter, yaşam, barış, zenginlik, hakimiyet ve statüyü etkiler.
Mars, savaş ve çekişmeyi etkiler ve insanlar arasında karşıtlığa neden olur. Ayrıca, ateş, su, evlerin yıkımı, açlık, sıcaklık dalgalarını ve fırtınaları etkiler.
Güneş, bilgelik, bilim, anlayış, zanaatçılık, elle yazı yazma sanatını etkiler. Tüm çiçek, ağaç ve bitkilerin büyümesini sağlar.
Venüs, zarafet, nezaket, istek ve aşkı etkiler. Ayrıca, insan, hayvan ve bitkiler için ürün vermeyi etkiler.
Merkür, gündüzü geceden ayıran ışığı etkiler. Ayrıca iş için seyahat eden kişilere faydalı etkiler uygular.
Ay, gök ve yerin anahtalarını etkiler.
Bu gök cisimleri bazı etkiler uygulasa da, Tanrı öyle istemedikçe iyilik veya kötülük getiremezler. Daima Tanrı’nın hükümlerini izlerler.
Akşamları, göksel bir ses (Bat Kol) buyruk verir, “Herkes hazırlansın, gecenin hakimiyeti yaklaşıyor.” Gündoğumunda benzer bir buyruk yayınlanır.89
Diğer yıldızlar ve gezegenler Ay’dan çok daha büyük olduğu halde, Ay’ın niçin “iki büyük ışık”tan biri olarak tanımlandığı merak edilebilir. Ay’ın büyük olarak tanımlanmasının nedeni boyutları değil, parlaklığıdır. Ay, Dünya’ya en yakın gökcismi olduğu için, diğer yıldız ve gezegenlerden daha parlaktır.90
Gökyüzünde parlayan yedi gök cismine paralel olarak, yedi parlayan metal [yeryüzünde parlayan] vardır: gümüş, civa, bakır, altın, demir, kurşun ve kalay.91 Her metal kendi gezegeni tarafından etkilenir. Gümüş Ay tarafından, civa Merkür, bakır Venüs, altın Güneş, demir Jüpiter, kurşun Satürn ve kalay Mars tarafından etkilenir. Yeryüzündeki sayısız diğer maddenin paraleli olarak gökyüzünde sayısız yıldız bulunur.
Zodyak’ın (mazalot) oniki burcunu içeren sekinci bir küre vardır. Her bir burç, yıldaki oniki aydan birine hükmeder.92
Zodyak Burçları
Ay | Burç | İbranice İsmi | |
Nisan | Aries | T’leh | Koç |
İyar | Taurus | Şor | Boğa |
Şivan | Gemini | Teumim | İkizler |
Tamuz | Cancer | Sartan | Yengeç |
Av | Leo | Ari | Aslan |
Elul | Virgo | Betulah | Başak |
Tişri | Libra | Maznayim | Terazi |
Heşvan | Scorpio | Akrav | Akrep |
Kislev | Sagittorious | Keşet | Yay |
Tevet | Capricorn | Gedi | Oğlak |
Şevat | Aquarius | Deli | Kova |
Adar | Pisces | Dagim | Balık |
Bu takımyıldızlar, dört mevsime göre dört gruba ayrılmıştır. Dört elementi etkilerler: ateş, hava, su ve toprak.93
Bir görüşe göre, Aslan, Yay ve Koç ateşi etkileyen takımyıldızlar; İkizler, Kova ve Terazi havayı; Yengeç, Akrep ve Balıklar suyu; Boğa, Oğlak ve Başak toprağı etkileyen yakımyıldızlardır.
Bu takımyıldızlara İbranice mazalot (מַזָלוֹת) denir, çünkü; Güneş ve Ay’ın çevresinde hızla dönerler. Mazal (מַזָל) kelimesi azal (אזל) kökünden gelir ve hareket etmek anlamına gelir. Aynı kökten gelen Tükçe kelime minzil kelimesidir ve mektup taşıyan anlamına gelir.94
Güneş, zodyak önündeki 3600 döngüsünü bir yılda tamamlar. Ay, daha hızlı hareket eder ve her gün 120 ilerler ve zodyak önündeki tam turunu bir ayda tamamlar.95 Takımyıldızlar son derece yavaş hareket ederler. Ay ve Güneş tarafından bir günde gidilen yol, takımyıldızların en az yetmiş yılını alır.96
Takımyıldızların çeşitli isimlere sahip olmasının nedeni, takımyıldızları oluşturan belirli yıldızların çeşitli nesnelerin şekilleri gibi görünmesidir.
Yedi gökkubbenin altında, “dünyanın yetmiş ulusunun” ruhları bulunur.97 Bu nedenle, her gökkubbenin altında on ulus bulunur.
