Aryeh Kaplan’ın Giriş Bölümü

Bir kitap, sağladığı etki ile değerlendirilebilirse, Rabbi Yaaakov Culi’nin MeAm Lo’ez’inin en büyük Yahudi kaynak kitabı klasiklerinden biri olduğu söylenmelidir. Sıradan bir Yahudi’yi eğitmek için hazırlanan başka hiçbir çalışma bu kadar rağbette olmamıştır. Encyclopedia Judaica’nın belirttiği gibi, “Judeo-İspanyol (Ladino) kaynak kitapları içinde kalburüstü bir çalışmaydı.” Ladino dilinde olması nedeniyle, İbranice bilmeyen binlerce Sefarad aile için tek bilgi kaynağıydı. MeAm Lo’ez’in Balkan ve Türkiye’deki Yahudiler arasındaki başarısı benzersizdi.

 

Bu kitabın Akdeniz çevresindeki Yahudiler üzerindeki etkisini hesap etmek zordur. Bu kitabın ilk kez basılmış olduğu 1730 yılında, İbranice dilini anlamayan birçok yahudi, dinlerinin gereklerini yerine getirmekten derece derece uzaklaşmış durumdaydı ve birçoğu da büyük bir bozulma içerisindeydi. MeAm Lo’ez yayımlandığında, tüm bu bölgenin manevi iklimini değiştirdi. Dinlerini yerine getirmeyi neredeyse tümüyle bırakmış onbinlerce Sefarad ailenin yeniden tamamen dinlerine tamamen bağlı olmasını sağladığı ve Sefarad Yahudileri için dini rönasansı gerçekleştirdiği anlatılmaktadır.

 

Doğu Yahudileri MeAm Lo’ez’e en önemli klasiklerden biri olarak saygı gösterirmişler ve onu Talmud ve Mişna ile aynı değerde görmüşlerdir. Onu her gün okumak dini bir görev olarak kabul edilmiş ve evinde bu büyük ve pahalı sete sahip olamayanlar, akşamları sinagoglarda dinlemişlerdir. MeAm Lo’ez ciltleri, bilgince bakış açısına sahip Aşkenazi Yahudileri tarafından aynen Talmud ciltleri gibi çeyizler içine konuyordu.

 

Yayımlanmış olan birçok kitabın aksine MeAm Lo’ez raflarda çürümesine izin verilmedi. Aksine, birçok cildi kullanıla kullanıla öyle yıpranmıştı ki, bir bütün olarak kalan seri çok azdı. MeAm Lo’ez büyük popülerliğe sahip, 1626’da vefat eden Yanov’lu Rabbi Yaakov Ben Yitzhak’ın yazmış olduğu Tz’ena U’R’enah ile kıyaslanmıştır, fakat; bu kitabın etkisi çok daha fazla olmuştur. Bu Yidiş klasiği öncelikle kadınlar için yazılmıştır, ancak; MeAm Lo’ez hem erkekler, hem kadınlar ve hatta çocukların okuması içindir. Söz konusu Yidiş çalışma gibi hafifletilmemiştir, aynı zamanda en üst düzey bilginler için değerli bir kaynak olarak kullanılabilecek düzeyde yazılmıştır.

 

Birçok kişi, MeAm Lo’ez’i, tüm diller içerisinde yazılmış en iyi Tora açıklamaları arasında kabul etmektedir. Mevcut İbranice çevirisi hem bilginler, hem de din bilginleri tarafından yaygın olarak kullanılmaktadır. Bir Tora açıklaması olarak, ansiklopedik bir kapsama sahiptir ve Yahudi kaynaklarının tümünden: Talmud, Midraş, Halaka, Zohar ve Kabala’dan yararlanmaktadır. Yazar’ın içinde bulunduğu dönemde var olan tüm Kutsal Kitap yorum ve açıklamalarını bir araya getirir. Döneminin en büyük bilginlerinden olan Rabbi Yaakov Culi, Yahudi yaşamının tüm yönleri ile ilgili konuları bir araya getirmeyi başarmıştır. Okuyucu, Yahudi kaynaklarının tarihi kayıtları içersinde bu çalışmanın eşsiz olduğunu hemen farkeder.

 

MeAm Lo’ez, her yönü ile akademik bir çalışma olarak kabul edilse de, hedef okuyucu Talmud bilginleri değil, sıradan insanlardır. Basit ve doğal bir tarzla, günlük konuşma dili ile yazılmış olması, bu çalışmaya karşılıklı konuşuyormuş gibi bir tarz kazandırır. Sanki Yazar karşımızda oturmuş, bize ayeti tek tek ayrıntılı anlatıyor gibidir. Gerekli olduğunda, kısa öyküler, efsaneler ve tarihi olaylardan bahsederek konuyu örneklerle açıklar. Yazar’ın yahudi folklörü hakkındakı bilgisi eşsizdir ve MeAm Lo’ez’de yer alan birçok hikaye başka kaynaklarda yer almaz.

