Yaratılış 19:33-38

O gece babalarını şarapla sarhoş ettiler ve büyük kız gelip babasıyla yattı. [Lot kızının] Yatışını fark etmedi; ve kalkışını. Ertesi gün büyük kız gencine “Dün gece babamla ben yattım” dedi. “Onu bu gece de şarapla sarhoş edelim ve [bu kez] sen gel ve onunla yat. Böylece babamız yoluyla soyumuzu yaşatırız”. Babalarını o gece de şarapla sarhoş ettiler. Genç olan kız kalktı ve onunla yattı. [Lot, kızının] Yatışını fark etmedi; ve kalkışını. Lot’un iki kızı, babalarından hamile kaldılar. Büyük kız bir oğul doğurdu ve adını Moav koydu. [Bu çocuk,] Bugüne kadar [var olan] Moav’ın [ Moav ulusunun ] atasıdır. Genç olan kız da bir oğul doğurdu ve adını Ben-Ami koydu. [O da] Bugüne kadar [var olan] Amon oğullarının atasıdır.

Tora, kızların hamile kaldıklarını söylerken, onların niyetlerinin temiz olduğunu bildirmektedir. Aksi takdirde, fahişelerin yaptığı gibi bebeği düşürürlerdi. Bunun yerine, Amon ve Moav adlı iki ünlü ulusun doğumunu sağladılar.355 [Bu isimlerin ikisi de “babadan gelme” imasını taşır. Moav (מוֹאָב) “babadan” anlamına gelir ve Ben-Ami (עַמִי בֶּן) “erkek akrabamın oğlu” anlamına gelir.]

Tora, “Lot’un iki kızı, babalarından hamile kaldılar” demektedir. İlk başta, “babalarından” ifadesi gereksiz görünebilir. Onları başka kim hamile bırakmış olabilir ki? Tora aslında Lot’un ne kadar alçaldığını anlatmaktadır. Leh Leha Peraşası’nda bahsettiğimiz gibi, günah işlemekten zevk alıyordu; ve bu nedenle bu korkunç günahı işlemesi kararlaştırılmıştır. Sarhoş olmasına rağmen erdemli biri olsaydı böyle bir eylemde bulunmazdı.356

Ayrıca, ilk gece ne yaptığını biliyor olmasa da sabah neler olduğunun farkındaydı. Bu nedenle Tora’da “kalktı” [kelimenin tam anlamıyla “ve kalktığı zaman” veya “ve kalkışını“] U’v’kumahh (ובקוֹמה) kelimesinin üzerinde bir nokta bulunmaktadır. Bu, ayağa kalktığında olayların farkında olduğu gerçeğini ima etmektedir. Bunu bilerek, ertesi gün şaraptan uzak durmak için son derece dikkatli olmalıydı. Ama şehvetli olduğu için ikinci gece de şarap içti; bu da ikinci bir günahla sonuçlanmıştır.357

Sarhoşluk

İçkiye aşırı düşkünlük birçok kötülüğe neden olabilir. Bu düşkünlük tatmin edilene kadar kişinin tutkularını uyandırır. Bu nedenle, içkiye aşırı düşkünlükten kaynaklanan bazı kötülüklerden bahsedeceğiz.

Tanrı üç kişiyi sever: Öfkesine hiç kapılmayan, sarhoş olmayan ve nefsine hakim olup kendisine haksızlık edenleri affeden.358

Bu Talmudik öğreti, bir kişi sarhoş olduğunda Tanrı’nın ondan nefret ettiğini gösterir. Açıktır ki, Tanrı’nın nefret ettiğinden daha kötü kimse yoktur. Kısa sürede toz ve küle döner.

Talmud, Kral Şelomo’nun gençken dünyevi zevkleri deneyimlemeye karar verdiğini anlatır. Her gün farklı bir ziyafette yer ve içerdi. Kraliyet varisi olduğu için bunu yapacak boş zamanı vardı. Bir gün annesi [Batşeva] onu yakaladı, mermer bir sütuna bağladı ve dövdü. Dedi ki, “Bütün dünya biliyor ki, baban David Tanrı’dan korkan büyük bir azizdir. Senin yoldan çıktığını görseler, ‘Böyle bir oğlu olan anneye lanet olsun. Şımartılması annesinin suçu olmalı’ derler. Seni düzgün bir şekilde yetiştirmek için ne kadar acı çektiğimi Tanrı biliyor. Krallıktaki herkes Kral’ın kendi oğlunun kral olarak babanın yerini almasını istiyor.”

