Yaratılış 12:4

Avram, Tanrı’nın kendisine konuştuğu üzere gitti ve Lot da onunla gitti. Avram, Haran’dan çıktığında 75 yaşındaydı.

Tora bize Avram’ın sadece Tanrı’nın buyruğunu yerine getirmek amacıya yolculuğa çıktığını, başka bir yarar sağlamak için olmadığını söylemektedir. Tanrı, ona gitmesi durumunda büyük ödül vermeyi vaat etmiş olsa da, bu faydaları edinmek için gitmemiş, sadece Tanrı’nın sözünü yerine getirmek için gitmiştir.18

[Bu ayet şöyle de okunabilir, “Avram, Tanrı’nın kendisine konuştuğu zaman gitti.”] Avram, birlikte yolculuk yapacağı kervanı bulana dek beklemedi. Hazırlık yapmak ve gerekli erzakları satın almak için yolculuğu ertelemedi. Çoğu durumda, bir kişinin yolculuğa çıkmaya karar vermesi ile yolculuğa çıkması arasında uzun zaman geçer. Ancak Avram’ın durumunda, Tanrı ona, “Toprağından ayrıl” dedi ve başka hiçbir şey düşünmeden Avram o gün yola çıktı.19

Tanrı, Avram’a ailesi ile birlikte yolculuğa çıkmasını emretti ve Avram, Saray ile yola çıktı. Yolda Lot ile karşılaştı ve Lot onunla gelmek istedi. Lot, ona eşlik etmek istediğini söyleyince Avram reddetmedi. Lot’un kötülüğüne rağmen, onu beraberinde götürmekte bir sakınca görmedi. Avram, Lot’un kötü yollarından etkilenmek konusunda endişeli değildi, çünkü artık 75 yaşındaydı. Bir kişi bu yaşa erişir ve hala dürüst bir kişi ise, günaha sürüklenmeyeceği güvence altındadır, çünkü; Tanrı onu korur. Avram bu nedenle, Lot’un kendi yolunu değiştireceğini umarak onu yanında götürmeyi kabul etti.20

Avram’ın Lot’u yanına almasının bir başka nedeni, Kral David’in Lot’un soyundan geleceğini görmesidir.21 [VaYera Peraşası’nda görecek olduğumuz gibi Moav ulusu, Lot’un ve Kral David’in büyük büyükannesi olan Moav’lı bir kadın olan Rut’un soyundan gelir.]

Tanrı, Avram’a nihai varış noktasını henüz bildirmemişti. Tüm söylediği “Ülkenden, doğduğun yerden ve babanın evinden [ayrıl], sana göstereceğim ülkeye git” (Yaratılış 12:1) idi. Avram için yaşadığı yerden, üstelik doğduğu yerden ayrılmak kesinlikle zordu. Ayrıca, ailesi ve arkadaşlarının bulunduğu “babasının evinden” de ayrılmak zorundaydı. Avram, Tanrı sevgisi nedeniyle tümünü terk etti.22

Tanrı’nın Avram’a gideceği yeri kesin olarak bildirmemesinin iki nedeni vardır.

Bir kişiye, başına iyi bir iş geleceği söylenir, fakat; bunun ne olduğu söylenmezse, o kişi sürekli onu dört gözle bekler. İyi haberleri bekler ve beklediği geldiğinde daha çok mutlu olur.23

Ayrıca Tanrı, Avram’ı attığı her adımda ödüllendirmek istemiştir. Bir kişinin gideceği yeri bilmeden yola çıkması gerekiyorsa, bu ona çok zor gelir. Eğer gideceği yeri biliyorsa, çok uzak olsa bile; içi rahattır; belirli sayıdaki gün sonunda varacaktır. Ayrılır ayrılmaz o belirli gün sayısınca yolculuk yapmayı bekler. Ama bir insan gideceği yeri bilmiyorsa, her adımı büyük bir çaba gerektirir. [Her kişi göstermiş olduğu çaba kadar ödüllendirildiği için] Avram’ın ödülü büyük olmuştur.24

Bu, Tanrı’nın Avram’ı denemiş olduğu bir testti. Ona, ayrılma kararı almasını çok zor yapacak biçimde, ne kadar uzun süre yolculuk edeceğini bildirmeden ülkesini, doğduğu yeri terketmesini söylemiştir. Ancak Avram, gitmesi karşılığında daha fazla ödülü haketmiştir. Eğer Tanrı ona başta Kenaan topraklarına gideceğini söylemiş olsaydı, bunu yapması tek bir iyi davranış olarak kabul edilecekti. Avram gideceği yeri bilmediği için, Tanrı’nın sözünü yerine getirmek amacıyla her adımda kendini zorlamak zorundaydı.25

Avram, Tanrı ona ülkesinden ayrılmasını söylemeden önce, İsrail Toprakları’nın kutsallığı henüz çoğunlukla bilinmiyor olsa da, Kutsal Topraklar’da yaşamanın özlemini duyuyordu. Tanrı, ona henüz bildirmediği için; Avram, Kutsal Topraklar’da nerede yerleşeceğini bilmiyordu. Yine de, ruhu İsrail Toprakları’nın hasretini çekiyordu.

