Yaratılış 1:21

Tanrı [böylece] büyük deniz canavarlarını, [ayrıca] sular içinde kaynaşan, sürünen her bir canlı türünü ve kanatlı her bir uçucu canlı türünü yarattı; Tanrı bunun iyi olduğunu gördü.

 

Tora, bize bu günde Tanrı’nın her türlü şekle sahip, erkek ve dişi, tüm türdeki balıkları yarattığını söyler. Yunanlıların binlerce mil uzunluğa sahip balıklarla ilgili efsaneleri vardır.5

 

Belirli büyük deniz yaratıkları ile ilgili olarak Tora, “Tanrı büyük deniz canavarlarını yarattı” demektedir. Daha önce yaratılmış olan yaratıklar için bu ifadenin kullanılmaması, bu yaratıkların eşine az rastlanır olduğunu gösterir. Tora bize bu yaratıkların bile Tanrı’nın sözü ile yaratıldığını bildirir.

 

Talmud’da, Rabba bar bar Hanah bu büyük balıklar ile ilgili mistik bir hikaye anlatır.Burnundan giren bir parazit nedeniyle ölen bir yaratığı anlatır. Ölenler denizde kalmadığı için sahile vurmuştur ve sonuçta altmış şehir yıkılmıştır. Birçok insan bu balığın etini yemiş, kalanı tuzlanarak saklanmıştır. Sadece bir göz küresinden çok miktarda yağ çıkarılmıştır. Bilgin, bir yıl sonra döndüğünde,yıkılmış olan altmış şehrin balığın kemikleri ile yeniden yapıldığını görmüştür.6

 

Bir keresinde Rabba bar bar Hanah denizde seyehat ediyordu ve adaya benzeyen bir şey gördü. Bu “ada” üzerinde büyüyen çimler bile vardı. Bunun katı bir zemin olduğunu düşünen yolcular gemiden inerek “adaya” ayak bastılar ve yemek pişirmek için ateş yaktılar. “Zemin” ısınınca, “ada” hareket etmeye başladı ve üzerindeki herkesi etrafa fırlattı. Gemi erişilebilir mesafede olmasaydı, tümü boğulacaktı. Bu “ada”, üzerindeki kum ile gizlenmiş büyük bir balıktan başkası değildi.

 

Denizciler de benzer şekilde, canavar gibi yaratıkları gördüklerini anlatmaktadır.7

 

Bu ayette belirtilen “canavarların” dünyanın yetmiş koruyucu meleği olduğunu söyleyen bir görüş vardır.8 Bu melekler gökte yetmiş ulusu gözetmektedir.

 

Bazıları, bu “canavarların” beşinci gün yaratılan melekler olduğunu söyler. Bazıları ateşten bazıları sudan yaratılmıştır.9

 

Bilginlerimiz, bu günde, bir erkek ve bir dişi olarak yaratılan Leviathan adlı bir büyük balıktan bahseder.10 Leviathan, okyanusların en derin yerlerinde yaşar ve dünyayı sırtı ile destekler. Ağzını sürekli açık tutarak, balıkları yutar ve onları yer. Her gün Leviathan’ın yemeği olmaktan mutlu olmaktan memnun bir balık ağzına yaklaşır. Her yetmiş yılda bir, Leviathan yüzgeçlerini kaldırır ve hareket eder. Bu da depremlere neden olur.11

 

Leviathan’ın eşiyle beraber kalmasına izin verilmez, çünkü; soyu binlerce olsaydı, dünyayı batırırlardı. Tanrı, bu nedenle çiftleşmemelerini düzene bağlamıştır. Dişi olanı öldürmüş, onu tuzlamış ve doğru kişilerin Gelecek Dünya’daki büyük ziyafeti için ayırmıştır. Tora’da Taninim (תנינם) kelimesi Yod (י) harfi olmadan yazılır [böylece çoğul kelimeyi eksik yapar]. Bu, dişi olanın öldürüldüğünü ima eder.

 

Leviathan ziyafetinden sonra, insanlar yemeyi içmeyi bırakacaktır, çünkü; bunlar sadece fiziksel zevklerdir.12 Gelecek Dünya’da sadece Tora’yı yerine getirecekler, ruhun gıdası olan İlahi Mevcudiyet’in görkeminde hoşnut olacaklardır.