“Tanrı katında kusursuz, bilge ve peygamber bir oğlum olması için gece gündüz dua ediyorum. O halde neden aşağı insanlarla arkadaşlık ediyorsun? Bütün gün oturup sarhoş olmaktansa yapacak daha iyi işlerin var. Şarap erbabı diye tarif edilmek sana yakışmaz. Tanrı bana senin gibi zeki, akıllı bir evlat verdiğine göre, bütün gayretini çalışmaya ve yazmaya vermeni istiyorum, başka şeyler düşünme. Özellikle Kötü Dürtü’ye karşı dikkatli ol.”359

İnsanı şaraptan daha çok günaha sürükleyen başka bir şey yoktur. Bu nedenle bilgelerimiz, Adam’ın yediği ağacın bir üzüm asması olduğunu öğretirler.360 Bu günah dünyaya ölüm getirmişti; aynı şekilde şarap da bütün dertlerin sebebidir. Noah Peraşası’nda şarabın çifte trajedi yarattığını da görüyoruz.

Şarap hakkında rüya görmek bile iyi değildir. Talmud, “Şarap dışında her içeceğin rüyasını görmek iyidir” der. Biri rüyasında şarap görürse, onu yorumlamak mümkün değildir. Bazen kötüye bir işaret olabilir. Ancak bir kişi bilgin ise, bu iyiye bir işarettir, çünkü Tora şaraba benzetilir.361 Bunun nedeni, sarhoşun hangi dünyada olduğunu bilmemesi gibi, Tora’ya dalmış bir bilgin de hemen yanındaki harici konuşmalardan habersizdir.

Bir kişinin şarap içme konusunda ölçülü olması, onun Sanhedrin’de (yüksek mahkeme ve yasama organı) görev yapan yetmiş bilginden biri kadar akıllı olduğunu gösterir. Şarap için İbranice kelime “yayin“dir (יַיִן), sayısal değeri yetmiştir.

Benzer şekilde, “sır” kelimesi için İbranice “sod” (סוֹד) kelimesinin sayısal değeri de yetmiştir. Bu, şarap içen kişinin tüm sırlarını açığa vurduğunu gösterir. Ne söylediğini bilmediği için başkalarının bilmesini istemediği şeyleri açığa vurabilir ve çoğu zaman kendini tehlikeye atabilir. Böylece hem kendisine hem de başkalarına zarar verebilir.362

Bununla birlikte, kişi şarabı ölçülü içerse, fayda sağlayabilir ve nüktedanlığını artırabilir. Ancak şarap seyreltilmelidir.

Talmud, büyük bilge Abba Şaul’un gördüğü garip kemikler hakkında birçok hikaye anlatan bir cenaze levazımatçısı olduğunu anlatır. [Kutsal Topraklar’ın güçlü antik] şarabını seyreltmeden sürekli içerse kemiklerinin yanmış gibi görüneceğini söylerdi. Şarabı iki misli su ile seyreltirse, kemikleri o kadar kurur ki simsiyah olurmuş. Bu nedenle, şarabını biraz daha az miktarda suyla seyreltmeyi tavsiye etmiştir. Su miktarı şaraptan biraz az olmalıdır.363

Çok fazla şarap zararlı olduğu gibi, az miktarda içilen seyreltilmiş şarap da sağlıklıdır.

Talmud, Rabbi Bannaah’ın o kadar büyük bir bilge olduğunu anlatır ki, insanlar tavsiye için her yerden ona gelirdi. Bir adam, “En büyük oğluma bir varil toprak, ikinci oğluma bir varil kemik ve üçüncü oğluma bir varil (yorgan, minder veya döşemenin bağlama ipliklerinin ucuna uygulanan bir grup) düğüm bırakıyorum” diyen bir vasiyet bırakarak ölmüştü. Niyetini kimse anlayamadığı için vasiyet, yorumlanması için Rabbi Banaah’a götürüldü. Bilge, hemen varislere sordu: “Babanızın mülkünde evler, tarlalar, hayvanlar ve giysiler var mıydı?” Olumlu cevap verdiklerinde, vasiyetin anlamını anladığını açıkladı.