Bunların tümüne, Zodyak’ın oniki burcu tarafından hükmedilir. Her gökkubbede her bir ulusu gözeten koruyucu melekler vardır.
En yakınları olan Ay küresinin altında, Şedim (cinler) ruhlarını ve diğer kötücül ruhları içeren bir küre bulunur. Bu varlıkların bedenleri daha önce bahsetmiş olduğumuz yerlerin en altta olanından yaratılmıştır.
Zodyak’ın oniki burcu ve yedi küre birlikte haftanın yedi gününe hükmeder. Onların sırası şudur:98
Pazar gününün burcu Aslan burcudur. Güneş bu günü yönetir ve meleği Rafael’dir.
Pazartesi gününün burcu Yengeç burcudur. Ay bu günü yönetir ve meleği Gabriel’dir.
Salı gününün burçları Koç ve Akrep burcudur. Mars bu günü yönetir ve meleği Samael’dir.
Çarşamba gününün burçları İkizler ve Başak burcudur. Merkür bu günü yönetir ve meleği Mikael’dir.
Perşembe gününün burçları Yay ve Balıklar burcudur. Jüpiter (Tezedek) bu günü yönetir ve meleği Tzidkiel’dir.
Cuma gününün burçları Boğa ve Terazi burcudur. Venüs bu günü yönetir ve meleği Anel’dir.
Şabat gününün burçları Oğlak ve Kova burcudur. Satürn bu günü yönetir ve meleği Kaptziel’dir.,
Tüm yıldızlar, bu sekizinci kürededir. Her yıldız, bu küre çevresindeki döngüsünü 24.000 yılda tamamlar.99 Bazı kişiler bu döngünün 36,000 yıl sürdüğünü söyler.100
Dünya’dan daha küçük yıldızlar vardır ve çıplak gözle görünmezler. Bazı yıldızlar Güneş’ten çok daha büyüktür.
Gökyüzünde gözle gürünen 1022 yıldız vardır. Bu sayı, “Kutsal Antlaşma” anlamına gelen Brit Kodeş (ברית קודש) in sayısal karşılığıdır.101
Bu bize, kendini arındırıp, sünnet antlaşmasını kirletmeyen kişinin yıldızların etkisinde olmadığını öğretir. Astrolojik burçları onu fakir ya da çocuksuz yapma veya çocuklarını kaybettirme eğiliminde olsalar da, antlaşmaya uyma fazileti ve onu uygunsuz seksüel davranışlar ile kirletmemesi yolu ile kaderi değişir.
Biliminsanları yıldızları parlaklıklarına göre, biri diğerinden daha parlak olmak üzere altı sınıfa ayırırlar. En parlak yıldızlar birinci kadir, en sönükleri altıncı kadirdir.
Zodyak’ın oniki burcunun her biri sayısız yıldız içerir.102
Her bir yıldız, gece ortaya çıktığında ve gündüz kaybolduğunda sayılır. Her yıldızın, Tanrı tarafından adı ile çağrıldığında, Tanrı’nın isteği tarafından belirlenmiş bir yeri vardır.
Tüm yıldızlar aynı renge sahip değildir. Bazıları beyaz, bazıları kırmızı, bazıları diğer renklerdedir.103 Gezegenlerin kendilerine ait ışıkları yoktur, sadece Güneş’ten gelen ışığı yansıtırlar.
Her yıldızın üzerinde ona hükmeden bir melek vardır.104
. . .
[Tora, Tanrı’nın iki büyük ışık kaynağını, gündüzün etkin olması için büyük ışık kaynağını, geceleyin etkin olması için de küçük ışık kaynağını ve yıldızları yaptığını söylemektedir.] Tanrı, yakınmasından sonra Ay’ın boyutlarını küçülttüğü için yıldızlar geceleri görülebilir. Sonra, Ay’ın duygularını teselli etmek için Tanrı, Ay’ı birçok yıldızla çevreledi.105
Eski zamanlarda, Yahudi ve Yahudi olmayan bilim insanları arasında bu [sekizinci] küre ile ilgili bir çekişme vardı.106 Bizim bilim insanlarımız bu kürenin hareket etmediğini, takımyıldızların Güneş’e eşlik ederek bu kürenin çevresinde döndüklerini söyledi. Diğerleri, bu kürenin hareket ettğini, takımyıldızların sabit olduğunu söyledi. Bilim insanlarımız diğerlerinin haklı olduğunu kabul etti.107
Sık görülen diğer gökbilimsel olaylar kayan yıldızlar ve kuyruklu yıldılardır. Bunlar görüldüğünde aşağıdaki beraha söylenir:108
Kutsalsın Sen Tanrı’mız, Evrenin Kralı, yaratılışı yapan.