 

Yazar, okuyucusuna yüksekten seslenmek yerine, okuyucusunu üst düzey bilginliğe yükseltmeye çalışır. Okuyucunun aklına gelebilecek soruları bilir, onları iyi organize edilmiş ve tüm tartışmayı içerecek biçimde hemen cevaplar. Bu kitabın ana hedefi olan sıradan insanları orijinal içgörü ve anlayışlara ulaşması için cesaretlendirir. Çünkü, her Yahudi’nin Tora’da bir nasibi vardır (Bakınız: Bereşit, Bölüm 6)

 

Yazar, kendini sadece yorum ile kısıtlamadan, çoğunlukla ayrıntıları ile tartıştığı Yahudi yasasının birçok yönüne değinir. En önde gelen Yahudi yasası bilginlerinden biri olarak, kitleler için yazılmış kitapların hepsinden fazla biçimde, Yahudi yasalarına dair daha derin bir kavrayışı okuyucularına  sunar. Yahudi yasalarına dair en kuru görüş ve tartışmalar Yazar’ın elinde hayat kazanır ve orijinal kaynaklarında bile olmayan canlı berraklığa kavuşur.

 

Yazar’ın gelenekleri değerlendirişi de eşit derecede önemlidir. Rabbi Yehudah Rosenes’in yazmanı, Mishneh LaMelekh’in yazarı ve Sefarad Yahudiler’in en önde gelen ışık kaynağı, bilgesi olarak dünyanın her yanındaki Yahudiler ile iletişimde bulunmuştur. Akdeniz çevresinde seyahat etmiş ve gittiği her yerde mevcut geleneği dikkatlice not etmiştir. Bu nedenle, MeAm Lo’ez başka hiçbir yerde yazılmamış olan birçok geleneğin kaynağı olmuştur.

 

Bu kitap, Kutsal Kitap açıklaması biçiminde olsa da, MeAm Lo’ez, Yahudi yaşamının tüm yönlerine ve sıklıkla genellikle yaşamın kendisinin tüm yönlerine temas eder. Tarih, etik, felsefe, Kabala, Halaka ve sade iyi öğütler Kutsal Kitap açıklaması ile iç içe geçmiştir. Sadece Yaratılış Kitabı ile ilgili açıklamanın yarım milyon kelimeden fazla olduğunu gören her kişi, bu çalışmanın kapsamı hakkında fikir sahibi olabilir.

 

YAZAR

 

MeAm Lo’ez birçok yazar tarafından tamamlanmış olsa da, fikir bir kişiden çıkmıştır. Bu kişi, kendi döneminin devlerinden, Yaratılış Kitabı’nın tamamı ve Çıkış Kitabı’nın birçok bölümü üzerinde yazmış olan Rabbi Yaakov Culi’dir. O’nun dönemine değin, Ladino dilinde yazılmış büyük bir eser yoktur ve MeAm Lo’ez’in başlangıcı ile birlikte Yazar, Ladino dilinde yazılmış dini yazınının kurucu babalarından biri olmuştur. Bunun üzerinde ve ötesinde, büyük bir dahi, sıradışı bir bilgin ve sürükleyici bir yazardı.

 

Yeruşalim’de1 1689’da2 doğan Rabbi Yaakov Culi tanınmış bir aileden geliyordu. Babası, Rabbi Makhir Culi (1638 – 1727), Girit’in (sıklıkla başkenti Kandiye olarak adlandırılıyordu) en önde gelen ailelerinden birinin oğluydu, bilgin ve aziz olarak hakedilmiş bir üne sahipti. Girit’teki toplulukların kayıtlarında, bazılarının bu toplulukların liderliği yapmış olan ve Culi adını taşıyan birçok ailenin kaydını görüyoruz. Ailenin ismini almış olduğu Fransa’nın Cholet kentinden çıktığına dair kanıt bulunmaktadır. Kayıtlar ayrıca Rabbi Makhir’in annesi tarafından Aşkenazi rabbilerden geldiğini göstermektedir.3

 

Girit’te bulunan Yahudi topluluğu hem eski hem de seçkin bir topluluktu. Birinci yüzyıldan beri orada bir topluluk bulunuyor olsa da, Venedikliler 1204 yılında bu adayı Bizanslı Türkler’den satın aldıktan sonra sayıları artmıştır. Venedikliler şehirleri güçlendirmiş ve ılımlı yönetimleri ile halkın iyi düşüncelerini kazanmıştır. 1492 yılında Yahudilerin İspanya’dan sürgün edilmesi ile birlikte, ada birçok Yahudi sığınmacıya ev sahipliği yapmaya başlamıştır ve Sefarad usulü tüm gücüyle Bizans geleneklerinin yerine geçmiştir.

 

Girit’i kaybederek yaralanan Türkler, onyedinci yüzyılın ortaları ile birlikte adayı geri almaya kararlı hale geldiler. 1645’te, büyük bir kuvvet ile başkenti ve belli başlı kentleri kuşatma altına aldılar. Kuşatma, modern tarihin en uzun süren kuşatmasıydı ve yirmibeş yıldan uzun sürdü. Avrupa’nın her yerinden gönüllüler Venedikliler’e yardım için akın ettiler. Yaklaşık 150,000 kişi savaşta öldürüldü. Sonunda, savunma düştü ve 27 Eylül 1669’da, Roş Aşana’nın ikinci gününde Türkler adayı teslim aldı.