“Büyük oğluna bıraktığı ‘toprak fıçısı’ bütün evleri ve tarlaları kastediyor. ‘Kemik fıçısı’ ikinci oğluna kalan hayvanları kastediyor. Son olarak ‘düğüm fıçısı’ üçüncü oğula kalan elbiseleri kastediyor. Mirası böyle paylaşılmalıdır. Babanız akıllıydı, öldükten sonra bile malını açıklamak istemedi. Yabancılar tarafından kolaylıkla anlaşılmasın diye için vasiyetini böyle yazdı.”

Eşinden bir kızı ve on oğlu olan bir Yahudi vardı. Bir gün karısının kızıyla tartıştığını ve şöyle dediğini duydu: “Neden daha mütevazi davranmıyorsun? Gizlice günah işlersen o seni ilgilendirir. Burada benim on oğlum var ama sadece biri senin babandan. Kimse bir şey bilmiyor.”

Adam konuşmaya kulak misafiri oldu ama hiçbir şey söylemedi. Ancak daha sonra öldüğünde ve vasiyeti okunduğunda, sadece “Mal varlığım tek oğluma kalsın” yazıyordu. Başka hiçbir şey yazılı değildi ve kimse mal varlığını on oğlundan hangisine bıraktığını bilmiyordu.

Vasiyetnamesi açıklanması için Rabbi Bannaah’a getirildiğinde, bütün oğulların mezarlığa gitmesi gerektiğini ve her birinin sağlam ve büyük bir asaya sahip olması gerektiğini söyledi. Sırayla her biri asasıyla babasının mezarına vursun ki, baba uyansın ve varisi ilan etsin. Rabbi Bannaah’ın amacı, hangi oğulların gayri meşru ve hangisinin gerçek oğul olduğunu belirlemekti. Gayrimeşru olanların hepsi mezarı dövmeye, tüm güçleriyle mezara vurmaya başladı. Ancak bir oğul, babasının mezarına asla bu kadar saygısızlık yapamayacağını söyleyerek kendini tuttu. Rabbi Bannaah daha sonra, “Varis bu. Şüphesiz gerçek oğul o” dedi.

Bu karar Rabbi Bannaah’a büyük bir ün kazandırdı. Ancak diğer oğulları, “Burada tanıksız yargılayan, birinden para alıp diğerine veren bir Yahudi var. İnsanlar onun kararlarından çok memnun değiller” diyerek Vali’ye şikayet ettiler. Vali, Rabbi Bannaah’ı bir asi sanarak hapse attırdı ve ölüm cezasına çarptırdı. Ancak itiraz etmesi için kendisine süre verildi.

Bu arada bir kadın kimsenin anlayamadığı sözler geveleyerek Vali’ye geldi. Dedi ki: “Efendim, benim bir genç hizmetkarım vardı. Biri gelip onu çaldı, kafasını kesti, derisini yüzdü ve etini yedi. Derisini suyla doldurup her gün içiyor. Fakat bana geri vermiyor, masrafını bile karşılamıyor.”

İnsanlar ne kadar uğraşsalar da kadına sözlerini açıklatamadılar. Bilmece gibi konuştuğu belliydi ve sözlerini kimse yorumlayamıyordu.

Vali öfkeyle Rabbi Bannaah’ı hapisten çıkardı ve ondan bilmeceyi açıklamasını istedi. Aslında, tüm olay Rabbi Bannaah tarafından planlanmıştı. Kadın, bilgeliğini kanıtlaması için ona bir şans vermek amacıyla Vali’nin huzurunda gevezelik etmesi ayarladığı karısından başkası değildi. Bunu canlı kurtulmak için tek şansı olarak görmüştü.

Rabbi Bannaah kadının şikayetini şöyle açıkladı: “Kadının bir keçisi vardı. Hırsızlar oğlağı çalmış, kesmiş, yemiş ve derisini bir su torbası yapmışlardı.”