 

Bu ziyafetin amacı mideyi doldurmak değildir.13 Bu uygun olmazdı, çünkü; Gelecek Dünya’nın zevkleri yeme ve içmeyi içermez, sadece İlahi Mevcudiyet’in görkemini deneyimleme gücüne sahip olmanın büyük sevincini içerir. Bu ziyafet için, yaratılışın altı gününde yaratılmış olan beden bir kenara ayrılır. Bu yüksek derecede manevi bir beslenmedir, mannaya çok benzer biçimde, bedenin tümü tarafından özümsenen bir beslenmedir. Güzel yiyecekler, onu yiyen kişiye sükunet getirir; bu, Leviathan ziyafetinde de gerçek olacaktır.

 

Bir kişi koşer olmayan yemek yemezse, ağzını yalanlar ve dedikodu ile kirletmezse, gereksiz yeminlerden uzak durursa, Gelecek Dünya’daki Leviathan ziyafetine katılmaya hak kazanacaktır.

 

Tanrı, erkek yerine dişi Leviathan’ı öldürmüştür, çünkü; dişi olan tuzlandığında erkek olana göre daha lezzetlidir.14

 

Bu bölümü okurken, Tanrı’nın sözlerinin “ve öyle oldu” ifadesi ile devam ettiğini görürüz. Tek istisna beşinci gündür, bu günde “ve öyle oldu” ifadesi yer almaz.

 

Bunun nedeni, uluslar arasındaki savaş kavramının bu günde tesis edilmiş olmasıdır.

 

Dünya, altı bin yıl sürecek şekilde yaratılmıştır. Bu nedenle, yaratılış günlerinin her biri bir bin yıla karşılık gelmektedir. Bu yılların, iki bin yılı “şekilsiz ve boştu.” Bundan sonra, İsrail Tora’yı kabul ettikten sonra, Dünya iki bin yıl daha var olmak zorundaydı. Son iki bin yıl Mesih dönemi ile ilgilidir. Eğer layıksak, kurtarılış bu son dönemde gerçekleşebilir.

 

Bu günde, “ve öyle oldu” ifadesinin yer almıyor oluşunun nedeni budur. Bu günde, uluslar arasında tesis edilmiş olan savaş kavramı vücut bulur. Mesih döneminden önce gerçekleşecek olan nihai savaş Gog ve Magog savaşıdır.15 Bu savaş, dünyanın “beşinci günü”, yani beşinci bin yılın başında gerçekleşecektir. Çok sayıdaki günahlarımız nedeniyle birçok yıl geçmiş ve bu henüz gerçekleşmemiştir. Bunun zamanı kesin olarak belirlenmediği için “ve öyle oldu” ifadesi kulllanılmaz.16

 

Bu bizim elimizdedir. Tek yapmamız gereken Tanrı’nın yollarında yürümektir. Eğer Yahudiliğe bir bağlılığımız olmazsa ve Tora’nın buyruklarını yerine getirmezsek, olduğumuz gibi [sürgünde] kalacağız. Tanrı, bizim elimizde olan bir şeyin sorumluluğunu almak istemez. Kaplerimizi tövbe için harekete geçirmeliyiz, Tanrı bunu kabul edecek ve O’na hizmet edebilmemiz için bize güç verecektir.

 

Bu ifadenin yer almıyor oluşunun ikinci nedeni, Tanrı ne zaman “ve öyle oldu” ifadesini kullansa, Tanrı’nın değiştirmeyeceği bir şeyi belirlediği anlamına gelmesidir. Bu, sudan yaratılmış olan kuşlar için geçerli değildir, balıkların aksine orada kalmamışlardır.17

NOTLAR:

  1. Ramban; Bahya.
  2. Bava Bathra, Bölüm 5; Bahya; Abarbanel.
  3. Zohar 1:46.
  4. Bava Bathra, yerinde;Zohar; Targum Yonatan.
  5. Adı geçen eserde. Karşılaştır. Zohar 2:34b.
  6. Şevet Mussar 30.
  7. Toledot Yitzhak, Raşba’dan alıntı yaparak.
  8. Bava Bathra, yerinde.
  9. [Bu, Hezekiel 38,39’da anlatılmaktadır.]
  10. Bava Bathra, yerinde.
  11. Abarbanel, s.18.