Avram, aslen halifelik (Irak) içinde yer alan Aram Naarayim ve Aram Nahor’da26 hem de diğer yabancı şehirlerde yaşadı. Orada, başka bir şeyi düşünmeden insanların yediklerini, içtiklerini ve keyiflerine baktıklarını gördü. “Benim payım, bunların arasında olmasın” diye dua etti. Sur Burnu’na, Kutsal Topraklar’ın sınırına geldiğinde, tüm insanların vasıflı mesleklere sahip olduklarını gördü. O zaman, “Benim payım, bu ülkede olsun” diye dua etti.27

MESLEKLER

Bir kişinin hayatı, sahip olduğu becerilere bağlıdır. Bir kişi eski bir aileden geliyor olsa, tüm ataları varlıklı ve eğitimli olsalar bile, hayatını kazanmak için bir ustalık veya zanaat öğrenmenin kendi itibarına uygun olmadığını düşünmemelidir. Eğer bunun kendi itibarına uygun olmadığını düşünür, ipek koza içerisinde yaşamayı isterse, sonunda açlıktan ölecektir. Bir süre, mirasından veya birkaç iyi iş anlaşmasından geçimini sağlayarak lüks içinde yaşayabilecektir, fakat unutmamalıdır ki; dünya dönen bir çarktır. Kaderi değişebilir ve yoksullaşabilir. O zaman, bir dükkanda oturup ekmeğini kazanmaya utanacağı için, açlıktan ölecektir.28

Mezmurları yazan şöyle demiştir, “Ağlayarak değerli tohumları taşıyamaya devam eden; demetlerini sevinç ile taşıyarak geri gelecektir (Mezmurlar 126:6). Lüks içinde yaşayan, güzel kıyafetler giyip böbürlenerek, “Bir zanaat ile uğraşmak bana uygun değil. Faizden geçimimi sağlayacağım ve kolay bir yaşamım olacak” diyen kişi hakkında konuşmaktadır. Sonunda, yaşamını kazanacak araca sahip olmayacak ve gururu sorunlarını başkalarına anlatmasını engelleyecektir. Bu nedenle, kendi başına ağlar; kimsenin ona acımasına ve yardım etmesine izin vermez.

Kutsal Kitap şöyle der, “Ağlayarak değerli tohumları taşıyan” [Buradaki “tohum” soy veya nesil anlamındadır,] kişi kendini önemli atalarının “tohumu” görmektedir. [“değerli tohumları taşıyan” kişi] bir meslek veya ticaret ile uğraşmayı kendi itibarına uygun görmemektedir. Sonunda, “ağlayarak taşır.”

Sonra, çalışmaya alışkın kişi vardır. Her türlü zor işi yapar ve omuzlarında “demetleri taşır.” Böyle bir kişi tüm hayatı boyunca sevinç ve kutsamaya sahiptir ve asla yiyeceğe muhtaç kalmaz. Kutsal Kitap şöyle der, “demetlerini sevinç ile taşıyarak geri gelecektir.” Bir kişi, hayatını kazanmak amacıyla satmak için demetleri omuzunda pazara taşırsa, her zaman hoşnut ve mutlu olacaktır.29

[Talmud şöyle öğretir,] kendi elinin işi ile ayakta duran kişi, Tanrı’nın gözünde çok değerlidir.30

EĞİTİM

[Bir ebeveynin çocuklarının ticareti veya bir mesleği öğrenmesi için eğitme yükümlülüğü vardır.] Bir ebeveynin çocuklarının öğrenmesini isteyeceği iki tane en önemli konu vardır:

[Birincisi Tora’dır.] Bir ebeveyn, çocuğunun cahil kalmamasından emin olmalıdır.Bir kişi seküler bir ticarete veya mesleğe sahip olduğunda, yaşlandığı ya da zayıf kaldığı zaman geldiğinde, Tora ile meşgul olamayabilir. Yapacak bir şeyi kalmaz ve kelimenin tam anlamıyla sıkıntıdan ölür. Ancak bir insan asıl uğraşısını Tora çalışması yaparsa, bu onu sürekli canlandırır, ayakta tutar ve enerjilerini yeniler.31

Bir kişinin çocuklarının öğrenmiş olmasına dikkat etmesi gereken asgari bir seviye vardır. Açıktır ki, tüm Tora’yı öğrenmek mümkün değildir. Ayrıca herkes bilgin de olamaz. Çocuk, geçimini sağlamak için çalışacak olsa da, ona öğretilmesi gereken bir en küçük miktar vardır.

Birincisi, çocuğa tüm yirmidört kitap anlayacak biçimde öğretilmelidir ki kendi başına da onları çalışabilsin. Ayrıca, Tora’yı açıkça açıklayan ilk kişi olan Raşi’nin (Rabbi Şlomo Yitzhaki; 1040-1105) açıklamaları ile birlikte haftalık peraşayı da nasıl okuyacağını bilmelidir. Bir kişi Raşi’yi okuyabilirse, Kutsal Kitap’ta yer alan yirmidört kitaptan herhangi birini açıp, okuduğunu anlayabilir.

Bir çocuğa ayrıca Mişna’yı kendi başına çalışmak da öğretilmelidir. Bu ruh için büyük bir fayda getirir. Bilginlerimiz buna, Mişna (מִשְׁנָה) kelimesinin, Neşama (נְשָמָה) kelimesi ile aynı harflere sahip olması ile işaret edildiğini öğretmişlerdir.

Bir çocuğa, Şulhan Aruh’un (“Kurulu Masa,” Yosef Caro; 1488-1575, tarafından yazılmış olan, Yahudi Kanunu’nun evrensel olarak kabul edilmiş kuralları) öğretilmesi zorunludur, böylece yerine getirmekle yükümlü olduğu yasaları öğrenecek ve buyruklara aykırı hareket etmeyecektir.