Bu bariz açıklama, Vali’nin en parlak danışmanlarının gözünden kaçmıştı. Rabbi Bannaah’ın keskin zekasına kendi gözleriyle tanık olan Vali çok etkilendi ve onu büyük bir şehrin baş yargıcı olarak atadı. Rabbi Bannaah yargıç olarak atandığında, mahkeme binasında asılı “Davaya dahil olan herhangi bir yargıcın yetkisi derhal elinden alınır. Başkalarının parasını arayan onları yargılayamaz. Para ararsa, rüşvet alabilir” yazısını gördü

Rabbi Bannaah bunu okuduktan sonra bunun yanlış olduğunu söyledi. Bu kadar katı standartlar uygulanırsa, kimse yargıç olamazdı. Düşmanları her zaman hikayeler uydurabilir ve yargıcı davaya dahil edebilir, böylece onun görevden alınmasını sağlayabilirdi. Hiç kimse kıskançlıktan ve yanlış suçlamalardan korunmuş ve güvende değildir. Bunun yerine, yazı ” ‘Mahkemeler tarafından ödeme yapmasına karar verilen herhangi bir yargıcın yetkisi derhal elinden alınır. Davasız biçimde tüm borçlarını ödemelidir’ olmalıdır” dedi. Yazı değiştirildi ve “Yahudi bilgini Rabbi Bannaah adına” yeni bir yazı asıldı.

Rabbi Bannaah, şehirde başka bir yazı keşfetti: “Ben, kan, her ölümün ilkiyim. Ben, şarap, tüm yaşamın ilkiyim.” İnsanlar bunun, ölümün genellikle kandaki safsızlıklardan kaynaklandığı ve hayatın şarap içilmesiyle devam ettiği anlamına geldiğini açıkladılar. Rabbi Bannaah, “Ama bu evrensel bir kural değil. İnsanlar başka nedenlerle ölür; biri çatıdan düşebilir, diğeri boğulabilir. Öyleyse ölmek üzere olan herkese şarap mı veriyoruz?” dedi. Yazının “Her hastalıkta kan birincidir. Her şifada şarap birincidir” şeklinde değiştirilmesini önerdi. Yazı, “Yahudi bilgini Rabbi Bannaah adına” yeniden değiştirildi.364

Şarap, akşam yemeğiyle birlikte sulandırılmış olarak iki veya üç bardak içildiğinde en çok faydalıdır.

Şarabın yalnızca yas tutanları teselli etmek için yaratıldığı öğretilir. Ayrıca kötülere yaptıkları birkaç iyiliğin bedelini ödeyerek (öte dünyada lanetlenebilsinler diye) bu dünyada haz alması sağlanır. Akıllı kişi şarabı önemli görmez ve nasıl ölçülü biçimde içileceğini bilir.365

Talmud, bir kişinin gerçek niteliklerinin üç şeyle tanınabileceğini söyler. Bunlar “kadehi, cüzdanı ve öfkesidir” (koso, kiso, ka’aso).366

Bunlardan birincisi olan “kadeh”, kişinin ölçülü içip içmemesini, sarhoşluktan kaçınmasını, içki içme alışkanlığını gösterir. İçkiyi fazla kaçıran, hem bedenen hem de ruhen kendisine zarar verir. Fiziksel olarak vücuduna zarar verebilir, hastalanabilir ve ruhsal olarak kendisini son derece alçaltabilir. Bilgelerimiz aynı zamanda oburluk olduğu için kişinin bir yudumda bir bardak şarap içmemesi gerektiğini de öğretir. Küçük bir kadeh şarap için de üç yudum alınmamalıdır çünkü bu gurur göstergesidir. Hakiki bilgin, küçük bir kadeh şarabı iki yudumda içtiği zaman anlaşılır.367

İkinci mihenk taşı “cüzdanı”, yani kişinin iş yapma şeklidir. Dürüst ve adil olup olmadığı görülebilir. Ticarette dürüstlük Yahudiliğin en önemli öğretilerinden biridir. Ölçüyü eksik vererek veya kalitesiz mal vererek kimseyi yanıltmamalıdır. Parasını ödemeden mal alınmamalıdır. Borç verilirse, alacaklıyı ödeme için defalarca geri getirmemelidir.

Kötü iş yapma özelliklerine sahip bazı Yahudiler vardır. Her bakımdan iyi Yahudiler olmalarına rağmen, para söz konusu olduğunda, Yahudiliğin temel öğretilerini hiç düşünmeden çiğnerler.