Ayrıca dokuzuncu bir küre vardır ve en büyükleri olarak diğer sekiz küreyi kapsar.109 Aristo, bu kürenin büyüklüğünü kavramanın imkansız olduğunu, çünkü; bizim bilgi alanımızın üzerinde olduğunu söyledi.110 Kıyaslarsak, tüm küreleri ile birlikte bütün fiziksel dünya dokuzuncu kürenin yanında okyanusta bir hardal tanesi gibidir.
Tüm küreler batıdan doğuya döner [gibi görünür.] Dokuzuncu küre ise doğudan batıya döner.111
Her kürenin onun yörüngesini gözeten bir meleği vardır.112 Bazı kişiler, en üstteki küreyi gözeten bir melek olduğunu ve bunun diğerlerinin işlevini görmesini sağladığını söyler.
Bazı filozoflar, yıldızlar ve gezegenlerin canlı, akıllı olduğunu, Tanrı’yı tanıdıklarını ve melekler gibi Tanrı’yı övdüklerini öğrettiler. Rabbi Moşe [Maimonides] bu fikri birçok yönden inceledi.113 Diğer filozoflar, gökcisimlerinin canlı olmadıklarını ve hareketlerinin doğal yasalar tarafından yönetildiğini savundular.114
. . .
Bir kişi, evrenin büyüklüğünü dikkatlice düşündüğünde, Tanrı’dan korkmayı öğrenir ve böylece Yahudiliğe olan bağlılığı güçlenir. Tora’nın buyruklarını yerine getirmenin ne kadar önemli olduğunu kavrar. Dünya’nın diğer gökcisimlerine göre ne kadar küçük, ancak; yine de ne kadar güzel ve yararlı şeyler; tahıl, sebzeler, meyve, güzel kokular, ilaçlar ve baharatlar ürettiğini görür. Kral Şelomo’dan başka hiç kimse bitkilerin sunduğu yararların binde birini bile anlamamıştır. Ayrıca sayısız güzel ve faydalı hayvan vardır. Deniz de, sayısız yaratığı, sayısız balık türünü içerir.
Sabah erken vakitte, daha önce bahsettiğimiz gibi, bir kişi Tanrı’nın harikaları üzerinde derin derin düşünmelidir ve farkedecektir ki onlar gibi bir şey yoktur. O zaman Tanrı’ya karşı huşu duygusu içinde ayağa kalkacak ve O’na sürekli övgüler sunmak için içinde büyük bir istek duyacaktır.115 Suya susamış biri gibi, Yaşam Işığı altında durma hasretini çekerek, “Tüm bunları yaratan, Evren’in Efendisi’ni idrak etmeye ne zaman layık olacağım?” der.
Bu dünyada yaşarken bir kişi fiziksel olanın içinde dalmış durumdadır ve İlahi Mevcudiyet’in ışığını algılayamaz. Bir kişi yukarıdaki biçimde düşünürse kendi seviyesinin aşağıda olduğunu anlar. Kendisinin Tanrı’nın sözü tarafından biçimlendirilmiş, seviye olarak aşağıda, değersiz bir yaratık olduğunu görür.
Tüm yaratılış üç kategoriye ayrılır. İlk kategori madde ve biçimi içerir ve bu kategoride olan her şey sonunda bozulur. Böylece, zaman içerisinde tüm canlılar ölür, ağaçlar kurur, metaller paslanır ve çürür.
İkinci kategori, yıldızlar ve gezegenler gibi kalıcı fiziksel nesneleri içerir.
Üçüncü kategori, maddesiz biçimden (bilgiden) oluşan varlıkları içerir. Bunlar meleklerdir. Peygamber, “ateşten oluşmuş” melek gördüğünü söylediğinde sadece alegorik bir dil kullanmaktadır. Melekler, insanlar gibi bir bedene sahip değillerdir, ancak; algılanamaz eterik biçimlerdir.
Her meleğin diğer meleklere göre bir üstünlüğü vardır, ancak bu üstünlük, insanların yararlandığı türde, birbirlerine karşı statülerine dayanan bir üstünlük değildir. Melekler söz konusu olduğunda bu üstünlük içkindir, biri diğerinden daha akıllıdır ve Yaratıcısı’nı daha ileri düzeyde tanır.
Bazı meleklerin isimleri vardır; bunlar özel belirli isimler değil, görevleri ile ilişkili isimlerdir.116 Bu nedenle, iyileştirmek için gönderilen her meleğe Rafael [Tanrı’nın şifacısı anlamına gelir] denir. Bir melek, bir insana yardım etmek için gönderilirse, ona Azriel [Tanrı’nın yardımcısı anlamına gelir] denir. Aynısı diğer görevler için de geçerlidir.
Melek Rafael, dünyanın bir ucundan diğer ucuna bir kanat çırpışı ile gidebilir.117 Gabriel iki, Eliyah dört ve Ölüm Meleği sekiz kanat çırpışı ile gidebilir. Bela gönderdiği zamanda ise Ölüm Meleği dünyayı tek sıçrayışta geçebilir, çünkü Tanrı; insanların günahları nedeniyle öfkelidir.