Bir kişi ayrıca Eyn Yaakov’u (“Yaakov’un Çeşmesi,” Talmud’un yasalarlar ilgili olayan bölümlerinin, Rabbi Yaakov ibn Chaviv; 1459-1516; Yazar’ın atası tarafından derlemesi) ve Midraş’ı bir miktar öğrenmeye çaba göstermelidir. Bu çalışma vasıtası ile, kişi dünyayı anlar ve Yahudilik konusunda güçlenir. Birçok kişinin Yahudiliğe kendisini adamamasının bir nedeni de, Midraş’ı çalışmamaları ve Tanrı’nın büyüklüğünün farkında olmamalarıdır. Bu nedenle, Yahudiliği nasıl bir yaşam biçimi haline getireceklerini bilmemektedirler.32

Bir kişi çocuklarının Tora çalıştığını görmek için çaba gösterirse, öldükten sonra bile canlı sayılır. Bu dünyada arkasında bıraktığı, Tora çalışan ve buyrukları yerine getiren çocuğunun değeri sayesinde Gelecek Dünya’da her gün ilave statü ve büyüklük kazanır.33

Bereşit Peraşası 6.Bölüm’de, göksel Odalardan bahsetmiştik. Çocuklarını destekleme ve Tora çalışmalarını sağlama imkanı olmasına rağmen, uygun zamanından önce çalışmalarını bırakmalarını sağlayan kişilere cezanın dağıtıldığı bir Oda vardır.

Bir kişi, bir rabbi ile çalışması gerekeni çalışsa bile, her şeyi hatırlayamayacaktır. Dışarı çıkıp, işiyle meşgul olursa, öğrendiklerinin çoğunu unutur. Yine de, çocukken öğrenmiş olduklarını hatırlar ve bir ölçüde zihninde bir etki kalır. Bir kişinin çocukken öğrendikleri bir miktar kalıcı bir etki bırakır.34

Bir kişi, en azından belirli konuları bilmediğini anlamak için çalışmalıdır. Soru sorması gerektiğinin farkında olmalıdır. Cahil bir kişi, bir rabbiye gidip “Böyle bir durumda nasıl davranmam gerekir?” diye sormaz. Her şey ona doğru görünür, cevap araması gereken soruların dahi farkında değildir. Ama bir kişi onu ilgilendiren yasaları öğrenir ve uygun bir Tora öğrenimi alırsa, [en azından ne zaman soru soracağını bilecektir.]

Örneğin, bir tavuk yiyor olabilir ve bir ayağının veya kanadının kırıldığını fark edebilir. Temel konuları bildiği için, tavuğun koşer olup olmadığı ile ilgili bir soru işareti olduğunu anlayacaktır. Bir rabbiye sorana dek yemeyecektir. Aynısı, benzer durumlar için geçerlidir. Ancak bir kişi Tora eğitimi almazsa, hiçbir şey bilmez. Farkında olmadan her gün ciddi günahlar işleyebilir. Bir soru ortaya çıktığında, bir rabbiye sorabileceği Tora tarafından yasaklanmış olan şeyleri bile bilmez.

Tora yasaları mantıken ortaya çıkarılamaz. Bir kişi ne kadar zeki olursa olsun, uygun biçimde bir çalışma olmadan onları bilemez. Örneğin, tüm hafta boyunca yeni pişirilmiş yemekleri yiyebileceğini, ancak; Şabat’ta bir Yahudi için Yahudi olmayan biri tarafından hazırlanmış bile olsa kahve içmesinin yasak olduğunu anlamayabilir.

Aynı durum, aile içi sorular için geçerlidir. Bir çift yasal ve dini olarak evlenebilir ve birçok çocuk sahibi olabilir. Yine de, kadın nida ise (döneminin başlangıcından mikveye girinceye dek), ikisi aynı tabaktan yemek yiyemez. Kadın, kocasının piposunu yakamaz veya onun önünde yatağını yapamaz. Uygun yerde bahsedeceğimiz birçok benzer yasa vardır. Ancak, bir kişi bunları hiç öğrenmemişse, bunları her gün ihlal edebilir.

Yargı günü geldiğinde, bir kişi bilgisizliğini bir bahane olarak kullanamaz. Ona şu açık soru sorulacaktır, “En azından, ne zaman soracağını öğrenecek kadar neden öğrenmedin?”

Talmud, bir kişinin başına sıkıntılar geldiğinde, hangi günahının bundan sorumlu olduğunu anlaması için davranışlarını gözden geçrimesi gerektiğini öğretir. Hiçbir kötülük gökten sebepsiz yere verilmez. Bir kişi kendini dikkatlice değerlendirir ve hiç günah bulamazsa, Talmud bunun sebebinin çalışmasındaki eksiklik olduğunu söyler.35

[Basitçe bu, sıkıntıların sebebinin Tora çalışmama günahı olduğu anlamına gelir. Bu çalışmadan kaçınmanın kendisinin günah olduğu kabul edilir.] Ancak bu açıklamayı anlamak zordur, çünkü; Talmud “hiç günah bulamazsa” demektedir ve Tora çalışmasını ihmal etmek son derece ciddi bir günahtır. Nasıl olur da günahı bulmaya çalışır da bulamaz?