Geçenlerde bir adamın pamuklu gömlek aldığı bir durum gördüm. Başlangıçta ödemesi için on gün verildi; daha sonra ödemede gecikmemek için on beş gün istedi. Tüccar parasını her istediğinde, adam onu erteliyordu. Tüccar evine gelince ertesi gün dükkanına gelmesini söylemiş. Dükkana geldiğinde ise o gece evine gelmesini ve parasını alacağını söylemiş. Bu, tüccarın daha da kötüleşmesine neden olarak günden güne devam etti.

Bu hiçbir şekilde münferit bir olay değildir; her gün gerçekleşmektedir. Tüccar, alacaklarını tahsil etmek için bu kadar çaba sarf etmesine değecek kadar kâr etmez. Açıkçası, bu Tanrı’nın iradesine aykırıdır. Bir kimse böyle davranırsa, kalbinde Tanrı korkusu olmadığına kesin bir işarettir. Bu, Yahudiliğin ana öğretilerinden biridir.

Üçüncü kriter “öfkesi” dir. İyi bir insan çabuk öfkelenmez. Sabırlıdır ve her küçük şey için heyecanlanmaz. Bununla birlikte, en küçük bir olay karşısında kontrolünü tamamen kaybeden bazı insanlar vardır. Yüzleri kızarır ve sözlerini kuvvetlendirmek için Tora’ya veya “Yaşayan ve Daim Olan” üzerine yemin ederler. Bunu yapan, Yahudilikte payı olmadığını gösterir. Gerçek bir Yahudi, kutsal Tora’mızı veya Tanrı’nın kutsal adını kullanarak öfkeyle nasıl yemin edebilir? Bunu yapan ciddi bir cezayı hak eder; hem kendini hem başkalarını tehlikeye atmaktadır. Bazen başkalarının ölmesine neden olabilir ve o zaman onların ölümü için de cezalandırılır.

İnsanları Tora üzerine yemin etmeye veya “Tanrı’ya yemin etmeye” sevk eden başlıca şeylerden biri de içkidir. Böyle bir insan içki içemeyince çok bunalıma girer, hassaslaşır, en ufak bir gücenmede patlar. Bu onun yemin etmesine sebep olabilir.

Sarhoş olan kişi, çoğu zaman başkalarının mallarının kendisine ait olduğunu düşünür. Bir sarhoş tüm çekingenliğini kaybeder; ona hiçbir şey yanlış görünmez.368

Bir sarhoş sonunda tüm parasını kaybeder ve yoksullaşır. Bilge Şelomo şöyle dedi: “Kaseye gözünü diken kişi doğru yürür” (Özdeyişler 23:31). Bir kişi içkiye bulaştığında, sonunda evine “doğrudan” yürüyebilecektir. Tüm mal varlığını satmış olacağından hiçbir şey yol ile arasına girmeyecektir. Adına bir tencere et bile olmayacaktır.

Böyle bir insan eninde sonunda sadaka isteyecektir ama kimse ona acımayacaktır.369

[Ayet, “Şaraba bakma, kıpkırmızı olacak” (Özdeyişler 23:31) sözü ile başlar.] İnsanın içkiden yüzü kızarması, o kimsenin günahları sebebiyle öleceğine işarettir. Hem malda hem de iyi eylemlerde fakir olacaktır.

Noah’ın sarhoşluğuna bakıldığında (Yaratılış 9:20-24), on üç kez “ve” [fiilleri gelecek zamandan geçmiş zamana çevirmek] anlamına gelen birleştiren Vav (ו) harfi bulunur. [Üçüncü şahısta gelecek zamanı ifade ederken bir Yod (י) harfi ön ek olarak kullanıldığı için, bu on üç kelimenin her biri Vav Yod (וי) harfleriyle başlar ve “keder” anlamına gelen “Vay” (וַי) kelimesini oluşturur.] Kişi aşırı şarap içtiğinde, on üç keder çeker.370

Bütün bunları okuyunca, insan sarhoş olmanın ne kadar alçaltıcı bir şey olduğunu anlamaktadır. Erkekler sarhoşken kadın kıyafetleri giymek ve birbirleriyle dans etmek gibi her türlü saçma şeyi yaparlar. İnsanlar, bize böyle zamanlarda mutlu olmamız emredildiği için, Şabat Günü, bayramlar ve kutlamalarda içki içmenin değerli olduğunu düşünürler. Bu sadece kişinin bu tür durumlarda normalden biraz daha fazla içmesi gerektiği anlamına gelir, gerçekten sarhoş olması gerektiği anlamına gelmez.