Melek Uriel, kürelerden yeryüzüne tek sıçrayışta uçabilir.118 Bu melek açısından, on küre hiçbir şeydir. Daha büyük birçok melek vardır ve bu durum onlar için de kesinlikle geçerlidir.
Tüm bu varlıklar, kendi algı seviyelerine göre Tanrı’nın büyüklüğünü tanır. Ancak hiçbiri, en yüksek melekler bile, Tanrı’nın sonsuz özünü kavrayamaz.
Tanrı, tüm evrenin Kendi sözü ile yaratıldığını göstermek için dördüncü günde Güneş, Ay ve yıldızları yarattı.119 Eğer bunlar herşeyden önce yaratılmış olsaydı, dünyanın bir başlangıca sahip olmadığı, yeryüzünün bitkileri bu gökcisimlerinin etkisi ile büyüttüğü söylenebilirdi. Ancak, bitkilerin Güneş ve Ay’dan önce yaratılmış olması, Tanrı’nın dünyayı yönettiğini ve Tanrı’nın isteği olmadan hiçbir şeyin olamayacağının güçlü bir delilidir.
Beş çeşit ışık kaynağı yaratılmıştır: gün ışığı, Güneş, Ay, yıldızlar ve gezegenler.120 Bunların içinde yeryüzünü aydınlatan tek ışık kaynağı Güneş’tir. Diğer ışık kaynakları sadece yakın çevrelerine ışık sağlayabilirler ve yeryüzüne önemli derecede etki etmezler.
Bu gökcisimlerini bilmenin niçin gerekli olduğu sorulabilir. Bu tür bilginin iki önemli faydası vardır.
Birincisi, Tanrı’nın Kendisi hakkında hiçbir şey bileyemecek olmamız nedeniyle, Tanrı’yı sadece yaptığı işlerden ve harikalarından tanıyabiliriz. Gökbilim çalışarak, O’nun kudretini anlarız.121
İkincisi, kişinin merhamet sahibi olması ve hayır vermesi konularında ne kadar dikkatli olması gerektiğini öğreniriz. Zenginler “büyük ışık”, yoksullar “küçük ışık” olarak adlandırılır. Ay’ın kendisine ait ışığı olmayıp, ışığını Güneş’ten alması gibi, zenginler de yoksulların kendilerinden fayda görmesini sağlamalıdır. Sürekli birbirlerine yardım eden yıldızlar ve melekleri taklit etmeliyiz. Her gün U’Bha LeTziyon duasında Targum’dan [Yeşaya 6:3’a kadar] söylediğimiz gibi, “Ve her biri diğerinden alırlar”. Bu hakiki saygı göstermeye götürebilir.122
Küreler ateş ve sudan oluşur. Aynısı melekler için de geçerlidir, melekler yarı su, yarı ateşten oluşur.123 Normal şartlar altında ateş ve suyun aynı anda varolamamasına karşın, Tanrı’nın sözü bunlar arasında uzlaşı için yeterdir. Yazılmış olduğu gibi, “Yükseklerinde barış yapan O’dur” (İyov 25:2).
Dünya’nın dört yönü vardır: doğu, batı, kuzey, güney. Doğudan ışık gelir. Batıdan bulutlar, sis, soğuk, yağmur ve sıcaklık gelir. Güneyden iyi çiğ gelir. Kuzeyden cinler (şedim) ve zararlı ruhlar gelir.124
Dünya’nın üç yönü [kıtalarla] kapalıdır, fakat kuzey yönü açıktır. Bu, Tanrı’nın büyüklüğünün göstergesidir. Bir kişi sahip olduğu varlık ya da gücü nedeniyle bir tanrı olduğunu söylerse ki, Peygamberler’in yazmış olduklarında gördüğümüz gibi bu tür iddialarda bulunan insanlar vardı, ona şöyle deriz, “Eğer iddian doğruysa, öyleyse kuzeyi tamamla.”
Gökbilim çalışmanın başka bir faydası, bir kişi bunlar üzerinde derin derin düşünürse, insanın ne kadar az bilebileceğini kavramaya başlamasıdır. Kendisinin büyük plan içerisinde ne kadar önemsiz olduğunu kavrar, alçakgönüllülük ve pişmanlık ile dolmaya başlar.125
Bu nitelik en çok Moşe tarafından kazanılmıştır, şöyle demişti, “Biz neyiz ki, bize karşı söyleniyorsunuz?” (Mısır’dan Çıkış 16:7). Tora, Moşe’yi alçakgönüllülükte en üst seviyeye ulaştığı için övmektedir, “Moşe, yeryüzünde yaşayan herkesten daha alçakgönüllüydü” (Çölde Sayım 12:3). Tora, Moşe’nin bilgeliğini değil, alçakgönüllülüğünü vurgulamaktadır.