Bu Talmudik öğreti, bahsettiğimiz açıdan anlaşılabilir. Nerede soracağını bilecek kadar yasaları öğrenmemişse, farkında olmadan günah işlemektedir. Sıkıntılarla karşılaşınca günahını arar ama bulamaz. Şabat’ta ateşe dokunma günahını asla işlemediğinden emindir. Ama aynı zamanda, karısı nida durumundayken aynı tabaktan yemek yemiştir ve bunun bir günah olduğunun farkına varmamıştır ve sıkıntılarının nedeni de budur.

Bu nedenle, bir kişi en azından çocuklarının soracak kadar öğrendiğinden emin olmalıdır. O zaman iyi Yahudiler olarak büyüyecekler ve Gelecek Dünya’da büyük yararını göreceklerdir.

Bir kişinin çocuklarının öğrendiğine emin olması gereken ikinci konu yazı sanatıdır. Çocuk düzgün bir el yazısı ile yazabilmeli ve kendini yazarak açıkça ifade edebilmelidir ki herkes onu anlayabilsin.

Çocuk varlık sahibi bile olsa, bunun büyük faydası vardır. Eğer bir varlık kendisine miras kalırsa, kendi hesaplarını tutabilecektir ve diğer insanlara bağımlı olmayacaktır. Yazmanlar tafrifat yapabilirler veya büyük bedele mal olabilecek hatalar yapabilirler. Mal yazmana ait olmadığı için, bu konuda çok dikkatli değildir. Eğer, Tanrı korusun, çocuk servetini kaybederse, iyi yazan biri asla yiyeceğe muhtaç olmaz.

Bu iki disiplin [Tora bilgisi ve yazı sanatı] iki nedenden dolayı kıymetli ve yararlıdır:

Diğer tüm zanaatler ve işler mevsimseldir. Birinin hizmetine ihtiyaç duyulmayan kesat mevsimler olur. Eğer biri iş ile meşgulse, ticari eşyaların yangında yok olması veya denizde kaybolması ve kişi yoksul bırakma tehlikesi her zaman vardır. Ama bir kişinin işi Tora ve yazmayı içeriyorsa, bunlardan yaşadığı sürece yarar görecektir.

Bu iki disiplinin yanı sıra, çocuğa onun istediği bir iş de öğretilmelidir. [Talmud şunu öğretir,] çocuğuna bir zanaat veya meslek öğretmeyen kişi, ona hırsız olmayı öğretir.36 Bir kişinin geçimini sağlayabileceği bir işi yoksa, sahtekarlık dışında başka seçeneği kalmaz.

Avram, Kenaan topraklarındaki herkesin, son derece varlıklı olmalarına rağmen bir zanaata veya işe sahip olduklarını gördü. Bu nedenle, bu topraklarda bir payının olmasını istedi. İsraillilerin bu payları miras almasının bir nedeni buydu.

Tanrı, Avram’a hangi toprağa gitmesi gerektiğini bildirmemesine rağmen Kenaan topraklarına gitti. Tanrı ona, “Ülkenden… [ayrıl], sana göstereceğim ülkeye git. Seni büyük bir millet haline getireceğim. Seni mübarek kılacağım ve ismini yücelteceğim.” demişti. Avram bu nedenle Tanrı’nın kendisine, çocuklarının onlara ait olmayan bir ulusta yabancı olmayacağı bir ülke vereceğini biliyordu.

Avram, Noah’ın Kenaan’ı lanetleyip, “Kenaan lanetlidir! Kendi kardeşlerine köleler kölesi olsun!” (Yaratılış 9:25) dediğini biliyordu. Bu “kardeşler” Şem ve Yefet’ti. Avram, Şem’in doğrudan soyundan geldiği için, buradan Tanrı’nın ona Kenaan topraklarını vereceğini anladı. Bu nedenle doğrudan oraya gitti.37

Avram ve Terah, Ur Kasdim’i terk ettiğinde, Kenaan topraklarına ulaşmayı kendilerine hedef olarak seçmişlerdi. Tanrı, Avram’a, “Ülkenden.. [ayrıl], sana göstereceğim ülkeye git” dediğinde, kendi kendine “Eğer Tanrı benim Kenaan topraklarına gitmemi istemeseydi, oraya gitmememi söylerdi, çünkü; zaten oraya gitmek üzere yola çıkmıştım. Bana bir şey söylemediğine göre, bu benim oraya gitmemi istediğine bir işarettir. Tanrı bana “sana göstereceğim ülkeye git” demiş olmasına rağmen [Kenaan’ı hariç tutmamaktadır.] Kenaan toprakları çok büyüktür ve Tanrı bana hangi alana yerleşeceğimi gösterecektir” dedi.

Avraam’ın Kutsamaları

Avraam çok dürüst olduğu için, kutsanmayı hak etmişti; bu nedenle Tanrı ona onaltı kutsama verdi:

  1. Tanrı’nın Avraam’a verdiği ilk kutsama “Seni büyük bir millet haline getireceğim” idi. Avraam bunun ailesinin soyunun büyük olacağı şeklinde anladığı için, tatmin olmamıştı. “Noah, yetmiş ulusa baba oldu. Ondan nasıl bir farkım olacak?” dedi.

Tanrı şöyle yanıtladı, “Büyük bir ulusa, İsrail halkına baba olacaksın” dedi.