 

Bunlar olurken, başka bir karışıklık dünyadaki Yahudi topluluğunu sallıyordu. Sabetay Sevi, Mesih olduğunu ilan etmiş, tüm dünyada, özellikle anavatanı Türkiye’de taraftar kazanmıştı. 1666’da İslam’a geçmek veya ölüme mahkum edilmek arasında seçim yapması istendi. Atalarının inancını terk ettiğinde, tüm dünyadaki topluluklar karışıklığa sürüklendi. Vaat edilen kurtuluşu getirmek yerine sözde Mesih, dininden dönmeye boyun eğmişti. Bu trajedinin yol açtığı genel bunalım, birçok önemli Yahudi topluluğunu umutsuzluğa itti.

 

Girit’e uygulanan uzun kuşatma ekonomiyi çok kötü etkiledi. Tüccar sınıfını oluşturan Yahudi topluluğu en çok etkilenen sınıftı. Varlıklı bir aileden gelen Rabbi Makhir Culi, varlığının çok hızlı bir şekilde azaldığını gördü. 1688 yılı civarında, yaklaşık elli yaşındayken, Girit’ten ayrılarak Yeruşalim’e yerleşti.

 

Yeruşalim’de, Pri Chadash’ın yazarı olan Rabbi Chezkia di Silva (1659-1698) gibi bilginlere sahip bilginler şehri kurdu. Topluluğun lideri olan Rabbi Moşe Galanti (1620-1689), 1668’te ilk Rişon LeTzion (Kutsal Topraklar’daki Sefarad Yahudiler’in Hahambaşı’sı) olarak görevlendirildi. Rabbi Makhir, kendine yakın hissettiği önde gelen bilgin Rabbi Moşe ibn Haviv’in (1654 -1696) kızı ile kısa süre sonra evlendi. Bu birliktelikten, yazarımız, Rabbi Yaakov Culi doğdu.

 

Rabbi Moşe ibn Haviv, Yeruşalim’deki topluluğun en önde gelen liderlerinden biriydi. Selanik’te doğmuş, 1669 yılı civarında Yeruşalim’e gelmişti. Genç yaşına rağmen bir Tora bilgini ve dehası olarak ün kazanmıştı. Rabbi Moşe Galanti’nin kızı ile evlendikten sonra, anlaşılan İstanbul’a göç etmiştir. Orada ona, 1667’de, en önemli çalışmalarını, terk edilmiş olan eş ile ilgili problemleri konu alan Ezrath Nashim’i ve son derece karmaşık olan Yahudi boşanma yasalarını çözen Get Pashut’u tamamlarken rastlıyoruz. İyiliksever İstanbul’lu Moşe ibn Yauş tarafından Kutsal Topraklar’a geri gönderilir ve Yeruşalim’de bir Yeşiva kurar.

 

Yaakov Culi’nin doğduğu 1689 yılı, Yeruşalim’de büyük çalkantılardan birinin gerçekleştiği bir yıldı. Tarihteki en büyük kuraklıklardan biri nedeniyle birçok aile komşu şehirlere göç ediyordu. İkincisi, belki de Yahudi topluluk için daha acı olanı, Sefarad topluluğun başı olan Rabbi Moşe Galanti’nin ölümüdü. Bu Tora devi, yirmi yıldır topluluğun tartışılmaz lideriydi ve vefatı Yerulaşim toplumunda büyük bir boşluk oluşturmuştu. Yeri, Yazarımız’ın anne tarafından büyükbabası Rabbi Moşe ibn Haviv tarafından dolduruldu.

 

Bu yıllar Rabbi Moşe açısından verimli yıllardı. Şofar yasalarına ait ayrıntılı analitik açıklamaları içeren Yom Teruah’ı 1688 yılında tamamladı. Bir yıl sonra, yaklaşık olarak yazarımızın doğduğu zamanlarda, Yom Kippur yasalarının bir analizi olan Tosefoth Yom Kippurim’i yazdı. 1690’da kendi üçlemesinin sonuncusu olan, Sukot bayramında ele alınan dört tür ile ilgili olan Kappoth Temarim’i tamamladı. Bu üç çalışma Şemot BaAretz adı ile bir ciltte toplandı.

 

Küçük bir çocukken, Yaakov Culi büyük umut vaat ediyordu ve bir dahi olarak hızlıca ün kazandı. Büyükbabasının yanında yetiştirildi ve altı yaşındayken Hahambaşı’nın Talmud yorumlarını sorgulayabiliyordu. Rabbi Moşe ibn Haviv vefat ettiğinde henüz yedi yaşında olmasına rağmen, şöhretli büyükbabasının anıları hayatının kalanı boyunca zihnine kazılı olarak kaldı.