Gerçekte, biri diğerine bağlıdır. Bir insan bilgelikte eksik olmadıkça kibirli ve gururlu olamaz. Bilge bir kişi ise kibirli olmayı imkansız bulur ve gururu küçümser. Tanrı’nın her şeyi uygun biçimde düzenlediğini ve bunun aksine hiçbir şeyin olamayacağını bilir.
Tanrı, Moşe’den İsrail oğullarına şunu ilan etmesini söyledi: “Sizin iyiliğiniz için yaratmış olduğum göğü derin derin düşünün. Gökte herhangi bir şey Benim buyruğuma aykırı hareket eder mi? Güneş, emretmiş olduğum gibi doğu yerine batıdan doğar mı? Benim isteğimi yapmaktan memnundur, yazılmış olduğu gibi, ‘[Güneş] gerdekten çıkan güveye benzer, hedefine koşan bir savaşçı gibi sevinir’ (Mezmurlar 19:6).”
“Sizin iyiliğiniz için yaratmış olduğum yeryüzü hiç görevini aksattı mı? Buğday eken bir kişi, hiç yeryüzünden arpa aldı mı? Hiç öküz sabanı, eşek boyunduruğunu reddetti mi? Denizi düşünün. Denize yerinde kalmasını buyurduğum günden beri hiç sınırını aşıp Dünya’yı mahvetti mi?”
“Tüm bunlar ne ödül ne ceza alır. Yanlış yapmaları takdirde cezalandırılma korkuları yoktur. Yine de buyruklarımı asla ihlal etmezler. O halde, sizin için ne kadar fazlası geçerli olmalıdır. Eğer İsteğim’e uyarsanız, bol ödül bekleyebilirsiniz. Uymazsanız, sert ceza bekleyebilirsiniz. Çocuklarınız ve çocuklarınızın çocuklarının iyiliği için iyi eylemlerde bulunmalısınız ki sizin günahlarınız yüzünden ölmesinler.”126
Tutulmalar
Dördüncü gün yaratılmış olan her şey, Dünya’nın gidişatı konusunda önemli bir işaret olarak hizmet eder. Güneş veya Ay tutulması gerçekleştiğinde, bu olumsuz bir işarettir, insanların günahları nedeniyle büyük bir öfkenin yücelerden bize yöneltildiğinin göstergesidir.
Bilginlerimiz, Güneş’in tutulma sırasında kararmasının tüm dünya için olumsuz bir işaret olduğunu öğretirler.127 Bu, bir kralın, hizmetkarlarına öfkelenip, fenerlerin kaldırılmasını emrederek onları karanlıkta bırakmasına benzer.
Ay ve yıldızlar tutulduğu tutulduğu zaman, bu İsrail için bir işarettir.
Dünya’ya dertler geldiği zaman, bu durumdan bir Yahudi daha çok etkilenir ve herkesten daha çok ıstırap çeker. Yahudi’nin Tora’sı vardır ve Tora’nın buyruklarını yerine getirmezse, cezalandırılır. Tanrı, daha sonra göksel fenerleri söndürür ki, bir Yahudi kusurlarının farkına varsın ve tövbe etsin, çünkü; günahın tek çaresi tövbedir.
Güneş tutulmasının diğer uluslar için, Ay tutulmasının İsrail için kötü işaret olduğunu belirten bir görüş bulunur. Diğer uluslar takvimlerini Güneş’e dayandırırken, biz Ay aylarını hesaba katmaktayız.
Güneş doğudayken, Güneş tutulması gerçekleşirse, bu doğuda yaşayanlar için olumsuz bir işarettir. Güneş batıdayken, Güneş tutulması gerçekleşirse, bu batıda yaşayanlar için olumsuz bir işarettir. Eğer günortasında, Güneş başucundayken Güneş tutulması gerçekleşirse bu tüm dünya için olumsuz bir işarettir.
Güneş, kan kırmızısına dönerse bu savaş işaretidir ve kılıcın geleceğini [kan döküleceğini] gösterir. Güneş, çul gibi siyah olursa, bu kıtlığın yaklaştığına işaret eder. Kıtlık, insanların açlıktan ölürken yüzlerinin siyah olmasını sağlar. Eğer iki renk de görünürse, bu iki belanın da gerçekleşeceğini işaret eder.
Güneş günbatımındayken Güneş tutulması gerçekleşirse, bu sorunların erteleneceğine işaret eder. İnsanlar bu ertelemeden faydalanabilirlerse, tövbe edip, gelecek olan beladan kurtulabilirler. Güneş gündoğumundayken Güneş tutulması gerçekleşirse, bu sorunların çok yakın olduğunu ve tövbe için zaman olmadığını işaret eder. Bunun tam tersi olduğunu belirten bir görüş de vardır.