Tufan’dan kurtulan sadece Noah, karısı ve çocukları olduğu için, tüm dünya nesli Noah’tan türemişti ve dünyayı onlar yeniden doldurmuştu. [Sonra birçok ulusa bölünmüşlerdir.] İsrail ulusu, [öte yandan, tek bir ulus olacaktı, ve tümü] Avraam’ın soyundan kabul edilecekti.39

Bunu, bir önceki bahsin; dünyanın Avraam’ın hatrına yaratılmış olmasının ışığında anlayabiliriz.40

2. Avraam, Noah Peraşası’nda bahsedilmiş olduğu gibi, tamamen gelişmiş olan üreme organları olmadan doğmuştu. Tanrı, ona çocuk sahibi olması için onu düzelteceğine söz vermişti. Tanrı, ona “Seni büyük bir ulus yapacağım” dediğinde amacı buydu.41

3. Bir göçebe yaşamı genellikle üç biçimde sonuçlanır:

  1. Çiftlerin çocuk sahibi olmasına engel olur.
  2. Bir kişinin yolculuk halindeyken harcamaları evde olduğundan daha fazladır. Bu nedenleri varlığı azalır. Bir kişi bir yerden bir yere giderken, birçok malı kaybolur ve öngörülemeyen harcamaları ortaya çıkar. Bir kişinin şehirden şehire taşınması, yolculuğun zorlukları ve iklim değişiklikleri gibi birçok tehlikeye ve hatta yaşamını kaybetmesine yol açabilir.
  3. Bir kişi, tanınmadığı yabancı ülkelere yolculuk ederse ona gösterilen itibarda azalma olur. Ayrıca, yolculuk sırasında iyi giyinmek zordur; kişinin iyi nitelikleri fark edilmez.

Tanrı, uzak yerlere yolculuk edecek olmasına rağmen Avraam’a, yukarıdaki sorunların hiçbirinin gerçekleşmeyeceğini vaat etti.42

4. Dördüncü kutsama, Avraam’ın itibarının sürekli artmasıydı. Birçok açıdan, tüm uygar dünyanın kralı gibiydi. Büyük bir dehaya sahipti; doğu ve batının tüm kralları onun tavsiyesini almaya geliyordu.43

Avraam o kadar büyüktü ki, herkes tarafından geçerliği kabul edilen bir para basmıştı. Bu, krallar tarafından basılan ve üzerlerinde kendi isimlerinin yazdığı madeni paralara benziyordu. Herkes tarafından geçerliği kabul edilen para sadece dört kişi tarafından basılmıştı: Avraam, Yeoşua, Kral David ve Mordekay.44

Avraam’ın madeni paralarının bir yüzünde yaşlı bir adam ve kadın ve diğer yüzünde genç bir adam ve kadın vardı.45 Yaşlı adam ve kadın, Avraam ve Sara, genç çift ise Yitshak ve Rivka’ydı.

Bu madeni para aynı zamanda Avram ve Saray’ın yaşlılık dönemlerinde çocuk sahip olacağını işaret ediyordu. Avraam yüz yaşına geldiğinde genç bir erkek gibi olacak, Sara da doksan yaşına geldiğinde genç bir kadın gibi olacaktır.46

Yeoşua’nın parasının bir yüzünde boğa, diğer yüzünde yaban öküzü (r’em)47 vardı. Bu iki büyük hayvan gibi çok güçlü olan Yosef’in kavminden geliyordu. [Moşe, bu nedenle Yosef’i kutsarken, “Behordur boğası; görkemlidir ve reem boynuzlarıdır boynuzları” (Yasa’nın Tekrarı 33:17) demiştir.

Kral David’in parasının bir yüzünde, bir çobanın araçları olan sopa ve torba vardı. Diğer yüzünde, Kral David’in inşa ettiği büyük kaleyi temsil eden bir kule resmi vardı. Bunlar, bir çoban çocuğun kral olacak kadar yükselmesi mucizesini işaret ediyordu. Bu paraları basan Kral David olmasına rağmen, mütavazı geçmişini saklamamıştı.

Mordekay’ın parasının bir yüzünde çul ve kül, diğer yüzünde altın taç vardı. Bunlar, başlangıçta öylesine sıkıntı içerisinde olduğunu ki çul ve kül giydiğini [Haman’ın tüm Yahudileri öldürme hükmünü verdiğinde] işaret ediyordu. Sonunda ise Kral Ahaşveroş’un valisi olmuştu.

Burada şu itiraz yapılabilir. Avraam, Yeoşua ve Mordekay halk tabakasından olduğu için kendi paralarını basmaları olağandışı gelebilir. Ancak David bir kraldı, onun para bastırmasının nesi tuhaf olabilir?

Kral David’in paralarındaki olağandışı yön, bu paranın diğer ülkelerde de geçerli kabul edilmesidir. Bir ülkedeki para, diğer ülkelerde genellikle kabul edilmez.48 Örneğin, Türk parası Fransa’da kullanılamaz.

5. Amida’daki (onsekiz berahayı içeren “ayakta yapılan dua”) ilk beraha, Avraam, oğlu ve torununu onurlandıracak biçimde takdir edilmiştir. Amida bu nedenle şöyle başlar:

Kutsalsın Sen, Tanrı’mız ve atalarımızın Tanrı’sı, Avraam’ın Tanrı’sı, Yitshak’ın Tanrı’sı ve Yaakov’un Tanrı’sı…

Bu beraha şu sözlerle sona erer:

Kutsalsın Sen Tanrı’m, Avraam’ın Koruyucusu.