 

Bir yıl sonra (1697) annesi vefat ettiğinde başka bir trajedi daha gerçekleşti. Babası yeniden evlendi, önce Hebron’a sonra Safed’e taşındılar. Burada genç dahi çalışmalarını hızlıca ilerletti ve büyük bir çalışmaya, büyükbabasının çok miktardaki yazılarını düzenlemeye başladı. Babası ve yerel rabbilerle söyleşerek, kısa zamanda Rabbi Moşe ibn Haviv’in devasa itibarının farkına vardı.

 

Büyükbabasının, köklerini İspanya’da olan ünlü bir rabbinik aileden geldiğini öğrendi. Ataları arasında, Rabbi Yitzhak AlFasi’nin (Rif, 1013-1103) dev eseri hakkında yorumları içeren Nimukey Yosef’in yazarı olan Rabbi Yosef Habiba (yaklaşık 1400) bulunuyordu. Başka bir atası, Talmud’un Yahudi yasaları ile ilgili olmayan bölümlerini (Aggada) bir araya getiren Eyn Yaakov’un yazarı Rabbi Yaakov ibn Haviv’di (1459-1516). Yaakov Culi, bir atasının, zamanının en büyük Talmud bilginlerinden biri olmasından ve halk içinde yaygın bir kitap olan Eyn Yaakov’u yazmış olmasından etkilendi.

 

Rabbi Yaakov Culi, büyükbabasının yazılarının basıldığını görmeye kararlıydı. Safed’de 1563 ile 1587 yılları arasında İbrani matbaası olmasına rağmen, 1664’den beri orada kitap basılmamıştı. 1713’te, Yaakov Culi, Kutsal Topraklar’a yolculuk etmekte olan İstanbul’lu Rabbi Hayim Alfandri ile tanıştı. Rabbi Alfandri’nin ailesinin İstanbul’da büyük bir matbaası vardı ve kendisi de basım işine girmeyi düşünüyordu. İkisi birlikte İstanbul’a doğru yola çıktılar ve yolları üzerinde Mısır’da konakladılar. Böylece, Rabbi Yaakov Culi, yirmibeş yaşında genç bir adam olarak, Osmanlı İmparatorluğu’nun başkentine 1714’te vardı.

 

Duyarlı genç bir bilgin olarak, Yaakov Culi, İstanbul’da gördüklerinden dolayı dehşet içinde kaldı. Evet, topluluğu ayağa kaldırmak için gece gündüz çalışan birçok bilgin, Hesger olarak bilinen büyük bir Talmud okulu vardı. Ancak, genel olarak, topluluk dağılmak üzereydi. İstanbul, Sabetay Sevi’nin faaliyet merkezi olmuştu ve bu sapkınlıktan dolayı diğer şehirlerden çok daha fazla etkilenmişti. Genel Yahudi eğitimi gerçekte yoktu ve topluluğun çoğunluğu İbranice bilmiyordu. Birçoğu hala sinagoglara devam ediyordu, ancak bunun ötesinde, Yahudi hayatı çözünme sürecinin ileri aşamasını yaşıyordu. Yaakov Culi’nin yazmış olduğu Giriş bölümünün bazı kısımları, sanki modern Amerikan Yahudi topluluğunu anlatıyor gibidir.

 

Bir öğretmen konumuna geçen Rabbi Yaakov, ilk görevine başlar: Bu, hala Yahudi boşanma yasaları hakkında klasik kaynaklardan biri olarak kabul edilen, büyükbabasının en önemli çalışması Get Pashut’un yayımlanmasıdır. Yaklaşık 1717’de İstanbul’da İbranice kitaplar basmaya başlayan Rabbi Hayim Alfandri’den destek gördü. Hayim’in bir akrabası, Yitzhak Alfandri, İstanbul’un bir mahallesi olan Ortaköy’de bir matbaaya sahipti ve 1719’da Get Pashut basıldı.

 

O dönemde, Sefarad Yahudileri’nin lideri, Mishneh LaMelekh’in yazarı, İstanbul’un Hahambaşı’sı Rabbi Yehudah Rosenes’ti (1658-1727). Kente gelen bu parlak bilginden hemen haberdar olmuştu ve çok geçmeden onu Beth Din’in (Rabbinik Mahkeme) üyesi yapmıştı. Henüz otuz yaşına gelmemiş genç bir adam için pek küçük bir başarı değil! Kısa sürede, Rabbi Yaakov Culi, Yahudi dünyasının lideri olan bu kişinin en önemli öğrencisi oldu.

 

Rabbi Yaakov, büyükbabasının Şemot BaAretz eserinin basımını henüz bitirmişti ki, Yahudi topluluğunda bir trajedi gerçekleşti. Büyük üstadı, Rabbi Yehudah Rosenes 13 Nisan (22 Nissan) 1727’de vefat etti. Arkasında yazılardan oluşan, ama çoğunlukla dağınık sayfalardan ve kendi kitapları üzerine yazmış olduğu marjinal notlardan oluşan bir hazine bıraktı. Yas dönemi içerisinde, evi görünüşe bakılırsa yağmalandı ve birçok el yazması çalındı. Yahudi kaynaklarının en önemli klasiklerinden olacak birçok yazısı darmadağın edildi. Bu kadar genç yaşta az rastlanan bir yetki ile Rabbi Yaakov Culi, bu önemli yazıları bir araya getireceğini ve yayım için düzenleyeceğini ilan etti.