İsrail, Tanrı’nın isteğini yerine getirirse, Yeremya kitabında gördüğümüz gibi bu işaretlerden korkmamız için bir neden yoktur.
Güneş tutulması dört nedenden ötürü gerçekleşir:
Birincisi, bir bilgin öldüğünde, uygun biçimde yas tutulmadıysa gerçekleşir. Ölen bilgini kişisel olarak tanımıyor olsak bile, ölümünden büyük keder duymalıyız. Başka bir şehirde öldüyse ve cenazesi diğer şehirde bile olsa cenazesine katılmalıyız. Kişi, kendini uyandırmalı ve “Belki de bu büyük insan, benim günahlarım yüzünden öldü” diye düşünmelidir. Bir kişi, büyük bir insanın ölümünden üzüntü duymuyor, onun için gözyaşı dökmüyorsa, kendi küçük çocuklarının ölümü ile cezalandırılır.128
İkincisi, genç bir kız tecavüze uğramış ve bağırdığında kimse yardıma gelmemiştir. Böyle bir durumda, bir kişi en önemli işin ortasında bile olsa, ne iş yapıyorsa onu bırakıp genç kızın onurunu korumaya koşması zorunluluğu açıktır.
Üçüncüsü, en aşağı eylemlerden biri olan homoseksüelliktir.
Dördüncü neden, nefret nedeniyle iki kardeşin aynı anda öldürülmesidir. İki kardeşin aynı anda öldürülmesi büyük bir felakettir.
Tüm bu nedenlerle Güneş kararır. Tanrı sanki şöyle demektedir, “Çocuklarım görün. Kötülük gelmeden ve dünyayı karatmadan önce tövbe etmek iyidir.”
Ay ve yıldızların tutulması da dört nedenden ötürü gerçekleşir:
Birincisi, sözleşme ve borç kağıtlarının taklitlerinin yapılmasıdır. Bin farklı biçimde yazarak taklitler yapabilen insanlar vardır. Diğerleri, imzaları sahte oldukları tespit edilemeyecek biçimde taklit edebilmektedir. Böyle insanlar, diğer insanları dolandırıp, hakları olmayan parayı elde edebilmektedir. Mağdur olan feryat etmekte ve kimse ona yardım edememektedir.
Türkçe evrakları taklit edebilen ve Türklere Yahudiler’in paralarını nasıl çalacaklarını gösteren kişiler vardır. Bu gibi kişilerin aklanması yoktur. Küçük bir kar elde etmek için, kardeşlerine büyük kayıplar yaşatmaktadırlar. Yargı gününde nasıl cevap vereceklerdir?
Bu gibi kişiler, Yahudiler’in parasının putperestlere verilmesine neden olmaktadır. Bilginlerimiz, Yahudiler’in parasını putperestlere veren kişinin gelecek dünyada payları olmadığını öğretir.129 Ruhu, cehennemde sürekli azap çeker; başkalarına merhamet etmediği için ona da merhamet edilmez.
Aynısı muhbir için de geçerlidir ki bir muhbir dinden dönen kişiden daha kötüdür. Bu kişinin kestiği hayvan, Yahudi olmayan bir kişinin kestiği hayvan gibi koşer değildir. Eğer Tora yazarsa, onu okumak yasaktır. Uygun olmayan bir kişi tarafından yazılmıştır, dolayısıyla yazılmış olan da uygun değildir. Bu kişinin Yahudi mahkemesinde bir davası olursa, yemini bile geçerli kabul edilmez.
Bunlar, o kişi gerçekten doğru bilgi verse bile geçerlidir. Niyetini başka insanlara belli eder etmez, o kişi muhbir sayılır. Bu andan itibaren ona şahit olarak güvenilmez. Bu durum, bu eylemlerinden kimse fiziki olarak zarar görmese de geçerlidir.
Bugün Sanhedrin (Yüksek Mahkeme) yoktur. Kimseye ölüm cezası verilemez. Ancak, topluma zarar vermesini önlemek amacıyla muhbiri öldürme yetkimiz vardır. İlk olarak, bundan vazgeçmesi için uyarılır. İnatçı ve pişkinse ve yaptığı işin sonuçları ile ilgilenmediğini söylüyorsa, bu durumda o kişiyi öldürmek saygın bir eylemdir. Bu kişiyi öldüren kişi övgüye değerdir. Mümkünse dilini kesmek veya gözlerini kör etmek tercih edilir ama bunun için zaman yoksa, bu durumda basitçe öldürülmelidir.