Amida’daki ikinci beraha, Tanrı’nın ölüleri diriltme gücü ile ilgilidir. Bu Avraam için büyük onurdur: Amida ona övgü ile başlar, sonra Tanrı’nın büyüklüğünden bahseder.49

İlk berahanın başka bir farkı vardır. Bu beraha söylenirken, birincisi berahanın başlangıcında, ikincisi ise “Kutsalsın Sen Tanrı’m, Avraam’ın Koruyucusu” dendiğinde olmak üzere iki defa eğilinir.50

Başka bir beraha da iki kez eğilinir. Bu beraha, “Sana teşekkür ediyoruz” (Modim) diye başlayan berahadır. Burada Modim derken kişi bir kez eğilir ve sonunda “Kutsalsın Sen Tanrı’m, Adı İyi olan ve övülmeyi hak eden” dendiğinde ikinci kez eğilir.

Amida’yı bitirince şu söylenir,

Yüksek göklerde barışı sağlayan Tanrı’mız sonsuz merhametinle bizde ve tüm ulusun İsrael’de barışı sağla ve Amen deyin.

Burada kişi yine eğilmelidir ve eğilerek geriye üç adım adım atılır.51

Bir kişi Amida esnasında beş kez eğilmelidir. “Kutsalsın Sen” derken eğilir. Tanrı’nın ismini (Adonoy) söylerken başını kaldırmalıdır. Bu biçimde kişi Tanrı’ya saygısını gösterir.52

Kişi, omurgasındaki tüm omurları bükecek biçimde eğilmelidir. Talmud, bir kişinin Amida’da uygun biçimde eğilmezse [diriliş zamanında] omurgasının yılana dönüşeceğini söyler.53 Bu büyük bir ıstırap ile sonuçlanır, çünkü; böyle bir kişi dirilişe katılamaz.

Bir kişi yaşlı veya sakat ise, özellikle ona acı veriyorsa çok fazla eğilmesi gerekli değildir.

Amida’nın diğer berahalarında eğilmek yükümlülüğü yoktur. Bilginler, insanların sadece yukarıda belirtilen yerlerde eğilmesi gerektiğini yasalaştırmıştır. Bir kişi daha “sofu” olmak ve tüm berahalarda eğilmek isterse, bu gösteriş olur. Böylece kendini diğer ibadet eden kişilerden daha dindar gibi göstermek istiyor gibidir. Bu ayrıca başka bir zarara da yol açar. Bunu hoşuna gittiği için yaptığı için, insanlar her kişinin sinagogda her istediğini yapabileceğini düşünmeye başlayabilir. İnsanlar yasanın gerektirdiğini değil, sadece kişisel tercihleri bilecektir. Sonunda, her şeyi bırakacaklardır.54

6. Başlangıçta, Avraam’ın kendi bedeninin [248 uzuvdan] 243 tanesi üzerinde tam kontrolü vardı. Kontrolünün olmadığı beş parçası vardı. Bir kişi gözlerini ve kulaklarını günaha girmemesi için kontrol edemez, çünkü; göz istemsiz olarak görür ve kulak istemeyerek duyar. [Üreme organı da bir kişinin kontrolünde değildir.] Avraam sünnet edildiğinde, tüm bu organların kontrolünü ele geçirmiştir. İstemedikçe görmemiş ve duymamıştır. Başka hiçbir insan bunu başarmamıştır. Avram tüm 248 uzvu üzerinde kusursuzdu; [Avraam’ın (אַבְרָהָם) sayısal değeri 248’dir.]55 

7. Tanrı, Avraam’ın isminin sonuna İbrani Hey (ה) harfi ekleyerek büyük bir lütufta bulundu. Doğduğunda ona Avram (אַבְרָם) ismi verilmişti. 99 yaşına gelinceye dek ismi buydu. Bu zamandan sonra ismi Avraam’a değiştirildi. Hey harfinin eklenmesi özellikle önemlidir çünkü; Hey harfi Tetragrammaton’da (יְהוָֹה) [tekrar edilen] tek harftir.

8. Avraam, ticari işlerinde büyük başarı sağlamıştı. Onunla alışveriş yapan kişiler dahi, ister ondan satın alsın veya ona satsın kutsanmıştı. İş tamamlanmadan önce bile, bir kişi Avraam’a ticari işler  hakkında konuşmaya başlar başlamaz kutsama etkisini gösterirdi.56

9. Avraam zamanında tüm hastalar iyileşmişti. Bu durum Avraam hastayı ziyaret ettiğinde kesinlikle doğruydu, ancak Avraam bir sokaktan geçtiğinde ve bir hasta ona baktığında da, Avraam o kişinin farkında olmasa bile hasta iyileşiyordu.

Avraam’ın boynuna taktığı değerli bir taş vardı. Ne zaman hasta bir kişi ona baksa iyileşiyordu. Avraam öldüğünde Tanrı bu değerli taşı aldı ve Güneş’in içine yerleştirdi. Bu nedenle, bir kişi gece çok hasta olsa bile, Güneş parlamaya başladığında kendini daha iyi hisseder.57

Bu nedenle hasta ziyaretini sabah yapmak uygun değildir. Hasta bu zamanda kendini daha iyi hissettiği için ziyaretçi, hastanın iyileştiğini düşünür ve onun için dua etmez. Bu konudan VaYera Peraşası’nda uzun uzun bahsedilecektir.

İnsanlar denizde fırtınaya yakalandığında, Avraam’ın değeri sayesinde, onu tanımasalar veya onu hiç görmemiş olsalar bile huzur içinde hedeflerine varmalarına izin verilirdi.58

Avraam’ın zamanında bir kadın kısırsa ve hamile kalamamışsa, onun değeri sayesinde çocuk sahibi olmasına izin verilirdi.