 

İlk büyük çalışmayı tamamlaması sadece bir yılını aldı: Parashath Derakhim, Rabbi Yehudah’ın Atalarımız’ın yaşamlarındakı çeşitli olaylardan Yahudi yasası açısından çıkarımları üzerine öğütlerinin derlemesiydi. Rabbi Yaakov Culi, bu büyük ustasının yasını tuttuğu bu kitap için bir giriş bölümü de yazdı. Fakat daha büyük olan çalışma henüz gelmemişti. Rabbi Yehudah’ın geride bıraktığı notlar düzenlenerek, yazılmış en önemli yorumlardan biri anıtsal Mishneh LaMelekh ortaya çıkacaktı.

 

Tüm zamanların en büyük Yahudi bilginlerinden biri, Rambam olarak da bilinen, Rabbi Moşe Maimonides’ti (1135-1204). Büyük yasa kitabı, Yad Chazakah (veya Mişne Tora) yazılmış en önemli Yahudi kitaplarından biri olarak kabul edilir. Akıcı bir dille yazılmış olsa da, bu büyük eserin açıklamayı gerektiren, cevaplanmamış sorular gibi birçok zor konuya sahipti. Sorunu daha karmaşık hale getiren, kitapta kaynaklardan hiç bahsedilmiyor oluşuydu.

 

Yad ile ilgili, yaklaşık olarak yarım düzine kadar açıklama, adı üzerinde, kaynaklarını açıklığa kavuşturan ve zorluklarını çözen yorumlar yazıldı. Bu yorumlar çok büyük derinliğe sahip olsalar da, Mishneh LaMelekh düşünce derinliği ve kapsamının genişliği açısından adeta tekti. Uzun ve karmaşık olsa da, öne sürdüğü görüşler bir matematiksel formül gibi mantıksaldı.

 

Rabbi Yaakov Culi, bu önemli el yazmasını birleştirmek ve düzenlemek için üç yıl çalıştı. Bugün bile, en büyük bilginler bu yorum içindeki uzun ve derin mantık sıralaması ile uğraşmaktadır ve bunları düzenleyen kişi her bir bahsi mükemmel biçimde anlamak zorundaydı. Bazı konular belirsiz olduğunda, Rabbi Yaakov kendi yorumlarını parantez içine aldı. Bu çalışma 1731’de tamamlandı ve aynı yıl farklı bir cilt olarak basıldı. Sekiz yıl sonra Yad ile birlikte basıldığında, yarım düzine yorumdan biri olan bu yorum büyük fark getirdi.

 

Bugün, Mishneh LaMelekh, Rambam’ın yasa kitabının tüm önemli baskılarına dahil edilmektedir. Bu kitabı çalışan her kişi, Rabbi Yaakov Culi’nin parantez içi yorumlarını, notlarını ve göndermelerini görür. Her basılı setin başlangıcında, bu yoruma yazdığı Giriş bölümünü bulur. Böylece, kırk yaşındayken, zamanının en önde gelen bilginlerinden bir olma ününü çoktan kazanmış durumdaydı. Bugün bile, MeAm Lo’ez’in İbranice’ye çevrilmesine kadar, en iyi “Mishneh LaMelekh’in düzenleyicisi” olarak biliniyordu.

 

Üstadı ve büyükbabasının bu kitapları üzerine çalışırken, Rabbi Yaakov Culi, onun hayatının çalışması olacak olan projeyi aramaya başladı. Hiç şüphe yok ki, kendi çağdaşlarının en yüksek dereceli çalışmalarını birleştirerek, en derin seviyede akademik bir çalışmayı yazmayı seçebilirdi. Fakat, çevresindeki Yahudi yaşamının eridiğini görürken, bilginlik ile nasıl meşgul olabilirdi? Tora’ya ulaşabilmek için haykıran binlerce ruha gözlerini nasıl kapayabilirdi?

 

Bu fikir onu vurdu: Ladino dilinde, tüm Kutsal Kitap’ın açıklamasını yazabilirdi. Bu kitabın İbranice giriş bölümünde yazmış olduğu gibi, bu fikir birçok çağdaşına çok tuhaf geldi ve birçoğu böyle bir yeniliğe kalkıştığı için onunla alay etti. Birinci sınıf bir bilgin, kitlelerin ana dilinde bir kitap yazarak ne yapıyordu? Elbette, böyle itibara sahip kişi kendini akademik topluluğa adamalıydı. İlk başta, Rabbi Yaakov Culi’nin cesareti kırıldı, fakat direnmeye ve gizlice çalışmaya karar verdi.

 

LADİNO

 

İletişim aracı olarak Rabbi Yaakov Culi, Sefarad Yahudiler’in ortak dili olan Ladino dilini seçti. Yidiş dili Almanlar için neyi ifade ediyorsa, Ladino dili de İspanyollar için onu ifade eder. İbrani harflerini kullanması ile, eğitimsiz bir göze çok tuhaf gelir ama biraz tecrübe ve iyi bir İspanyolca sözlükle hızlıca anlaşılır olur.