Şahitlerin sadece suçlanan kişinin huzurunda tanıklıkta bulunmalarına izin verilmesine rağmen, bir muhbir söz konusu olduğunda, muhbir orada bulunmasa bile şahitlerin tanıklıkta bulunmasına izin verilir. Böyle bir durumda, şahitlerin tanıklıklarının kusursuz biçimde örtüşmesine dikkat etmemize gerek yoktur, muhbir önceden uyarılmamış bile olsa, bir fark oluşturmaz. Tüm toplumun ciddi biçimde zarar görebileceği durumda, ince yasal noktaları mesele haline getirmeyiz.
Aynısı, sahteciler için geçerlidir. Eğer yaptığı işler yetkililerce tespit edilirse, tüm Yahudi toplumuna onarılmaz zararlar verebilir. Bu kişi önce uyarılır, ama uyarıyı dikkate almazsa, bu kişinin bu tür sahtecilik işleri ile uğraşan tek Yahudi olduğunu belirterek, bu kişiyi yetkililere verebiliriz.
Ay tutulmasının ikinci nedeni yalancı şahitliktir.
Üçüncü neden, Kutsal Topraklar’da koyun ve keçi sürüleri yetiştirmektir. Bu hayvanlar tarlaları ve şehirleri mahvederler, çünkü, bu hayvanları çit ile çevirmek mümkün değildir.
Dördüncü neden, sağlıklı ağaçları kesen kişilerdir. Bu ağaçlara sahip olan kişilerin bile bu ağaçları kesmeye hakları yoktur. Tanrı tarafından kutsanmış ve meyve vermek için yaratılmış olan bir şey tahrip edilmemelidir.
Astrolojik etkiler, çocukları Çarşamba günü (dördüncü gün) solunum yolu hastalıklarına yakalanmalarına yatkın yapar. Tapınak zamanında, dua ve oruçlar ile, Tanrı’dan bu astrolojik etkileri zayıflatması dilenirdi.130
Bu açıklama şu sözler ile bitmektedir, “Tanrı bunun iyi olduğunu gördü.” Bu, bu günde yaratılan hiçbir şeyin daha mükemmel yaratılamayacağını gösterir.131 Güneş daha büyük veya daha yakın olsaydı Dünya’yı yakabilirdi. Güneş’in eğim açısı daha fazla olsaydı, yazın bitkileri yakar, kışları ise çok sert geçerdi. Benzer biçimde, her gezegen uygun yerindedir.
NOTLAR:
- Bereşit Rabba; Raşi
- Ramban; Zohar Hadaş, Yitro, Bahya.
- Levuş, Orah Hayim 428.
- Karşılaştır. Raşi, Eruvin 56a.
- Bereşit Rabba; Raşi; Zohar Hadaş, Şir HaŞirim 71a.
- Targum Yonatan; [R.Şmuel Feivel ben Yitzhak Katz,] Leket Şmuel (Venedik, 1694)
- Hulin, Bölüm 3; Bereşit Rabba; Zohar Hadaş 14c.
- Levuş, yerinde; Bahya.
- Pirke Rabbi Eliezer.
- Levuş, yerinde; Bahya.
- Bahya
- Orah Hayim 426.
- Pri Hadaş.
- Maharşal; Turey Zahav; Pri Hadaş.
- Yaakov Kastro (Maharikaş).
- Yazar’ın kendisi
- Ş’nei Luhot HaBrit
- Pri Hadaş; R. Moşe İsraelis (Şulhan Aruh’a yorumda).
- Adı geçen eserde.
- Magen Avraham
- [R. Yaakov Reişa,] Ş’vut Yaakov (Halle,1710), Bölüm 1
- Pri Hadaş
- Magen Avraham; Pri Hadaş.
- Şeyarey Keneset HaGedolah
- Adı geçen eserde
- Yazar’In kendisi
- Moşe İsraelis, yerinde.
- Şeyarey Keneset HaGedolah, Pri Hadaş.
- Moşe İsraelis, yerinde.
- Adı geçen eserde.
- Şaar Efrayim 55. Karşılaştır. Magen Avraham.
- Pri Hadaş
- Magen Avraham
- Adı geçen eserde. Moşe İsraelis.
- Halakot Ketanot 1:274
- Bkz. [R. Şmuel Avuhav,] D’var Şmuel 242 (Venedik, 1702)
- Kitzur Ş’nei Luhot HaBrit.
- Şeyarey Keneset HaGedolah; Ş’nei Luhot HaBrit; Orah Hayim 62.
- Mezmurlar 148:1-6.
- Çoğul biçimde, Bkz. Pri Hadaş. [Bu sadece Sefarad uygulamasında doğrudur.]
- [İsrael’e bir gönderme, Yeşaya 46:3’den.]
- [Yukarıdaki ayetin tersi.]
- [Bkz. Roş Aşana 25a. Bu Mezmurlar 89:38’e atıf yapmaktadır, David’in hanedanı “Ay gibi, sonsuza kadar kalacaktır.” Bu cümlenin numerik değeri Roş Kodeş ile aynı olup, 819’dur.]