Bu konu sorgulanabilir, çünkü; Noah Peraşası’nda görmüş olduğumuz gibi, Saray kısırdı. Avraam onun için kesinlikle dua etmiş olduğuna göre, niçin Saray iyileşmemiştir?

Dürüst kişilerin duaları sadece diğer kişilere [mucizeler getirmeye] yarar, kendilerine değil. Bu hapisteki önemli bir kişinin durumuna benzer. Kendisini serbest bırakamaz, serbest kalması başkalarına bağlıdır. Aynısı dua için de geçerlidir; bir aziz dua aracılığı ile başkalarına yardım edebilir ama kendisine değil.59

[Talmud şunu aktarır] Rabbi Hiya bar Abba hasta biçimde yatıyorken, Rabbi Yohanan (M.S. 279’da öldü) onu ziyarete gitti ve ona “Istırap çekmekten memnun musun?” diye sordu.

“Ne ondan ne de onun ödülünden” diye cevap verdi Rabbi Hiya. Hastalığının sonucu olarak, Tora çalışamıyor, uygun biçimde dua edemiyor ve Tanrı’ya istediği gibi hizmet edemiyordu.

Rabbi Yohanan, “Bana elini ver o zaman” diye karşılık verdi. Rabbi Hiya’nın elini kavradı ve tamamen sağlıklı biçimde onu ayağa kaldırdı.60

Gördüğümüz gibi Rabbi Yohanan’ın kendi liyakatı nedeniyle hastaları iyileştirmek ve onları tamamen iyi yapma gücü vardı. Sonra, Talmud’un aktardığı gibi, Rabbi Yohanan’ın kendisi hasta oldu ve ancak Rabbi Hanina onu ziyaret edip, elini tutunca iyileşti. Rabbi Yohanan kendini iyileştirememişti.

Burada şu itiraz yapılabilir. Bir kişi, başka biri için dua eder ama kendisinin de ona ihtiyacı varsa, önce kendisine verildiği öğretilir.61 Örneğin, Reuven (kendisi çoçuksuzken) Şimon’un çocuk sahibi olması için dua eder, dua içten yapılırsa, kabul edilir. Ancak önce Reuven çocuklar ile kutsanır çünkü; Şimon için dua etmiştir. Avraam, diğer çocuksuz çiftler için dua etmiştir, niçin önce ona verilmemiştir?

Bunun nedeni, Avraam sünnet olana dek Tanrı onun çocuk sahibi olmasını istememiştir. Tanrı, Avraam’ın dualarına yanıt vermek için sünnet olana dek beklemiştir. Bunun yanında Avraam, şimdi açıklayacak olduğumuz gibi (Bkz. Yaratılış 20:17) Avimeleh ile karşılaşmasından sonra çocuksuzlar için dua etmeye başlamıştır.62

10. Tanrı, Avraam’a “Şimdiye kadar, tüm kutsamalar Benim elimdeydi. Adam ve Noah’ı kutsadığım gibi, kimi istediysem onu kutsadım. Ancak bundan sonra, tüm kutsamalar sana verilecek, sen de kimi istersen onu kutsayabileceksin. Tüm kutsamalarına ve lanetlerine katılacağım” dedi.63

Bu son konu Avraam için büyük onurdu. Bir kişi Tora’nın buyruklarını ihlal ederse ve bilginlerin sözlerini küçümserse, Tanrı tarafından değil, bir melek tarafından lanetlenir. Şöyle yazılmıştır, “Ama beni hor gören lanetlenecek” (1 Samuel 2:30). [Tanrı, “Onları lanetleyeceğim” dememektedir, ama “[onlar] lanetlenecek” demektedir.] Lanet, otomatik olarak gelecektir; kötü kişiyi lanetlemek Tanrı’nın yüceliğine yakışmaz.

[Avraam’ın durumunda ise, Tanrı, “Seni lanetleyeni lanetleyeceğim” demiştir.] Bir kişi Avraam’a karşı olursa, Tanrı’nın Kendisi onu lanetleyecektir, çünkü; Avraam’ın onuru Tanrı için çok kıymetlidir.

11. Tanrı, Avraam’ı başarı ile kutsadı. Çocuklara, mallara, iyi halde yüksek yaşa sahip olacak ve [Kutsal] Topraklar’ı miras alacaktı. Huzur ile kutsanacak ve sıradışı sayıda hizmetkarlara sahip olacaktı. Ne yaparsa yapsın başarılı olacaktı.

Bu o kadar önemliydi ki, bir kişi çocuğuna mümkün olan en büyük kutsamayı vermek istese, şunu söylerdi, “Avraam gibi olman Tanrı’nın isteği olsun.” Bu birkaç kelime ile Tanrı, mümkün olan en iyi kutsamayı verir. Bu kutsama, çocuğun tüm açılardan kusursuz olmasını belirtir, her ayrıntıyı saymaya gerek yoktur. Bir çocuk Avraam gibi olursa, hiçbir eksiği olmayacaktır. [Bu duruma, Tanrı’nın Avraam’a olan şu ifadesinde işaret edilmiştir, “Bir Beraha olacaksın” (Yaratılış 12:2).]64

12. Yağmur ve çiy, Avraam’ın değeri nedeniyle gelir.65 Diğer ulusların bu iyiliğe layık olmasının nedeni İsrail’in onlardan fayda elde edebilmesidir.66

13. Avraam, Kenaan’a geldiğinde, Tanrı ona “Bu ülkeyi, senin soyuna vereceğim” diye vaat etti. Bu, Avraam’ın soyunun tüm bu topraklara sahip olacağı anlamına gelir. Bu vaat, Mısır’dan Çıkış’tan sonra, Yeoşua Kitabı’nda anlatıldığı gibi, İsraillilerin tüm Kenaan topraklarını ele geçirmelerinden sonra gerçekleşmiştir.