Aşağıdaki garip görünümlü kelimeyi ele alalım:

 

ג׳ודיזמו

 

Açık ki çok tuhaf ve yabancı geliyor. Fakat biri bu kelimeyi telaffuz ettiğinde, “Judaismo” [Yahudilik kelimesinin İngilizce karşılığı “Judaism”dir ve “Cudaizm” olarak okunur] olarak okunur – Yahudilik kelimesinin İspanyolca karşılığından başkası değildir.

Başka bir ifadeye bakalım:

 

סינייור דיל מונדו

 

Yine, bu ifadeyi telaffuz edersek, “Senor Del Mundo” olarak okunur ve İspanyolca “Evren’in Hakimi” demektir.

 

MeAm Lo’ez gibi önde gelen bilginlerden biri tarafından yazılan çalışmada, Ladino olarak ifade edilen deyimlerden daha birçok önemli şey öğrenilebilir. Örneğin, sabah söylenen şükür dualarında, Tanrı’ya “Sekhvi’ye gündüzü ve geceyi ayırt etmesini sağlayan anlayışı verdiği” için teşekkür edilir. Sekhvi (שֶׂכְוִי) kelimesinin anlamı konusunda önemli bir tartışma vardır. Bazıları onu basitçe “horoz” olarak tercüme ederken, bazıları bu kelimeyi “insan aklı” olarak tercüme eder. MeAm Lo’ez’de bu kelime “corazon” (קוראשון) olarak tercüme edilmiştir ve İspanyolca’da “kalp”anlamına gelir.4

 

Başka önemli bir örnek Nida yasaları içinde bulunur. Mişna (Nida 3:2) belirli biçimlerdeki akıntılardan bahseder. Mişna’nın mevcut basımlarında, bu biçimlerden bir tanesi Sa’aarah’tır (שַׂעֲרָה) ve “saç” anlamına gelir. Aynı ünsüz harfler (Mişna ünlü harfler kullanılmadan yazılmıştır) Se’orah (שְׂעֹרָה) olarak da okunabilir ve “arpa” anlamına gelir. Mişna’nın, Naples’te 1492’de yapılan ilk basımında, bu değişken okuma açıkça Se’orah (שְׂעֹרָה) olarak yapılmıştır ve “arpa” olarak okunmalıdır. Bu yasayı tartışırken, MeAm Lo’ez, “cebadas” (סיב׳אדאס) terimini kullanır ki bu kelime İspanyolca’da “arpa” anlamına gelir. Yazar ya Naples basımını kullanmıştır ya da bizim Se’orah olarak yaptığımız basımları okumuştur.5

 

Bazen, Halaka dersleri dahi kelimenin tercüme edilişinden öğrenilebilir; örneğin, bir berahanın ana dilinde nasıl söylendiği gibi. Bir durumda, MeAm Lo’ez çok önemli bir örnek vermektedir. Bir kadının mikveye girdiğinde söylediği beraha şudur:

 

בָּרוּךְ אַתָּה יְהוָֹה אֱלֹהֵינוּ מֶלֶךְ הָעוֹלָם אֲשֶׁר קִדְשָׁנוּ בְּמִצְּוֹתָיו וְצִוָנוּ עַל

 

Yazar, eğer kadın bu berahayı İbranice olarak söyleyemiyorsa, ana dilinde söylemesi gerektiğini yazmaktadır. Daha sonra bu berahayı Ladino dilinde yazar:6

 

Bendicho to Adonay, nuestro Dio, Rey del mundo, que mos santifica con sos encomendansas y mos encomendo por la tevilah.

 

Yazar’ın berahayı Ladino diline tercüme ediş yönteminden önemli bir kural öğrenilir. Bir beraha ana dilde söylenildiğinde Tanrı’nın ismi Adonay aynen telaffuz edilir ve tercüme edilmez. Bu nedenle, bir kişi bir berahayı İngilizce-Türkçe dilinde söylediğinde doğru biçim şudur: “Kutsalsın Sen Adonay, Tanrı’mız, Evren’in Kralı…”

 

Ladino dili İspanya’daki Yahudiler arasında geliştirilmiştir. Topluluk, orada bulunduğu sürece, Ladino dili İspanyol alfabesi ile yazılmış, serbest biçimde İbranice kelimeler serpiştirilmiştir. Bugünkü, İngilizce ve İbranice dilinin iç içe geçtiği modern Tora kaynakları yazınından çok farklı değildir.

 

Yahudiler, 1492’de İspanya’dan sürgün edildikten sonra, yavaş yavaş İspanyol alfabesini nasıl kullanacaklarını unuttular. Hala İspanyolca konuşmakla birlikte, dualarından biliyor oldukları İbranice harflerle yazmaya başladılar. İlk başta bu dilde yazın yoktur, çoğunlukla yazışmalarda ve iş kayıtlarında kullanılırdı. Ladino dilindeki ilk kitaplar İstanbul’da, 1540’da Mezmurlar’ın ve 1547’de Tora’nın çevirisi basıldı. Birkaç yıl sonra, bu dildeki ilk orijinal çalışma : Regimiento de la Vida (Yaşam’ın İdaresi), Rabbi Moşe Almosnino tarafından basıldı.