- Sanhedrin 42a.
- Pri Hadaş.
- [R. Hayim ben Benyamin Zeev Bahner,] Or Hadaş (Amsterdam, 1671).
- Kall Bo 43
- Orah Hayim 436.
- Raşi. Sanhedrin 42a.
- Yad, Yesodey HaTorah 3, Kiduş HaKodeş 6.
- Adı geçen eserde
- Megilla 5a.
- Orah Hayim 426.
- Bet Yosef, Koşen Mişpat 73; Yore Deah, 228’in sonu.
- Keneset HaGedolah; Koşen Mişpat,
- Siftey Kohen (Şah), Yore Deah, 228’in sonu.
- Keneset HaGedolah; 43’ün sonu; Şe’elot U’Tşuvot R. Şlomo HaLevi (Selanik, 1652), Koşen Mişpat 13, 14.
- Yore Deah 208; Siftey Kohen.
- Yad, Yesodey HaTorah 3. Ayrıca bkz.Şlomo ibn Gabriel; Yafeh Toar s.308; Şeviley Emuna 2.
- Yad, yerinde.
- Şlomo ibn Gabriel, [Keter Malkut]
- Adı geçen eserde.Zohar Hadaş 15.
- Pesahim
- Yad, Kiduş HaKodeş 9
- Adı geçen eserde.
- Adı geçen eserde 1:2.
- Levuş, Orah Hayim 428.
- Adı geçen eserde. Bu aynı zamanda Tikkuney Zohar s.59’da bulunur.
- Orah Hayim 428.
- Levuş,
- Yore Deah 220.
- Siftey Kohen
- Koşen Mişpat 43.
- Sefer Meirat Eynayim (Sema) yerinde.
- Keneset HaGedolah.
- Adı geçen eserde.
- Keneset HaGedolah.
- Adı geçen eserde.
- Koşen Mişpat 312.
- Adı geçen eserde 161; Yore Deah 402.
- Orah Hayim 55.
- Magen Avraham, adı geçen eserde.
- Orah Hayim 229.
- Magen Avraham, adı geçen eserde.
- Yazar’ın kendi görüşü.
- Aruh, “Hamah;” Bet Yosef, adı geçen eserde.
- Şeyarey Keneset HaGedolah.
- Yalkut reuveni (Wilhelmsdorf, 1681), 7b, 4c. Ayrıca bkz. Yad üzerine yazılmış anonim yorum, Yesodey HaTorah 3.
- Zohar, VeYakhel.
- İbn Ezra.
- Şeviley Emuna 2:3.
- Yad, Kiduş HaKodeş 11:9.
- Abarbanel 13d.
- Yad, Yesodey HaTorah 3:6,7
- Yefeh Toar, s.68.
- Yad, Karşılaştır.Şalşelet HaKabbalah
- Yalkut Reuveni.
- [R. Yosef ben Avraham ibn Kargitol,] Şaarey Tzedek 3 (Riva di Trento, 1561).
- Şeviley Emuna 2.
- [R. Şlomo ibn Gabriel,] Keter Malkut; tosefot, Pesahim 118.
- Karşılaştır. Şalşelet HaKabbalah; Havat Yair 219.
- Berakot, Bölüm 5.
- Abarbanel 16d.
- Yafeh Toar, VaYişlah.
- Hulin 60b.
- Pesahim 94.
- Adı geçen eserde.
- Bahya
- Şeviley Emuna
- Yad, Yesodey HaTorah 3.
- Yafeh Toar, s.68.
- Yafeh Toar, VaYişlah; [R.Şmuel ben Yaakov Hagiz,] Mevakeş HaŞem (Venedik, 1597)
- More Nevuhim; Abarbanel
- Yad, Yesodey HaTorah 3.
- Adı geçen eserde. 2.
- Yafeh Toar, VaYişlah. Ayrıca Yazar’ın VaYişlah üzerine yorumlarına bakınız.
- Berakot, Bölüm 1.
- Reşit Hakmah, Şaar HaYirah 2.
- Bahya
- Adı geçen eserde. Karşılaştır.Tikuney Zohar s.19,38
- Yad, Yesodey HaTorah 4:12
- Tikuney Zohar.
- Yeruşalmi, Roş Aşana.
- Pirke Rabbi Eliezer.
- Adı geçen eserde.
- Sifri, HaAzinu. Karşılaştır. Reşit Hakmah, Şaar HaYirah 3.
- Sukka, Bölüm 2.
- Yazar’ın Hayey Sara üzerine yorumlarına bakınız.
- Koşen Mişpat 388; Siftey Kohen 302.
- Yeruşalmi, Taanit 4:3; Zohar 19,33.
- Abarbanel, s.17.