Purim

Purim’de bile kişi içkiye aşırı düşkün olmamalıdır. Sarhoş olan, en az sekiz ayrı günah işleyebilir.

1. Küfürlü konuşabilir. Sarhoşun çekincesi yoktur. Sık sık, insanlar sarhoş olduklarında kadınların önünde şarkı söyleyip dans ederler, bu da daha da kötü günahlara neden olur.

2. Akşam duasını ihmal edebilir. Purim şölenine hava kararmadan önce başlanmalıdır ve kişi çok içerse akşam duasını unutabilir. Aynı durum, yıl boyunca akşam yemeğinde çok fazla içerse de geçerlidir; dua etmeden uyuyabilir. Bununla ilgili olarak şöyle yazılmıştır: “Eğri olan doğrultulamaz” (Vaiz 1:15). Amida telafi edilebilse de, Şema söylenmeden telafi etmenin bir yolu yoktur. Sonra iki kere Şema okunması fayda vermez.371 

3. Sarhoş olduğu için yemeklerden sonra Birkat Amazon’u ihmal eder.

4. Bazı yerlerde Megila, Şuşan Purim adı verilen Adar ayının 15’inde Purim gecesinde de okunmalıdır. [Bu durum, Yeoşua’nın Kutsal Toprakları fethinden beri surlarla çevrili olan her şehir için geçerlidir. İsrael Toprağı’ndaki bir takım şehirleri içine alır.] Bu yerlerde, ertesi sabah da Megila okunması gerekmektedir. Sarhoş olan, okumayı kaçırır; bu büyük bir günahtır. Sarhoş olduğu için Purim’in ana ritüeli nasıl kaçırılabilir?

5. Kişi Şema’yı okumadan uykuya dalar. Akşam duasında Şema’yı okumanın yanı sıra, VaYetze Peraşası’nda açıklanacağı gibi, kişi bunu uyumadan önce de söylemelidir. Sarhoş olursa bunu terk eder.

6. Karısıyla alkollüyken ilişkiye girebilir. O zaman bir çocuk ana rahmine düşerse, Bereşit Peraşası’nın 6. Bölümü’nde tartıştığımız gibi, gayri meşru olmaya yakındır.372 Cinsel ilişki, “bilgi” olarak adlandırılır (bkz. Yaratılış 4:1); bu, Tanrı’nın kendisine iyi, Tanrı’dan korkan çocuklar vermesi gerektiğini akılda tutabilmek için açık bir zihin gerektirdiğini gösterir. Sarhoş olan kimse, “bilgisiz” olarak ilişkiye girer ve kendi karısıyla da olsa, zina sayılır. Çiftin düşünceleri o zaman yalnızca fiziksel zevklerine yöneliktir; hayvanlardan daha yukarıda değillerdir. Zohar, bir çift sarhoşken ilişkiye girdiğinde, hamile kalınan her çocuğun gayri meşru olduğuna herkesin tanıklık ettiğini söyler, çünkü bu, Kötü Taraf’ın gücünden gelir.373

7. Ertesi gün sabah duasını kaçırır. Sarhoş olunca fazla uyur ve dua için geç kalkar. Sarhoşken ibadet edilemez, çünkü böyle bir dua putperestliğe yakın bir iğrençliktir. Sarhoşken ibadet etse, yükümlülüğü yerine getirmiş olmaz; ayıldığı zaman duayı tekrar etmesi gerekir.374 Kısa kış günlerinde Şabat Günü geç saatlerde yemek yiyen ve ardından öğleden sonra duası için (Minha) sinagoga giden bazı insanlar vardır. Bu yanlış ve günahtır, çünkü genellikle Şabat yemeğinde şaraba aşırı düşkünlük gösterirler ve dua sırasında sarhoşturlar. Bu nedenle, öğleden sonra duasından (Minha) bir saat önce dinlenebilmek için yeterince erken yemek yemelidir. Sabah ibadet etmeden önce barda bir şeyler içen insanlar da var. Bu ciddi bir günahtır.

8. Genç erkekler sarhoş olduklarında yukarıda bahsedilenlere ilave olarak gece kirliliği de yaşayabilirler. VaYeşev Peraşası’nda göreceğimiz gibi, bu ciddi bir günahtır.