14. Tanrı, üç tane Atamız; Avraam, Yitshak ve Yaakov; ve dört Anamız; Sara, Rivka, Rahel ve Lea olacağını vaat etmiştir. Bunlardan başka hiçbir bireye “Atalarımız” [veya “Analarımız”] demeyiz.67

Yaakov’un oniki oğlu olsa da, her birimiz bu oniki kişinin soyundan gelsek de, [Yaakov’un oğulları “Atalarımız” olarak adlandırılmaz.] Avraam, [Tanrı’nın gözünde o kadar kıymetliydi ki, Tanrı] yukarıda bahsedilen üç kişi dışında kimseye “Atamız” ünvanının verilmemesini hükmetmiştir.

Bunun nedeni, Yaakov’un hangi oğlunun soyundan geldiğimizi bilmememiz değildir. Ayrıca, Lea’nın mı yoksa Rahel’in soyundan geldiğimizi de bilmiyoruz – ama yine de, Rahel ve Lea dört Anamız arasında sayılır. Bunun yerine, bu üç Atamız [Tanrı’nın planında] çok önemli olduğu için onlara sıklıkla “dünyanın babaları” (Avot Olam) da denir.68

Bu nedenle [Yaakov’un cariyeleri] Bila ve Zilpa, Yaakov’un oniki oğlunun bazılarının anneleri olsalar da Analarımız arasında sayılmazlar.

15. Avraam, “Tanrı’nın dostu” olarak adlandırılırdı. Tanrı da onu “Dostum Avraam” olarak adlandırmıştır (Yeşaya 41:8).

16. Avraam, Tanrı’nın iş ortağı olarak kabul edilir. Tanrı, dünyayı içerisinde Kendi yüceliği bilinsin diye yaratmak istemiştir. Tanrı’nın yüceliğini dünyada duyuran Avraam olduğu için, Tanrı onu fazlasıyla onurlandırmış ve onu yaratılışta kendisinin iş ortağı olarak adlandırmıştır.69

NOTLAR:

18.Kli Chemdah; Kesef Nivhar.

19.Sifethey Kohen

20.Kesef Nivhar

21.Zohar sayfa 79.

22.Ramban.

23.Yafeh Toar.

24.Aynı adlı eserde, sayfa 238.

25.Berahot, Bölüm 1; Bereşit Rabba, VaYetze.

26. [Karşılaştır. Yaratılış 24:10. Bakınız Maharzav (Rabbi Zeev Volf Einhorn) Bereşit Rabba 39:8 üzerine]

27.Bereşit Rabba 39.

28.Zohar Hadaş sayfa 8.

29.Yeş Nohlin.

30.Berahot, Bölüm 1; Bereşit Rabba, VaYetze.

31.Mişna, Kiduşin’in sonu.

32.Ş’tey Yadot, sayfa 122; Sifri, Ekev.

33.Bereşit Rabba, VaYera.

34.Şabat, Bölüm 2.

35.Berahot, Bölüm 1.

36.Kiduşin, sayfa 29.

37.Toledot Yitshak.Karşılaştır.Ramban.

38.Kesef Nivhar.

39.Bereşit Rabba 39.

40.[Yaratılış 2:4 üzerine açıklamaya bakınız.]

41.Bereşit Rabba, aynı yerde.

42.Raşi; Bereşit Rabba.

43.Bava Bathra, Bölüm 1.

44.Bereşit Rabba; Yafeh Toar, sayfa 239.

45.Tosefot, Bava Kama, sayfa 96.

46.Trani’li Rabbi Yosef, sayfa 110; Yafeh Toar, aynı yerde.

47.[R’em kelimesi aynı zamanda Sayım 23:22, 24:8, Yeşaya 34:7, Mezmurlar 22:22, 29:6, 92:11, Iyov 39:10’da geçmektedir. Bazı kişiler bu yaratığı tek boynuzlu at veya gergedan olarak tanımlamaktadır. Bakınız yukarıda; Noah Peraşası, Bölüm 2, 63 numaralı not.]

48.Yafeh Toar.

49.Bereşit Rabba; Pesahim.

50.Orah Hayim 113.

51.Yad, Tefillah.

52.Orah Hayim, aynı yerde.

53.Bava Kama, Bölüm 1; Zohar, Ş’lah; Tikuney Zohar, sayfa 37.

54.Tosefot. Karşılaştır. Turey Zahav, Orah Hayim 113.

55.Nedarim, sayfa 32.

56.Bereşit Rabba 39.

57.Bava Batra, Bölüm 1.

58.Aynı adlı eserde.

59.Yafeh Toar, sayfa 210.

60.Berahot, Bölüm 1.

61.[Bava Kama 92a]

62.Yafeh Toar, aynı yerde.

63.Raşi; Bereşit Rabba.

64.Raşi.

65.Bereşit Rabba.

66.Yevamot, sayfa 86.

67.Bereşit Rabba.

68.Berahot, Bölüm 2.

69.Bereşit Rabba 41; Yafeh Toar, sayfa 255.