 

Chovoth HaLevavoth (Kalbin Görevleri) ve Shulchan Arukh gibi klasikler Ladino dilinde de basılmış olsa da, İbranice bilmeyen kişiler için Tora kaynakları son derece nadirdi. Rabbi Yaakov Culi’nin doldurmaya karar verdiği boşluk buydu. İşaret ettiği gibi, Maimonides’in Mişna yorumu ve Saadia Gaon’un Emunoth VeDeyoth (İlkeler ve İnançlar) kitapları o günün konuşma dili olan Arapça yazılmıştı. Ancak, MeAm Lo’ez’in kapsamına sahip bir çalışmaya henüz kalkışılmamıştı.

 

KİTAP

 

Rabbi Yaakov Culi’nin planlamış olduğu, tüm Kutsal Kitabı mümkün olan her açıdan inceleyeceği bir açıklamadan daha azı değildi. Kutsal Metinler’in uygulamaya yönelik bir yasadan bahsettiği yerlerde,  söz konusu uygulamanın yerine getirilebilmesi için tüm ayrıntılar uzun uzadıya tartışılmalıydı. Bu nedenle, örneğin, “Verimli olun ve çoğalın” ayetine geldiğinde, Yazar, evlilik yasaları ve aile içi saflık konusunda o güne kadar herhangi bir dilde yazılmış en açık açıklamaları da içeren elli sayfalık tartışmaya dalıyordu.

 

Sonra, bugün bile, başarılı bir kitabın basılabilmesi için önemli miktarda paraya ihtiyaç vardır. Burada da Yazar’ın azizliğini görüyoruz. Özel koşullarda yazmış olduğu bu kitabın satışından elde edilen tünm gelir Tora öğretimi ve hayır için dağıtılmıştır. Kendisine aldığı miktar, hayır için dağıtılan miktardan kendisine düşen pay kadardı.

 

Başlangıçta planlanan, Kutsal Kitap’ın tüm kitaplarını kapsayacak yedi ciltti. İki yıl içerisinde Yazar, Yaratılış Kitabı’nın tamamını ve Mısır’dan Çıkış Kitabı’nın üçte ikisi tamamladı. Çalışması bir milyondan fazla kelimeye ulaşmıştı. Sonra, çok genç yaşta, 9 Ağustos (19 Av) 1732’de henüz çalışmasını tamamlayamadan vefat etti.

 

Topluluğun üzerindeki kuvvetli olumlu etkiyi gören Sefarad liderleri, çalışmayı tamamlayacak bir bilgin aradılar. Rabbi Yaakov Culi, bir araya getirilmesi gereken çok miktarda not bırakmıştı. Bu görev için ilk seçilen kişi Rabbi Yitzhak Magriso, Mısır’dan Çıkış Kitabı’nı 1746’da, Levililer Kitabı’nı 1753’de ve Çölde Sayım Kitabı’nı 1764’te tamamladı. Yasanın Tekrarı Kitabı Rabbi Yitzhak Behor Agruiti tarafından 1772’de tamamlandı. Sonraki rabbiler Rabbi Culi’nin tarzını öyle güzel takip ettiler ki, tüm set birbirinden ayrılmaz bir bütün oldu.

 

Daha önce hiçbir Yahudi kitap serisi bu kadar çabuk rağbet kazanmamıştı. Ama yaptığı etki, kazandığı rağbetten bile büyük oldu. Neredeyse hiç dindar olmayan binlerce aile birden tamamen dine bağlı hale geldi. Hasidik hareketin başlangıcından elli yıl sonra, onu hatırlatan yeni bir ruh Sefarad toplumunu sardı. O dönemde çok az sayıda Yahudi kitabı söz konusu çevrede bu kadar etki yaratabilmişti.

 

MeAm Lo’ez Akdeniz çevresi bölgesindeki şehirlerde en az sekiz kez basıldı. Bu kitaplar öyle sık, bir Sidur veya Tora gibi sayfaları yırtılana kadar kullanılıyordu ki, daha eski baskılarından çok az sayıda kopyası kalabilmişti. Rabbi Avraham Lersi tarafından yapılan bir Arapça çeviri, Pithshagen HaKathav adı ile 1886 ile 1904 arasında Kuzey Afrika’nın çeşitli şehirlerinde basıldı. MeAm Lo’ez için Giriş bölümü ve Yaratılış Kitabı’nın çoğu David Gonzalo Maeso ve Pascual Pascual Recuero tarafından İspanyol harfleri ile yazıldı ve İspanya’da Granada Üniversitesi’nde Ibn Tibbon Enstitüsü tarafından basıldı.