Hiçbir şey insanın moralini şarap kadar yükseltemez. Bu, bir kişiyi gururlandırabilir. Şaraptan sakınmayan insan kutsal sayılmaz.375

Midraş, eski zamanlarda, şarabın neler getirebileceğini öğrenmeleri ve kendi kızlarına ne yaptığını anlamaları için her Şabat günü sinagogda halka açık bir şekilde Lot’un ilgili kısmını okuma geleneği olduğunu belirtir.376

Bir Yahudi bir zamanlar putperestler tarafından esir alınmıştı ve ona üç günahtan birini işleme seçeneği sunuldu: putlara sunulan şarabı içmek, onların kadınlarından biriyle cinsel ilişkiye girmek veya putlarına tapmak. Kendi kendine, “Başka seçeneğim olmadığına göre, en hafif günah olan şarabı içmeme izin verin. Kesinlikle putperestlik veya milletlerin karışması gibi büyük bir günah işlemek istemiyorum” dedi. Bu nedenle şarabı içmeye karar verdi.

Ona o kadar çok şarap verdiler ki sarhoş oldu ve diğer iki günahı da işledi. Ne yaptığını anlayamayacak kadar sarhoştu.

Ayıldığında ne yaptığının farkına vardı. Ağlayarak, “Puta eğilseydim veya onların kadınlarından biriyle zina etseydim, benim için daha hayırlı olurdu. Bu ancak tek bir günah olurdu. Ama şimdi üçünü birden işledim” dedi. Bir daha asla şarap içmeyeceğine yemin etti.377

Hiçbir günah sarhoşluk kadar kötü değildir çünkü sarhoşluk her türlü ahlaksızlığa yol açabilir.378

Bir eve şarap dökülmesi bereket işaretidir. Bu nedenle, bir şişe şarap düşürülür ve dökülürse, kişi kendini kötü hissetmemelidir. Bu bir kutsama işareti olduğu için sevinmelidir.379

Bu nedenle, Avdala şarabından bir kısmını sandalyeye dökmek [Sefarad] bir gelenektir. Kişi bu şarabın üzerine bir beraha okuduğu ve Eliyahu’nun adını andığı için bir kutsama alır. Cumartesi gecesi yeni haftanın başlangıcı olduğu için tüm haftanın bereketli olacağına işarettir. Bazılarının şaraba basılmasın diye kapının arkasına dökme adeti vardır.380

NOTLAR:

355 Yazar’ın görüşü. Karşılaştır: Yalkut Şimoni, Özdeyişler 17:14 üzerine

356 Yafeh Toar

357 Nazir, sayfa 23.

358 Pesahim, sayfa 113.

359 Sanhedrin, sayfa 70.

360 Raşi.

361 Berahot, sayfa 57

362 Eruvin, sayfa 65

363 Yoma, sayfa 74. Nida, sayfa 24.

364 Bava Batra, sayfa 58. [ Rabbi Banaah Kutsal Topraklar’da 2.yüzyılın sonunda 3.yüzyılın başında yaşadı. Tiberya’da bir okulun lideriydi ve en seçkin öğrencisi Yeruşalayim Talmudu’nun düzeltmeni Rabbi Yohanan’dı. (Bkz. Cilt 1)

365 Eruvin 65b.

366 Adı geçen eserde.

367 Pesahim, sayfa 87.

368 Yoma 74b, 75a. [Bu, aynı zamanda Özdeyişler 23:31 ayetinden çıkarılır.]

369 [Bu aynı zamanda Talmud’un “tüm dünya onun için düz olur” ifadesinin (Yoma 75a) bir yorumudur.]

370 Sanhedrin 70a

371 Orah Hayim 58.,

372 [Bkz. Cilt 1]

373 Zohar, Pekudey.

374 Orah Hayim 59. Zohar Hadaş sayfa 24.

375 Zohar Hadaş, aynı yerde.

376 Yafeh Toar, sayfa 299: Yalkut Şimoni, Özdeyişler, 956.

377 Bir sözlü gelenek.

378 Bet Yosef, Orah Hayim 651.

379 Eruvin, sayfa 65.

380 Orah Hayim 296 Hagah’da; Keneset HaGedolah 299.