 

Bu, Sefaradların yoğun olduğu ülkelerde en çok rağbet gören kitaplardan olsa da, Ladino dilini  okuyamayan Aşkenaz Yahudileri tarafından bilinmiyordu. İkinci Dünya Savaşı’nda ve sonrasında Ladino konuşulan ülkelerin yıkılması ile birlikte MeAm Lo’ez’i orijinal dilinde okuyanların sayısı hızla azaldı. Tüm ciltlerin geçtiğimiz son on yıl içerisinde Rabbi Şmuel Yeruşalmi7 tarafından İbranice diline çevrilmesi ile birlikte bu kitaplar en sonunda Aşkenazi dünyasının ilgisini çekti. Orijinal çalışmanın adı MeAm Lo’ez olsa da, İbranice çeviriye Ladino dilindeki oijinalinden ayırmak için Yalkut MeAm Lo’ez adı verildi.

 

Kitabın başında Rabbi Yaakov Culi şu ayeti kullanmıştı, “İsrail Mısır’dan çıktığında, Yakup’un evi yabancı dil konuşan bir halktan (MeAm Lo’ez) ayrıldığında, Yahuda Rab’bin kutsal yeri oldu, İsrail de O’nun krallığı” (Mezmurlar 114:1). Rabbi Nissim Gambach Tarragano’nun işaret ettiği gibi, Sefaradlar lo’ez kelimesini genellikle pueblo ladinador olarak çevirirlerdi. Bu nedenle lo’ez kelimesi özellikle Doğu’nun İspanyolca Konuşan Yahudileri anlamına gelirdi.8  Yazar, bu kitap süresince İsrail’in cehaletin esaretinden “çıkacağını” ummuştu. “Yaakov’un Evi” (Bet Yaakov) Yazar’ın adını çağrıştırmaktadır ve bazı kişiler Yazar’ın ilk olarak bu kitaba “Bet Yaakov” adını vermek istediğini belirtmektedir. Söz konusu ayetteki “Yahuda” ise bu kitabın ilk basımını finanse eden İstanbul’lu iyiliksever Yehudah Mizrahi’yi çağrıştırmaktaydı. O halde, bu ayetin son kısmı da bu çalışmanın İsrail’i bir kez daha “Krallığı’nın” bir parçası yapması için yapılan bir duaydı.

 

Başarılı oldu, belki de en güzel hayallerinden bile ötede. Ölümünden yarım asır sonra, Rabbi Hayim Yosef David Azzulai (Chida olarak bilinir, 1724-1806) onun hakkında şöyle yazmıştı: “Halka fazilet getirebilmek için yazmış olduğu MeAm Lo’ez adlı eserinden görebildiğimiz gibi, Talmud, Yasalar ve Emirler konularında uzmandı. Ne mutlu ona ve ne mutlu onun nasibine.” 9

 

NOTLAR

 

  1. Elimizdeki biyografi kaynağına göre, en yüksek olasılık budur. Şmuel Yeruşalmi, Yaratılış Kitabı’nın İbranice çevirisine yazmış olduğu girilş bölümünde, Safed’de doğmuş olma olasılığından bahseder. Maşkiot Levav’da (Yeruşalayim, 1933), sayfa 12, Gayretli Gaon Moşe,İstanbul’da doğduğunu yazar fakat bu açıkça hatalıdır.
  2. Yeruşalmi, aynı eserde doğum tarihini 1689 veya 1690 olarak vermektedir. Encyclopedia Judaica bu tarihi 1685 olarak vermektedir. Gaon aynı eserde 1674’de doğduğunu belirtmektedir. Yaakov Culi’nin kendi yazmış olduğu giriş bölümünden babasının Kutsal Topraklar’a elli yaşında geldiğini ve orada kırk yıl kaldığını biliyoruz ki toplam doksan yıl eder. Babası 1727’de öldüğüne göre, Kutsal Topraklar’a 1687 yılından çok önce gelmiş olamaz. Rabbi Moşe ibn Chaviv’in kızı ile Kutsal Topraklar’da evlendiği için, Yaakov Culi’nin 1688 yılından öncesinde doğmuş olduğunu düşünmek zordur.
  3. R. Molcho, Otzar Yehudey Sefarad, Cf.Meir Benayahu, Kobetz Yeruşalayim, 5711, sayfa 120.
  4. MeAm Lo’ez,İstanbul, 1730. s.31b. Bkz. Bereşit, Bölüm 6, not 234
  5. MeAm Lo’ez, 23a. Bkz. Bereşit, Bölüm 6, not 127. Raşi ve Bertenoro, bu kelimeyi açıkça “saç olara okurlar.
  6. MeAm Lo’ez, 25b. Bkz. Bereşit, Bölüm 6, not 166
  7. Şmuel Kreuzer’in takma adı.
  8. Rabbi Nissim Gambach Tarragano, “MeAm Lo’ez’in İbrani Yönleri” Dr.Paula Ovadia de Benardete tarafından Ladino diline çavrilmiştir, Sefarad Köklerimizi Aramak, Makale VI, (New York: Sefarad Çalışmalarınınve Kültürünün Gelişiminin Temeli, 1970), s.54. Rabbi MArc D. Angel ve David. N. Barocas’a bu önemli kitabı bizim dikkatime sunduğu için borçluyuz.
  9. Şem HaGedolim, Sefarim, Eyin 29 (Ezrath Nashim).